Kılıçdaroğlu'ndan yeni rüşvet belgesi

CHP Grup Başkanvekili, Silivri'de, rüşvet karşılığı imar değişikliği yapıldığı konusundaki iddiayla ilgili yeni bir belge açıkladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gazetecilere, rüşvet karşılığı Silivri'deki bir arsanın imara açılması için AK Parti Sakarya Milletvekili Şaban Dişli ile bir belge imzaladığı iddia edilen Mehmet Karasu'nun, Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Namık Öndeş'e 80 bin YTL gönderdiğine ilişkin banka dekontu dağıttı.

Daha önce, Silivri'de satılan bir arsa dolayısıyla "gözü doymaz işadamına, siyasetçi ve bürokratın desteğiyle sağlanan 11 trilyonluk ranta ilişkin protokolü" açıkladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "48 saat içinde, bir işadamına 11 trilyonluk rantı sağlayan bir belediye başkanı, hangi çağdaş demokratik ülkede sorgulanmaz?" diye sordu. Kılıçdaroğlu, "Türkiye, çağdaş, demokratik bir ülkeyse, hukukun egemenliği geçerliyse, bu soruyu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a benden önce Başbakan'ın sorması gerekirdi" görüşünü dile getirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, " Bir belediye başkanı, ne zamandan beri yandaşlarına rant sağlamakla kendini görevli hissediyor? 11 trilyonluk rantın bir karşılığı olmaz mı? '3 Y' ile mücadele edeceğim diye iktidar olanlar, yandaşları yolsuzluk yapınca niçin gereğini yapmaktan kaçınırlar?" diye sordu.

"Yiyenler partisi"

Çankaya Belediyesindeki yolsuzluk iddiası nedeniyle, soruşturma açıldığını, İçişleri Bakanlığının, müfettiş görevlendirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Silivri Belediyesi ekseninde ortaya çıkan bu olayda ise savcıların harekete geçmediğini, bakanlığın müfettiş görevlendirmediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin, bu yolsuzluk iddialarını sorgulamak ya da araştırmak için bir komisyon kurmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Peki o zaman sormazlar mı; Kardeşim madem ki yolsuzluklar karşısında bunları yapmayacaktın o zaman partinin adına niçin AK diyorsun? Bence AKP'nin adına yakışan kısa sözcük AK Parti değil, Ye Parti'dir. Gelişmeler de bunu doğruluyor.

Bunu gerekçelendiren bir olayı geçen haftalarda yaşadık. AKP'nin ikinci adamı,  AKP'nin bir Genel Başkan Yardımcısı, hayali ihracatçıdır. Kendi şirketinde yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönemde hayali ihracat yapmış ve bu suçu Danıştay kararıyla kesinleşmiştir. Hayali ihracat, devleti tokatlamak ve dolayısıyla fakir fukaranın rızkını cebe indirmek için yapılır. Bunu yapan bir kişi ortada kapı gibi bir mahkeme kararına rağmen AKP'nin Genel Başkan Yardımcılığı görevini hala sürdürürse artık o parti kendine AK Parti diyemez. O parti artık bir yiyenler partisidir."

Banka dekontu

Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Silivri Belediyesindeki yetkililerin, AK Parti'nin özel koruması altında olduğunu savunarak, "O kadar ciddi bir koruma var ki artık rüşvet belgelerine imza atmaktan milletvekilleri bile çekinmemektedir" dedi.

CHP'li Kılıçdaroğlu, 15 Şubat 2008 tarihli bir banka dekontu göstererek, "gözü doymaz işadamı, Şaban Dişli olayının baş aktörü, bankalardan kredi alabilmek için Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in yeğenine rüşvet verilmesine ilişkin olayda adı geçen" Mehmet Karasu'nun, Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Namık Öndeş'e banka havalesiyle 80 bin YTL gönderdiğini belirtti.

"Bu 80 bin YTL'lik dekont ne anlama geliyor? Bir belediye başkan yardımcısı, Karasu'dan 80 bin YTL'yi niçin alır?" sorularını yönelten Kılıçdaroğlu, Silivri Belediyesi yolsuzluk ayağının bir kısmının ortaya çıktığını ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi ayağının hala karanlıkta olduğunu öne sürdü. Kılıçdaroğlu, Topbaş ve imar komisyonu üyelerinin, bir an önce mal varlıklarını açıklamasını istedi.

"Rüşvetin adeta yasallaştığı bir süreci" yaşadıklarını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Sözleşmeler imzalanıyor, banka dekontlarıyla paralar alınıyor. Çünkü yolsuzluklar AKP'nin koruması altında. AKP, yolsuzlukların hamisi konumunda. Bu kadar yolsuzluk batağına saplanan bir ülkede haydi kuldan utanmıyorsunuz diyelim, Allah'tan da mı korkmuyorsunuz" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'e, "17 Aralık 2007'de İstanbul WOW Otelde İsrail Enerji Bakanı ile bir araya geldiniz mi? Geldinizse hangi konuyu konuştunuz? Oteldeki yemek masraflarını hangi şirket karşıladı?" diye sordu.