”Lanetlemek için adını koymak lazım”
CHP Genel Başkanı Baykal, İstanbul Güngören'de meydana gelen terör saldırısına değindi
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, isim vermeden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerini eleştirerek, "Karşımızdakinin adını koymaktan kaçınamayız. Propagandasını için değil, lanetlemek için adını koymak lazım. Yoksa siz bunu yapanların lanetlenmesini mi istemiyorsunuz?" dedi.
Partisinin grup toplantısında İstanbul Güngören'de meydana gelen terör saldırısına değinen Baykal, bugün çok acı bir terör saldırısının hemen arkasında bir araya geldiklerini söyledi.
Uzun süredir unutmak istedikleri bir terör saldırısının, birden bire İstanbul'da karşılarına çıkmasına tanık olduklarını, bunu büyük bir acı ve üzüntü içinde milletçe yaşadıklarını ifade eden Baykal, "Bir kez daha bu terör olayı üzerinde düşünme fırsatını, bunun nedenlerini, niçinlerini bunun nasıl aşılabileceğini hep birlikte değerlendirme şansını elde ettik" dedi. Bu defa karşılarına çıkan terörün doğrudan masum, sivil halka yönelik olduğunu belirten Baykal, şöyle devam etti:
"Yani bir dini kuruluşa, bir devlet kurumuna, resmi bir kimliğe yönelik bir saldırı niteliğinde kesinlikle değildi. Hedefi sadece masum insanlardı. Bu yönüyle karşılaştığımız terör saldırılarının belki en acımasızıdır. Ölen insanlar, tesadüfen ölmüş değildir. Onların ölmesi amaçlanmıştır. Onların yerine bir başkası olabilirdi. Herhangi bir insan olabilirdi. Daha çok kadın, daha çok çocuk, daha çok erkek olabilirdi. Karadenizli, Doğu Anadolulu olabilirdi, İçanadolulu olabilirdi. Her yerden olabilirdi. 'Hiç fark etmez, kim olursa olsun' demişlerdir. Siyasetle ilgisi yok. Senin siyasi mücadelenle bir yerde durmuyor. Bu insan. Burada yaşayan masum insan. 'Onları öldüreceğim' demişlerdir. Gerçekten bu yönüyle olağanüstü vahim, olağanüstü ağır bir saldırıdır. Bunun altında bir umutsuzluk yatıyor, çaresizlik yatıyor. Her şeyi gözden çıkarmışlık yatıyor. Her kutsal değeri, insani değeri gözden çıkarabilecek bir noktaya gelinmiş olması yatıyor. Bu yönleriyle de ilgi çekicidir."
"Yoksa bunu yapanların lanetlenmesini mi istemiyorsunuz?"
"Kimdir bunlar, niçin böyle yapıyorlar?" sorunu soran Baykal, bunun sorgulanacağını bildirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Kim olduğu önemli değil, kim olursa olsun, terör terördür" sözlerini isim vermeden eleştiren Baykal, şunları söyledi:
"Tamam da bu hangi terör. Karşımızdaki kim? Karşımızdakinin adını koymaktan kaçınamayız. Kim olduğunu göreceğiz. terörün propagandasını yapar duruma düşmeyelim, o nedenle bunu kimlerin yaptığını söylemeyelim.' Böyle bir şey olabilir mi? Propagandası için değil, lanetlemek için adını koymak lazım. Yoksa siz bunu yapanların lanetlenmesini mi istemiyorsunuz? Bu olayın nereden kaynaklandığı konusu elbette önemlidir.
Resmi yetkililerle bize bilgi veren güvenlik görevlileriyle, devlet temsilcilerdi ile görüştük. Hepsi görüş birliği içinde bunun, bundan önce yaşanmış olan PKK terörünün bir uzantısı olduğunu söylediler. Daha önce Anafartalar'da yaşanmış olan, Diyarbakır'da yaşanmış olan terör saldırısının bomba türü, bombayı patlatma tekniği, kullanılan diğer yöntemler ve malzemeler açısından tam bir paralellik oluşturduğunu, bu yönüyle bunun da PKK terör girişimi olduğunu ifade ettiler."
"3 olayıda sahiplenmedi"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bahsettiği 3 terör saldırıyı da terör örgütünün sahiplenmediğini anımsatarak, hatta tersi açıklamalarda bulunarak, bu saldırıları reddettiğini bildirdi. Örgütün, "Bizim bunla ilgimiz yok" dediğini belirten Baykal, şöyle dedi:
"Bu aslında ilginç bir nokta. Genellikle terör örgütleri yaptıkları terörle iftihar ederler. Terörü gerçekleştirdikten bir süre sonra çıkarlar, 'Bu falan örgütün bir terörüdür, şunlara şu dersi verdik' derler. Dikkati çeken 3 önemli terör olayında da böyle bir sahiplenme olmamıştır. Herhangi bir terör örgütü buna sahip çıkmamıştır. Uzmanlar tarafından PKK ile irtibatlandırılmıştır. PKK da 'Evet biz yaptık' dememiştir. Hatta 'Biz yapmadık' demiştir. Bu terör konusunda yeni bir noktada olunduğunu gösteriyor. Demek ki terörün yarattığı toplumsal tepki, infial, nefret karşısında terörü yapanlar tereddüt içine girmeye başlamışlardır. Bu temel bir noktadır. Elbette öyle olmalıdır. Elbette terör konusunda toplum çok büyük bir infial, tepki ortaya koymalıdır. Toplumun bu tepkisi karşısında terör yapanlar, mahcup olmalıdır, utanmalıdır, 'Biz yaptık' diyememelidir. Böyle bir dönüşüm süreci yaşanıyor. Bu değerlendirilmesi gereken bir süreçtir. Bunun üzerine yürümek lazım, bununla hesaplaşmak lazımdır. Daha da fazla bunu aydınlatmak lazımdır. Terörle mücadelenin yöntemi, terörü tecrit etmek, ayrıştırmak, yalnızlaştırmaktır. Terör karşısında toplumun en geniş kesimlerinin net tavır takınmasını sağlamaktır. Olağanlaşmasına engel olmaktır. Terörün doğal karşılanır bir olay haline dönüşmesine kesinlikle fırsat vermemektir. Teröre toplumu alıştırmamaktır. Toplumu doğallaştırmamaktır, sıradanlaştırmamaktır. Terör sıradanlaştı mı, çok kötüdür."
