Krizin etkilerine ilişkin olumsuz beklentiler düşüşte

Kötümser beklentilerin azalarak devam ettiğini ortaya koyan BDDK'nın anketine göre, kredi faizlerinde artış beklenmiyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından düzenlenen "Bankacılık Sektörü Yönetici Kesim Beklenti Anketi" sonuçlarına göre, küresel ekonomik krizin etkilerine ilişkin olumsuz beklentilerin azalmakla birlikte devam ettiği görüldü.

Anket sonuçlarından, küresel krizle bağlantılı olarak makro ekonomik göstergelerde olumsuz beklentilerin devam ettiği ancak GSMH ve bütçe açığı gibi kimi göstergelerde nispi düzelmelerin, bankacılık sektörü aktif büyüklüğü, kredi hacimlerinde olumlu beklentilerin olduğu ancak, sektörün karlılığı ve riskliliği konularında olumsuz beklentilerde artış görüldüğü tespit edildi.

BDDK tarafından düzenlenen ve 79 üst düzey banka yöneticisi tarafından yanıtlanan "Ocak-Mart 2010 dönemi Bankacılık Sektörü Yönetici Kesim Beklenti Anketi'nin" sonuçları açıklandı.

Anket sonuçları, Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH), bütçe açığı gibi makro ekonomik göstergelerde olumlu beklentilerin bir önceki anket dönemine göre artmış olduğu, fakat cari açık ve enflasyon gibi göstergelerde olumsuz gelişmelerin yaşanabileceğini işaret etmekte.

Bankacılık sektörü aktif büyüklüğü ve kredi hacimlerine ilişkin artış yönünde beklentiler olmakla beraber, faiz oranlarının önümüzdeki üç ay için yatay bir seyir izlemesi, bunun sonucu olarak da faiz marjlarının bankalar aleyhine dönerek karlılıkların eskisine göre düşük olması öngörüldü. Benzer şekilde, bankacılık sektörünün riskliliğinde önceki dönemlere göre artış bekleniyor.

Özetle, ekonomide ve bankacılık sektöründe olumlu beklentilerde artış görülmekle birlikte, katılımcıların çoğunluğu büyüme, bütçe açığı, enflasyon gibi makro ekonomik faktörler ile karlılık ve risklilik gibi bankacılık sektörü göstergelerinde olumsuz beklentiye sahip.

Katılımcıların yüzde 60'ına göre ekonomi küçülecek

Makro ekonomik göstergelere ilişkin beklentilere bakıldığında, GSMH'nin artacağını bekleyen katılımcıların bir önceki anket döneminde yüzde 4 iken bu anket döneminde yüzde 37'ye çıktığı, ancak halen katılımcıların yüzde 60'ının GSMH'da azalma beklediği görüldü.

Cari işlemler açığına ilişkin azalma beklentisine sahip katılımcı oranı yüzde 82'den yüzde 30'a gerilerken, artış oranı beklentisi yüzde 11'den yüzde 48'e çıktı.

Bütçe açığında ve TÜFE'de ağırlıklı beklenti sırasıyla yüzde 65 ve yüzde 74 ile artacak, iç borçlanma faiz oranı ve dolar kurunda yüzde 52 ve yüzde 61 ile aynı kalacak yönünde oldu. Katılımcılar, genel olarak, makro ekonomik göstergelerdeki olumsuz beklentiler devam etmekle birlikte özellikle GSMH'deki gelişmeler dikkate alındığında 2010 yılında büyüme yönünde gelişmeler beklenebileceği söylüyor.

Faizde değişiklik beklenmiyor

Ankette, fon kaynaklarına ve kredi faiz oranlarına ilişkin beklentilerin aynı kalma yönünde olduğu bir önceki anket döneminde yer alan azalış beklentileri önemli ölçüde azaldığı görüldü.

Aynı kalacak beklentisi 3 ay vadeli TL faiz oranında yüzde 57, 3 ay vadeli döviz tevdiat hesapları (DTH) faiz oranında yüzde 73, Merkez Bankası bankalararası para piyasası kısa vadeli faiz oranında yüzde 80, bankaların yurtdışı borçlanma faiz spreadinde ise yüzde 58 seviyesinde oldu.

Merkez Bankası bankalararası para piyasası kısa vadeli faiz oranında bir önceki anket döneminde yüzde 77 olan azalacak beklentisi, bu anket döneminde yüzde 5 seviyesine geriledi. Bu sonuçtan önümüzdeki üç aylık dönemde bankacılık sektörü yöneticilerinin Merkez Bankasından bir faiz indirimi beklemedikleri çıkarılmakta.

