Lojistiğin yeni tanımı; Risksiz hız, doğru kaynak kullanım, ürüne dönüştürülmüş hizmet
PROFESYONEL BAKIŞ / Izzet ÇAĞLAYAN
Lojistik pazarı Avrupa’da yıllık ortalama yüzde 10’luk büyüme gerçekleştirirken, son yıllarda Türkiye’de yüzde 17-20 oranında bir büyüme kaydetti. Dönemsel olarak bakıldığında son 5 yılda Türk lojistik pazarı 5 milyar dolardan 20 milyar dolar büyüklüğüne erişti. Türk Lojistik pazarının Avrupa’daki yeri ise 1,8 trilyon dolarlık pazarda yüzde sadece 1’dir.
2012’de de perakende, otomotiv, teknoloji, sağlık ve enerji lojistiğinin artış trendi korunacaktır. Son iki yılda güçlü global lojistik firmalar servislerinin yüzde 60-65’ini öz kaynaklarını kullanmadan sağlamış durumdalar. Buna karşın tedarikçi sayısında daralma var. Buradan çıkan sonuç şu; sadece nitelikli hizmet verenler ayakta kalabiliyor, az sayıda tedarikçi ile çalışıp entegre hizmet almak, çok sayıda tedarikçi yönetmeye tercih ediliyor.
Türk lojistik piyasası irili ufaklı 1400 civarında firmanın 40 bini aşkın bir araç parkıyla faaliyet gösteriyor. Dünyadaki her 5 tır karnesinden biri Türk lojistik filosundaki araçlar tarafından taşınıyor. Lojistik faaliyeti belgesine sahip firma sayısı 140 bile değil. Daha da çarpıcı bir sonuç sektör sıralamasındaki ilk 20 sirketin toplam sektörden aldığı pay yüzde 5 civarında kalıyor Türkiye’nin ihraç ürünlerinin yüzde 40’ını, ithal ürünlerininse dörtte birini 300 bin kişilik bir istihdam karşılıyor. Bununla birlikte Türkiye olarak konjunkturel gücümüzü ve kaynaklarımızı kullanma bilincini henüz oturtabilmiş değiliz. Bu dünyayı değiştirecek eğilimleri bugünün aksine servis veren değil servis alan belirleyecek. Risksiz hız, doğru kaynak kullanımı, efektif insan kaynağı ile ürüne dönüştürülmüş hizmet çeşitliliğinde başarı sağlayan firmalar sıradışı olacaklar.
Süreci bütün olarak tasarlayan aracı kurumlar yakın gelecekte lojistikte öne çıkacak ve işbirliği fırsatlarını yöneterek katmadeğeri yükseltecekler. Çevresel, sosyal ve ekonomik alanlardaki beklentiler tedarik zinciri tasarımında da dikkate alınacak. Yakıt tüketimi, emisyon ve atıkların azaltılması ile enerjideki verimlilik çevresel sürdürülebilirliği sağlarken, sağlık ve güvenliğe önem verme, çalışan haklarının sağlanması ve korunması ile kurumsal etik değerlerin oluşturulması sosyal sürdürülebilirliği tesis edecek, maliyetlerin azaltılması, hizmetlerin çeşitlendirilmesi ve karlılık ise ekonomik sürüdürülebilirliği ön plana çıkaracak. SCOR (Supply Chain Operations Reference Model) yakın gelecekte iş planlarının şekillendirecek.
İyi örnekleri oluşmaya başlayan kara limancılığı dengeleri değiştirerek Türk limacılığını katalize edecek. Sektörün topyekün koordinasyonunda kritik hatalar var. Ya sahayı doğru tanımlayamıyoruz ya da bunu ortak bir sinerjik model ile bütünleştiremiyoruz. Devlet ile özel sektörün liman yatırımı konusunda arzın talebi geçeceği düzeyde adeta bir yarışa girmesinin başka izahı yok. Çandarlı ve Mersin limanları tamamlandığında 24 milyon TEU/yıl kapasite oluşacak, buna özel sektör liman yatırımlarını da ilave ederseniz 2015 yılında 35 milyon TEU’luk kapasite talebin çok üstüne çıkacak. O halde yeni müşteriler, yeni ürünler, yeni hizmetler tasarlamalı ve bu limanlardan opera etmeliyiz. Bu çevrimde kritik bir role sahip demiryollarının modernleştirilmesi için 20 milyar dolarlık bir kaynak zorunlu görünüyor. Bu gerçekleşebilir ve işi doğru tarifleyebilirsek devamında sektördeki tüm oyuncular kendilerini doğru konumlandırarak sinerji yaratacaklardır. Kazan – kazan buradadır.