Korkunç gerçek; 'Suriye düşürdü'
Zirve sonrasında yapılan açıklama kısa tutuldu. Can alıcı nokta şu kelimeler; 'Uçağımızı Suriye düşürdü, araştırıyoruz, gereğini yapacağız'.
Ankara'daki güvenlik zirvesinden sonra yapılan açıklama kan dondurucu nitelikte çıktı.
Akdeniz'e düşen Türk F4'ünün Suriye tarafından düşürüldüğü açıklandı.
Yapılan yazılı açıklamada, araştırmaların Suriye ile birlikte sürdürüldüğüne yer verildi.
Açıklamada, "Araştırma sürüyor. Atılması gereken adımlar kararlılıkla atılacaktır" denildi.
Diplomatik kaynaklar bu gelişmenin açıkça bir savaş nedeni olabileceğine işaret etti.
Başbakan Erdoğan, Rio dönüşünde İstanbul yerine doğrudan Ankara'ya giderek güvenlik zirvesine başkanlık yaptı.
Erdoğan'ın Ankara'ya iner inmez düzenlediği basın toplantısında söylediklerine yönelik haberimiz ise şöyleydi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün silah bırakıldığı anda güvenlik güçlerinin de operasyonlarının kesinlikle biteceğini belirterek, "Güvenlik güçlerimizin operasyon diye bir derdi yoktur. Güvenlik gücü, operasyonu gerekli gördüğü yerde yapar, gerekli olmadı zaman zaten güvenlik gücü niçin operasyon yapsın? Dertsiz başını niye derde soksun?" dedi.
Başbakan Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, Hakkari'deki terör saldırısında şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı, bu saldırı ve Diyarbakır'da polis otomobiline yönelik saldırılarda yaralanan asker, polis ve bir sivil vatandaşa da acil şifalar diledi.
Teröre yönelik mücadelenin bugüne kadar olan kararlılık neyse aynı kararlılıkla devam edeceğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tabi, yurt dışında basın mensubu arkadaşlarımızla yaptığım toplantıda söyledim, yine söylüyorum. Bu işin tek çözüm noktası var, terör örgütünün silah bırakmasıdır. Terör örgütü silah bırakmadığı sürece bizim güvenlik güçlerimizin 'operasyonları durdurması' diye bir şey asla söz konusu olamaz. Siyasi uzantılarının ifade ettiği 'silahın bırakılması, operasyonların durdurulması' eğer dürüstse, bunlar kendi iradelerini onların iradelerinin üstünde kullanabiliyorlarsa böyle bir imkan, güçleri varsa o zaman silahların bırakılması ve o bırakıldığı anda zaten güvenlik güçlerimizin operasyon diye bir derdi yoktur. Güvenlik gücü, operasyonu gerekli gördüğü yerde yapar, gerekli olmadığı zaman zaten güvenlik gücü niçin operasyon yapsın? Dertsiz başını niye derde soksun? Adı üzerinde güvenlik gücü bu, güven sağlamak için var, güvenliği sağlamak için var, toplumun huzurunu, barışını yani ülkemizin her karesinde yaşayan tüm insanımıza güvenlik temini için, refah için, huzur için var. Bu keyfi bir olay değildir, sadece huzurun sağlanmasına yönelik bir görevdir. Açık söylüyorum, silahlar bırakıldığı anda operasyonlar da kesinlikle bitecektir, biter. Bunu da bu şekilde ben tekrar ifade etmiş olayım."
"Uçağımızın kaybı, düştüğü noktasında, 'düşürüldü' diyemiyorum"
Başbakan Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Malatya'dan havalanan uçakla irtibatın kesildiğini açıkladığını anımsatarak, "Uçağın düşürüldüğü iddiası var, Suriye tarafından düşürüldüğü iddiası var. Bu konuda son durum nedir" sorusunu Başbakan Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Şu anda Genelkurmayımız zaten gerekli açıklamayı yaptı. Uçağımızın kaybı, düştüğü noktasında, 'düşürüldü' diyemiyorum. Çünkü, bu noktada kesin bilgiler elde olmadıktan sonra bunu söylemek mümkün değil, ama şu anda biraz sonra Resmi Konut'ta bir görüşmemiz, toplantımız olacak, hem terörün bir değerlendirmesini yapmış olacağız, hem bu konuyu görüşeceğiz. Bildiğiniz gibi Hatay'ın güneyinde, aynı zamanda Lazkiye'ye yakın 8 mil uzaklıkta böyle bir bölgede olduğu söyleniyor.
