Kısa dönemli olaylar şirketlerin yatırım kararını etkilemez

Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl, Gezi Parkı protestoları ile birlikte Türkiye ve Almanya arasındaki ekonomik, siyasi ilişkileri değerlendirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Ankara Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl:
“Protestoların yatırım kararlarına etkisini bugünden ölçmek mümkün değil, şirketler kararlarını orta ve uzun vadede alıyor”
“Almanya ihracata dayalı ekonomisi sayesinde krizi kolay atlattı”
“Enerji alanında şirketler arasında büyük ortaklıklar var ve yenileri de kurulabilir”
“Sadece büyük şirketleri değil, KOBİ’lerin işbirliğini de çok önemsiyoruz”
 

Hüseyin GÖKÇE
 

ANKARA-Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl, Taksim Gezi Parkı’nda başlayıp, Türkiye geneline yayılan protestoları demokratik hakların kullanılması olarak tanımladı. Pohl, protestoların şirketlerin yatırım kararına etkisini bugünden ölçmenin mümkün olmadığını belirterek, yatırım kararlarının orta ve uzun vadede alındığını bildirdi. Almanya’nın Avrupa’da yaşanan ekonomik krizi ihracata dayalı ekonomisi sayesinde kolay atlattığının altını çizen Eberhard Pohl, iki ülke şirketlerinin işbirliğini önemsediğini vurguladı. Özellikle enerji alanında şirketler arasında büyük ortaklıklar olduğunu ve bunlara yenilerinin eklenebileceğini belirten Pohl, burada sadece büyük şirketlerin değil, KOBİ’lerin işbirliğini de çok önemsediklerini kaydetti.
Almanya’da faaliyet gösteren, çok sayıda Türk asıllı işadamı ve yatırımcıyı çok başarılı bulduğunu dile getiren Büyükelçi Pohl, bir kısmı Alman vatandaşı olan girişimcilerin çok ciddi istihdam sağladığına dikkat çekti.
Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Eberhard Pohl, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı.

-Sayın büyükelçi öncelikli olarak İki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri değerlendirebilir misiniz? Sizce istenilen seviyede mi bu ilişkilerin düzeyi?

Yani Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkiler aslında bir başarı hikayesidir. Bu başarıyı daha da yukarı taşımak için potansiyel olduğunu söylemek istiyorum. Almanya Türkiye için en büyük ticaret ortağı. 2012 yılı için ticaret hacmi 32 milyar Euro civarında. Almanya’nın doğrudan yatırımı miktarı 10 milyar Euro tutarında. 5 bin 200 Alman sermayeli şirket faaliyet gösteriyor. Yani bilançonun çok iyi olduğunu söyleyebiliriz.

-Pek siyasi açıdan ilişkilere nasıl bakıyorsunuz?

Aslında iki yıldan beri ben Ankara’da görev yapıyorum. Bu dönemde siyasi ilişkilerin boyutunu çok sağlam ve olumlu bir zemin üzerinde yerleşmiş bulunduğunu ifade etmek isterim. Bunun yanı sıra kültür dahil ilişkiler çok iyi düzeyde. Siyasi ilişkiler çok yoğun ve sıkı seviyede. Bunu zaten karşılıklı ziyaretlerin sıklığından görüyoruz. Bu yıl iki büyük heyeti Türkiye’de ağırladık. Almanya Başbakanı ve Almanya Federal Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Türkiye’ye geldi. Her ikisine de büyük ekonomi heyetleri eşlik etti. Bunlar ikili ilişkilerin siyasi alanda da yoğun olduğunu gösteriyor. Alman siyasetçilerin Türkiye’ye gelerek modern Türkiye’yi anlamaya çalıştığını görüyoruz. İki ülkenin dışişleri bakanları arasındaki Stratejik Diyalog çalışmasını da çok önemli buluyorum.

-32 milyar Euro dış ticaret hacmi yeterli midir?

[PAGE]

-32 milyar Euro dış ticaret hacmi yeterli midir?

