Kriz ve Eskişehir

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ESKİŞEHİR'DEN / Tülay TAŞKIN

eskisehir@dunya.com

Eskişehir Ticaret Borsası, sanayi odası ve vergi dairesi yetkilileri ile bankacılar, Eskişehir Ticaret Odası'nın davetlisi olarak 'Ekonomi Zirvesi' başlığı altında düzenlenen bir toplantıyla bir araya geldi. Amaç, reel sektörün içinde bulunduğu kriz ortamının değerlendirilmesi ve bankacılara 'Biz size 2001 finans sektöründe destek olduk, şimdi sıra sizde' mesajının verilmesiydi.

Bir brifing ile krizin nasıl patladığının anlatıldığı toplantıda, altının kalın çizgilerle çizilmesi gereken anekdotlar ortaya çıktı. Bir bakıma bankacılara da aba altından sopa gösterildi. Banka şube müdürlerinin bulunduğu toplantıda, reel sektör temsilcileri 'Genel müdürlüklerinizi uyarın, kredileri geri çağırmasın, kredilerin önünü açsın, çalışan reel sektörü de batmaya zorlamasın' uyarıları yaptı. Bankacıların güneşli havada şemsiye tuttuğu, yağmurlu havada ise şemsiyesi ile birlikte kaybolduğu görüşünün hakim olduğu şu günlerde, 'Gün gelir bu yağmur sizi de ıslatır' uyarısı yapıldı.

Toplantıya katılan oda ve borsa yetkililerinin ortak görüşü, krizin varlığı ve ağırlaşarak devam edeceği yönünde şekillenirken, özellikle vergi dairesi başkanının kriz yok açıklaması ilginçti. Rakamların ciddi anlamda sıkıntı olmadığını, işlerin iyi olduğunu gösterdiğini söyleyen vergi dairesi başkanı, geçen yılın 9 ayıyla bu yılın 9 ayındaki satışları karşılaştırıp, artış olduğunun altını çizdi ve "Birileri kriz olmasını, krizin büyümesini istiyor ve bundan nemalananlar var. Kriz diye diye krize gireceğiz" dedi.

En çok dillendirilen konu ise bu dönemde morala ihtiyaç olduğu yönündeydi. Devletten destek beklendiği ama devletin tam tersi bir tutumla zam üstüne zam yaparak reel sektörü kriz kıskacında daha da cendereye aldığının da altı çizildi. Bir banka yetkilisinin, 'Her sabah 4 şirketin battığı haberiyle şubeyi açıyor, 5 şirketin batmak üzere haberiyle kapatıyoruz' cümlesi, durumun gerginliğini ortaya koyuyordu.

Yine bankacılar tarafından ortaya konulan bir konu ise şirketlerin güven vermediği yönünde şekillendi. Kredi verdikleri şirketlerin bankalara verdikleri bilançolarında bile kendi verdikleri kredilerinin görünmediğini söyleyen bankacılar, bu ortamda şeffaf olmayan şirketlere nasıl güvenecekleri sorusunun yanıtını istediler. Diğer bir istekleri de önlem paketlerinin açıklanmasıydı. "Kimse kendi ayağına kurşun sıkmak istemez" diyen bankacılar, mevduatın kaçtığına, kayıtdışına çıktığına dolayısıyla reel sektörle birlikte finans sektörünün de aynı krizden nasibini alacağına dikkat çekti.

Bir kriz olduğu ve bundan tüm reel sektör gibi finans sektörünün de etkilendiği gerçeği ortada duruyor. Kapanan işyerleri, üretime kriz molası veren lokomotif şirketler, ödemeleri durduran ve  toplu işçi çıkarmaya başlayan kuruluşlar neyin göstergesi acaba? Kriz yoksa tüm reel sektör kendi ayağına kurşun mu sıkıyor. Yoksa kriz bahanesiyle kamburlarından mı kurtuluyor?