Pilotlarımızla ilgili bir haber yok, ama şu anda 4 tane hücum botumuz, bunun yanında helikopterlerimiz, Suriye'nin aynı şekilde hücum botları filan, orada müşterek bir aramayı sürdürüyorlar ve Bu arama tarama neticesinde orada bakalım ne gibi bulgular elde edilecek bunu göreceğiz, bu çalışmalar netice alıncaya kadar inşallah orada devam edecek. Detay bilgileri, yapacağımız toplantıdan sonra zaten açıklarız, açıklayacağız."
Başbakan Erdoğan, düşen uçakla ilgili olarak Suriye'nin özür dilediği yönünde haberler olduğunu ve bu özrün neye ilişkin olduğunun sorulması üzerine de "Bende kesin bilgi yok, yapacağımız görüşmeden sonra gerçekten özür dilenmiş mi, dilenmişse ne için dilenmiş bunların hepsi ortaya çıkar, net açıklamayı da biz toplantıdan sonra yapacağımız basın açıklamasıyla bildiririz" dedi.
"Kandil'i de konuşunuz, Türkiye'deki Kandil'i de konuşuruz"
Bir gazetecinin, "Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Kandil'e girmek noktasında 3 şart var. Hükümetin kararlılığı, ABD'nin razı olması ve kamuoyunun hazır olması şeklinde açıklamaları oldu. Bu konu görüşmede gündeme gelecek mi?" sorusu üzerine de Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Şimdi size detay vermeyeceğim, işte detayları görüşeceğimiz toplantıya gidiyorum. Toplantıda bu görüşmeleri yapalım, detayları görüşelim ondan sonra sizlere çok daha sağlıklı, sıhhatli açıklamaları yaparız. Kandil'i de konuşunuz, Türkiye'deki Kandil'i de konuşuruz. Bu konuşmadan sonra da neler olabileceğini, neler yapılabileceğini ifade ederiz, ama şu bir gerçek şehitlerimiz oldu. Şehidimizin arkasından başta Genelkurmay Başkanımız olmak üzere, kuvvet komutanlarımız hemen bölgede yerlerini aldılar ve teröristlere karşı yapılan operasyonlarda görüldüğü gibi, 31 tanesini inlerinde yakaladılar ve gereğini yaptılar. Daha öncede söylediğim gibi yapanın yanına bunlar kar kalmayacak, bedelini muhakkak ödeyecekler. Yurt dışında da söyledim, 'ya silahı bırakacaklar ya silahı bırakacaklar' başka izahı yok. Ha, kendilerine başka yerler bulmuşlarsa dünyada gidebilirler, şu anda zaten Kandil'dekiler başka bir dünyadalar, ülkedeler. Farklı yerlere de gidebilirler. Bu konuda zaten Kuzey Irak da yerel yönetim olarak bu tablodan rahatsız ve Barzani'nin de yaptığı bir açıklama var, o da rahatsız olduğu için bu açıklamayı yapıyor. Biz, arkadaşlar böyle bir şeye karar verdiğimiz anda, şunu çok açık net söyleyeyim, çok da izin alma gibi bir durumumuz söz konusu değil. Çünkü, bu ülke NATO'nun üyesidir, ülkemize herhangi bir saldırı olduğu anda da gereken cevabı anında verir."
Erdoğan, bir gazetecinin "Türkiye'deki Kandil derken" sorusu üzerine de "Onu sen düşün artık, adres ara biraz" dedi.
[PAGE]
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk'ü Kürde vurdurmak, Kürdü Türk'e vurdurmak gibi bir şeyin söz konusu olmadığını belirterek, "Bu iş şirazesinden çıkmış. Yapanlar, hedeflerinin ne olduğunun farkında değiller. O hedef sadece bu milleti huzursuz etmektir. Bu milletin huzursuzluğuna da bizler müsaade etmeyeceğiz. Atılması gereken adımları da bugüne kadar nasıl attıysak bundan sonra da atmaya devam edeceğiz" dedi.
Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'ndan düzenlediği basın toplantısında, soruları yanıtladı.
Dağlıca saldırısının zamanlaması konusundaki değerlendirmesi sorulan Erdoğan, "Bunlar sizler için merakı mucip konular olarak görünüyor. Biz artık bu tür şeylere biraz herhalde alıştık veya alıştırıldık. Bizim görevimiz alınması gereken tedbirlerdir, atılması gereken adımlardır" diye konuştu.
"Anında da görüldüğü gibi cevapları verilmiştir"
"Biz tabii devlet yönetiyoruz. Yani bu tür şeyler olacak diye de bizim hiçbir zaman yurt dışı seyahatlerimiz ertelenemez veya bunlara bağlantılı olarak yürümez" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çünkü biz yürüdüğümüz anda, kurulu bir sistemimiz vardır. O sistemde arkadaşlarımız aynı şekilde bu görevi ifa ederler, yürütürler. Güçlü devlet budur zaten. Şu anda böyle bir devlet vardır. Anında da görüldüğü gibi cevapları verilmiştir. Bundan sonra çıkışlarda böyle bir şey deneyeceklerse yine cevaplarını alacaklardır. Ama bizim temennimiz, bu raddeye gelmeden, artık bu iş bitirilsin. Çünkü ülkemin belli bölgelerinde rahatsızlık çok daha fazla. Ama geneline baktığınız zaman oralarda da yine bu rahatsızlığı görmek mümkün. Çünkü şehidimiz, yeri geliyor bakıyorsunuz Kayseri'den, yeri geliyor Rize'den, yeri geliyor Trabzon'dan, yeri geliyor bakıyorsunuz İstanbul'dan, yeri geliyor bakıyorsunuz İzmir'den, yeri geliyor Edirne'den... Yani her yerden tabii şehidimiz çıkıyor. Oralarda da işte analar ağlatılıyor. Biz analarımızın, bacılarımızın ağlamasını istemediğimiz için bunu söylüyoruz. Ama bakın yeri geliyor, buyurun Hakkari'de bir Kürt kardeşimizin evladı da aynı şekilde şehit ediliyor. Yani Kürt, Kürdü de vuruyor. Böyle bir durum da var. Yani Türk'ü Kürde vurdurmak, Kürdü Türk'e vurdurmak, böyle bir şey yok. Bu iş şirazesinden çıkmış. Yapanlar, hedeflerinin ne olduğunun farkında değiller. O hedef sadece bu milleti huzursuz etmektir. Bu milletin huzursuzluğuna da bizler müsaade etmeyeceğiz. Atılması gereken adımları da bugüne kadar nasıl attıysak bundan sonra da atmaya devam edeceğiz."
"Bizim kaynaklarımızda böyle bir bilgi kesinlikle yok"
Başbakan Erdoğan, "düşen uçaktaki pilotların Suriye tarafından rehin alındığı" şeklindeki iddianın sorulması üzerine ise "Hayır, hayır. Şu anda bizim kaynaklarımızda böyle bir bilgi kesinlikle yok" şeklinde yanıt verdi.
"Bir Türk uçağı neden Suriye karasuları üzerinde acaba, neden o bölgede uçak, hangi görev için?" sorusunu da Erdoğan, "Detay bilgilerle ilgili olarak, orada mıydı ve ne oldu da eğer oradaysa oraya geçti. Bu konuda henüz elimizde kesin bir bilgi yok. Şimdi yapacağımız toplantıdan sonra bunlar ortaya çıkar" diye yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya ve Meksika'daki temaslarında diğer ülkelerin liderleriyle yaptığı görüşmelerle ilgili, "Görüşmelerin odağında daha çok Suriye ve Ortadoğu'daki gelişmeler yer aldı. Bunları değerlendirme fırsatı bulduk" dedi.
Erdoğan, Brezilya dönüşünde Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, Meksika ve Brezilya'daki programı ve temasları hakkında bilgi verdi.
Toplantılara geniş bir heyetle katıldıklarını belirten Erdoğan, bir çok ülke ve uluslararası kuruluşlardan yetkililerle verimli görüşmeler yaptıklarını aktardı.
