Kültürsüz kalkınma denince
KAYSERİ'den / Mahmut SABAH
Kültür ve sanat olmadan sinai üretimde çağdaş çizgiye ulaşmak çok zor. Kalkınma uğraşı veren kentler için yeni ufuklar açabilmenin yolu, önce bilim sonra kültür ve sanattan geçiyor. O nedenle Kayseri'nin bir an önce adını sanatsal ve kültürel içerikli kalkınma modelini benimsemiş kentler arasına yazdırması gerekiyor.
'Kayseri Kültür Yolu Projesi', Büyükşehir Belediyesi'nin yatırım programlarında ayrıcalıklı yeri olan bir proje. Eski Setenönü semtinde restoresi biten tarihi konakları, Anadolu'nun ilk tıbbiyesinde açılacak Türk Tıp Tarihi ve Selçuklu Müzeleri'ni, Kaleiçi Kültür Merkezi'ni, Etnografya Müzesi'ne dönüşen Güpgüpoğlu Konağı'nı kapsayan proje bir aksama olmadığı takdirde gelecek yıl bitecek. Tabii buna, Milli Mücadele Müzesi olması istenen tarihi Kayseri Lisesi de eklendiğinde, kentteki kültürel gelişim adına ortaya anlamlı bir zenginlik çıkmış olacak. Bunlar, elbet sevinç verici gelişmeler; ancak iş, sadece müze açmak, kültür merkezleri kurmakla bitmiyor. Nüfusu çoktan 1 milyonu aşan bu kentin artık kalıcı tiyatroya, opera ve baleye, halk dansları, Türk sanat ve halk musikisi topluluklarına da ihtiyacı olduğunun bilinmesi gerekiyor.
Tiyatro, duygu ve düşünceleri geliştiren bir sanat dalı. Sanatı coşkuya dönüştüren bir okul, bir kültür ocağı. Kayseri'de bir tiyatro var; Belediye Şehir Tiyatrosu. Adı tiyatro ama, ne hikmetse perdeleri hep kapalı kalmaya mahkumdur. Arada bir kapılarını açtığına da tanık olunur. Ancak, oldum olası amaç dışı işlerde kullanılır. Kayseri'nin gerçek anlamda bir tiyatroya ihtiyacı vardır. Madem, çağdaş 'dünya kenti' olma yolunda uğraş veriliyor, şu halde Kayseri'nin bu özürden bir an önce kurtulması gerekir. Nasıl ki, Antalya'nın, Bursa'nın, Eskişehir'in, Diyarbakır'ın yerleşik Devlet Tiyatroları varsa, artık Kayseri'nin de, adına yaraşır bir tiyatrosu olmalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bazı kentlerde yeni tiyatrolar açıyor. Bakan Ertuğrul Günay, "Ben göreve geldiğimde Devlet Tiyatrosu sahnelerinin sayısı 33'tü. Bu yılın sonuna kadar bu sayıyı 60'a yükselteceğim" diyor ve ekliyor; "Sırada Denizli, Manisa Ordu ve Kahramanmaraş var…". Peki, dört dörtlük salonu ve de mükemmel sahnesi ile kırk yıldır tiyatro yolu gözleyen Kayseri bu kentler arasında neden yok? Niye tiyatro bahsinde bu kentin esamesi okunmuyor? Bu işin bunca yıl savsaklanması, sizce de garip değil mi?
Evet; Seyyid Burhaneddin, Mimar Sinan gibi evrensel değerler yetiştirmiş bir kültür geleneğinin, tarihsel zenginliklere gereği gibi sahiplenmemesi ne kadar acı ise, sanat ve kültür hareketlerine zemin oluşturacak mekanların atıl halde bekletilmesi o derece acı ve hüzün verici. Elbet, kültür ve sanattan yoksun kalkınmanın sözü bile edilemez. Şayet Kayseri, kendi ölçeğindeki kentler arasında kalkınmış kabul ediliyorsa, bunu çok güçlü bir kültürel mirasın üzerinde oturuyor olmasına borçlu. Dolayısıyla mirasyedilikten, hoyratça saçıp savurmaktan vazgeçmek ve de kültürel geleceğinin hesaplarını bir an önce yapmak zorunda.