Neden kriz sürekli geri dönüyor?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Mustafa YILDIRAN / Cumhuriyet Ü.İİBF

ABD borsalarında üst üste düşüşler ve çöküşler yeniden başladı. Gelişmeler gösteriyor ki, ekonomi de düzelmeden çok yeni çöküşün ayak sesleri duyulmakta. Neden ekonomi düzelmiyor? Veya sürekli çöküş korkusunda yaşamalıyız? Aslında sorunun cevabını vermek her zamankinden daha kolay, çünkü finansal piyasalarda olup biten hakkında herkesin az olsa artık malumatı var.

Bu soruya cevap vermeden önce dünya ekonomisini ikiye ayırmak gerekir. Bu ayrım üretenler-tüketenler, gelişenler-duranlar gibi. ABD ve AB ülkeleri bu ayrımda tüketenler veya duranlar grubundadır. Krizin temelinde bu ülkelerin (Putin'in deyimiyle) başkalarının sırtından geçinme odaklı ekonomi algılamaları gelmektedir. 1970'lerden beri kaybettikleri toprakların gelirlerini yeniden kurdukları küresel finansal mimari ile kendi bankalarında toplamayı 2000'li yıllara kadar sürdürdüler. Diğer ülkeler ise (üretenler veya gelişenler) bu ülkelerin mal ihtiyacını karşılamak ve hammadde sorunlarını çözümlemek için sürekli çalışıp didinerek vakit geçirdi, aynı dönemde. Bu ülkelerin vatandaşlarının yatırımları ve satılan hammaddelerin gelirleri finansal sistemde ABD ve AB ülkelerinin finansal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kullanıldı ve kullanılmaktadır. İşte krizin temelindeki kritik eşik burada yatmaktadır. Son krizde gelişen ülkelerin kaynaklarının ABD ve AB bankalarında çarçur edilmesiyle sistem tamamen çatırdamaya başladı. Ayrıca son küresel krizde küresel bankaların itibarını korumak için yapılan kamu yardımlarının devlet bütçelerine yükleri kaldırılamaz duruma geldi. Sırasıyla, İzlanda, İrlanda, Yunanistan, Portekiz, İtalya, İspanya gibi ülkeler yaklaşık bir yıldır AB ülkelerinde nasıl kurtulacağı tartışılmaktadır. ABD ise hem krizin en ağır yükünü yüklenmesiyle hem de elindeki kaynakları tüketmesiyle krizde en çok sıkıntı çeken ülkelerin başında gelmektedir. Şu anda başta ABD olmak üzere, İspanya, İtalya ve İngiltere gibi büyük Avrupa devletleri için de mali yapı açısından sıkışıktır. Bu ülkelerin küresel bankalardan muhtemel kayıpları finansal sistemi durma getirmiştir. Artık dünyada finans, emtia ve üretime dayalı kapitalizmin aynı anda merkezinin Hindistan, Çin ve Güney Amerika arasına kaymasının getirdiği sarsıntıları batılı devletler finansal ve iktisadi krizler olarak yaşamaya devam edecektir. Bu krizin doğal sonucu dünyada yeni ekonomik sistemin nasıl isleyeceği yeniden belirlenecektir.

Türkiye, krizde ortada kalan ülkeler arasındadır. Türkiye hem üretim hem tüketim esaslı bir gelişme gösteren ülkelerdendir. Temel sorunlar, dış ticaret açıkları, özel sektörün dış borçları ve bankacılık sistemine olan tüketici borçlarıdır. Türk ekonomisi genel anlamda bu sorunu absorbe edebilecek kapasitedir. En önemli avantajları arasında, ticarette Asya, Ortadoğu ve Afrika bağlantılarını artırmış olmasıdır. Bunun yanı sıra tecrübeli ekonomi yönetimi de Türkiye açısından önemli avantajlardandır.

Bu süreçte en önemli olan, hane halkı ve bireylerin ekonomik kararlarında aceleci olmamalarıdır. Muhtemelen en büyük sıkıntı dövizdeki dalgalanmalardan yaşanacaktır. Yalnız dolar alarak yüksek kazanç elde etmeyi planlayanlar açısından sıkıntılar yaşanabilir. Bu kriz özelikle ABD ve diğer batı devletlerinin ekonomideki yerlerini kaybetmelerinden kaynaklanan bir krizdir. Bu nedenle Dolar ve Avro gibi para birimlerinin değerinin aşırı yükselmesinden çok, dalgalanması daha muhtemeldir. Ayrıca altındaki değer artışı devam etse de, piyasada alım satım arasındaki değer farkı kısa dönemli yatırımcılar açısından önemli riskler taşımaktadır.

Sonuçta dünya ekonomisi yeniden yerine oturuncaya kadar krizler kaçınılmazdır. Bu krizler bazen sistemden, bazen de devletlerin eski pozisyonlarını korumak için yapacakları mücadelelerden kaynaklanabilir. Bu krizin kaderini değiştirebilecek tek hamle bir savaş olma ihtimalidir ki, pozisyonunu kaybeden devletlerin pozisyonlarını kaydeden devlet adamları tarafından dile getirilmektedir. Dünya ekonomisi ve insanlık açısından savaşla krize son fikri de son derece karanlık bir fikirdir. Bu aşamada Türk ekonomisinin güçlü kalması halinde yeni dönem Türkiye'nin aleyhine olmayacağı gibi, 'dünya yeniden kurulacak ve Türkiye daha güçlü pozisyonda yerini alabilecektir.'