B-20 iş zirvesi toplantısında dünyanın en güçlü kuruluşlarının, iş dünyasının temsilcileriyle bir araya geldiklerini ve iş dünyasının önemli sorunlarını görüştüklerini belirten Erdoğan, "Uluslararası ekonomik işbirliği alanında başlıca platform haline gelen G-20 çerçevesindeki çalışmaların bugüne kadar olumlu sonuçlar verdiğine inanıyoruz. G-8'in yerine G-20'nin ikame edilmesinin önemi de böylece ortaya çıkmış oluyor. Çalışmalar sayesinde küresel ekonomik ve mali krizin menfi etkilerinin azaltılması, dolayısıyla daha büyük felaketlerin önlenmesi de mümkün oluyor" dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Los Cabos zirvesinde Cannes zirvesinden bu yana küresel ekonomik ve mali krizle mücadelede kaydedilen ilerlemeyi gözden geçirme imkanı bulduk. Hatta Toronto'dan bu yana olan süreci değerlendirme şansımız oldu. Ayrıca güçlü, sürdürülebilir ve dengeli küresel büyümenin gerçekleştirilebilmesi için önümüzdeki dönem çalışmaların planlaması yapıldı.
Bildiğiniz gibi önümüzde Moskova zirvesi var, ardından Avustralya zirvesi var, ardından Türkiye zirvesi var. Bunların şu anda artık gündeme gelmek suretiyle 'neler olabilir, neler gelecek zirvelerde görüşülebilir' bunların da zirvede değerlendirmesi yapıldı. Bunların eylem planı da hazırlandı.
Finansal sistemin güçlendirilmesine ve parasal sistemin reformuna yönelik çalışmalara devam edilecek. Ekonomik ve mali sistemle çok sıkı bağları olan kalkınma konusu G-20'nin önemli bir gündem maddesi olmaya devam ediyor. Hepsi dertli, hepsi tabii bu noktada sıkıntılı. Tabii, tek burada rahatlatan bir süreç diyeceğim, o da Yunanistan seçimi ve seçim neticesinde hükümetin kurulması olayı özellikle AB üyesi ülkeleri rahatlatmış durumda. Avro ile ilgili farklı belki tartışmalar gündeme gelecekti ama hükümetin kurulmuş olması burada daha rahat karar vermeyi ve bu belki bir umudun ertelenmesi de olarak değerlendirilebilir veyahut da bu ertelemeyle birlikte Yunanistan'da yeni bir dönem olur mu olmaz mı? Onu bilemem, onu bu yeni hükümet performansıyla ortaya koyacaktır."
Erdoğan, küresel çapta topyekun kalkınmaya temel teşkil etmek üzere gıda güvenliği, istihdam, yeşil büyüme ve ticarete yönelik çalışmaların da sürdürüleceğini belirtti.
Küresel ekonominin son birkaç yıldan bu yana çok çetin, çeşitli sınamalardan geçtiğin ifade eden Erdoğan, "Böyle bir dönemde Los Cabos zirvesinde sergilenen olumlu tavrın, ekonomik ve finansal sistemde istikrara ve büyümeye önemli katkılar sağlayacağına doğrusu inanıyorum" dedi.
Erdoğan, "Şu hususu özellikle vurgulamak isterim: Bizler gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler olarak aynı sistemin parçalarıyız. Bildiğiniz gibi Türkiye 2015 yılındaki zirvenin dönem başkanlığını üstleneceği için bu bağlamda Türkiye olarak küresel ekonomik istikrarın sağlanması yönündeki çabalara güçlü desteğimizi devam ettireceğiz" diye konuştu.
"Görüşmelerin odağında Suriye ve Ortadoğu'daki gelişmeler yer aldı"
Meksika'daki zirvede Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Barack Obama, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de aralarında bulunduğu liderlerle ikili temaslarda bulunduğunu belirten Erdoğan, "Görüşmelerin odağında daha çok Suriye ve Ortadoğu'daki gelişmeler yer aldı. Bunları değerlendirme fırsatı bulduk" dedi.
Brezilya'daki Rio 20 zirvesinin, sürdürülebilir kalkınma alanında kaydedilen gelişmelerin, elde edilen sonuçların ve henüz karşılanmayan taahhütlerin ele alınması, gelecek yıllar için yeni hedefler belirlenmesi bakımından önemli bir adım oluşturduğunu dile getiren Erdoğan, zirvenin BM'nin tüm üyelerinin, devlet, hükümet başkanları ve bakanlarının katıldığı bir toplantı olduğunu belirtti.
