Kriz havası sadece sokağı değil, Alışveriş Merkezleri'ni de çarptı
Ufuk GERGERLİOĞLU
Bugüne kadarki yazılarımda genel olarak sokakta konumlanan işletmelerimizin görüşlerini sizlerle paylaşmaya gayret ettim. Bu işletmelerimizin sorunlarını, bakış açılarını, beklentilerini objektif bir biçimde aktarma çalıştım.
Elbetteki işletmeler veya esnaflar sadece sokaklarda konumlanmıyorlar. Bir kısım esnaflarımız iş merkezlerinde, hanlarda, yeraltı çarşılarında vb. yerlerde varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bunun yanında özellikle son beş senede hızla büyüyen, yüzlerce ulusal veya uluslararası markları bünyesinde bulunduran Alışveriş Merkezleri yeni bir anlayışla ortaya çıktı.
Aşağı yukarı bir buçuk yıldır küçük işletmelerimizin nabzını tutuyorum. Bu işletmelerimizin neredeyse %90'ından fazlası, Alışveriş Merkezleri'nin hızla büyümesini kendi yok oluş nedeni olarak görüyorlar. Binlerce esnafımız "Alışveriş Merkezleri'ne dur denilmezse veya bir sınırlama getirilmezse biz biteriz" diyor. Birçok esnafımız AVM'lerin müşterilere sunduğu imkan ve fırsatları asla kendilerinin sunamayacağından da yakınıyor. Buradan hareketle özellikle kriz algısının yoğun olduğu bugünlerde bir süre için Ankara'daki Alışveriş Merkezleri'ndeki genel havayı solumak istedim. Çünkü sokakta konumlanan onbinlerce işletmemiz, müşterilerin yalnızca Alışveriş Merkezleri'ni doldurduğunu başka hiçbir yerin iş yapmadığını veya yapamayacağını iddia ediyor. Gerçekten de öyle mi diye merak edip Ankara'nın gelir seviyesi yüksek müşteri kitlesine hitap eden Armada Alışveriş Merkezi'ni ziyaret ettik ve buradaki işletmelerimizin nabzını tuttuk. İşletme yetkililerinin görüşlerine geçmeden önce çok kısa bir şekilde Ankara'da Alışveriş Merkezleri'nde gelinen noktayı sizlerle paylaşmak isterim.
Ankara'nın ilk büyük Alışveriş Merkezi 1999 yılında kurulan Anka Mall'dür. Burası eskiden Et ve Balık kurumunun olduğu bir yerdi. Daha sonra 5M Migros kuruldu ve ilavelerle bugün ki yapıya kavuştu. 2002 yılında da Armada Alışveriş Merkezi kuruldu. Bugün gelinen noktada ise 10 sene gibi bir sürede proje aşamasında olanlar dahil 30'a yakın Alışveriş Merkezi açıldı veya yakın bir zamanda açılacak. Birçok AVM kriz algısından dolayı henüz açılamadı.
Acaba Alışveriş Merkezleri krizi hissediyor mu? Gerçekten bu merkezlere özellikle bugünlerde büyük bir talep var mı? AVM'ler bir yaşam biçimi mi? gibi bir çok soruyu Armada Alışveriş Merkezi'nde konumlanan markaların mağaza yöneticilerine sorduk. Gelin şimdi bu görüşmelerden bazı görüş ve fikirleri beraberce takip edelim.
İlk ziyaret noktamız Armada'nın giriş katında konumlanan Bisse markası oldu. Akşam olmasına rağmen mağazada kimse yoktu. Aslında Armada'nın genelinde bir sessizlik vardı. Herşeye rağmen mağaza müdürü İhsan Göktan bütün samimiyeti ile bizi karşıladı.. İhsan Göktan'a bugünlerde işleriniz ve keyfiniz nasıl diye sorduk. Kendisi bize esnaflardan aldığımız cevabı verdi: "Kriz bizi de vurdu." Bu cevabı bu kadarla bırakmamak adına Göktan'a birkaç soru daha sorduk. O da bize genel bir değerlendirme yaptı ve şöyle dedi: "Bugün krizi aşmak adına birçok çalışmalar yapıyoruz. Bunlardan ilki erken indirim. Aslında müşteri kitlemizin neredeyse tamamına yakını yüksek gelir grubuna dahil. Buna rağmen müşterilerimizin bir kısmının işleri gerçekten bozulduğu için alımlarını erteliyorlar. Eğer bir müşterimizin işi bozulmuşsa ne kadar indirim olursa olsun alışveriş yapmaktan da çekiniyor. Müşterilerin krizin de etkisiyle biraz nazlanmaya başladığını da söyleyebilirim. Ama asla hayır deme lüksümüz yok. Bu Alışveriş merkezinin kapasitesine uygun müşteri ziyareti olmayınca masrafları çok fazla olan, yüksek kiralar ödeyen bir kısım ulusal ve uluslararası markalar mağazalarını kapatma yoluna gittiler. Yine de Alışveriş Merkezleri içinde en iyi hareketi sağlayan yer Armada diye düşünüyorum. Bunun iki ana sebebi var. Birincisi yüksek gelir grubuna sahip müşteri kitlesi, ikincisi ise yerimizin iyi ve mazimizin güzel olması. Bir çok AVM'nin kriz sebebinden dolayı açılamadığını da duyuyoruz. Örneğin; Kent Park bir yıldır açamıyor. Bazıları da uyguladıkları yanlış stratejilerden dolayı kapanma noktasına geldi. Örneğin; Antares Alışveriş Merkezi çok büyük beklentilerle açıldı. Ama maalesef bugün gelinen nokta pek iç açıcı değil. Buradaki hata bence AVM yönetiminin kiralama sistemini kaldırmasıydı. Antares dükkanlarının çoğunu sattı. Yakınımıza açılan Cepa'da bizi biraz etkiledi. Çankaya yakınlarına açılan Panora Alışveriş Merkezi sebebiyle orada oturan birçok müşterimiz buraya gelmemeye başladı. Yani her açılan AVM bir öncekini ama az ama çok etkiliyor. Markaların farklı yerlerde konumlanan Outlet mağazaları da stokları eritmek adına büyük indirimler yapıyorlar. Bu durum da Alışveriş Merkezleri'ne olan akışı biraz kesti. Alışveriş Merkezleri, esnaflarımızın işlerinin olumsuz etkiliyor mu sorusuna gelince de kısaca şunu söyleyebilirim. Sokak esnafı elit müşterisini AVM'lere kaptırdı. Bence sokakta yaşanan en büyük handikap bu. Bunun yanında ucuzcu zihniyeti deforme eden sosyete pazarları da esnafı zor duruma soktu."
