Mali fişleme tüm hızıyla devam ediyor

Yerli ve uluslararası firmalara avukatlık hizmeti vermek üzere kurulan GSG Hukuk'un ortağı Zeki Gündüz, son dönemde denetimlerin artması sonrası hukuki uyuşmazlıklarda patlama yaşandığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Son dönemde şirketlere yönelik denetimlerde artış, hukuki anlaşmazlıklarda patlama yaşanmasına yol açtı. Bu nedenle birbiri ardına yeni avukatlık şirketleri kuruluyor. Bunlardan biri olan GSG Hukuk'un ortaklarından Zeki Gündüz son gelişmeleri değerlendirirken Gezi olaylarının yarattığı algının yabancı yatırımcıların 'pause' yani duraklatma düğmesine basmasına yol açtığını vurguladı.

Gündüz, pek çok şirketin kendi içindeki toplantıları erteleme eğiliminde olduklarını, Eylül ayına ertelenen toplantılara dair bile bir endişe taşındığını aktardı. Yabancı şirketlerin İstanbul'da yapacağı iç toplantıların da ertelendiğini vurgulayan Gündüz, bunun ülkeye yeni yabancı yatırım çekme anlamında negatif bir etkisini olacağınu söyledi. Gündüz, "Bu olaylar kısa süreli olur, ortam sakinleşirse etki olmayabilir ancak Türkiye'den özellikle de haber ve görüş aldıkları ajansları, yetkilileri, temsilcileri gerilimin sürdüğüne dair bilgi verirse bu doğrudan yatırımı da etkiler" dedi. Gündüz, sıkıntının sürmesinin yeni yatırımların önüne geçebileceğini, bu yatırımların alternatif pazarlara kaymasına yol açabileceğini vurguladı. 

Politik risk algısı oluşursa herkes kabuğuna çekilir
İstikrar, bir yatırım kararı alınırken özel önem verilen konulardan biri. Türkiye'nin son dönemde doğrudan yabancı yatırımı çekmesinde en etkili olgunun siyasi istikrar olduğunu vurgulayan Gündüz, "Kanun yapma, düzenlemelerin hızla gerçekleştirilmesini sağlamada tek partili iktidar önemli bir avantaj sağladı. Ancak şimdi siyasi istikrar sorgulanır hale gelirse, politik risk denilen risk oluşursa, iş yapmayı zorlaştıracak bir kargaşa ortamı algısı oluşursa bırakın yabancı yatırımcıları, yerli yatırımcıların yatırım kararı da etkilenir. Herkes kabuğuna çekilir" şeklinde konuştu. Gündüz, halen yabancı yatırımcının 'pause' döneminde olduğunu, duraklayarak ortamı anlamaya, ne olduğunu ve gelişmeleri algılamaya çalıştığını söyledi. 

Varlık Barışı'na ilgi Gezi ile düşüş yaşadı
Gündüz, bu noktada Varlık Barışı'nın da etkilendiğini anlattı. "Yurtdışındaki Türk sermayesini Türkiye'ye getirmek için kurgulanan Varlık Barışı'na başlarda büyük bir ilgi vardı. İlgi önceki dönemlere göre ciddi oranda fazlaydı" diyen Gündüz bu ilgide Gezi olayları sonrası belirgin bir düşüş olduğunu belirtti. Varlık Barışı'nda 31 Temmuz son olarak belirlenmişti. Ancak kanunda 3 aylık bir süre uzatımı yetkisi söz konusu. Zeki Gündüz, bu süre uzatımının muhtemelen gerçekleşeceğini vurgulayarak şöyle devam etti: "Yurtdışında parası olan Türk sermayedarlar da Gezi sürecinde yaşananlardan ürker mi? Çünkü dışarıda kalmasının ana sebebi bir şekilde sisteme güvensizlik aslında. Burada ya gelirin elde edilme süreci ile ilgili bu para yurtdışında. Ya da Türkiye'de bir problem yaşanırsa o para ile yurtdışında hayatı idame ettirebilme gibi kaygılarla dışarıda olan bir para. 130 milyar dolar gibi bir rakam telaffuz ediliyor yurtdışındaki Türk sermayesi olarak. Nasıl belirlenmiş bu rakam, ben de bilmiyorum. Ama bu Varlık Barışı uygulaması da gelişmelerden etkilenecek gibi görünüyor."

