Kıdem tazminatı için önce kayıtdışılık azaltılmalı
Çek Yasası’ndaki değişikliliklerin, sistemde kötüye doğru gidişe yol açtığını karşılıksız çek sayısının % 120 arttığını belirten TÜGİAD Genel Başkanı Ali Yücelen, işin kaosa gideceği uyarısını yaptı.
ANKARA - TÜGİAD'ın Mayıs ayında yapılan genel kurulunda başkan seçilen Ali Yücelen, kıdem tazminatı sistemini değiştiren yasa tasarısına ilişkin olarak, değişikliklerin hayata geçirilmesi için kayıt dışının azaltılması gerektiğini söyledi. Yücelen, genç girişimciler olarak yeni iş fikri olanların desteklenmesine büyük önem verdiklerini belirterek, iç talep artışı yerine ihracata dayalı büyüme modelini desteklediklerini dikkat çekti. TTK'da yapılan değişiklikleri olumlu bulmakla birlikte dil itibarıyla çok iyi bir kanun olmadığını kaydeden Yücelen, karşılıksız çeke yönelik hapis cezasının kaldırılmasının beraberinde çok sayıda suistimali getirdiğini vurgulayarak, bunun önüne geçilmemesi halinde işin kaosa doğru gideceğini açıkladı. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Ali Yücelen Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe ve Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak'ın sorularını cevaplandırdı.
-TBMM kapanmaya yakın çok sayıda yasal düzenleme ve buna bağlı olarak ikincil mevzuatlar çıkarıldı. İş dünyası olarak son yapılan değişikliklere nasıl bakıyor sunuz?
Günümüzde bir çok yasa kanun yönetmelik ard arda gündeme geldi. Bunlardan en önemlisi 1 Temmuz itibarıyla yürürlüğe giren yeni TTK'dır bana göre. Yine aynı tarihte, bankacılık ve finans sektöründe çok köklü değişiklikler içeren Basel 2 yürürlüğe girdi. Bunlardan bir süre önce ise kamuoyunda çok tartışılan Çek yasasındaki değişiklikler hayata geçirildi.
Tabi tüm bunların piyasalara çok büyük etkisi oluyor. Biz Danışmanlar Kurulu ve üyelerimizin tecrübelerini harmanlayıp az önce saydığımız yeni yürürlüğe giren yasa, yönetmelik ve tebliğlerin piyasalara olan etkisini ve uygulama biçimlerin irdeleyip bunları kamuoyu ile paylaşacağız.
-Çek Yasası'ndaki tartışmalardan bahsettiniz siz yasa ile birlikte getirilen düzenlemeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir kere Çek Yasası çıkarılırken, sürekli 'ekonomik suça ekonomik ceza' vurgusu yapıldı. Oysa Türk Ticaret Kanunu'nda çok sayıda değişikliğe uğramasına rağmen, yine de ekonomik suça hapis cezası verilmesini öngören bazı hükümler yer alıyor. Çek Yasası'nda düzenleme yapıldı, iyileşme yerine tam tersine kötüye doğru bir gelişme sözkonusu. Bakın, mahkemelere bildirim yapılan karşılıksız çek adedi 3 bin 122'den 91 binin üzerine çıkmış. Yani insanlar yasa ile getirilen bazı düzenlemeleri suiistimal ediyor. Karşılıksız çek sayısı da yüzde 120 civarında artış göstermiş. Suiistimalin boyutunu bu rakamlar çok iyi ortaya koyuyor.
