Kendi küçük tartışması büyük ada: Kıbrıs

Kıbrıs’taki duruma çözüm bulunması için yürütülen müzakereler, tam ‘anlaşmaya yaklaşıldı’ havası eserken bir kez daha kesildi. Görünürdeki neden ‘Enosis.’

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kıbrıs’taki duruma çözüm bulunması için yürütülen müzakereler, tam ‘anlaşmaya yaklaşıldı’ havası eserken bir kez daha kesildi. Görünürdeki neden ‘Enosis.’ Kıbrıs’la ilgili Türk ve Rum tarafları arasında yürütülen ve esas olarak Türkiye, Yunanistan ile İngiltere’nin dahil olduğu müzakereler, geçtiğimiz günlerde bir kez daha kesildi. Kıbrıs Rum Kesimi’nin “adanın bütünü temsilen” AB’ye üye olması sonrası AB’nin de taraf olduğu son görüşmeler, 16 Şubat’taki “Enosis” tartışmalarıyla durdu.

En son dün KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yaptığı son açıklama hem bu konuya hem Kıbrıs Rum tarafının, ‘Türkiye’de referandum var. Türkiye Akıncı’ya direktif verdi. O da müzakereleri askıya aldı’ iddialarına yanıt verir nitelikteydi: “Hodri meydan diyorum. Bu hatayı (Enosis kararını) düzeltsinler ertesi gün masadayım. Bakalım kim kime direktif vermiş. Türkiye’nin gerçekten de böyle bir talebi olmadı.” Ancak yıllardır bitmeyen bu tartışma köklü sorunları da içinde barındırıyor. Son müzakereler ışığında tartışmaya bakmakta fayda var.

► Son müzakerelerde neler gündeme geldi?

Kıbrıs ilgili geçen ocak ayında Cenevre’de başlayan ve kısa süre önce anlaşmazlık sonucu kesilen konferansın temeli, BM gözetiminde 15 Mayıs 2015’te Kıbrıs’ta yeniden başlayan müzakereler çerçevesinde atıldı ve “Ekonomi , Avrupa Birliği, Mülkiyet , Yönetim-Güç Paylaşımı , Toprak ile Güvenlik ve Garantiler” olmak üzere 6 temel başlıktan oluştu.

Burada gündeme gelen konularla ilgili olarak tarafların temel görüşlerinin şöyle şekillendiği görülüyor: Rum tarafı garantörlüğün kalkmasını, Türk askerinin adadan çekilmesini istiyor. Türk tarafı ise garantörlüğün ve belli sayıda da olsa asker varlığın sürmesini istiyor. Kıbrıs’la ilgili BM’nin kasasına konan haritalar daha sonra müzakeresi edilecek. Ancak sızan bilgilere göre Rum tarafı bugün Türk tarafının sahip olduğu yüzde 37 oranındaki toprağın yüzde 27’ye inmesini istiyor. Türk tarafı ise “yüzde 29+” üzerinde duruyor. Yine Rum tarafı 80-90 bin Rum göçmenin savaş öncesi yerlerine dönmelerini istedi. Türk tarafı ise 50 bin kişi öneriyor. Mülkiyet konusunda ise tazminat, takas ve iade kriterlerinin esas olması bekleniyor. Yönetim yapısı ise federal çatı altında “kurucu iki devlet” üzerinde şekilleniyor. Bu devletler “senato”da eşit, “temsiciler meclisi”nde nüfusa göre temsil edilecek. Bakanlıklar da nüfusa göre dağıtılacak. “Başkanlık” ise değişimli olacak.

► Görüşmeleri durduran Enosis ne anlama geliyor?

Son Kıbrıs görüşmelerinin kesilmesine, görünürde bir kez daha Enosis tartışmaları neden oldu. Çünkü Kıbrıs Rum Meclisi, 67 yıl önce İngiliz yönetimi döneminde yapılan Enosis referandumunun her yıl okullarda kutlanmasına karar verdi. Cumhurbaşkanı Anastasiadis de bu kararı destekledi. Yunanca bir kelime olan Enosis, 1930’lu yıllarda Birleşik Krallık (İngiltere) idaresinde bulunan Kıbrıs’ın “Yunanistan’a bağlanması” anlamında Rumlar tarafından kullanıldı.

