Neden yeni ufuklar açılmasın?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

KAYSERİ'DEN / Mahmut SABAH

kayseri@dunya.com

Aklımın ermeye başladığı kırklı yıllar yokluk, yoksulluk ve de fakirlik yıllarıydı. Sonraki yıllarda da yoklukların yaşandığı, 'ekonomik krizlerin' birbirini kovaladığı sıkıntılı günlere tanık olundu.

Türkiye son elli yılın en ciddi ekonomik krizi ile Bülent Ecevit'in ikinci kez başbakan olduğu yetmişli yılların sonunda tanıştı. 1978-79 dönemi, 'en karanlık yıllar' olarak geçti ekonomi tarihine. Akaryakıt yoktu, tüpgaz yoktu, ampul yoktu. Dahası… Yaraya merhem olacak ilaç, tencere kaynatacak bir kaşık yağ yoktu o yıllarda. Halkın ne denli bir eziyet çektiği, 1980'de 24 Ocak kararlarının uygulamaya konulmasıyla anlaşıldı.

Krizler bununla da sınırlı kalmadı. Türkiye, 5 Nisan 1994 Çiller krizi, 28 Şubat 1997 Erbakan krizi, 16 Ağustos 1998 Rusya krizi, 17 Ağustos 1999 deprem krizi, 29 Kasım 2000 bankaların faiz krizi, 19 Şubat 2001 Sezer-Ecevit krizi ve de 11 Eylül New York İkiz Kuleler krizi ile sarsıldı. Şimdi de gündemde 'finansal kriz' var.

Bir bakıma  krizle yatıp, krizle kalkıyoruz. İşyerleri, fabrikalar yine sıkıntıda. İşveren tedirgin; işçi huzursuz. Sanayici yine önünü görememekten şikayetçi. Sorunun nedeni, önceleri 'durgunluk'tu, şimdi 'küresel finansal kriz'e bağlanıyor. Ülke ekonomisi, her krizde deprem etkisiyle sarsılıyor;  doğal olarak, Kayseri'de payına düşeni almaktan geri kalmıyor bu sarsıntıdan!

Kriz… Adı üstünde; varlık içinde yoklukla boğuşmak… Bolluk içinde darlığa boyun eğmek… Tabii, hepsinde olduğu gibi bu krizde de, çaresizlikten yakınıp, umutsuzluğa kapılmak…

Oysa; sızlanmanın, karamsarlığa kapılmanın çare olmadığı ortada. Zira Kayseri, iş erbabının özverisi ve kararlı duruşu sayesinde, birçok badireyi fazla yara almadan atlatmasını bilen, krizlere şerbetli bir ekonomiye sahip. Dolayısıyla, olumsuzluklara fazla kafa yormadan, kaynaklarını harekete geçirmek ve geleneksel girişimcilik ruhunu devreye sokmak suretiyle, önündeki bu dar boğazı da aşabilir.

Biline ki; kriz dönemlerinde ekonominin ufkunu açabilmenin yolu, birlik beraberlik ve dayanışmadan geçiyor. Bu şehirde kısır tartışma ortamından uzak durmasını bilen, dahası; "doğduğu toprakla ödeşme" uğraşı veren insanlar da var. Bu değerlere umut bağlayanlar hep kazanıyor, çağdaşlıktan kaçınanlar ise kaybediyor.

Kısacası; Kayseri ayrıcalığı olan bir kent. Derim ki; yakınmak yerine krizleri fırsat olarak kabullenmeli ve de bunu kendine yeni ufuklar açmanın yollarını aramada kullanmalı..