Mutfaktaki yangın büyüyor
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, pazardaki pahalılığın vatandaşın canını yakmaya devam ettiğini, mutfaklardaki yangının büyüdüğünü belirterek, memur, esnaf, emekli ve asgari ücretlinin enflasyon canavarının altında ezilmeye devam ettiğini savundu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, altılı masada kurucu değerlere sadık kalarak Meclisi güçlü, yargıyı bağımsız, yürütmeyi de istikrarlı hale getirmek için anayasa değişikliği çalışması yaptıklarını söyledi.
Ortaya koydukları çalışmanın, istibdada karşı hürriyetin sesini savunduğunu iddia eden Akşener, "Kuvvetler ayrılığının tesisi, partili cumhurbaşkanı döneminin sonu, Meclisin etkin denetimi deyince iktidardakileri hemen bir rahatsızlık alıverdi. Akademik özerkliğin, hakimlere coğrafi güvencenin geldiğini görünce rahatsız oldular. Temel hak ve hürriyetlerin tüm devlet organlarını bağlayıcı hale getirildiğini, insan onurunun anayasal düzenin temeli olarak düzenlendiğini, hürriyeti sınırlamanın istisna olduğunu görünce tedirgin oldular. Yurt dışında yaşayan Türklerin hak ve menfaatlerini korumanın, devletin bir görevi olarak benimsendiğini ve Mecliste yurt dışındaki vatandaşlarımızın da temsil edilmesi için 15 milletvekili ayrıldığını görünce paniğe kapıldılar" diye konuştu.
Bu durumu yadırgamadıklarını söyleyen Akşener, "Sayın Erdoğan'ın dediği gibi 'Bunlar daha iyi günleri' Çünkü, daha yeni başlıyoruz. Bu arkadaşlara daha çok panik atakları yaşatacağız" ifadesini kullandı.
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki atamalara değinen Akşener, üniversitenin zincirleme biçimde hoyratça bir siyasi kadrolaşmaya, liyakatsiz atamalara, ucube bir yönetim anlayışına sahne olduğunu öne sürdü. Akşener, "Üniversiteyle hiçbir ilgisi olmayan üç akademisyen, tepeden indirme yöntemle aralarında İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin de bulunduğu üç fakülteye dekan olarak atandı. Bu kişiler akademisyen bile olmadıkları üniversitede dekan sıfatıyla yönetim kurullarına girdiler. Öğrenciler ve akademisyenler aleyhinde yüzlerce soruşturmaya katıldılar. Üniversitedeki işleyişi hiç bilmedikleri için usulsüz, hukuksuz, kararlar aldılar" dedi.
"Pahalılık vatandaşın canını yakmaya devam ediyor"
Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 9'a indirdiğini anımsatan Akşener, buna rağmen ülkede hiçbir şeyin değişmediğini belirtti. Meral Akşener, "Bu vesileyle bir kez daha görmüş olduk ki Merkez Bankası'nın politika faizinin düşük olması bir tek Sayın Erdoğan'ı mutlu etmeye yarıyor çünkü ekonomide herhangi bir sinyal etkisi yok. Dolayısıyla artık politika faizine de 'Erdoğan faizi' diyebiliriz. Sayın Erdoğan, her ne kadar faize karşı zafer kazanmış gibi nutuklar atsa da milletimizin yaşadığı gerçekler maalesef değişmiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Pazardaki pahalılığın vatandaşın canını yakmaya devam ettiğini, mutfaklardaki yangının büyüdüğünü söyleyen Akşener, memur, esnaf, emekli ve asgari ücretlinin enflasyon canavarının altında ezilmeye devam ettiğini savundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın enflasyona ilişkin açıklamalarını aktaran Akşener, şöyle konuştu:
"Ama bay krize göre artık sıra enflasyondaymış. Aklınca faizi halletti şimdi sıra enflasyona gelmiş. En son, 'Merak etmeyin, o da inecek' dedi. Tabii bu aslında olumlu bir gelişme. Çünkü hatırlarsınız kendisi uzun bir süre enflasyonun varlığını bile kabullenememişti. Sonrasında 'Enflasyon demesek, hayat pahalığı desek' diyerek işi iyice lakaytlığa vurmuştu. Ve bu yılın başından beri de enflasyon için düşüş tarihi vermeye çalışıyor. 'Martta düşecek' dedi, olmadı. 'Nisanda düşecek' dedi, olmadı. 'Mayısta düşecek' dedi, yine olmadı. Şimdi artık tarih de veremiyor. Üç vakte kadar edebiyatıyla konuyu geçiştirmeye çalışıyor.
