KCK'nın Basın Komitesi en önemli organlardan
İddianamede, "Basın Komitesi'nin, KCK/PKK terör örgütünün en önemli organlarından biri olduğu, örgütün ülke içindeki sözcüsü haline geldiği" vurgulandı.
İSTANBUL - Özel yetkili İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen PKK terör örgütünün şehir yapılanması KCK'ya ilişkin iddianamede, "Basın Komitesi'nin, KCK/PKK terör örgütünün en önemli organlarından biri olduğu, örgütün ülke içindeki sözcüsü haline geldiği, örgüt lehine Türkiye ve dünya kamuoyunda ılımlı bir ortam oluşturmaya çalıştığı, yapmış oldukları yayınlarla terör örgütü ve örgütün ele başısı olan şahsın muhatap alınması gerektiği yalanını kamuoyuna pompaladıkları" vurgulandı.
İddianamede, KCK/PKK terör örgütünün 1970'lerin ikinci yarısı ile 12 Eylül 1980 darbesine kadar legal ve illegal yayın organları bulunduğu, PKK'nın amaçları doğrultusunda yayın yapan televizyon ve radyo kanallarının yurt içi ve yurt dışından yayınlarını sürdürdüğü kaydedildi.
PKK terör örgütünün yayın faaliyetlerini sürdürdüğü bir diğer alanın internet olduğuna işaret edilen iddianamede, KCK/PKK terör örgütünün her zaman basın-yayın organlarının devamlılığını esas aldığı ve kendi içerisindeki yapılanma adına aldığı karar değişikliklerinde de basın yapılanmasına büyük önem verdiği belirtildi.
Soruşturma kapsamında "Bahar" mahlası ile ifadesi alınan gizli tanığın, KCK'ya bağlı olarak faaliyet gösteren organlar ve şahıslarla ilgili olarak; KCK basın komitesi içerisinde faaliyet yürüten legal-illegal basın yayın organlarına PKK'nın Kandil alanından mail üzerinden aylık veya haftalık emir ve talimatlar geldiği ve bu talimatlara göre KCK'ya bağlı hareket eden basın komitelerinin kendi genel çizgilerini çizdikleri şeklinde ifade verdiği aktarılan iddianamede, gizli tanığın ifadesinde ayrıca, KCK/PKK örgütünün propagandasını yapmayı ve halkı KCK/PKK politikaları doğrultusunda yönlendirmeyi amaçlayan bu organların finansmanının KCK/PKK tarafından sağlandığını söylediği bildirdi.
İddianamede, gizli tanık Batuhan Yıldız'ın da savcılıkta, PKK terör örgütünün basın yayın işlerinin "YRD" ismiyle tek çatı altında toplandığı ve PKK'nın Kandil'de yaptığı YRD konferansları ile birlikte güçlü bir hiyerarşik yapı geliştirdiği, kendi bünyesinde oluşturulan basın yayın organlarını tek merkezden yani Kuzey Irak'taki Kandil'den yönettiği şeklinde ifade verdiği aktarıldı.
"Cemile" kod adlı gizli tanığın da savcılıktaki ifadesinde, Avrupa ve Türkiye'deki yüksek maliyetli basın-yayın organlarının KCK/PKK Avrupa yapılanması tarafından finanse edildiğini söylediği vurgulandı.
"Terör örgütünün ülke içindeki sözcüsü haline geldi"
İddianamede, KCK/PKK terör örgütünün, faaliyetlerini kamuoyuna duyurmak ve yeknesaklığı sağlamak için bir basın-yayın ağına ihtiyaç duyduğu, bu nedenle Basın Komitesi'nin kurulduğu, bu komite bünyesinde faaliyet gösteren basın-yayın organlarının doğal olarak KCK/PKK terör örgütünün ülke içindeki sözcüsü haline geldiği, Mustafa Karasu isimli üst düzey örgüt yöneticisinin Toplumsal Demokrasi, Gündem, Güncel, Yaşamda Gündem, Yeni Bakış, Yeni Mezopotamya, Özgür Ülke gibi basın yayın organlarında yazdığı, yine örgüt üst düzey yöneticilerinden Cemil Bayık'ın Azadiya Welat, Ali Haydar Kaytan'ın ise Ülkede Özgür Gündem'de yazdığı belirtildi.