Bugün gelinen noktada Çek Yasası'nın ardından çekin hiçbir şekilde itibarı kalmadı. Bu da en çok kullanılan en güvenli, paradan sonra alışveriş enstrümanın itibarsızlaşmasına yol açtı. Normalde olmamasına rağmen, çek vadeli alışveriş aracı olarak kullanıldı. Herkes için güvenli bir limandı, karşılıksız çıkmasının caydırıcılığı vardı. Uzun süren mahkemeler vardı. Ancak hapis cezası korkusuyla tahsilat yapılıyordu. Bunun yerine bir garanti koyamadıkları için, yani korkutucu unsuru kaldırıp yerine bir şey getirmedikleri için artık piyasalardaki en güvensiz araç haline geldi. Bütün bu olumsuzluklarına rağmen çek halen alışkanlık gereği kullanılmaya devam ediyor. Bu durum da iyi niyetli insanlar sahtekarların hedefi haline geliyor.
-Borçlar Kanunu konusunda ne düşünüyorsunuz?
Evet Borçlar Kanunu da güncel bir düzenleme. Tek elden çıkmış güzel kaleme alınmış ama bunda da uygulamada sorunlar çıkacağını düşünüyoruz. Tıpkı TTK'da olduğu gibi mahkemelerin verecekleri kararlara göre şekillenecek bir yapı. TTK Hükümetin büyük yanlışlardan dönüp, ana yanlışları çıkarıp ortaya çıkardığı bir kanun.
-Sistemi eleştiriyorsunuz ama çözüm için TÜGİAD bir öneri geliştirdi mi?
Benim de şahsi olarak piyasada aktif faaliyet göstere şirketlerim var, teminat mektubu ve doğrudan borçlanma sistemi istiyorum. Bana göre sistemi otomatik hale getirip çekleri KMH'a (Kredili Mevduat Hesabı) bağlayarak yeni bir anlayışla vadeli enstrüman geliştirilebilir. Bunu da ancak bankalar sağlayabilir. Sisteme müdahale edilmezse kaosa doğru gider. Basel-2 sistemine gelince, bu da cari açığı düşürücü tedbir olarak gündeme getiriliyor. Bu dönemde Merkez Bankası enflasyona karşı çok hassas. Ancak bütün bunlar büyüme hacmini azaltıyor.
Çek gerçekten piyasalarımızda vadeli alışveriş adına önemli bir yapıydı. Piyasa hacmini yükseltiyordu. Bir an önce gözden geçirilip beli başlı konularda alternatifler getirilmesi gerekiyor. Çek Yasası'nda "Ekonomik suça ekonomik ceza" denilerek majör hatalar ortadan kalktı. Ama şu anda piyasadaki sıkıntılarını bir önce aşılması şart.
-Çok kısa süre önce yapılmış düzenlemelerde kolayca geri adım atılabileceğine inanıyor musunuz?
Bu konuda iyimserlik taşıyorum. Bugüne kadar ne bürokratların ne de ilgili bakanların, daha önce yapılmış bir yanlıştan dönmeyi gurur meselesi haline getirmediklerini gördük. Hatta bunun en somut örneği de Türk Ticaret Kanunu'nda oldu. Yeri gelmişken TTK ile Borçlar Kanunu'nu bir de yazım tekniği açısından karşılaştırılmasında fayda görüyorum. Borçlar Kanunu çok anlaşılamasa da tek bir elden çıkmış, ahenkli bir düzenleme. Ancak TTK için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Öyle maddeler var ki çok sayıda başka maddelere atıfta bulunulmuş. Bir düzenlemede ne kadar çok atıf varsa onu anlamak o kadar zor olacağı gibi uygulamasında da büyük karışıklıklar çıkar. Bu yüzden TTK'nın da daha kolay, anlaşılır ve aynı maddede çok fazla atıfların bulunduğu yapıdan arındırılması gerekir. Ben bir hukukçu değilim ancak bunun uygulanmasında yaşanacak sıkıntıları hep birlikte göreceğiz.
Sonuç olarak şunu söyleyerek bu konuda yapılan son girişimcilerin hakkını vermek gerekiyor. TTK ile ilgili düzeltmeler için girişimciler adına çok teşekkür ediyoruz. Özellikle piyasaya yeni girecek şirketlerin bütün bilgilerinin internette yayınlanarak büyükler tarafından ezilmelerinin önüne geçilmesi bizim adımıza çok olumlu bir gelişme olarak görüyoruz.