Sayın Erdoğan'ın, kahve fallarına endekslediği enflasyonu düşürme masalında Tayyip Bey'i üzmeyen İstatistik Kurumu TÜİK'in katkılarını da saymazsak olmaz. Bu süreçte onlar da çok çektiler. Tayyip Bey'i mutlu etme yolunda çok başkan eskittiler. Sayın Erdoğan'ın istediği rakamı söylemeyen başkanlar sonbaharda düşen yapraklar gibi birer birer döküldüler. Adaya teker teker veda ettiler. Ve en sonunda TÜİK de çareyi her şeyi gizlemekte buldu. Mayıs 2022'den beri ayrıntılı veri açıklamayı durdurdu. Şimdi de hummalı bir biçimde baz etkisiyle, hesap oyunlarıyla milletimize 'enflasyon düştü' masalları anlatmaya hazırlanıyorlar. Ama yemezler, milletimiz artık son derece açık ve net bir şekilde görüyor ki bu iktidar artık ülkemizi yönetemiyor."
Yanında getirdiği bazı ürünleri gösteren Akşener, sütün litresinin geçen yıl kasım ayında 7,13 lirayken bu kasımda 15,5 liraya, bir kilo beyaz peynirin geçen yıl kasım ayında 32,89 lirayken bu kasımda 85,80 liraya, bir kilo toz şekerin geçen yıl kasım ayında 6,91 lirayken bu kasımda 24 liraya çıktığını kaydetti. Akşener, "Yalancının mumu yatsıya kadar. Hal böyleyken iktidarın mumu da artık seçime kadar. Giderayak sönmekte olan iktidar mumunun cılız ışığında durmak yok, yalana devam Sayın Erdoğan. Durmak yok, masala devam Sayın Erdoğan. Durmak yok, artık yolun sonu yakın Sayın Erdoğan" sözlerini sarf etti.
"Bütçede millet yok"
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Türkiye'nin içinde bulunduğu bunalımın sebebinin iktidarın uyguladığı politikalar olduğunu iddia etti.
Bütçe görüşmelerinde milletin farklı ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 26 önerge verdiklerini aktaran Akşener, bu önergelerinin hiçbirinin kabul edilmediğini dile getirdi.
Meral Akşener, Cumhuriyetin 100'üncü bütçesinin AK Parti'nin de veda bütçesi olacağını, bu bütçede ekonominin sorunlarını yapısal olarak çözecek hiçbir tedbirin olmadığını savundu.
Bütçede kamu yatırımları için ayrılan kaynağın çok yetersiz olduğunu öne süren Akşener, "Bay krizin tek amacının ekonomiyi seçime kadar yüzdürmek olduğu çok net bir şeklide anlaşılıyor. Israrla ve inatla sürdürülen yanlış politikaların bedeli vatandaşımıza yoklukla, yoksullukla, fakirleşmeyle ödetiliyor. Bu bütçede çiftçi, emekli, memur, asgari ücretli, öğrenci, EYT'li yok. Bu bütçede millet yok" dedi.
Vatandaşların fakirlikle mücadele ettiğini, iyi beslenemediği için çocukların boylarının uzamadığını ifade eden Akşener, Rüzgar Gülü projesiyle çocuklara yardım eden İYİ Partili Demre Belediyesinin çalışmalarının engellendiğini söyledi. Akşener, "Enesler, Haticeler, Furkanlar ağlarken; siz pudra şekeri çeken, acayip arabalara binen, tuhaf pantolon ve ceketler giyen, kocaman altın mıdır, pırlanta mıdır bilmediğimiz kolyeler takan, tuhaf traşlı ve sakallı gençler yetiştirdiniz. Sayın Erdoğan, sen ne yapıyorsun? Sen aç yatmanın ne olduğunu bilirdin, unuttun Sayın Erdoğan. Sen gece sofraya tek çeşit yemek koyup, kendi çatal veya kaşık uzatamamış, 'çocuklarım doysun' diyen bir annenin hassasiyetini bilirdin Sayın Erdoğan. Sana ne oldu? Sen ne oldun, saray seni ne hale getirdi Sayın Erdoğan?" diye konuştu.
