Kırklareli'nin haykırışı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

KIRKLARELİ' nden / M.Nedim ÇAĞLAR

[email protected]

Kırklareli, geçtiğimiz günlerde bütün sivil toplum örgütleri, üretici ve işadamlarından oluşan 100 kişilik bir grupla Ankara'ya çıkarma yaptı. Edindiğim bilgilere göre, başbakan, bakanlar ve sivil toplum kuruluşlarının üst düzey yöneticileri düzeyinde gerçekleşen ziyaretin ana gündem maddesi kentin gelişimi ve adının duyurulması olmuş. Tabii ki, son zamanlarda özellikle hayvancılık alanında ivme kaydeden yatırım iklimi ve yapılması gereken konular da dosyada önemli bir yer bulmuş.

Aslında bu ana gündem maddesi, Kırklareli'nin kaderini değiştirebilecek kadar önemli. "Bilinirlilik" konusunda acil adımların atılması gerekiyor. Kentin tabii ve kültürel varlık birikiminin turizme kazandırılması, hudut kapısı, peynir gibi marka unsurlarının geliştirilerek "üreten kent kimliği"ne kavuşması gerekiyor. Toplantıya katılan temsilcilerden daha önceleri ayrı zamanlarda sıklıkla işittiğim, "Kırklareli'ni, Kırıkkale ile karıştırıyorlar" ya da "Kırklareli'ni Edirne'nin bir ilçesi sanıyorlar" gibi cümleler, bu çıkarmanın da önemini anlatıyor. Kentin sahip olduğu tabii ve bireysel sermayenin seviyesi ile şu anda yer aldığı konum birçok bakımdan şaşırtıcı düzeyde. Birçok kişi 'Trakya'da peynir' dendiğinde "Edirne beyaz peyniri"ni hatırlar. Ancak, durum çok başka, klasik anlamda beyaz peynirin ana vatanı Kırklareli. Hatta bu konuda "Peynir Kenti Kırklareli" tescili alarak bir bakıma kentin bu dinamiğini hayata geçirmeye adım attılar. Kırklareli, bir "peynir kenti" olmak istiyor. Bu maksatla, bir önceki kuşağın yapamadığını ikinci kuşak yaptı, bölgedeki geleneksel yöntemlerle, yani mandıra usulü, hakiki klasik beyaz peynir üreten 22 firma bir araya gelerek Kırklareli Süt ve Gıda Sanayi Yatırım AŞ'yi kurdu; girdi ve çıktıları için sermaye gücü oluşturdu. Bilindiği gibi, mandıra usulu peynir üretmek, uzun bir zamanı alması, stoklu çalışmanın zor olması güçlü sermaye gerektirmesi gibi birçok nedenden ötürü böyle bir güç birliğini zaruri kıldı. Bunun başarılıyor olması da ayrıca, Kırklareli için kenetlenildiğinin bir göstergesi. Bunu Trakya'da Kırklareli'nin yapması da ayrıca takdire şayandır.

Şirketin ilk çalışması peynir üretiminde açığa çıkan peyniraltı suyunun (PAS) bertarafı oldu. Bilindiği gibi, üretilen peynirin ortalama dokuz katı miktarında PAS çıkıyor. İçindeki yoğun besin protein ve mineral bulunan PAS'ın dışarıya deşarjı toprakta aşırı tuzlanmaya neden olduğu için arıtılmadan çevreye salınımı yasak. Arıtma maliyetlerini yüksekliği ve aynı zamanda arıtılması gereken atık PAS'tan peynir altı suyu tozu (PAST) üretimi yapılıyor. PAST hayvansal ve insansal besin endüstrisinde yoğun olarak kullanılıyor. Şirket bu nedenle Kırklareli OSB'de bir yatırım yaparak PAST ve aynı zamanda süt üretiminin arttığı dönemlerde süt tozu üretimi için bir tesis kurmayı hedefliyor.

Türkiye'de PAST üretimi yapan yaklaşık 10 firma bisküvi, mama, pasta, ilaç, meyve suyu gibi sektörlerdeki üretim yapan firmaların ihtiyaçlarını karşılıyor. Ancak, Orta Avrupa ve Balkanlar'da bu alanda üretim olmadığı için Türkiye'deki firmalar ihracat yoğun çalışıyor. Bu alanda iç ve dış piyasada çok önemli bir pazar. Kırklareli de bu pastadan bir pay almayı hedefliyor.

Şirketin önemli amaçlarından bir tanesi girdilerin ortak alımı ve ileri dönemlerde süt ve süt ürünleri üretimi. Tabiî ki en sevindirici yanı, mandıra usulü peynir üretimini yaşatmak istemeleri ve Kırklareli'nin bir markasını ulusal çapta tanıtımını yapmaları. Kendi tabirleriyle, "Kırklareli, peyniri için haykırıyor, haykıracak…"