Liberalleşen enerjide İbrahim amcanın Yeri
Utku KORKMAZ / ELECTURK Genel Müdür Yardımcısı
Hafta sonu kaçamakları her zaman keyiflidir. Hele ki işin ucunda Ege varsa, Edremit'in zeytini, Bergama'nın tulumu, Dikili'nin masum rüzgarı varsa keyif katlanır. Ama tatilde de olsa işten kaçılmaz.
Peynirci İbrahim amca ile tanışmamızın vesilesi lezzetli tulum peynirleri olsa da, sohbetimizi asıl konusu enerjiydi. İbrahim Amca bir taraftan lezzetli tulum peynirleri üretirken bir taraftan da artan enerji maliyetlerinin farkında olacak kadar bilinçli, çevresindeki rüzgar türbinlerinden ilham alacak kadar vizyoner, kendi bahçesine bir rüzgar türbini dikmek isteyecek kadar da ufku açıktı bir girişimciydi. Hatta enerji sektöründe çalışan bir kişi kadar da jargona ve terimlere hakimdi. Sohbetimiz sırasında TEİAŞ'la ilgili girişimlerinden tutunda, rüzgar türbini kanat boyunun elektrik üretimine etkisine kadar bir çok şeyi konuşma fırsatı bulduk. O peynirci İbrahim amca olarak kendi üzerine düşen yatırımı yapmaya, kendi ölçeğine göre kayda değer bir tutar olan 150 bin lirayı harcamaya hazırdı. Hatta bununla ilgili bankalarla kredi ön görüşmelerini bile yapmıştı. Ama liberalleştiği söylenen enerji piyasasında kendine uygun yeri maalesef henüz bulamamıştı. Ve yazının da ana konusu zaten bu. Tüketeceği elektriği kendisi üretmek isteyen girişimcinin önü neden hala kapalı?
Aslında enerji sektörünün liberalleşmesi söylentiden öte rakamlara dayanan somut bir gerçek. Enerji sektörü 2000'li yılların başından itibaren liberalleşme sürecini tecrübe ediyor. Elektrik enerjisi üretiminde EÜAŞ'ın yani devletin payı %100'den düşerek %35'lere yaklaştı. Keza daha önce devlet adına BEDAŞ tarafından yapılan elektrik dağıtımı tarafında da özelleştirmeler hala bazı bölgelerde belirsizlikler sürmesine karşın büyük ölçüde tamamlandı.
Elektrik toptan satışı, ithalatı ve ihracatında ise TETAŞ'ın yanı sıra, sayıları 110'a yaklaşan özel toptan satış şirketi kuruldu. Bununla birlikte toptan satış şirketlerinin hizmet verebildiği serbest tüketici limiti 6 milyon kwh'ten 30000 kwh'e geriledi. Düz olarak söylemek gerekirse artık 800 TL fatura ödeyen herhangi bir tüzel kişi elektriğini dilediği yerden seçerek alma özgürlüğüne sahip.
Ancak enerjinin başlıca alanları olan üretim, iletim, dağıtım, toptan satış gibi konularda yatırım yapmak milyon hatta milyar TL'lik yatırımlar gerektiriyor, zira BEDAŞ özelleştirilmesindeki teklif edilen rakam 3 milyar dolara yaklaşmıştı.
Türkiye ile gelişmiş dünya ülkeleri arasındaki temel farkta burada, küçükte olsa tüketicinin üretimine izin verilmesinde. Almanya'daki Hans amca yada İspanya'daki Garcia amca kendi evlerinin çatısına güneş panellerini, rüzgar türbinlerini koyarak imkanları içerisinde yatırım yaparken hem üretime hem de liberal ekonomiye destek sağlayabiliyorlar.
Teorik olarak Türkiye'de de küçük veya bireysel yatırımcının ve hatta son kullanıcının yatırım yapmasının önü açık olsa, lakin ve maalesef pratikteki yönetmelik ve uygulamalar belirsizliğini korumaya devam ediyor. Hatta ilkokul mezunu İbrahim Amca konuyu ilgili kurumlardaki kişilerden daha fazlasını bildiğini iddia ediyor ki, bu da belirsizliğin boyutlarını ortaya koyacak nitelikte.
Bu belirsizlik İbrahim amca için fırsat maliyeti dışında reel bir zarara yol açmasa da, şu ana kadar sektöre yatırım yapmış birçok küçük, orta ve hatta büyük ölçekli firmanın faaliyetlerini yavaşlatmasına dondurmasına ve hatta kapatmasına neden oldu. Yüzlerce istihdam yaratabilecek bir alt sektör daha hızını alamadan kontak kapattı.
Kendinde var olanla yatırım yapmaya hazır İbrahim amcaya selam ederken konuyu liberalizmin babası sayılan John Locke'den bir alıntı ile bitirelim. "Hiç kimse kendinde olandan daha fazlasını veremez."