-Uzun tartışmaların ardından yürürlüğe giren yeni teşvik sistemiyle ilgili olarak düşüncelerinizx nelerdir?
Ne yeni TTK'da ne teşvik sisteminde yeni girişimcilikle ilgili çok fazla bir şey yok. Yeni şirket kurmak isteyen aynı bürokrasiden geçiyor, aynı masrafları yapmak zorunda kalıyor. Ben beklerdim ki dünyada girişimcilikle ilgili bir uyanış var. Bizde de bu uyanışa ayak uyduracak şekilde düzenlemeler yapılsın. Özellikle maliyet bürokrasisinin azaltılması gerekiyor.
Ancak daha önce defalarca söylediğim gibi teşvik yasasının mimarı Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a çok teşekkür ediyorum. Türkiye'de ilk defa hem bölgesel hem de sektörel ihtiyaçları göz önünde bulundurdular. Stratejik sektör tanımı yapılarak Türkiye'nin geleceğine damga vuracak bir düzenleme yapıldı.
-Sizce teşvik hangi yönüyle önemli?
Biz yasa çıkmadan önce temellerinin atıldığı Girdi Tedarik Sistemi(GİTES) toplantılarında katıldığımız için bunları çok rahat söyleyebiliyorum. GİTES'te elde edilen bilgilerin, envanterin ihtiyacı ortaya koyduğunu unutmamak lazım. Bana göre kaynak burası. Stratejik sektörler belirlenmiş, bu dönemde cari açığı azaltmak adına katma değeri yüksek, ürüne ihtiyacı olan Türkiye'nin dışarıdan temin ettiği hammadde ve ara malın ülkemizde üretilmesi konusundaki hedef çok önemli.
Böylece Türk ekonomisinin geçmişte olduğu gibi sürekli gol yemesinin önüne geçecek adım atıldı. Genç işadamları adına bir çağrı yapıyorum. Ekonomi Bakanlığı'nın özel sektör ve kamuyu bir araya getirerek ortaya koyduğu çalışmayı, diğer bakanlıklardan da bekliyoruz. Tamam gol yememiz engellendi, ancak bundan sonra artık gol atıyor olmamız lazım. Hammadde ve ara maddesi Türkiye'de üretilen ürünlerin yurtdışında markalaşması ve daha iyi pazarlanmasına yönelik dünyada stratejik ürün kavramını sonuna kadar destekliyoruz.
Biz Anadolu'nun gelişimine, üretimin artmasına önem veriyoruz. O yüzden de bölgesel teşvikin bu defa başarıya ulaşmasını umuyoruz. Geçen dönemlerdeki gibi kalmasını istemiyoruz. Tamam teşvik düzenlemesiyle üretim, imalat teşvik ediliyor ama biz acilen girişimcilik konusunun da teşvik edilmesini öneriyoruz.
Bu konuda hangi bakanlık başı çekçekse her türlü envanteri, datayı vermeye hazırız. Biz TÜGİAD olarak hazırlık yapmaya başladık. Bu konuda dünya örnekleri üzerinde yaptığımız çalışma tamamlanınca daha somut önerilerimizi ortaya koyabileceğiz. Örneğin Meksika'da yeni kurulan şirketin ilk üç elemanının maaş ve vergileri bir süre devlet tarafından ödeniyor.
-Bildiğimiz kadarıyla sermaye piyasalarıyla ilgili de özel bir çalışma yapıyorsunuz.