"Basın Komitesi'nin, KCK/PKK terör örgütünün en önemli organlarından biri olduğu, örgütün ülke içindeki sözcüsü haline geldiği, örgüt lehine Türkiye ve dünya kamuoyunda ılımlı bir ortam oluşturmaya çalıştığı, yapmış oldukları yayınlarla terör örgütü ve örgütün ele başısı olan şahsın muhatap alınması gerektiği yalanını kamuoyuna pompaladıkları" vurgulanan iddianamede, ulusal basında da bu propagandadan etkilenildiği ve bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu amaçlara katkı sağlandığının görüldüğü kaydedildi.
İddianamede, "Basın Komitesi'nin sıkı bir emir-komuta zinciri dahilinde hareket ettiği, serbest bir yayın politikasına sahip olmadığı ve haftalık-aylık-yıllık yayın gündemi (politikası) şeklinde örgütün kırsal alanından gelen talimatlara göre yayın politikasını şekillendirdiği, ayrıca basın ile ilgili yapılan konferanslarda alınan kararlar ile terörist başının ve üst düzey örgüt mensuplarının vermiş olduğu mesaj ve talimatların da yayın politikasının şekillenmesinde ciddi etkiye sahip olduğu, dolayısıyla Basın Komitesi'nin, KCK/PKK terör örgütünden aldığı talimatlarla örgüt lehine bir yayın çizgisi takip ettiği ve örgütün çizdiği perspektifin dışına çıkma kabiliyetinin olmadığı görülmüştür" ifadelerine yer verildi.
Yine Basın Komitesi'nin, KCK/PKK terör örgütünün sadece propagandasını yapan bir yapılanma olmayıp, ayrıca üst düzey örgüt mensupları ile sempatizanları ve mensupları arasında iletişimi sağlayan bir açık ağ haline geldiği, terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın gönderdiği talimatlar ve üst düzey KCK/PKK yöneticilerinin vermiş olduğu talimatların düzenli olarak yayınlandığı belirtilen iddianamede, yine Basın Komitesi'nin elinde bulunan imkanlar nedeniyle ülke çapında KCK/PKK terör örgütü lehine bir istihbarat ağı oluşturduğu, ülke güvenliğini tehlikeye düşürecek çok sayıda askeri gizliliğe haiz fotoğraf, video, kroki ve planları elde ettiği, bahse konu belgeler arasında jandarma istihbarata ait birçok gizli ibareli veriler ve terörle mücadeleyi sekteye uğratabilecek dijital belgelerin bulunduğuna işaret edildi.
İstihbarat ağı
İddianamede, Basın Komitesi bünyesinde faaliyet gösteren basın-yayın organlarının bir istihbarat ağına dönüştüğü, elde ettikleri gizliliğe haiz belgeleri bilgisayarlarında depoladıkları, diğer yandan ciddi veriler elde ettikleri, Basın Komitesi'nin edindiği istihbari bilgileri silahlı kanada sunduğu, bu veriler sayesinde birçok ciddi eylem gerçekleştirildiğine işaret edildi.
Örgütün başı olan Abdullah Öcalan'ın "görüşme notu" adı altında gönderdiği tüm talimatları gizli şifre ile almak suretiyle tüm müzahir kitleye yine Basın Komitesi'nin ulaştırdığı, örgütün tepe kadrosunun (Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Ali Haydar Kaytan)) vermiş olduğu talimatlar, değerlendirmeler ve röportajların Basın Komitesi'nin yönlendirilmesinde ciddi bir paya sahip olduğunun görüldüğü aktarılan iddianamede, bu röportajlar sayesinde örgüte talimatların aktarıldığı, perspektif verildiği ve müzahir kitlenin buna göre hareket ettiği ileri sürüldü.
İddianamede, "İzahı yapılan örgütsel yapılanmaya yönelik Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma kapsamında yeterli delil elde edilmesi üzerine operasyon kararı alınarak, örgütün Basın Komitesi'ne yönelik soruşturmanın derinleştirildiği, bu kapsamda yaklaşık 50 şüphelinin gözaltına alındığı, bunlardan 36'sının tutuklandığı, firari olan şüphelilerle ilgili olarak arama faaliyetlerine devam olunduğu, toplam 44 şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilmiştir" denildi.