”Laf cambazlığı yapıyorlar”

CHP lideri demokratik açılım ilgili olarak Başbakan Erdoğan'a "Dilinin altındaki bakla Türk dilini dağıtma ve parçalama" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YUSUFÇA  - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, "Müzakere görüşmesinde, Başbakan'ı da, İçişleri Bakanını da dikkatle dinledik. Bunların derdi açıklama değil, saklamak. Dürüstçe ifade etmek değil. Yapmak istediklerini milleten gizlemek için laf cambazlığı yapıyorlar" dedi.

Baykal, yarın (pazar) belediye seçimleri yenilenecek Burdur'un Gölhisar ilçesine bağlı Yusufça beldesinde halka hitap etti. Parti otobüsünün üzerinden seslenen Baykal, sözlerine, ''Bu iktidara bir ders vermek için çok önemli bir seçim'' diye başladı. Hükümetin 3,5 aydır, ''varsa yoksa, Kürt açılımı'' diye tutturduğunu ifade eden Baykal, şöyle konuştu:

''Sabah Kürt açılımı, akşam Kürt açılımı. (Ne yapacaksınız söyleyin) diyoruz, söylemiyorlar. Somut bir şekilde ifade edemediler. Herkesle konuştular, konuştuklarını ifade edemediler. Bunlar, (Mecliste nihayet açıklayacağız) dediler. Müzakere görüşmesinde, Başbakan'ı da, İçişleri Bakanını da dikkatle dinledik. Bunların derdi açıklama değil, saklamak. Dürüstçe ifade etmek değil. Yapmak istediklerini milleten gizlemek için laf cambazlığı yapıyorlar. Yapmak istediklerini milletin öğrenmesini istemiyorlar. İçişleri Bakanı, 'kenarından dolaşarak millet anlamasın'' düşüncesiyle açıklamalar yapıyor. Sen dağı, çiçeği bırak da ne yapacaksan onu söyle.''

PKK'lıların dağdan inip gelmesi, insan öldürmekten vazgeçmesi ve silah bırakmasından kendilerinin de memnuniyet duyacağını, ancak Silopi'den giriş yapan PKK'lıların örgütten kopmadığını ve terör örgütü PKK lideri Öcalan'ın talimatı ve mektubuyla geldiklerini ifade eden Baykal, ''Bunlar, üzerlerinde örgütün kıyafetleriyle, 'PKK'nın, liderinin elçisiyiz' diyerek geldiler. 'Pişman değiliz' diyorlar. PKK'dan ayrıldılar mı? Hayır. 'Liderim talimat verdi. Onun talimatıyla geldim'' dediler. Biz ne yaptık, MİT Müsteşarını, devletin valilerini, savcılarını, mahkemelerini taşıdık bunların ayağına. Seyyar gezici mahkeme gibi bunların ayağına mahkeme kurduk. Türkiye'de kim yargılanacaksa yargılansın gelir mahkemede yargılanır. Mahkemeyi ayağına götürdük, kanunu mu uyguladık? Ceza Kanunun 120. maddesi, ''PKK'nın liderinin talimatıyla geldim'' diyeni serbest bırak demiyor'' diye konuştu.

''Silopi'de yaşananlar hukuk faciasıdır"

DTP Genel Başkanının da, gelen PKK'lı teröristlerle, savcıların, hakimlerinin yanında müzakere yaptığını belirten Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Silopi'de yaşananlar hukuk faciasıdır. Türkiye'de hukuk, adalet katledilmiştir. Ortaya Silopi hukuku çıkmıştır. Silopi'de bir hukuk var, Silivri'de başka bir hukuk var. Evladınız Mustafa Balbay'ın tabi olduğu bir Silivri hukuku var. Bir de Deniz Feneri hukuku var. Mustafa Balbay bir gazeteci. 'Ergenekon terör örgütü üyesisin' diyorlar. Ergenekon terör örgütünün varlığı mahkeme kararıyla ortaya çıktı mı? Çıkmadı. Aylardır orada tutuklu. Adam geliyor diyor ki, (PKK liderinin talimatıyla geldim. İşte mektubu). Ona (sen geç) diyor. Böyle hukuk olur mu? Oluyor. Siz de Yusufça olarak ona göre oy kullanacaksınız.''