Diğer taraftan, fon kaynaklarının faiz oranları da bir önceki anket dönemine göre önemli ölçüde yükseldi. Bu durum 2010'un ilk çeyreğinde faiz oranlarının aynı kalmasının beklendiği, fakat ilk çeyrekten sonra faiz yükselişleri yaşanabileceğini işaret etmekte.

Konut kredilerinin faizinin aynı kalmasını bekliyorlar

Kredilerin faiz oranlarında bir önceki anket döneminde yer alan aynı kalma beklentilerinin oldukça yükseldiği, azalma beklentilerinin düştüğü, artış beklentilerinin ise nispeten arttığı gözlendi.

Buna göre, aynı kalma yönünde beklentiye sahip katılımcı oranı, konut kredilerinde ve diğer tüketici kredilerinde yüzde 76, ticari kredilerde yüzde 71, kredi kartlarında ise yüzde 77 seviyesinde oldu. Artacak beklentileri ise aynı sırayla yüzde 20, yüzde 19, yüzde 22, yüzde 10 olarak gerçekleşti. Kredi hacimlerinde, taşıt kredileri hariç, artış yönündeki beklentilerin ağırlıklı olduğu görüldü.

Kredi hacimlerinde artış beklentisine sahip katılımcı oranı konut kredilerinde yüzde 73, taşıt kredilerinde yüzde 29, ticari kredilerde yüzde 71, KOBİ kredilerinde yüzde 76, kredi kartlarında yüzde 71 seviyesinde oldu. Aynı kalma beklentisi ise konut kredilerinde yüzde 25, taşıt kredilerinde yüzde 51, ticari kredilerde yüzde 28, KOBİ kredilerinde yüzde 22 ve kredi kartlarında yüzde 29 seviyesinde oldu. Takipteki tüketici kredisi ve ticari kredi hacimlerine ilişkin beklentiler sırasıyla yüzde 78 ve yüzde 75 ile artış yönünde.

Kredi hacimlerini etkileyebilecek en önemli faktörlerin sorulduğu sorularda hem ticari krediler hem de bireysel kredilerin bir önceki anket döneminde olduğu gibi tüketim talebindeki artma/azalma faktöründen etkilenebileceği ifade edildi.

Bankacılıkta aktif büyüklüğünün artacağı öngörülüyor

Bankacılık sektörü aktif büyüklüğüne ilişkin artış beklentisine sahip katılımcı oranı, kredi hacimlerindeki artış beklentilerine uyumlu olarak, yüzde 78 oranında artış olarak gerçekleşti. Sektörün karlılığına ilişkin beklentilerde ise katılımcıların yüzde 68'i azalacağını, yüzde 24'ü karlılığın aynı kalacağını ve yüzde 8'i ise artacağını belirtti.

Karlılığın azalacağına ilişkin beklentinin bir önceki anket dönemine göre önemli ölçüde yükselmiş olması dikkati çekmekte. Bunda faiz oranlarının önümüzdeki üç aylık dönemde aynı kalacağı yönündeki beklentinin etkili olduğu değerlendirilmekte.

Faizlerde düşüş yaşandığı geçmiş dönemlerde, kısa vadeli olan fon kaynaklarını faizler düştükçe daha düşük maliyetle yenileyen, fakat uzun vadeli kredilerinde nispi olarak yüksek faiz oranları ile kullandıran bankaların sağladığı avantajın faizlerin yatay veya aşağı bir seyir izlemesi halinde devam etmeyeceği düşünülmekte.

Anket katılımcılarının yüzde 58'i en fazla artış göstermesini bekledikleri fon kaynağı olarak mevduatı gösterdi İkinci sırada yüzde 20 ile sermaye piyasaları üçüncü sırada yüzde 13 ile para piyasaları geldi.

Bankacılık sektöründeki yabancı sermaye payına ilişkin beklenti yüzde 86 oranında aynı kalacağı yönünde oldu. Bankacılık sektörünü ve sektöre olan güveni en fazla etkilemesi beklenen faktörlerin sorulduğu sorularda makro ekonomik gelişmelerin önde geldiği görüldü.

Sektörün riskliliğine ilişkin soruda ise katılımcıların yüzde 59'u riskliliğin artacağını, yüzde 33'i ise aynı kalacağını beklediklerini ifade etti. En önemli risk kaynağı olarak ise katılımcıların yüzde 66'sı kredi riskini gördüklerini belirtti.

Bir  önceki anket döneminde de riskliliğin artacağını bekleyen katılımcı oranı yüzde 40 iken bu anket döneminde bu oranın yüzde 59'a çıkmış olması dikkati çekti.