"Sokak hayvanlarıyla ilgili haberleri endişeyle takip ediyoruz"
Uzun süredir sahipsiz sokak hayvanlarıyla ilgili haberleri endişeyle takip ettiklerini belirten Akşener, bu meselenin ülke için artık çok ciddi bir sorun haline geldiğini vurguladı.
Akşener, bu sorunun bazen masum çocukların canına mal olduğunu, bazen de sessiz canların canice katledilmesine sebep olduğunu anlatarak, "Bizim 11 yaşındaki Mustafa'mızın hayatını kaybetmesine de geçtiğimiz hafta Konya'daki barınakta yaşanan vahşete de zerre tahammülümüz yoktur" dedi.
Bu konuda bazı çalışmalar yaptıklarını anlatan Akşener, "Bizim için buradaki esas mesele yaşam hakkının ihlalidir. Nasıl ki tüm insanların onurlu bir yaşam hakkı varsa o insanlarla aynı dünyayı aynı toprağı aynı havayı paylaşan tüm canlıların da onurlu bir yaşam hakkı vardır. Dolayısıyla bizim anlayışımıza göre mesele yaşam hakkı olunca devlet de bu konuya duyarsız kalamaz. Sokaklarımızın milletimiz için güvensiz hale gelmesine de barınaklarımızın işkence merkezlerine dönüşmesine de razı olamayız." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin farklı şehirlerinden sokak hayvanlarına yapılan işkence haberlerini hatırlatan Akşener, o sessiz hayvanlara işkence eden vicdansızları lanetlediğini söyledi.
Hayvanlara işkence yapanlar için yürekleri soğutacak bir cezai yaptırımın kanunlarda bulunmadığını belirten Akşener, bu hareketlerin Kabahatler Kanunu'ndan çıkartılarak Türk Ceza Kanunu içerisinde değerlendirilmesi önerisinde bulundu.
Sahipsiz sokak hayvanlarının korunması ve sokaklarda güvenliğin sağlanması için bir çalışma yaptıklarını aktaran Akşener, barınaklardaki hayvanların kontrolsüz nüfus artışını önlemek için düzenli ve disiplinli bir kısırlaştırma programının hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
"Seçim, milletimiz için ya köprüden önce son çıkış ya da devam eden yıkımın son halkası demektir"
Akşener, il ve ilçe kongrelerini başlattıklarını yarın itibariyle 763 ilçenin kongresinin tamamlanacağını, 24 Aralık'ta da il kongrelerini başlatacaklarını ve tüm kongrelerin 29 Ocak 2023'te tamamlanacağını kaydetti.
Teşkilat mensuplarına seslenen Akşener, "Yaklaşan seçimler ülkemiz için hayati önem taşıyor. Bu seçim, milletimiz için ya köprüden önce son çıkış ya da devam eden yıkımın son halkası demektir" değerlendirmesini yaptı.
Kentlisinden köylüsüne, yakınından en uzağına kadar tüm vatandaşların kapısına gideceklerini dile getiren Akşener, "Çalmayan, çaldırmayan, çalışan, üreten ve liyakatle kalkınan Türkiye'yi, hep birlikte milletimize müjdeleyeceğiz. Şimdi bir kez daha sizlere sormak istiyorum; Benimle bu kutlu mücadeleye var mısınız? Nice engelleri aştığımız gibi bugün de önümüze dikecekleri her türlü duvarı yıkıp geçmeye var mısınız? Benimle omuz omuza iktidara yürümeye hazır mısınız?" diye konuştu.
"Seçmen, vazifesini doğru yapmayan siyasetin kulağını sandıkta çeker"
Öte yandan İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, grup toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını cevapladı.
Ağıralioğlu, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ile yaşadıkları tartışmaya ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:
"Biz kişilerle ilgili rezervlerle yürümüyoruz. 'Kazanacak aday sadece seçimi kazanacak değil, memleketi kazanacak aday, sadece kendi taraftarlarını değil bütün millete huzur verecek aday' diyoruz. Dört yıldır bir adaya elbise dikiyoruz. Şahısların üzerinde bir tartışma olmasını istemiyoruz. Koltuğa kimin değil, neyin oturacağını konuşuyoruz. Koltuğa merhamet, nezaket ve bütün farklılıkları kucaklayacak zenginlikte bir şefkat oturacak. Demokrasilerde vazifesini yapmayanların kulağını sadece millet çeker. Seçmen, vazifesini doğru yapmayan siyasetin kulağını sandıkta çeker."