Krizin etkilerini en çok şirketler hissedecek

Coface Yönetim Kurulu Başkanı François David, krizin etkilerini en çok şirketlerin hissedeceğini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - Coface Yönetim Kurulu Başkanı François David, kurumların krize hızlı tepki vermemesi nedeniyle, finansal piyasalardaki olumsuz tahminlerin, reel ekonominin oyuncularında güvensizliğe neden olduğunu belirterek, bu dönemde çok daha başarılı yönetilmelerine karşın, krizin etkilerini en çok şirketlerin hissedeceğini, 2012 yılında Avrupa'da ciddi oranda daha zayıf olan büyümenin, kredi olanaklarının tükenmesi ile birleşince, şirketlerin kredi riskini büyük ölçüde etkileyebileceğine işaret etti.
Coface, üç ayda bir, 156 ülkedeki ticari işletmelerin ödeme alışkanlıkları ve ülkenin ekonomik, finansal ve politik görünümüne dayanarak hazırladığı "Ülke Riskleri Değerlendirmesi"nin 2011 yılı son dönem sonuçlarını açıkladı.
Sonuçlara göre, Euro Bölgesinin merkez üssü olduğu mevcut kriz, sistemsel yapısı itibariyle AB ülkeleri için sıkıntı yaratmaya devam edecek. 2012 yılında, Avrupa ekonomisi yüzde 0,1 oranında daralacak. Buna karşın ABD'deki büyüme oranının yüzde 1,6 artarak istikrar kazanması bekleniyor. Toparlanma sinyali, yüzde 1,8 artış beklenen Japonya ekonomisinden gelecek.
Gelişmiş ekonomilerdeki büyümenin 2012 yılında yüzde 1,1 olması beklenirken, gelişmekte olan ülkelerin 2011 yılı ile kıyaslandığında GSYİH'de 0,6 puanlık düşüş ile yüzde 5,1'lik büyüme oranı yakalayacağı tahmin ediliyor. Gelişmekte olan Avrupa ekonomilerinin, ticari bankacılık ve dış bankacılık kredi kanalları yoluyla Euro krizinin etkisine en çok maruz kalan bölgeler olması bekleniyor.
Avrupa'da yaşanan sistemsel kriz ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanan politik riskler, şirketlerin ekonomik saygınlığını önemli ölçüde etkiledi. 2009 yılının ikinci yarısından 2011 yılının ilk yarısına kadar olan dönemde, dünya ekonomisinin kısa bir dinlenme sürecine girdiğinin belirtildiği rapora göre, dünya genelindeki durum Euro bölgesindeki krizin kötüleşmesi ile beraber 2011 yazından itibaren daha da kötüye gidecek.
Genel olarak 2011 yılında Euro bölgesindeki şirketler için ödenemeyen borçlarla ilgili, yüzde 28'lik artış göze çarparken, ödeme ile ilgili olaylarda dünya genelinde yüzde 19'luk artış kaydedildi.
Gelişmekte olan Avrupa ekonomilerinin, en çok Euro bölgesindeki talep daralmasından ve finansman hareketlerinden etkileneceğine işaret edilirken, Euro bölgesindeki ülke borçlarına maruz kalan Batı Avrupa bankaları, kendi şubelerine verdikleri desteği azaltmak zorunda kalacak ve bu durum şirketlere verilen kredi olanaklarını etkileyecek.
Açık ekonomilerdeki büyümenin 2011 yılında yüzde 4,1 seviyesinden 2012 yılında yüzde 2 seviyesine düşeceği öngörülüyor.
"Türkiye iş yapmak isteyenleri cesaretlendiren bir profil çiziyor"
Coface Yönetim Kurulu Başkanı François David, kurumların krize hızlı tepki vermemesi nedeniyle, finansal piyasalardaki olumsuz tahminlerin, reel ekonominin oyuncularında güvensizliğe neden olduğunu belirterek, bu dönemde çok daha başarılı yönetilmelerine karşın, krizin etkilerini en çok şirketlerin hissedeceğini, 2012 yılında Avrupa'da ciddi oranda daha zayıf olan büyümenin, kredi olanaklarının tükenmesi ile birleşince, şirketlerin kredi riskini büyük ölçüde etkileyebileceğine işaret etti.
Coface Türkiye Genel Müdürü Belkıs Alpergun da, 2012 yılı için kötümser olmadıklarını ancak Coface'ın 2008-2009 global krizin etkilerini hızla atlatıp iyileşen Türkiye'nin notunu 2010 Eylül döneminde A4 seviyesine yükselttiğini hatırlattı.
Son değerlendirmede de Türkiye'nin notunun A4 olarak belirlendiğine değinen Alpergun, "Ticari borçların ödenmesi, ticari ilişkilerin sağlıklı yürütülebilmesi noktasında Türkiye, iş yapmak isteyenleri cesaretlendirecek bir profil çiziyor" dedi.
Alpergun, Coface ülke riskleri konferansında "Türkiye bir model mi?" irdelemesinin de yapıldığını kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"2012'nin ilk çeyreğinde, döviz borcu olanlar ve alım satım yapan şirketler Türk Lirasının değer kaybından etkileniyor. Bu durumun 2012'nin ikinci yarısında düzeleceğini öngörüyoruz. Enflasyon düşecek, TL, euro ve dolar karşısında değer kazanmaya başlayacak, faizler tek haneli rakamlara gerileyecek ve cari açık açısından da daha olumlu bir yıl olacak. Büyüme 3,5 civarında, bütçenin ise yaklaşık GSMH'nin yüzde 2'si olacağını söyleyebiliriz."
Bu konularda ilginizi çekebilir