Alman şirketlerinin Türkiye’ye ilgi duyduklarını anlatmıştım. Bir süre önce gerçekleştirdiğimiz, Türk-Alman Enerji Forumu’nda bu alanda çalışan Türk ve Alman işadamlarını bir araya getirildi. Bundan sonraki forum Almanya’da düzenlenecek. Bunun amacı özellikle enerji alanında yeni çalışma, proje, ortaklık imkanları yaratmak. Biz büyükelçilik olarak çalışmalarımızı bölgelere de yaydık. Alman Ekonomi Günleri düzenliyoruz. En son Denizli de bir çalışma düzenledik. Amacımız işadamlarını, şirketleri buluşturmak, onlara ortaklık imkanlarını sunmak. Bu çalışmalar hiçbir zaman tek yönlü olmadı. Karşılıklı, iki ülke temsilcilerinin birbirini bulmasını amaçlıyoruz. Diğer bir çalışma imkanı, katkı sağlayan kuruluş da Alman Ticaret ve Sanayi Odası, bunun benzeri de Köln’de kurulu olan Türk Alman TSO. Her iki kurumun da işbirliğine yönelik çok önemli katkıları var. Bu tür çalışmalarla , ekonomik alanda gelişmeyi daha da ileriye götürmeyi amaçlıyoruz. Türkiye’de çok büyük Alman şirketleri olduğu gibi, orta ölçekli Alman şirketleri de Türk ortaklarıyla birlikte varlıklarını sürdürüyorlar. Birlikte çalışma yürütüp şirket kuruyorlar. Bu çalışma işbirliğinin boyutunu da iyi şekilde ortaya koydu. Güneş, jeotermal, rüzgar gibi yenilenebilir enerji yanı sıra konvansiyonel enerji alanında da işbirliği imkanları mevcut. RWE Denizli yakınlarında termik santral kurdu. Enerji üretimi yanı sıra enerji verimliliği de çok önemli. Binaların enerji verimliliğine uygun hale getirilmesi, ısınma araçlarının bu yönde kullanımı gibi alanlar da ortaya çıkıyor. Özellikle bu alanda enerji piyasası çok önemli ve ciddi potansiyel var.
Türk ve Alman şirketlerinin üçüncü pazara açılma yönündeki imkanlar sürekli dile getiriliyor. Bu enerji alanında olduğu gibi diğer alanlar için de geçerli. Ankara’da bulunan MAN burada ürettiği otobüsleri üçüncü ülke piyasalarına da Avrupa piyasalarına da ihraç ediyor. Bu fırsatları şirketlerin kendileri değerlendirmeleri, yani kararı onlara bırakmalıyız. Üretim yöntemine ve satışa şirketlerin kendilerinin karar vermesi gerekiyor.

-Avrupa’da bir kriz var, bu talebi de düşürdü. Bu kriz Türkiye’deki yatırımlarını çoğaltır mı yani bir fırsat sunar mı?

Şirketlerin yatırım konusunda daha dikkatli davrandıklarını düşünüyorum. Çünkü sonuçta kriz ortamı güvensizliği de beraberine getiriyor. Yani güvensizlik sözkonusu, güvensiz ortam da olduğu için karar verme aşamasında şirketler yatırımlarla ilgili olarak daha dikkatli ve duyarlı davranıyorlar. Bu konuda bir veri, istatistik elimizde yok. Ancak Alman şirketlerinin Türkiye’ye olan ilgisinin büyük olduğunu görebiliyorum.

-Almanya’daki Türk yatırımcılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Almanya’da çok sayıda Türk asıllı işadamı, yatırımcı var. Onları çok başarılı buluyorum. Bunların bir kısmı da Alman vatandaşı oldular. Çok büyük istihdam imkanı sağlıyorlar. Tabii bir de göç unsuru var. Göç ile gitmiş çok sayıda insan var. Hem Almanca hem de Türkçe’yi çok iyi konuşuyorlar. Türkiye’ye kesin dönüş yapmış insanlar mevcut. Bir şekilde Almanya ile bağları devam ediyor. Ekonomi ve kültür için çok önemli değer unsuru ve iyi bir zemin oluşturuyorlar.  Alman şirketlerini ziyaret ettiğim zaman veya bir araya geldiğim zaman o şirketlerde sorumluluk almış olan, daha önce Almanya’da yaşamış, ailesiyle Türkiye’ye dönmüş çok iyi eğitimli insanlarla karşılaşıyoruz.