Sıcak para nerede kontrol fazla ise oradan uzak durur
Hükümetin olaylar sonrası bir 'komplo' teşhisi koyduğunu ve şimdi bu komplonun izinin sürülmeye çalışıldığını söyleyen zeki Gündüz, son SPK incelemesini de bu kapsamda değerlendiriyor. Gündüz, "Bu tip spekülatif operasyonlar her zaman değişik ülkelerde, değişik konularda olmuştur. Bu da spekülatif bir operasyon mudur, bu benim uzmanlık alanım değil. Bu araştırma ile hükümet belki şüphesi yerinde mi değil mi ona bakacaktır" dedi. Gündüz bu tip soruşturmaların yabancı yatırımcılara etkisini ise şöyle yorumladı: "Kontrol her zaman sıcak para hareketlerini etkiler. Kontrol, soru ne kadar fazlaysa, gelirken de giderken de bürokrasi varsa oralardan uzak durur. Sermaye kontrolü sevmez. Burada da öyle bir hisse kapılırsa, yavaşlayabilir tabii."

Negatif algıya yol açacak gelişmeler birikiyor
Gündüz, yerli ve yabancı yatırımcı açısından güvenin birden bire yıkılmadığını, bir birikim yaşandığını ve sonunda bir noktaya gelindiğinde güvenin kaybedildiğini anlattı. "Negatiften pozitife çok uzun bir sürede böyle birike birike geçiyor. Pozitiften negatif algıya da yine böyle gelişmelerin birikmesi ile geçiliyor. Bunu değiştirmek bir anda çok kolay olmuyor. Türkiye aslında pozitif yöne doğru önemli bir yol almıştı. Ama şimdilerde malesef negatif yöne doğru birikme sağlanıyor. Bunun neye yol açabileceği düşünülmüyor. Alkolle ilgili son düzenleme de böyle algılanmış olabilir. Bu tip sembolik alanlandaki değişiklikler bir rota değişikliği gibi algılanmış olabilir. O yüzden idari birimler icraatlarında sembolik önemdeki alanlarda akşamdan sabaha değil, kılı kırk yararak değişiklikler yapmalı. Biz şirketlerin idare ile yaşadığı sorunlarda, özellikle vergileme sorunlarıyla ilgili alanlarda çalışıyoruz. Elbette her ülkede bu tip sorunlar yaşanır ama onun ötesine geçtiğinde o zaman problemler başlıyor. Acaba keyfilik mi var? Standardizasyon yok mu? Bu sorular artınca bu yatırımı etkiliyor." 

İnisiyatif alınmıyor sorun yukarı itekleniyor
Zeki Gündüz bu noktada şirketlerin şimdilerde idare ile çok sayıda sorun yaşadığını, bu noktada kimsenin inisiyatif almadığını ve "sorunların hep yukarıya iteklendiğini" anlattı. Gündüz bu noktada vergi incelemeleri açısından Türkiye'de büyük değişiklikler yaşandığını vurguladı. Bir süre öncesine kadar inceleme konusunun şirketler açısından bir nevi piyango gibi olduğunu, şirketlerin ne aralıkla ve ne seviyede inceleneceğine dair bir standart olmadığını aktaran Gündüz, bir süredir bu alanda devrim niteliğinde gelişmeler olduğunu söyledi. Mali idarenin inceleme birimlerini yeniden organize etmesi ve stratejisini revize etmesi sonrası sürekli ve düzenli incelemeler başlamış. Özellikle büyük ölçekli şirketler ve belirli sektörler risk bazlı analizler ışığında, elektronik beyanlar ve yazılımlar kullanılarak incelemeler yapılıyor. Ancak incelemeler arttıkça tartışma konuları da elbette artıyor. Gündüz şöyle anlatıyor: “Bu noktada gereksiz, olmaması gereken tarzda bariz problemli incelemeler de olmaması gerekiyor bize göre. Bunlar keyfi bir ortam varmış, inceleme elemanları istedikleri eleştiriyi yapabilir gibi bir algı yaratabiliyor. Bu da şirketleri ürkütüyor. Bu tür sorunların yaşandığı şirketlerde, eğer bunun çok bariz şekilde haksız olduğu düşüncesi varsa ileri dönük tüm yatırım kararlarını etkiliyor.” 