Bisse Mağaza Müdürü İhsan Göktan Armada'da ve Ankara genelindeki Alışveriş Merkezleri'nde yaşanan hareketi çok güzel değerlendirdi. Bu açıklamadan hepimizin bazı dersler çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Neden bu kadar Alışveriş Merkezi açılıyor diye insan kendi kendine soruyor. Ankara'nın bir kapasitesi var. Eğer siz bunu zorlarsanız bir noktadan sonra kırılmalar başlar. Yetkililerin kesinlikle bir AVM'yi açarken 40 kere düşünmeleri gerekiyor. Tabii ki bir firma elini kolunu sallayarak bu dev kompleksi kurmuyor. Belediyelerden, devletin çeşitli yetkililerinden de bu izinleri alıyor. Devlet yetkililerinin de talepleri değerlendirirken kılı kırk yarması gerekiyor. Aksi halde bunun bedelinin hepimiz öderiz.
Armada'da ikinci ziyaret noktamız ise Züccaciye sektöründe çok uzun seneler faaliyet gösteren Jumbo oldu. Jumbo markasının mağaza müdürü Yeliz Işık'la keyifli bir söyleşi yaptık. Işık'a göre kriz önce işçileri vurdu. Kapanan mağazalar ve ödemelerdeki gecikmeler işçi kesiminin psikolojisini büyük ölçüde bozdu. Krizden önce Bursa, Adana, Antalya gibi illerimizde birçok Alışveriş Merkezi kapanmış. Yeliz Işık, kriz sürecinde her hangi bir AVM'nin kapandığına tanık olmadığını söylüyor ve ekliyor; "Kriz sürecinde birçok işletme resmen frene bastı. Aslında kriz yönetilmeye başlandı da denilebilir. Örneğin; 7 senedir 5 kişi çalışıyorduk. Bir arkadaşımız doğum iznine ayrıldı. Şimdi 4 kişi ile idare ediyoruz. Bir çok marka mağaza abartılı fiyatlarını da bir hayli düşürdü. Nevresim sektöründe faaliyet gösteren bir marka 300 TL'ye sattığı bir ürünü bugünlerde %60 indirimle müşterilerine sunuyor. Anka Mall'de "her keseye herkese" mantığı güdülürken Armada'ya tamamen elit bir kitle geliyor. Buna rağmen zengin müşterilerimizden "niye indirime gitmiyor sunuz? Her halde sizi kriz etkilemedi" diye sitemler alıyoruz. Müşterilerin haklılık payı olduğunu sanıyorum. Ben bile 450 TL'ye beğendiğim bir ayakkabıyı şimdilerde 150 TL'ye alabiliyorum. Demek ki fiyatlar normal seviyesinin bir hayli üzerindeymiş. Bunun yanında her açılan Alışveriş Merkezi'nin diğerini bir şekilde etkilediğini düşünüyorum. Ayrıca tam net olmamakla beraber Alışveriş Merkezleri'nin saat 20.00'de kapanacağı söylentisi dolaşıyor dillerde. Bu gelişmenin söylenti bile olsa bizim verimliliğimizin artması açısından önemli olacağına inanıyorum."
Demek ki sıkıntı sadece sokak esnaflarımız da değilmiş. Alışveriş Merkezleri de krizden bir şekilde nasibini almış. Söylenti bile olsa verimliliğin artması adına çalışma saatlerinin azaltılması da iyi bir fikir. Alışveriş Merkezi'ndeki mağazalar olsun sokakta veya çeşitli iş merkezlerinde konumlanan esnaflar olsun hepimizin bugünler de tek derdi: "Piyasaya canlılığın gelmesi." O halde tek çözüm yolunun "herkesin, her kesimin kendini diğerinin yerine koyması, yani empati kurmasında saklı olduğunu söyleyebiliriz."