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, onun için teröre karşı bir büyük toplumsal tepkiyi ayakta tutalım diye feryat ettiğini dile getirerek, "Bunun altında yatan anlayış odur. Sakın ha hazmetmeyelim. 'Terör; ateş düştüğü yeri yaksın. Üzüldük canım, keşke olmasaydı işimize bakalım' olmamalıdır. İşimiz bu. Bir daha olmamasını sağlamak istiyorsak, olanın karşısında en geniş ve en etkili kararlılık içinde tavır takınmalıyız" diye konuştu.
"Medyayı kutluyorum"
Bu olayın, toplumda çok derin bir tepkiyi tahrik ettiğini gördüğünü belirten Baykal, şunları ifade etti:
"Bugün medyamız bu konuya ciddi sahip çıkmış. Bundan memnuniyet duyuyorum. Olması gereken bu. Bir an için düşünün böyle olmadığını? Bir an için düşünün gazetelerin bütün birinci sayfalarının bu acıyı dile getirmediğini, kendi haline bıraktığını? Ne kadar vahim bir manzara olurdu. Kutluyorum. Medyamızın buna sahip çıkmasından gerçekten büyük mutluluk duyuyorum. Ama bu hepimizin sahip çıkması gereken bir olaydır.
Ekonomik gelişmeler
Baykal, konuşmasında ekonomiyle ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Ekonominin gidişatının son derece önemli olduğunu, bu konuda kaygı verici gelişmeler yaşandığını kaydeden Baykal, "Artık Başbakan bile ekonomik durumla ilgili çare talep etme noktasına gelmiş görünüyor. Cari açık probleminin ciddiyetini, önemini kavramaya başladığı, bu konuda muhalefetten öneri bekler noktaya geldiğini ifade ediyor. Bütün bunlar yaşanmakta olan sorunun ne kadar ağır, ciddi olduğunu bizlere gösteriyor" diye konuştu.
Baykal, ekonomiyle ilgili olarak tüketicinin güven duygusu açısından geçen yılla bu yıl arasında 20 puanlık bir düşüş görüldüğüne dikkati çekerek, enflasyonun artış gösterdiğini kaydetti. İki rakamlı bir enflasyon tablosuyla karşı karşıya bulunulduğunu belirten Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hedef yüzde 4'tü, yüzde 10'un üzerinde olacağı kabul görmüştür. Ne kadar üzerinde olacak, bunu yaşayarak göreceğiz. Ama Merkez Bankası'nın resmi öngörüsü artık çift rakamlı enflasyondur. AKP, enflasyonun çift rakamdan teke indiği bir çizgide iktidara gelmişti. Şimdi Türkiye'yi enflasyonun tekrar çift rakama doğru yükseldiği bir noktaya getirmiştir. Büyüme oranı geçen yıla oranla şimdiye kadar net 1 puan azalmıştır. Gizli işsizlik artmıştır. Sıcak para geçen yıl Türkiye'ye giriş yapıyordu, bu yıl çıkış yapıyor. Yabancı sermaye girişi ilk 5 ayda yarı yarıya azılmış, 11.1 milyar dolardan 6.1 milyar dolara inmiştir. Toplam dış borç atmış, cari açık patlamıştır."
"Başbakan'ı da sanık olarak içine almışlar"
Baykal Ergenekon iddianamesinin hukuki, adli bir belge olmanın ötesinde siyasal bir belge olduğunu ve polemik yönünün ağır bastığını belirterek, şöyle devam etti:
"Hatta o kadar ki; farkındalar mı bilmiyorum ama iddianameyi hazırlayanlar Başbakan'ı da sanık olarak içine almışlar. Başbakan, (Ben bu davanın savcısıyım) demişti, ama şimdi görüldü ki sanıklarındandır. İddianamede deniliyor ki Başbakan 60 milyon dolar Mehmet Ağar'a rüşvet vermiş. Rüşvet almak suç da rüşvet vermek suç değil mi? Hem suçtur, hem günahtır.
İddianame bunu söylüyor. Ben, Başbakan bir açıklama yapsın diye bekledim. Ama hiç ses seda yok, Başbakan, Mehmet Ağar'a 60 milyon doları verdi mi vermedi mi? Ya çıksın desin ki 'Vermedim' o zamanda iddianame bir darbe yesin ve yahut da 'Verdim' desin sanıklar arasında yerini alsın, hesabını versin."
Baykal, iddianamede Ergenekon terör örgütünün lideri olarak tanımlanan kişiye ait fiziksel özelliklerin hatta aile yapısının bile tanımlandığını, ancak kendisinin kim olduğunun bilinmediğini ifade ederek, emekli generallerden Şener Eruygur'un da örgütün hem kurucusu hem de hedefi gösterildiğini kaydetti. Baykal, bu çelişkilerin iddianamenin ciddi bir belge olmadığını gösterdiğini savunarak, "Burası ciddi hukuk deneyimi olan bir ülkedir. Hayretler içindeyim" dedi.