Vergi incelemede hata belleklerde derin iz bırakır
Bir süredir vergi incelemelerine dair böyle bir rahatsızlık olduğunu aktaran Gündüz, “Vergi incelemesi çok hassas yürütülmesi gereken bir süreç. Özenli olunması gerekiyor. Kimse parayı ağaçtan toplamıyor, arkasında büyük risk ve çaba var. Bariz bir haksızlıkla karşılaştığı hissi oluştuğunda bu tepki yaratıyor.” Peki vergi incelemelerinde bu tip ‘haksız’ olarak algılanan incelemelerde artış algısının ardında ne olabilir? Gündüz burada eğitim ve tecrübeye işaret ediyor. Vergi idaresi bu yıl 1100 vergi inceleme elemanı alacak. Geçen yıl da buna yakın bir sayıda yeni vergi inceleme elemanı istihdam edilmiş.  Gündüz, inceleme elemanlarının sayısının 3 binlerden ilk etapta 5 bine, sonra 8 ve 12 bine çıkarılacağı bilgisini verdi. “Tabii kısa sürede bu sayı artırılınca genç arkadaşların inceleme yapıyor olması standardizasyon ve kalite kontrolde sıkıntı yaratabiliyor olabilir. Ancak idarenin buna bir önlem alması gerekir çünkü buralarda yapılan en ufak bir hata, yatırımcının belleğinde derin izler bırakıyor.”
 

[PAGE]

"Bir ülkede standardizasyon yoksa, rekabet adil biçimde işlemiyorsa yabancı yatırımcı ürküyor. O ülkeye doğrudan yatırım yapıp, bir bakıma kaderini bağlayacak, o ülkenin sermaye vatandaşı olacak yatırımcı, politik riski çok büyük hassasiyetle izliyor."

"İstanbul'un uluslararası şirketlerinin bölge merkezi haline getirilmesi stratejisi belirlendi. Ama kısa sürede Maliye Bakanlığı'nın da bir yazılı düzenleme yapıp, karar alıcıları rahatlatması gerekiyor. Burada net bir düzenleme, yatırımda çarpan etkisi yapabilir."

Hükümetin bürokrasiye karşı iradesi yeniden ateşlenmeli
"Yabancı şirketler içinde yatırım çekme yolunda bir rekabet var. Bir global şirketin Türkiye ayağı, adeta gönüllü bir Türkiye elçisi gibi şirketin yatırımlarını Türkiye'ye çekebilmek için var gücüyle çalışıyor. Buralarda yarattığımız gereksiz, özensizlikten kaynaklanan sorunlar onların elini zayıftalıyor ve yatırımın rakip ülkeye kaçmasına yol açıyor. Türkiye 4 kurumuştan yatırım yapılabilir ülke notu aldı. Bu çok önemli. Yatırım çekebilme anlamında iyi durumdayız. Ama bu yetmiyor. Hukuk sistemine, genel uygulamaya güvenin de olması ve bunun istikrarlı şekilde sürdürülmesi gerekiyor. Hükümet ilk dönemde 'bürokratik oligarşi' diyerek bürokrasiyi azaltma yönünde önemli bir irade göstermişti. Bu anlayışın yeniden ateşlenmesi gerekiyor."

Uyuşmazlıklar çoğaldı, hukuk şirketlerinin sayısında artış var
Türkiye’de son dönemde vergi incelemelerinde artış, bu alanda uyuşmazlık sayısında yükselişe, bu da hukuk şirketlerine ihtiyacın artmasına yol açtı. Tüm uluslar arası zincirler bu alanda Türkiye’de ofis açma yolunda çalışma yapıyor, bu anlamda ciddi bir ilgi artışı var. Bu kapsamda son dönemde kurulan avukatlık şirketi sayısı da arttı. GSG Hukuk da bu şirketlerden biri. Bünyesinde 40 avukat çalışıyor. GSG Hukuk, şirketler ve ticaret hukuku, birleşme ve devralmalar, şirket yapılandırmaları, enerji ve madencilik hukuku, gayrimenkul hukuku, rekabet ve finans hukuku gibi alanlarda yerli ve yabancı firmalara hukuki danışmanlık desteği veriyor. Şirketin ortaklarından Zeki Gündüz, “Türkiye’de insanlar hapse düştüğünde avukata giderler. Oysa gelişmiş ülkelerde, kurumlarda yöneticilerin mutlaka sağında avukatı, solunda danışmanı, arkasında ise denetçisi vardır. Türkiye’de de kurumların bu kavramı yerleştirmesi gerekiyor. Riskleri yönetmek için danışmanlarla çalışmak zorundalar. Bu bilinç hızla artıyor. Yeni Türk Ticaret Kanunu da bu yolda şirketlerimizi zorluyor” dedi. 
 