Türkiye'de çok önemli ve sürekli büyüyen bir piyasa var. Biz TÜGİAD olarak krediler dahil tüm piyasaların standartlar dahilinde yürümesini istiyoruz. Örneğin halka açılacak kuruluşların belli bir standarda sahip olması konusu var. SPK'ya başvuran şirketlerin cirosunun belli yeterliliğe sahip olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konu gerçekten çok ince elenip sık dokunmalı. SPK bir süre önce 200 milyon liradan aşağı cirosu olan şirketlerin başvurusunun kabul edilemeyeceğiyle ilgili karar almıştı. Şu anda 16-18 milyon liralık şirket, üretici-imalatçı adı altında halka açılıp işlem görmeye başlıyor.
Ben ve TÜGİAD üyesi diğer arkadaşlarımız dünyanın hemen yer yerine ziyaretlerde bulunuyoruz. Orada görüşme yaptığımız devlet adamları ve muhatabımız işadamlarıyla yaptığımız görüşmelerde sürekli Türkiye'nin ekonomik güçlülüğüne yönelik vurgular yapıyoruz. Bunu yaparken kendi içimizdeki duyarlı noktalara da bakmamız gerekiyor. Türkiye'nin geleceğini doğrudan etkileyecek işadamlarına belli uyarılar yapmak istiyoruz. Bu konuda bilim kurulumuz sürekli çalışma halinde. Kısa bir süre sonra SPK ile ilgili bir rapor yayımlayacağız. Bu raporda özellikle halka açılma konusuyla ilgili yeterlilikler sorgulanacak.
Aslında biz piyasada işlem göre varlıkların beraber hareket etmesinin senkronizasyonların yanlış olduğunu düşünüyoruz. Kriz dönemlerinde belli kağıtların, varlıkları beraberce hareket etmesi zarar verebilir. Biraz çeşitlendirme gerekebilir. Bunu biraz daha açarsak, piyasaları sadece belli sektörlerin domine etmesi sağlıklı değil, bunun tespitini yapıp devam etmek istiyoruz.
-Yine son günlerde çok tartışılan bir kıdem tazminatı meselesi var. Aynı zamanda bir işveren olarak piyasada dolaşan taslakla ilgili ne düşünüyor sunuz?
Doğrudan taslağı görmeden bir şey söyleyemeyiz. Ancak burada sivil toplum örgütlerinin tepkilerine de bakmak lazım. Örneğin işçiler ve sendikalar dava açtıkları zaman ne olacak? Öncelikle sistemin hayata geçirilmesi için kayıt dışının azaltılması gerekiyor. Kıdem tazminatı neyin üzerine hesaplanacak? Gösterilen maaş mı? Gerçek maaş mı dikkate alınacak? Burada da kayıt dışının engellenmesi için çeşitli teşviklerin getirilmesi gerekiyor. Kademeli olarak azalan vergi sistemi olabilir.
Bir de işten çıkmış, kendi işini kurmak üzere ayrılmış girişimcilere bu kıdem tazminatı konuşulurken, verilecek olan taahhütle bir düzenleme getirilebilirdi. Yine de taslakta konut alımında getirilen esneklik konusunda, sürekli büyümeyi savunan dernek temsilcisi olarak takdirle karşılıyorum. Bakın geçmiş dönemlerde hep iç talebe dayalı büyüme oldu. Biz ihracata dayalı büyümeyi savunuyoruz. Bunun sürekli olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden ekonomi Bakanlığı'na destek veriyoruz.
-Dış ticaretteki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye ihracatı giderek çeşitleniyor bu gerçekten çok önemli bir gelişme. İhracatın ağırlığı giderek dağılmaya başlıyor. Geçmişte 100 liralık ihracatın 58 lirası AB'ye giderken, Mayıs ayında AB'nin payının yüzde 34'e kadar gerilediğini görüyoruz. Komşularımız yanı sıra ileride dünyada ekonomik olarak faal olacak ülkelere olan ihracatı da önemsiyoruz. Bu konuda da anahtar kelimenin özellikle doğal zenginlikleri olan ülkelere yönelik ihracatın Türkiye ekonomisini de güçlendireceğini düşünüyorum.
