Kriz, önlemler ve kullanılamayan yatırım indirimleri
Bülent ÖZATAY / Yeminli Mali Müşavir
Kârını sürekli maksimize etme gayreti içinde olan ve arivist felsefeyle hareket eden dünya ekonomik düzeni, 2008 yılında darboğaza girmiştir. Kendisini kendi mekanizmaları ile sıkıntıya sokan düzenin teorisyenleri ve pratisyenleri şimdi çıkış yolları aramakta ve mevcut düzeni tamir etmeye, iyileştirmeye çalışmaktadırlar.
Son yıllarda teknolojik gelişmelere paralel olarak dünya küçülmüş, globalizm dünyanın tüm ülkelerine yayılmış; dünya ekonomik düzenin merkezinde bulunan ülkelerdeki iktisadi sıkıntılar, globalizmle birlikte tüm dünya ülkelerine sirayet etmiştir.
Dolayısı ile bugün tüm ülkelerin ve hükümetlerin birincil önceliği ekonomi olmuş, diğer konular büyük ölçüde ertelenmiştir. Ülke ekonomisinin veya ülkeler ekonomilerinin canlandırılması veya düze çıkarılması yolunda alınan önlemler, dünya basınında sürekli yer almaktadır.
Ülkemizde de bir dizi önlemler alınmaya başlanmış, bunların bazıları hayatiyete geçmiş, bazıları üzerinde ise çalışmalar sürdürülmektedir. Diğer taraftan bazı sivil toplum örgütleri, özellikle bazı meslek odaları gelir ve kurumlar vergisinden muafiyet derecesine varacak şekilde radikal önlemler istemektedir. Bütçe gelirlerini yok etmek anlamına gelen bu talepler, dediğimiz gibi çok uç ve radikal önlemlerdir.
Ancak bu talepler bize daha önce kanunla verilen yatırım indirimi imkanını kullanamayan ve yine bir başka kanunla bu olanağın kullanılmasına müsaade etmeyen düzenlemeleri hatırlatmıştır.
Vergi mevzuatımızda uzun yıllardır süregelen yatırım indirimi uygulamaları, farklı düzenlemelerle farklı şekillerde uygulanmış, ancak yapılan yatırım harcamalarının vergi matrahından indirilmesi mekanizması uzun yıllardır süregelmiştir.
En son uygulanan yatırım indirimi mekanizmalarının birisi, yapılan tüm harcamaların matrahtan indirilmesidir. Bu mekanizmada kurumlar vergisi mükellefleri, matrahtan indirdikleri tutarın yüzde 19,8' ini tevkifat vergi olarak ödemekte idiler.
Yine 2008 yılı sonuna kadar uygulanan bir diğer yatırım indirimi mekanizması, yatırım harcamalarının yüzde 40'lık kısmının matrahtan indirilmesidir ki bu uygulamada stopaj yoluyla ödenen herhangi vergi bulunmamaktadır.
Yatırım indirimi müessesesi 5479 sayılı kanun ile 01.01.2006 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmış ve indirim imkanı bulunan mükelleflerin, bu imkanı en son 2008 yılı kazançlarına uygulayabileceklerine ilişkin hükümler getirilmiş, matrah yokluğu nedeniyle kullanılamayan yatırım indirimlerinin kullanılmasına bu tarihten sonra müsaade edilmemiştir.
Yıllardan beri vergi mevzuatımızda bulunan düzenlemeleri de dikkate alarak yatırım yapan işletmeler, kanaatimize göre 5479 sayılı kanunla mağdur edilmiş, yatırım indirimi imkanının en son 2008 yılı kazancı ile sınırlandırılması sonucunda kanunlarla verilen hakları ellerinden alınmıştır.
Bazı teorisyenlere ve bize göre anayasal düzen ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan bu düzenleme Anayasa Mahkemesi'ne götürülmüş olup; bu haklarını kullanamayan işletmeler, 2009 yılı geçici vergileri ile kurumlar vergilerini ihtirazi kayıtla vermeye hazırlanmaktadır.
Ülke ekonomisini iyileştirmek üzere 5838 sayılı kanunun 9'uncu maddesi ile "indirimli vergi uygulaması" nı getiren hükümet, böylece yatırımların teşvikini tekrar vergi mevzuatımıza taşımıştır.
Ekonomik darboğazı aşmaya yönelik olarak önümüzdeki günlerde bir dizi önlem çalışması daha yapması beklenen hükümetin, bu çalışmalarda aşağıda sıraladığımız düzenlemeleri gerçekleştirmesi birçok hukuki kargaşayı da ortadan kaldıracaktır.
Yatırım indirimi hakkının kullanılmasına yönelik süre sınırlamasının kaldırılması,
Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 61'inci maddesine göre kazanılmış yatırım indirimi istisna tutarlarının yüzde 60'ının silinmesi ve geriye kalan yüzde 40'lık bölümde stopajsız indirim yöntemine geçilmesi,
Yatırım indirimi sonrasında kalan matraha, cari yıl kurumlar vergisi oranının uygulanması.
Böylece hükümet krizle ilgili önlemler paketinde, alınan bir hakkın geri verilmesi gibi çok doğru bir çalışma gerçekleştirmiş olacaktır.