Marka hayat dönemi takibi ve işletmelerde hatıra defteri
Prof.Dr.Ömer Baybars TEK / Yaşar Üniversitesi Uluslararası Lojistik Yönetimi Bölümü Başkanı Türkiye Pazarlama Derneği Başkan Yardımcısı
Markalaşma ve de özellikle "dünya markası olmak" üzerinde çok konuşulan, tartışılan ve vizyonu olan firmaların da en büyük özlemlerinden biri. Vizyon, daima gelecek için yapıcılığın ,geliştirmeciliğin ve müşterilerle ilişkilerde kalıcılığın hedeflenmesini içerir. Bu tür hedeflemeye müşteri odaklı ilişkisel pazarlama yaklaşımı diyoruz. İşletmeler için sorun markalaşmada, "marka"nın ne olduğunun iyi tanımlanması bu tanımın samimiyetle kabul edilmesi ve sonra da "marka"nın etkin ve etkin bir strateji ile yönetilmesidir. Marka, birçoklarının sandığı gibi "marka ismi" değildir. Öyle olsaydı yeni doğan çocuğa "Zeki" ismi verilerek gelecekte marka olması garantilenirdi! "Marka ismi" kısaca genel olarak 4P, perakendeci işletmeler için ise 7P dediğimiz "Pazarlama Karması" veya "Değer Teklifi"nin içindeki "ürün/ hizmet" bileşenin bir parçasıdır. Marka ise, değer teklifinin zaman içinde uzun yıllar ciddî, inovativ çalışmalarla geliştirildiği ve eş zamanlı olarak müşterilerle geliştirilen iyi, sağlıklı, güvenli ilişkilerle hak edilen bir sermayedir. Bu durum, "marka ismi"nde kristalize olan "Değer Teklifi"nin giderek artan sayıda müşteri tarafından tekrar tekrar ısrarla sorulmasını, aranmasını ve satın alınmasını ifade eder. Bir adım ötesi , müşterilerin yerine başka bir ikâme markayı, ürünü, "Değer Teklifi"ni kabul etmeyecekleri tutku ya da aşk markasıdır.
Buraya kadar yazdıklarım ilgili birçok kişi tarafından bilinen ve uygulanmaya çalışılan gerçeklerdir. Belirli bir stratejiye ve uzun vadeye dayalı "Marka Yönetimi" ise, hem arz hem de müşteri talepleri yönünden güncel olmayı ve yenilikçiliği sürdürmeyi içerir. Burada işin sırrı, işletmelerin azıcık talep ya da satış artışı gördüklerinde şımarmamaları ve eski klasik basınçlı satış anlayışına geri dönmemelerinde yatmaktadır. Bu da işletmelerin "tevâzu ve sabır" ile ilerlemelerini gerektirir. Bu ilerleyiş , "marka"nın yaşam ya da hayat döneminin bütün aşamalarında değer tekliflerinin (değer önerilerinin) bütün öğelerinin, tüketiciler yanında, rakipler de dikkate alınarak takip edilmesi ve çıkan sorunların hızla çözümlenmesini zorunlu kılar. Bu yolda giderken de, bir çok işletmelerin uzun yıllar sürecek bir yaşam için "başarı", "en iyi uygulamalar", "kötü uygulamalar ve başarısızlıklar" için bir yazıcı ekiple "Hâtıra Defteri" tutmalarında sayısız yarar vardır. Öğrenen organizasyonun temeli hem öğrenmeye hem de öğrendiğini hatırlamaya dayanır. Kurumsallıkta ise "hatırlama", düzenli kayıt tutmakla olur. Bilindiği gibi "başarılar" herkesçe sahiplenilir ve herkesçe konuşulur ama başarısızlıklar ve hatâların üstü örtülmeye unutulmaya çalışılır. Bu konuda ata sözlerimiz bile vardır; "Hatâyı gelin etmişler kimse almamış "diye. Oysa, yükselen kuruluşlar, hatâları öfkelenmeden kabul edip, düzelmesi için sabırla çaba gösteren yıldızlardır.
Hâtıra defterleri öncelikle geleceğin sigortası olur, yapılan, yapılacak yanlışlıkların çabuk ve düşük bir maliyetle atlatılmasına yardımcı olurlar. Yönetim değiştiğinde veya hastalanıp doktora (işletme danışmanları) başvurma zorunluluğu çıktığında adetâ bir "Aydınlatılmış onam" görevi görür. Böyle bir Defter, eğer objektif, eksiksiz ve güncel olarak yazılmışsa işletmelerin zora düşmesini önleyebileceği gibi, zora düşen işletmelerin de büyük hasarlar görmeden sorunlarını atlatmalarına yardımcı olabilir. Hâtıra Defteri'nin işletme içi insan kaynakları eğitimlerinde de çok yararlı malzemeler sağlayacağı kesindir. Son olarak işletmenin tarihi yazılırken de çok önemli bilgilerin aktarılmasına büyük katkıda bulunur. Bu hâtıra defteri meselesi büyük işletmeler için artık ERP,CRM vb gibi sistemlerle,küçük işletmelerce daha basit yazılımlarla çözümlenebilir…