Kocaeli'nin zehirli BHC'leri, meclis gündeminde

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

KOCAELİ'DEN / Mehtap AKBAŞ ÇİFTCİ

[email protected]

CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli'nin yıllardır çözüm bekleyen kronikleşmiş zehirli atıkları BHC'lerle ilgili geçtiğimiz günlerde TBMM'ye bir soru önergesi verdi.

Önerge konusu kısaca şu; Derince'de 2 bin 500-3 bin ton BHC ve DDT isimli zehirli tarım ilaçları, Türkiye'deki kullanımları 1985'te yasaklandıktan sonra üretildiği fabrikanın yakınında bir depoya konulur. 26 yıldan bu yana tavanı akan ve zehirli içeriği yer altına sızan bu depo, Kocaeli bölgesinde yaşayanlar için ciddi bir risk unsuru olmayı sürdürür. Büyük bir çoğunluğu eski ya da yırtık ambalajlarda saklanan kimyasallar, çevre ve insan sağlığı açısından tehlikeli ve kanserojen etkiye sahiptir. Alman AVG firması ile Nisan 2007 tarihinde sözleşme imzalanmıştır imzalanmasına ancak 3 yıllık süreç içinde sadece 313 ton BHC Almanya'ya ihraç edilerek bertaraf edilebilmiştir. Geri kalan ilaçlar halen daha sanayinin başkenti olan Kocaeli'yi tehdit etmektedir. 

İşte Mehmet Hilal Kaplan'ın atıkların nitelik ve nicelik açısından analiz edilmesi ve alternatif bertaraf teknolojilerinin araştırılması için verdiği önergenin özeti bu.

Toplumun her kesimi açısından ciddi bir risk olan bu olumsuz durumdan biran önce kurtulmayı umuyoruz elbette. Neyse ki; konuyla ilgili yaptığımız kısa araştırma sona yaklaşıldığını müjdeler nitelikte. Çevre Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler'in bu alanda ortak bir işbirliği arayışında olduğu ifade ediliyor. Son derece maliyetli olan bu işlemin Türkiye'de gerçekleştirilmesi ya da yurtdışına ihracı ile ilgili bir fon ayrılması planlanıyor.

Çünkü, bu işin en zor kısımlarından biri maliyeti. Bu maddelerin bertaraf maliyeti ton başına bin euro civarında. Ülkemizde bertarafı yasak değil ancak emisyon nedeniyle ciddi bir risk unsuru olarak görülüyor. Bertaraf kapasitesi ise çok düşük günlük 5 ile 10 kg arasında değişiyor. Bu da çok uzun soluklu bir işlem demek. Öte yandan, bu maddelerin Ortadoğu, Afrika gibi ülkelerde halen yasak olmaması ise başka bir tartışma konusu. Umarız bu kronik sorun biran önce çözülür ve tüm Kocaeli rahat bir nefes alır.

Çevre ile ilgili başlamışken bir hususa daha değinmek istiyorum. Bildiğiniz gibi Kocaeli'de kimya sektörü yüzde 27 paya sahip. Birinci ve ikinci sınıf olmak üzere 15 bine yakın irili ufaklı kimya tesisi var. Hal böyle olunca çevre konusu ciddi bir takip gerektiriyor bu şehirde. Üretim, depolama ve bertaraf proseslerinin ne denli sağlıklı koşullarda yapıldığını sık aralıklarla sorgulamak, katedilen (!) mesafeyi ölçmek lazım. Her ne kadar bu devletin görevi ise de, kamuoyu adına takipçisi olmak da bizlerin görevi. Süreci değerlendirmek amacıyla bir araya geldiğimiz Kocaeli Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Halim Karabekir'den iyileşmeye dönük olumlu haberler alacağımı zannettim, üzgünüm ki yanıldım. (Proseslerinde çevreyi gözeten şirketleri bunun dışında bırakıyoruz elbette)

Halim Bey'in verdiği bilgilere göre ilimizde kimya sektöründe tam bir başıboşluk var. Çoğu orta ve küçük işletme bırakın çevre mevzuatını bilmeyi, maliyet gerekçesiyle bünyesinde çevre mühendisi dahi istihdam etmiyor. Sadece devlet tarafından denetlenen bu şirketler özellikle de depolama ve bertaraf proseslerinden bir haber. Yani anlayacağınız Kocaeli bu alanda da ciddi bir risk altında. Halim Karabekir'e göre ise tehlikenin tam ortasındayız. Ciddi bir sivil insiyatif olan TMMOB'un bu alanda önemli görevler edinmeye hazır olduğunu belirtmeliyim. Devletin/yerel yönetimlerin bu işi tek başına yapmaktansa, 12 bin üyeyle ciddi bir güç unsuru olan Kimya Mühendisleri Odası ile yapması olumsuz giden seyrin üzerinde sihirli değnek etkisi yaratabilir.