”Niye sadece Adana Belediye Başkanı?”

CHP lideri Baykal, "Adana Büyükşehir Belediye Başkanı da, Zahid Akman da, sen de, ben de soruşturulalım, hep soruşturulalım" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Adana Büyükşehir Belediye Başkanı da, Zahid Akman da, sen de, ben de soruşturulalım, hep soruşturulalım. Niye sadece Adana Belediye Başkanı? Sen Akman'ı niye saklıyorsun, koruyorsun, gerekçeni çık söyle" dedi.

Baykal, partisinin TBMM Grubunda, YÖK'ün, KKTC hariç yurt dışında liselerde okuyanların, Türkiye'de sınavsız üniversiteye girebileceğine yönelik 18 Şubatta bir karar aldığını söyledi.

Türkiye'de okuyanlar üniversiteye giremezken, yurt dışındaki okullardan süzülüp gelenlerin, bütün üniversitelere istediği gibi girebileceğini belirten Baykal, bunların, "alıştırma, zemin oluşturma girişimleri olduğunu" savundu.

Baykal, "Sınav olacaksa herkes sınava girecek olmayacaksa hiç kimseye sınav olmayacak" dedi.

"Deniz Feneri iktidarın simgesi"

Baykal, "Deniz Feneri konusunun, iktidarın simgesi haline geldiğini" öne sürerek, "Zaman zaman bu iktidar çekip gittikten sonra, acaba AKP dönemini neyle hatırlayacağız diye kendime soruyorum. Bir, AKP'yi Deniz Feneriyle diğeri de Habur kapısındaki hukuka tecavüz olayıyla, hukuki ve siyasi skandalla hatırlayacağız" görüşünü savundu.

Deniz Baykal, Almanya'da, ikinci dalga Deniz Feneri soruşturmasıyla ilgili olarak Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Reklam ve Pazarlama Müdürü İsmail Karahan, RTÜK üyesi Zahid Akman ve Deniz Feneri eski yöneticisi, eski Kanal 7 Muhasebe Müdürü Harun Kapıyoldaş aleyhine hazırlanan iddianamenin Ağustos 2009'da Frankfurt 29. Ceza Dairesinde dava açılması talebini içerdiğini belirtti. Baykal, Almanya'nın, Türkiye'den bu kişilere, mahkeme ilamının tebliğ edilmesini istediğini ancak tebligatın sadece 1 kişiye yapılabildiğini söyledi.

"Biz kendimiz gereken şekilde yargılamıyoruz, adamların yapacakları yargılama için tebligatı da yapmıyoruz" diyen Baykal, "Niçin acaba? Bunların imtiyazı nedir? Bunlar kimin himayesi altındadır? Her gün sağa sola caka satan hangi hükümetin, o hükümetin hangi mensubunun, başbakanın mı yardımcısının mı kimin himayesi altındadır, adalet bakanının himayesi altında mıdır? Türkiye'yi bir sanığa tebligat yapmaktan aciz bir ülke konumuna düşürmenin, sorumluluğunu bunlar nasıl taşıyorlar?" sorularını yöneltti.

Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anlaşılıyor ki çok özel bağlar, yakınlıklar var. Hısım, akrabalık bile benim gözümde bunu izah etmeye yetmez. Başbakan'ın, bir hısım akrabasıyla ilgili suçlama yapıldı, 'gereği neyse yapın' dedi. Burada da desene kardeşim, niye diyemiyorsun burada? Ayırım yapmak çok mu zor çok mu iç içe geçmiş?

Başbakan, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı soruşturulsun diyor. Adana Belediye Başkanı da soruşturulsun Zahid Akman da sen de ben de soruşturulalım, hep soruşturulalım. Niye sadece Adana Belediye Başkanı? Sen Akman'ı niye saklıyorsun, koruyorsun, gerekçeni çık söyle."

