Kötü, faiz oranı negatif!...

Dr. Hamit BOZKURT

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İsveç Merkez Bankası mevduat faiz oranını negatife indirdi. Ee, bize ne mi? Özellikle bize çok şey. En çok dışa bağımlı ülkelerden biriyiz.

Şimdiye kadar nominal faiz oranlarının sıfırın altına indirilemeyeceği görüşü yaygındı. Aksine bazı akademisyenler ABD'nin negatif faize inmesi gerektiğini ileri sürüyordu. Bunu ilk İsveç gerçekleştirdi. Bu tarihte bir ilktir.

Çok sayıdaki ülkelerin merkez bankası faiz oranları da sıfır civarındadır. ABD ve Japonya bunların başındadır. Merkez bankalarının mevduat faiz oranlarının sıfır ve daha da kötüsü negatif olması çok şey anlatıyor. Bankalar iş dünyasına pozitif faizle kredi vermektense, sıfır, hatta negatif faizle merkez bankasında tutmayı tercih ediyor demektir. Ya da sıfır civarındaki faizlerle devlet hazine bonolarına yatırmayı tercih ediyor. Bankalar piyasaya, iş dünyasına kredi vermeyi öyle çok riskli görüyor ki, ölçülü para (faiz) kaybını göze alıp paranın üstünde yatıyor, merkez bankasında tutuyor demektir. Merkez bankası da bankaların fonlarını kendisine getirmesini caydırmak ve piyasaya kredi olarak vermelerini teşvik etmek için kendindeki mevduat faiz oranını düşürmektedir.

Avrupa Birliği banka sisteminin mevcut batıklarının 500 milyar doları aşkın olduğu ve bilançolarında beklediği belirtiliyor. ABD de yeni canlandırma paketine ihtiyaç duyulacağı konusu ısınırken, Hazine Bakanı Timothy Geithner, Körfez ülkelerine paralarınızı ABD'ye yatırın diye ikna turuna çıkıyor. Canlandırma paketleri ve kriz öyle bütçe açığı yaratıyor ki trilyonlarca doları aşıyor. FED'in pompalamaları ve ABD'deki fonlar bu açıkları kapatmak için gerekli hazine bonosu ihracını karşılamakta yetersiz kalıyor. Körfez ülkelerine muhtaç kalıyor. Halbuki Körfez ülkeleri de çok büyük servetler yitirdiler.

Hiçbir şey yoktan var olmaz, var olan da yok olmaz, sadece dönüşür veya yer değiştirir. İşte canlandırma paketleri de böyle, krizi yok etmiyor, şiddetinin ve derinliğinin kısa bir döneme yoğunlaşması yerine, kriz toplam etkisini ileriye doğru yayıp dağıtarak bugünkü şiddetini azaltıyor. Kriz etkisinin önemli bir kısmını sonraki dönemlere öteliyor. Ne kadar çok (tasarrufsuz ve yatırımsız) tüketim teşvik paketi, o kadar krizin ertelenmesi ve zamana yayılması demek oluyor.

Sıfır ve negatif faiz oranları, 6 ay önce "Durgunluk kapsamlı ve uzun sürelidir" başlıklı yazımda sebeplerini genişçe göstererek açıkladığım gibi, durgunluğun tüm dünyada uzun süreli olacağını, durgunluktan çıkışın çok yavaş ve uzun süreceğini 2009 Temmuz ayında yeniden doğrulayan önemli bir gelişim ve göstergedir.

Erken öngörüler dikkate alınmalıdır. Testi kırıldıktan sonra söylemek faydasız. Testi kırıldıktan sonra söylemek marifet de değil. Temel ve kök nedenleri çok erken kavramak ve öngörmek gerekirdi. 2008 yılı Eylül ayında herkes ABD'nin krizine ah, vah yazarken, Türkiye'nin daha vahim durumda olduğunu görerek sebepleriyle "Türkiye mi, ABD mi daha vahim durumda?" başlığı ile, yine daha da önceden 23 Eylül 2008'de "Türkiye'de kriz kronikleştirildi, geçici değil", başlıklı yazılarımda kök sebeplerini detaylı olarak göstermiştim.

Ekonomiyi IMF'den borçlanmak mecburiyetine düşürdüklerini, Başbakan'ın IMF'ye meydan okumaktan çark etme mecburiyetine düşeceğini ve ümüğümüzden fazlasını da teslim edeceğini "2009 kamu finansmanı ve ekonomik etkileri" başlıklı yazımda bütün yönleriyle, sebepleriyle açıklamış, olacakları detaylı olarak göstermiştim. Konuları detaylı olarak görmek için bu yazılar tekrar okunabilir.