New York'ta temsilcilik açılacak
-İhracat konusunda TÜGİAD olarak özel bir çalışma yapıyor musunuz?
Özellikle dünyadaki finansmana erişimle ilgili çalışmalara başladık. Bunu da kısa zamanda kamuoyuyla paylaşacağız. Türkiye büyüyen ekonomi, Avrupa'nın pek çok ülkesi aynı hızlı büyümüyor. Veya hiç büyümeyenler var. Finansmanın büyüyen ekonomiye kazandırılması için gerekil adımları atmayı planlıyoruz.
Şangay, Kanada, Brüksel, Tebriz'de temsilciler var. Yönetim Kurulu Kararı ile Newyork temsilciliğimizi açıyoruz. Temsilcimiz de Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı (TADF) Ali Çınar olacak.
Yeşil ekonomiye önem veriyoruz
-Önemli görüp üzerinde durduğunuz sektörler hangileri?
İnovatif ve yenilikçi sektörler başta olmak üzere yeşil ekonomiye önem veriyoruz. Bu konuda çalışmalar yapıldığında elimizden gelen desteği veriyoruz. Çevreye duyarlı, çevre ile birlikte yürüyen, atıktan enerji üretmekten tutun, rüzgar enerjisine kadar çevreye zararı olmayacak sektörler. Karbon emisyonunu azaltacak teknolojileri teşvik eden sektörler. Bilişim sektörünü de unutmamak gerekiyor. Ayrıca yine genç girişimcilere destek olmak amacıyla, ilgili bakanlıkların bir araya gelmesiyle bir 'Genç Girişimciler Eylem Planı' hazırlanması konusunda çalışacağız. Bunun içinde teşviklerde bürokrasinin azaltılması, kendi işini kurmaya yönelik çalışmaların kolaylaştırılması gibi konuları ilk etapta sayabiliriz.
TÜGİAD üyelerinin yıllık cirosu 50 milyar dolar
-Biraz da TÜGİAD'dan bahsedebilir misiniz?
TÜGİAD bugün Türkiye'nin ekonomik bakımdan önemli sivil toplum kuruluşlarından birisi 750 üyemizin yıllık 50 milyar dolar civarında cirosu var. Türkiye'nin gelişme potansiyel olduğu yerlerde şube açarak 5 senelik bir dönemin sonunda üye sayısını 2 bine çıkarmayı hedef olarak koyduk. Bizde 22 yaşında başlayan üyelik 45 yaşında sona eriyor ve bu üyelerimiz fahri üye haline getiriliyor.
Bizler genç girişimciler olarak, memlekete borcunu unutmamış, sosyal sorumluluk adına ülkeye borcunu ödeme adına burada bulunan insanlarız. Büyük maddi kaynak lazım. Kendi üyelerimizin arasındaki ticari ilişkiyi geliştirmek adına adım atıyoruz. TÜGİAD'a üye kazandırıp üyeler arasındaki ilişkiyi geliştirmeyi amaçlıyoruz. Türkiye'de girişimci sayısının artması yönünde çabalarımız olacak. Bunun içinde hem ara eleman yetiştirilmesi, hem üniversitelerle ortak projelerimiz var. Girişimcilik eğitimi konusunda destekler veriyoruz. TÜGİAD'ın kendisine ait eğitim merkezi kurularak bunların sürekli hale getirilmesi konusunda çalışmalarımız olacak.
Para politikaları, ihracat ve büyümeyi de temel almalı
-TÜGİAD olarak Avrupa'daki ekonomik krizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önümüzdeki dönemlerde dünyada bu krizlerin 2013 yılında özellikle avrupa'da daha da derinleşerek, Yunanistan'dan başlayıp pek çok ülkeye sıçrayan ekonomik krizin yardım paketlerine bazı ülkelerin karşı çıkmasıyla birlikte 2013 yılında daha da derinleşeceğini düşünüyorum. Yüksek faizle borçlanan ülkelerin önüne farklı çözümler konulmadığı sürece gerek bu ülkeler, gerekse bunlarla ticaret yapan ülkeler için sıkıntı çıkar.