-Avrupa ekonomisi krizdeyken, ayakta durabilen sayılı ülkelerden birisi Almanya oldu, bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?

[PAGE]

-Avrupa ekonomisi krizdeyken, ayakta durabilen sayılı ülkelerden birisi Almanya oldu, bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?

Almanya’nın ekonomisini bu kadar güçlü olmasının sebeplerinden birisi ekonominin ihracata dayalı olmasıdır. Başta AB olmak üzere Çin ve ABD’ye yapılan ihracatın katkısı vardır. Alman ekonomisi son yıllarda önemli reformlar da gerçekleştirdi. Aslında ekonomi bu sayede iyi bir temele dayanıyor. Ancak ekonominin de etkilenmediğini söyleyemeyiz. Birtakım veriler etkilendiğini gösteriyor. Bütün Alman siyasetçileri biliyor ki Avrupa krizi ancak birlik ve beraber hareket edildiğinde bertaraf edilebilir. AB içindeki bütün ortakların birlikte hareketiyle üstesinden gelinebileceğinin bilincindeler.

-Almanya teknolojisi geliştirdi, şimdi para politikasıyla birlik içindeki ülkeleri sömürüyor şeklinde yorumlar yapılıyor?

Ekonomik krizin üstesinden gelebilmek için büyük paralar teminat olarak ortaya koyarak, diğer ülkelerle birlikte bir mekanizma oluşturdu. Almanya Euro bölgesine bağlılığını sürekli ifade etti ve etmeye devam ediyor. Bu krizden çıkmak için çok büyük bir sorumluluk üstlendi Almanya. Sizin bahsettiğiniz eleştirileri biliyorum ama Almanya yanı sıra ekonomik açıdan yine başarılı olan ülkeler var, Hollanda, Avusturya, İsveç gibi. Bu ülkelerle birlikte de Orta Avrupa, Güney Avrupa olsun, krizlerden birlikte çıkılması gerektiğini, bunun ortak menfaat için gerekli olduğunu sürekli Almanya ve diğer ülkeler vurguluyor. Tekrar etmek gerekirse Almanya büyük sorumluluk üstendi, örneğin Yunanistan gibi ülkelere yardım etmek gibi.

-Türkiye’deki protestoları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye ile Almanya arasında çok özel bağlar var. Bu bağları Türkiye’den Almanya’ya giden veya Almanya’dan geri dönmüş insanlar oluşturuyor. Bu yüzden Türkiye’deki gelişmeleri Almanya ve Alman basını çok yakından takip ediyor. Almanya Dışişleri Bakanı’nın protestolarla ilgili bir açıklaması oldu. Burada bir halk hareketinin oluşmasından memnuniyet duyduğunu ve bu halkın siyasi alanda da söz sahibi olmak istediklerini vurguladı. Buradaki Türkiye’nin bundan sonraki yolunda, çoğulculukla, demokrasiyle ilgili olarak olumlu şekilde devam etmesi gerektiğini de ifade etmek istiyorum. Bütün bunların şiddet kullanmadan, barışçıl yöntemlerle çözüme kavuşturulması gerektiğini söylemek istiyorum.

-Protestolarla ilgili haberleri nasıl takip ediyorsunuz? Televizyon ve ajanslardan mı izliyorsunuz?

Zaten konum itibarıyla büyükelçilik tam olayların ortasında yer alıyor. Tabii ki ben de gidip izliyorum. Örneğin hafta sonu Tunalı ve Kuğulupark’a giderek kendi gözlerimle de gördüm. Geçen hafta İstanbul’da bu protestoların yapıldığı yerlere giderek görme fırsatım oldu. İnsanlar sokakta ve fikirlerinin dinlenmesini arzu ediyorlar.

