Not artışı Türkiye'yi sıcak paraya boğdu

Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu "yatırım yapılabilir" seviyeye getirmesinden bu yana sıcak para girişlerinde patlama yaşandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME


 Kasım 2012-Şubat 2013 döneminde 15.4 milyar dolara ulaşan kısa vadeli sermaye girişleri, aynı ayları kayşayan bir önceki döneme göre yüzde 100'ün üzerinde artış gösterdi.


Talip AKTAŞ


Not artışı, beklendiği gibi kısa vadede sıcak para akımına yol açtı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Kasım ayı başında, uzun dönem yabancı para cinsinden kredi notunu bir basamak artırarak BBB-'ye çıkararak Türkiye'yi "yatırım yapılabilir" ülke kategorisinde görmesi, bu tarihten itibaren kısa vadeli sermaye girişinde ve dış kredilerde hızlı bir artışa neden oldu. Kasım 2012-Şubat 2013 arasındaki dört aylık dönemde doğrudan yatırımlar dışındaki brüt sermaye girişi 25.8 milyar doları buldu.

DÜNYA'nın ödemeler dengesi verilerinden yaptığı hesaplamalara göre, Kasım-2012'den bu yılın şubat ayına kadar geçen dört aylık dönemde doğrudan yatırımların toplamı 2 milyar 950 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Kasım 2012-Şubat 2013 döneminde gelen sıcak paranın toplam büyüklüğü ise 15 milyar 376 milyon lira olarak belirlendi. Bir önceki yılın aynı döneminde 5 milyar 750 milyon dolar doğrudan yatırım, 7 milyar 647 milyon dolar sıcak para girişi yaşanmıştı.

Böylece, söz konusu dönemler itibarıyla, Fitch'in not artışıyla birlikte doğrudan yatırımlarda yüzde 49.7 oranında düşüş kaydedilirken, sıcak para girişinde yüzde 101 oranında artış gözlendi. Sıcak para kapsamındaki kısa vadeli sermaye girişlerinin toplamı 2011 yılının tamamında 22 milyar dolar, geçen yılın tamamında ise 41 milyar dolar düzeyindeydi.
Son dört ayda yaşanan 28 milyar 746 milyon dolarlık sermaye girişinin yaklaşık 3 milyar dolarlık bölümü doğrudan yatırımlara ve 4.4 milyar dolarlık bölümü rezervlere giderken 20 milyar dolara yaklaşan bölümü ile cari açık finanse edildi.

Doğrudan yatırım aleyhte gelişti

Kasım 2012-Şubat 2013 dönemleri itibarıyla, Türkiye'ye giren doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında önemli ölçüde düşüş meydana gelirken, Türklerin yatırımcıların yurtdışına doğrudan yatırımları ise kayda değer oranda artış gösterdi. Şubat ayı itibarıyla son dört aylık dönemde Türk yatırımcıların yurtdışında yatırım için çıkardıkları paranın toplamı 1 milyar 237 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam, bir önceki dönemde 967 milyon dolar düzeyindeydi. Buna göre, Türk yatırımcıların yurtdışındaki yatırımlarında söz konusu dönemler itibarıyla yüzde 28'lik artış yaşandı. Böylece bir önceki dört aylık dönemde 4 milyar 783 milyon dolar seviyesinde bulunan doğrudan yatırımların net tutarı, son dört aylık dönemde 1 milyar 713 milyon dolara gerilemiş oldu. Net doğrudan yatırımlardaki düşüş de yüzde 64 olarak belirlendi.

Dış kredi girişi daha da hızlandı

Türkiye'ye not artışından bu yana geçen dört aylık dönemde gelen sıcak paranın 3 milyar 117 milyon dolarlık bölümü hisse senetlerine giderken, devlet iç borçlanma senetlerine (DİBS) giden miktar ise 12 milyar 284 milyon doları buldu.
Not artışından sonra özellikle, özel sektörün ve bankaların yurtdışında borçlanmalarında da büyük bir artışın yaşandığı dikkati çekiyor. Nitekim şubat itibarıyla son dört aylık dönemde bankalar tarafından yurtdışından kullanılan kredilerin neti 5 milyar 377  milyon dolar, özel kesim tarafından kullanılan kredilerindeki net tutarı da 8 milyar 947 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.  Bu rakamlar, aynı ayları kapsayan bir önceki dönemde sırasıyla 3.9 milyar dolar ve -728 milyon dolar seviyesindeydi,

Merkez Bankası da uyarmıştı

Not artışının kısa vadede doğrudan yatırımlara etkisini ölçmek elbette ki mümkün değil. Uzun vadeli planlama ve kararlar gerektiren ve doğrudan yatırımların ölçümlenmesi de ancak uzun vadeyi gerektiriyor. Ancak Fitch'in not artışının, yapılan değerlendirmeler paralelinde, kısa vadeli sermaye girişlerinde ve bankalar ile özel sektörün yurtdışından borçlanmalarında önemli bir artışa kaynaklık ettiği görülüyor. Nitekim Merkez Bankası da kredi notunun artırılması öncesinde, not artışıyla birlikte benzer ülkelerde yaşandığı şekilde Türkiye'ye de kısa vadeli sermaye girişlerinin yoğunlaşabileceğine dikkat çekmiş ve şu görüşü dile getirmişti: "Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmesi, düşük maliyetli ve uzun vadeli dış finansmana ulaşımı daha da kolaylaştırabilecektir. Bu durum, Türkiye ekonomisinin daha sağlıklı ve şoklara karsı daha esnek hale gelmesine katkıda bulunabilecektir. Ne var ki, mevcut konjonktür göz önüne alındığında, dış finansmana erişimin daha
kolay ve düşük maliyetli hale gelmesi, uzun vadede finansal sektörün, firmaların ve hanehalkının bilanço yapıları üzerinde risk olusturabilme potansiyeli taşımaktadır. Bu riskleri kontrol altında tutabilmek amacıyla, önümüzdeki dönemde makro ihtiyati tedbirlerin öneminin daha da artacağı düşünülmektedir."
Merkez Bankası, geçen yılın son "Enflasyon Raporu"nda da kısa vadeli sermaye girişlerinin yaratabileceği olası risklere ilişkin olarak dile getirdiği uyarıda, "Kısa vadeli sermaye akımlarında yaşanabilecek ivmelenme, hızlı kredi genişlemesi ve ulusal para üzerinde oluşabilecek değerlenme baskısı, ülkemizi makro finansal risklere maruz bırakabilecek ve ekonomimizdeki dengelenme sürecini yavaşlatabilecektir" görüşünü dile getirmişti.