Ayın şekilde ABD'de büyümesini belli bir seviyeye indirdi, ekonomiyi soğuttu. Merkez Bankası da ekonomiyi soğutma adına tedbirler alıyor. 2013 yılı bir toparlanma yılı, dengeleme yılı olacak. TÜGİAD olarak büyümeye çok önem veriyoruz. İlk çeyrekteki yüzde 3.2'lik büyüme gerçekleşti, sene sonunda ortalama yüzde 4.5 büyüme bekliyoruz. Para politikalarının, sadece enflasyona yönelik değil, büyüme ve ihracata yönelik olması gerekiyor. Alınan tedbirlerle cari açığın gerilemesi güzel bir haber. Ancak petrol fiyatlarının artışı önümüzdeki dönemde bir risk olarak karşımızda duruyor.
Girişimcilik fikir aşamasında desteklenmeli
-Başarılı iş kurma konusunda sisteme yönelik eğitim eksikliği olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu konu çok önemli, bakın Brezilya'da girişimcilik dersleri 7 yaşında başlıyor. Hiçbir girişimci aslansın kaplansın dersleri vererek devam etmemiş, finansal okuma yazma ve hukukla ilgili ticaret hukuku ve borçlar hukuku gibi konularda temel bilgiler veriliyor. Liseden mezun olan bir kişi kendi işini kuracak düzeyde asgari muhasebe finans seviyesine ulaşmış oluyor.
Bugün bizde Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın yeni girişimciler için 30 bin liralık desteği var. Ancak bunun çok uygulanabildiğini en azından çevremizde gözlemleyemiyoruz. Çok çeşitli konularda teşvikler var ama alabilen sayısı o kadar fazla değil.
Sürekli tekrar ediyorum ama Türkiye'nin girişimcilik atılımına çok ihtiyacı var. Tekno girişimciliğine yönelik bazı çalışmalar var. Sivil toplum örgütlerinin çalışması var. Bunları takdirle karşılıyoruz ama yetmez diyoruz. Bunun biraz daha uygulanabilir hale gelmesi gerekiyor. Kurulmuş şirkete yardım kolay biz daha fikir ham halde olan atılımlardan bahsediyoruz. Son dönemlerde melek yatırımlarla ilgili yasa çıktı. Uygulamasını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Sadece yatırımlılara değil, bunların önüne malzeme çıkaracak girişimcilerin de teşviki gerekiyor.
Ayrıntılardaki Ali Yücelen
Ferit B.PARLAK
Geçtiğimiz hafta da yazdım: Mevcut 88 bin derneğin tamamı değil, sadece 88'i verimli çalışırsaÖ
Ve o 88 dernek, Türkiye'yi farklı kılacak, bir iki adım ileri götürecek proje ve fikirler geliştirip, uygulamaya başlarsa...
O zaman başlarız yüksek sesle tepki vermeye, "Bu kadar çok derneğe ne gerek var?" diye!
TÜGİAD'ın da çok olumlu işler yapıp tepki aldığı dönemler oldu.
Derneğin yeni başkanı Ali Yücelen'in projeleri de Türk ekonomisini bir iki adım ileri götürecek ve tepki alacak cinsten!
Yücelen'in yeni kanunlar ve tasarılar için söyledikleri ise hem dikkat çekici, hem de yönlendirici: "Çek Yasası beklenenin aksine piyasalara çok kötü etki yaptı", "Çekteki mevcut düzene müdahale olmazsa iş kaosa gider", "Mevcut şirkete destek vermek kolay, fikri olup parası olmayan girişimciler desteklenmeli", "Kıdem tazminatından önce, kayıt dışılık sorunu çözülmeli."