"Silahlı Kuvvetlerden elinizi çekiniz"

Siyasete, partiye göre Silahlı Kuvvetler yapılmaya kalkışılması durumunda da çok büyük sıkıntıların çıkacağını dile getiren Baykal, ''Tarihimiz bunun pek çok örneğiyle doludur. Bu da uzak durulması gereken bir olaydır. Elinizi kışlanın içine sokarsanız, o paşa, bu paşa demeye kalkarsanız bunun arkasından çok kötü şeyler gelir'' diye konuştu.

Bu konuda son zamanlarda sıkıntılı günler yaşandığını ifade eden CHP lideri Baykal, Türkiye'de siyaset-ordu ilişkisinin engebeli bir geçmişi olduğunu, 12 Mart ve 12 Eylül'de askeri darbelerin yaşadığını anlattı.

Bu olayların Türkiye için çok ciddi ders çıkarılması gereken laboratuvar olduğunu ifade eden Baykal, CHP olarak 12 Mart'a da 12 Eylül'e de bütün askeri müdahalelere de lafta değil somut biçimde karşı tavır takındıklarını söyledi.

Baykal, ''Bizim askere saygımız vardır, ama biz diyoruz ki herkes kendi işini yapacaktır. Asker askerliğini, siyasetçi siyasetini yapacaktır. Bu ilke etrafında daima tavır takındık'' diye konuştu.

Baykal, şöyle devam etti:

''Fiili müdahalelerin içinden çıkıp gelmiş bir siyasi parti ve kadro olarak açıkça ifade ediyorum ki askerin siyasete müdahalesinin karşısında en büyük güvence CHP'dir. Yine bu askeri müdahalelerin içinden başı dik, alnı ak , onuruyla çıkmış bir siyasi kadro olarak açıkça ifade ediyorum ki TSK'ya karşı yapılacak bütün tertiplerin karşısında da yine CHP vardır. Kimse bu olayları kendi özel hesabı için kullanmaya kalkmasın. Kimse hesabını görmeye, intikamını almaya, kendi amaçlarına ulaşmaya yönelik bir arayış içinde bu yaşadığımız tarihi kullanmaya kalkmasın.

'28 Şubat, 28 Şubat' diyorlar. 28 Şubat'tan sonra (iyi ki yapıldı, Türkiye'nin önü açıldı) deyip kendi siyasetlerinin önünün açıldığını gören insanlar, şimdi bu olayların en büyük ıstırabını çekmiş insanlara demokrasi dersi vermeye kalkıyorlar. Siz önce 28 Şubat süreci içinde hangi ilişkiler içine girdiğinizi, 28 Şubat'ın sizin siyasi istikbalinize hangi katkıları yaptığını bir açıkça gündeme getirin. Niçin herkese bir kulp takıyorsunuz da 8 yıl önce, 10 yıl önce yapıldığını söylediğiniz olayların hesabını soruyorsunuz da 28 Şubat olaylarının hesabını sorma gereğini niye duymuyorsunuz. Birilerinin 8-10 yıl önce aklından darbe yapmayı geçirmiş olabileceği iddiasıyla en büyük suçlamaları yapıyorsunuz da resmen darbeyi yapmış, suçsuz insanları asmış, binlerce insana ıstırap çektirmiş olanlardan niye hesap sormuyorsunuz. Tarihin tutanaklar ortada. Hiç kimse yaşadığımız olayları kendi siyasetinin dayanağı haline getiremez. Hepimiz demokrasi istiyoruz. Hepimiz Silahlı Kuvvetler saygın, bütünleşmiş, güçlü bir kurum olarak varlığını sürdürsün istiyoruz. Ama kenarından köşesinden müdahale oraya buraya çekmeye çalışan, masum insanlara haksız suçlamalar yapan, insanların intiharlarını kaçınılmaz kılan bir anlayışı da reddediyoruz. Silahlı Kuvvetlerden elinizi çekiniz. Uydurma gerekçelerle, yapay bahanelerle Türkiye'nin kurumlarını tehlikeli bir sürecin içine sokmayın.''

Bu konularda ilginizi çekebilir