Erdoğan, "Dünya liderleri olarak onayladığımız sonuç belgesini ciddi bir gelişme olarak görüyorum. Özellikle sürdürülebilir kalkınma hedefleri belirlenmesi üzerinde uzlaşmamız, Rio 20 konferansının en önemli getirisi olmuştur" dedi.
Bundan önceki toplantının 1992 yılında yapıldığını aradan 20 yıl geçtiğini, Rio 20 isminin de buradan geldiğini anlatan Erdoğan, "Konferansın sonuç belgesinin müzakerelerinde Türkiye olarak ileriye dönük bir bakış açısıyla yenilikleri destekledik. İnsani kalkınmayı, eşitlikçilik ilkesini, sosyal güvenliği, kadının statüsünün güçlendirilmesini, başta kız çocuklarının eğitimi olmak üzere her seviyede eğitim hizmetlerinin geliştirilmesini öne çıkardık. Sürdürülebilir kentleşmeyi, herkese sağlık, su, enerji ve ulaştırma alanlarında yeterli hizmetler sağlanmasını teşvik ettik. Bunları yaparken çevrenin korunmasını, doğal kaynakların etkin kullanımını savunduk" diye konuştu.
[PAGE]"İlkelere sahip çıkılmasının her düzeyde takipçisi olacağız"
Türkiye olarak konferansa geniş bir heyetle aktif katılım sağladıklarını belirten Erdoğan, bakanların heyetleriyle çalışmalara katıldığını söyledi.
İnsani kalkınma, en az gelişmiş ülkeler konulu yüksek düzeyli iki yan etkinlikte konuşma yaptığını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bildiğiniz gibi İstanbul'da 2010'de En Az Gelişmiş Ülkeler Zirvesi'ni yaptık. Tüm konuşmacıların İstanbul Zirvesi'ne sürekli olarak atıfta bulunması da İstanbul Zirvesi'nin bu sürece çok çok olumlu bir temel oluşturduğunu, olumlu bir temel teşkil ettiğini ortaya koyuyor. Türkiye olarak bizim de 2020'ye kadar yapacağımız en az gelişmiş ülkelere yönelik yaptırımlarımızın, tabii bunları olumlu istikamette söylüyorum, orada bir hedef olarak ortaya koymamız diğer ülkeleri de teşvik etmiştir diye düşünüyorum. 21. yüzyıla yönelik adil ve paylaşımcı bir kalkınma vizyonunun uluslararası toplum tarafından benimsenmesi yolunda önemli bir adım atıldığına da inanıyorum. Türkiye olarak Rio'da altına imza attığımız ilkelere sahip çıkılmasının her düzeyde takipçisi olacağız."
"Türkiye'den beklentiler çok çok fazla"
Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Rusef ile çalışma kahvaltısında bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, "Burada gerek Brezilya-Türkiye ilişkileri, gerek Rio 20 ile ilgili görüşmeler, gerek Suriye'ye yönelik konular, bunları kendileriyle görüşme imkanımız oldu. Bakanlarımız 'Brezilya-Türkiye arasında neler yapabiliriz' onları görüşmek üzere bazı adımlar attılar ve muhataplarıyla görüşmeler yapıldı. Gerek Petrobras ile bazı görüşmeler petrol konusunda... Bunun yanında toplu konutla ilgili olarak bazı görüşmeleri Çevre ve Şehircilik Bakanımız yaptı ve bizim toplu konuttaki durumumuzu inceledikleri için onlara cazip gelen yanlar oldu ve bu konuda müşterek bir çalışma içine girebileceğimizi söylediler" diye konuştu.
Farklı ülkelerin liderleriyle de temaslarda bulunduğunu belirten Erdoğan, "Görüşmeler, Türkiye'nin bu ülkeler nezdindeki durumunu görme bakımından önem arz ediyordu ama toplumsal uzlaşma, toplumsal barış noktasında gerçekten Türkiye'den beklentiler çok çok fazla. Bu noktada bizler de üzerimize düşeni her an yapmaya devam edeceğiz. Kararlılığımız bu noktada aynen devam edecektir" dedi.