İktidarın ülkede etnik ayrıştırmayı amaçladığını, bunun ileri aşamasında da farklı etnik kimliklere ana dilde eğitim olanağı sağlama olduğunu savunan Baykal, ''89 yıllık Meclis tarihinde ilk kez devlet, milleti etnik temelde bölmeye yönelik uygulamanın içinde yer tutacak. Etnik ayrışmanın devlet eliyle, devlet işçisi ve memuru eliyle önü açılacak'' diye konuştu.

Başbakan'ın dilinin altındaki bakla

86 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nde bu coğrafyadan her kesimin millet olarak ortaya çıktığını, kimsenin kimseye üstün olmadığını dile getiren Baykal, şöyle devam etti:

''Kimsenin kimseye dudak bükmeye, tepeden bakmaya hakkı yok. Hepsi de eşit, hepsi de kardeş. Aynı milletin parçası. Böyle bir millet oluşturmuşuz, başkaları oluşturamamış. 90 yıla yaklaşan Meclis tarihi var. Dilimiz Türkçe. Türkçeyi öğretmeyi çalışmışız. Hala bazı yerlerde tam öğretememişiz. İlk kez bir hükümet çıkıyor diyor ki; (Kardeşim bırak insanlar Türkçe dışında kendi dilleriyle de eğitim görebilsinler). Sen bunun kapısını açtığında, bunun sonu bizi ayrıştırmaktır. Birbirimizden koparmak, uzaklaştırmaktır. Bu yola girerseniz sonumuz ne olur diye düşünüyorsanız Irak'a bakın. Cumhuriyetin değerlerini demokrasi diye diye yıprattınız. Demokrasi ayrı, bölücülük ayrı. Demokrasinin içinde Silopi, Silivri hukuku değil, öz be öz Türk hukuku var. İnsanları etnik kimliğine göre eğitmeye başlarsan iki kuşak sonra ne olacak? Kendi ana dilinde eğitim gören çocuklar ileride, Türkiyemizin parçası olarak yer tutabilir mi?. (Başbakan'ın) Dilinin altındaki bakla bu. Dilinin altındaki bakla Türk dilini dağıtma ve parçalama.''

Bu açılım ve hedeflenenlerle ''PKK'nın silahla, 25 yıldır elde edemediğini, bu hükümetin onlara vereceğini'' öne süren Baykal, ''(Al sana istediğin dili veriyorum, istediğin eğitimi yaptırıyorum) diyor. Bunun sonu ne? Bu, demokrasi değildir, bölücülüktür. PKK, 25 yıldır elde edemediğini bu iktidardan alma noktasındadır. Ayrıştırmaya yönelik uygulamanın parçası olarak eğitime başlayacak. Buna son verecek iş millet işidir. AKP'lisi, CHP'lisi ile milletçe el ele vereceğiz. Yarın seçimi bir kaybetsinler, niye bu oldu diye soracaklar. Değerlendirme yapma ihtiyacı hissedecekler. Bu cevabı Yusufça'da hep beraber vereceğiz. Yusufçalılar, aman ha, Türkiye'nin ufkunu açarsınız ufkunu.'' ifadelerine yer verdi.

Baykal, Türkiye'deki yanlış ekonomi politikaları nedeniyle tarım ve hayvancılığın tükenme noktasına geldiğini, esnafın, sanayicinin, işçi, memur ve emeklilerin büyük sıkıntılar çektiğini, besicilerin mallarını kesmek zorunda kaldıklarını söyledi.

Deniz Feneri soruşturmasının da Türkiye'de sümen altı edildiğini, iktidara yakın olanların da türlü imtiyazlar elde ettiğini ifade eden Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:

''Bu imkanı bunlara kim sağlıyor? Siz sağlıyorsunuz, millet sağlıyor. Millet yanlış gidişe hayır diyecek, karşı çıkarak bu işler düzelecek. Türkiye artık şunu görüyor; (Artık bıktık bu AKP iktidarından. Artık yeter bu AKP iktidarından) diyor. Bütün Türkiye'nin gözü Yusufça'da. Buradan bir işaret arıyor. Gözler üzerinizdedir Yusufçalılar. Deniz Feneri, emeklinin zammı, TEKEL'den atılan işçilerin sorununu da, Yusufça soracak. Bunu en iyi şekilde yapmanız için önünüzde imkan var.''

Baykal, partisinin Belediye Başkan Adayı Kadir Tavas'a da yarın yapılacak seçimde oy istedi. Baykal'ın mitingine, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ile ilçe belediye başkanları da katıldı.