Düzenlemelerimiz reform yorgunu oldu
Zeki Gündüz, düzenlemelerin artık reform yorgunu olduğunu, birçok ek ve geçici madde ile düzenlemelerin ucu bucağının belirsizleştiğini anlatıyor. Ona göre yeni Gelir Vergisi Kanunu, alanında bu dağınıklığı ortadan kaldıracak. Gündüz, her alanda bu tip derleyip toparlamalara ihtiyaç olduğunu belirtti. İstisnaların törpülendiği, kademeli istisnalara geçilen, beyanname verme yükümlülüklerinin artırıldığı yeni Gelir Vergisi Kanunu'nun Ekim ayında çıkması bekleniyor.
 

 
Uzlaşma müessesesi çalışmazsa 2 yılda bir vergi affı şart olur
 
Uzlaşma, idare ile sorunların yargı sürecine girmeden çözülmesine yardımcı olan bir müessese. Ancak Gündüz’e göre son dönemde uzlaşma müessesesinin üzerine gidiliyor. “Denetim elemanları öteden beri uzlaşma komisyonlarını sevmez, buldukları her fırsatta eleştiri getirirler” diyen Gündüz bu noktada önemli bir riskin altını çizdi: 
“Uzlaşma komisyonundaki insanlar, görüyoruz, can siperane şekilde sorunların yargıya gitmeden çözülebilmesi için çaba gösteren insanlar. İdareden eleştiri alınca bu kişilerin tüm motivasyonu yok oluyor. Dedikodu mekanizmaları ile de yıpratılınca ‘uzlaşmayalım ne olacaksa olsun’ noktasına gidilebilir. Bu ortamı nasıl rahatlatırız bilmiyorum ama bunun kimseye hayrı yok. Uzlaşma müesseselerinin iyi işleyebilmesi gerekiyor. Aksi halde incelemelerden gelen her konu yargıya gider. Bunun altından kalkabilmek mümkün değil. Bunun anlamı Türkiye her iki yılda bir genel vergi affı çıkarmak durumunda kalır. Uzlaşma müessesesi elbette denetlenir ama oradaki insanlara bir yetki verildiyse onun teknik sorgusu dışında politik malzeme yapılması çok doğru değil.”
 

Mali fişleme tüm hızıyla sürüyor
Zeki Gündüz, “Şimdilerde şirketler hukuk firmalarına en çok neden gidiyor?” sorusunu şöyle yanıtladı: 
1.      Vergi iadeleri: Bize gelen şikayetlere baktığımızda sanki vergi iadesi yapmamak için sorunlar yaratılıyor gibi bir algının oluştuğunu görüyoruz. İhracattan doğan KDV iadeleri için de düşük satıştan doğan iadelerde de bu durum söz konusu. Bu alanda TİM ve Maliye Bakanlığı bir toplantı yaptı son dönemde ama pratikte doğrudan doğruya sorunlar yaşanıyor. 
 
2.      Fişleme: Siyasi alanda fişleme denildiğinde gündem oluyor ancak mali fişleme tüm yoğunluğu ile devam ediyor. Hiçbir hukukiliği de yok aslında. Bu öyle bir kavram ki siz bir mal aldınız, oranın belgelerinde bir şey yok ama o fırından bir şey almış ve onun belgelerinde bir sorun var. Bu sorun size yansıtılıyor. Bu sorun hala çok yoğun biçimde devam ediyor. Şirketler kara listeye girmemek için daha önce ödedikleri KDV’yi bir daha ödemek durumunda bile kalabiliyor. Kara liste uygulaması tüm hızı ve hukuksuzluğu ile sürüyor. Kimseye bunu izah edemiyorum. 
 
3.      Vergi denetimlerinde uyuşmazlıkların artışı: Son dönemde vergi incelemelerinin sayısında artış, uyuşmazlıkların artışını da beraberinde getirdi. Mükellef bir vatandaş, korunması gereken onun hukuku. Devletle mükellefin karşı karşıya gelmesi bir devle cücenin karşı karşıya gelmesidir. Hukukun devi değil, cüceyi koruması gerekir.