Kıbrıs bağımsız devlet olduktan sonra da Rumları belli bir kısmı tarafından sık sık dile getirildi. Kavram genel anlamda politika açısından “bir ülkenin sınırlarına dahil olma, birleşme” anlamına geliyor. Ancak uzun yıllardır Kıbrıs konusunu çok yakından takip eden gazeteci Metin Münir’in 18 Şubat’taki yazısındaki şu vurgu çok dikkat çekici: “(…)Bugün Enosis, yani adanın Yunanistan ile birleşmesi için plebisit yapsanız, sonuç herhalde Enosis yandaşları için yüz kızartıcı olur. Rumların yüzde onu bile evet demez. Zaten kimsenin plebisit yapacağı yok çünkü benim bildiğimi Rumlar benden iyi bilir: Beş on bin fanatik dışında kimse Yunanistan’la birleşmek istemez.” Münir, Anastasiadis’in Rum Meclisinin kararını desteklemesini bu yıl yapılacak seçimlere bağlıyor. Gazeteci Fikret Bila ise müzakerelerin kesilmesiyle ilgili şu yorumu yaptı: “Bunun temel nedeni, Annan Planı’na “Hayır” demesine rağmen Güney Kıbrıs Rum yönetiminin, “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak ve adanın tümünü temsilen Avrupa Birliği’ne, 2004 yılında tam üye yapılmasıdır”.

► Türkiye-KKTC arasında ekonomik ilişkiler nasıl?

KTC, statüsü gereği ekonomik açıdan da büyük oranda Türkiye’ye bağlı bir ülke. Örneğin Türkiye, son yıllarda her yıl KKTC’ye ortalama 1 milyar liralık hibe ve kredi desteği veriyor.

Yine Türkiye KKTC’de birçok altyapı projesi yürütüyor. Bu kapsamda son önemli projelerden biri KKTC Su Temin Projesi. Buna göre borularla Türkiye’de Kuzey Kıbrıs’a 2015 sonu itibariyle temiz su verilmeye başlandı. Projenin maliyeti yaklaşık 1,6 milyar lira oldu. Yıllık 75 milyon metreküp su, 107 kilometrelik boru hattıyla adaya ulaştırılıyor. İki ticaret açısından bakınca geçen yıl Türkiye’nin KKTC’ye ihracatı 907 milyon dolar oldu. İthalat ise 64 milyon dolar düzeyinde. İhracat 2014’te 1,2 milyar dolara kadar çıkmıştı. Aynı yıl ithalat 80 milyon dolardı. Ayrıca iki ülke özel sektörleri arasında, DEİK bünyesinde 1992 yılında kurulan Türkiye-KKTC İş Konseyi de bulunuyor.

STRATEJİK KONUMU HEP DİKKAT ÇEKTİ

Kıbrıs, Doğu ile Batı arasında stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca birçok medeniyet tarafından yönetildi. Ada Asurlular’dan Romalılar’a, Araplar’dan Venedikliler’e herkesin dikkatini çekti. Osmanlılar tarafından 1571’de Venedikliler’den alınan Kıbrıs, 1878’de ise hükümranlık hakkı Osmanlı’da kalmak kaydıyla, 93 Harbi döneminde İngiltere’ye kiralandı. 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İngiltere’nin ayrı saflarda yer alması üzerine Kıbrıs, 1914’te İngiltere tarafından tek taraflı ilhak edildi. Türkiye Cumhuriyeti ise Kıbrıs üzerindeki İngiliz egemenliğini Lozan Antlaşması’yla 1923’te tanıdı. 1959’a kadar İngiltere tarafından yönetilen Kıbrıs, 1930’lardan itibaren çıkan ayaklanmaların da etkisiyle 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla ve “iki toplumlu bir ortaklık devleti” olarak bağımsızlık kazandı. İki kesim arasında artan gerilim ve 1974 yılında Yunanistan’ın Kıbrıs’ta darbe yapması üzerine Türkiye, aynı yıl askeri hareket düzenledi. Bu olaylar sonrası Ada ikiye bölünürken Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. 2003 yılında ise Türk tarafı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ilan etti. KKTC halen Türkiye dışında tanınan bir ülke konumunda değil.

Bu konularda ilginizi çekebilir