-Türkiye’de 10 milyar dolarlık Alman yatırımı var. Bunların dışında somut girişimlerin de olduğunu biliyoruz. Sizce bu rakamlar ne kadara çıkabilir ?

[PAGE]

-Türkiye’de 10 milyar dolarlık Alman yatırımı var. Bunların dışında somut girişimlerin de olduğunu biliyoruz. Sizce bu rakamlar ne kadara çıkabilir ?

Öyle bir sayı vermek mümkün değil, çünkü iniş çıkışlar söz konusu. Çok büyük yatırımlar gerçekleştirilmekte, Denizli’deki termik santralin değeri 4 milyar Euro tutarında. Hatta son dönemlerde EON şirketi EnerjiSa ile birlikte yatırım yapma kararı almıştı. Bu iki yatırım bile miktarı yukarıya taşıyacaktır. Bunun rakamsal etkisini, istatistiklere yansımasını önümüzdeki yıl göreceğiz. Küçük şirketleri de küçümsememek gerekir. 5 bin 200 şirket içinde ortak ölçekli şirketlerin sayısı çok fazla, üstelik her sene ortalama 500 yeni şirket kuruluyor. Bu yatırımlar ve know how değişimi de sözkonusu.

-Protestolarla birlikte yabancı sermayenin çekincelerinin oluştuğu ifade ediliyor….

Bu soruya şimdiden bir cevap vermem mümkün değil, bir yatırım kararı bugünden yarına alınmıyor. Aylar yıllar sürüyor ve dolayısıyla bugün burada yaşananların etkisi nasıl olur tahmin etmek mümkün değil. Orta ve uzun vadede kendisini nasıl gösterir beklemek gerekiyor. Ancak bu durumla nasıl baş edilecek o önemli. Bu süreç olumlu bir şekilde sonuçlanırsa, Türkiye’nin siyasi gelişmesi açısından da pozitif sinyal verilmiş olacak. Türkiye’nin siyasi olgunluğa erişmesinin göstergesi de olabilir.

-Almanya’da yatırım yapmak isteyen Türk şirketlerine yönelik herhangi bir mesajınız olacak mı?

Aslında sohbetimizin tamamında ikili yatırım imkanlarının değerlendirilmesini görüşmüş olduk. Biz Alman hükümeti olarak bütün imkanları sağlarız ancak iş sadece imkan sağlamakla bitmiyor. Sonuçta bizim sağladığımız imkanları şirketlerin kendilerinin kullanmaları gerekiyor.

Ayrıntılardaki Eberhard Pohl

Ferit B.PARLAK
[email protected]

Son günlerde yoğun olarak sorduğumuz soru: “Gezi parkı direnişi nedeniyle yayılan olaylar yabancı sermaye yatırımlarını etkiler mi?”
Soruyu 37 milyar dolarlık hacimle dış ticaretimizde ve 10 milyar dolarlık doğrudan yatırımla yabancı sermayeli doğrudan yatırımlarda ilk üç sırada yer alan Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl’e sorduk.
Yabancı yatırımların orta ve uzun vadeli planlarla yapıldığını, kısa dönemli olayların/hareketlerin yatırım kararlarını etkilemeyeceğini söyledi.
40 milyar dolar seviyesine doğru hızla yol alan Almanya ile dış ticarette açığın 2012 yılında 10 milyar dolara yaklaşması, 2013 yılının ilk 4 ayında 3.3 milyar dolara çıkması ve denge için Türk sanayicilerin yapması gerekenler ise diğer önemli sorumuzdu Büyükelçi Pohl’e…
Büyükelçilik olarak kent toplantılarına başladıklarını, bu toplantılar sayesinde iş dünyasının Almanya’yı daha yakından tanıyacağını ve ticaretin bu tür yollarla geliştirilebileceğini söyledi.