”Nükleer enerji, İran'ın da hakkı”

İran'ın nükleer programına 'insani amaçlı olmak' kaydıyla destek veren Başbakan Erdoğan, İsrail-Türkiye ilişkilerini de yorumladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TAHRAN - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İran'ın nükleer programı hakkında bir soruyu yanıtlarken, "İnsani amaçlı olarak nükleer enerjiyi kullanmak her ülkenin en tabii, doğal hakkıdır" diye konuştu. İsrail-Türkiye ilişkilerine de değinen Başbakan Erdoğan, "Hiçbir zaman Türkiye'nin siyasi iradesi üzerinde iradeyi kabul etmeyiz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliğinde Türk ve yabancı gazetecilerin katılımıyla basın toplantısı düzenledi. "Üç yıl aradan sonra dost ve kardeş ülke" İran'ı tekrar ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin, İran ile ilişkilerine her alanda özel bir önem verdiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, "Dostça ilişkilerimiz içişlerine karışmama ilkeleri ve iyi komşuluk temelinde memnuniyet verici şekilde gelişmektedir. Çok taraflı ekonomik ve siyasi birçok girişimde Türkiye ve İran birlikte yer almaktadır" diye konuştu.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye, bölge ve dünya barışı için bir öneride bulunmaktadır: 'Komşularınla dost ol'... Ve bizler 7 yıllık iktidar dönemimizi gerek komşularımızla, gerek dış dünyayla tamamıyla dost kazanma üzerine tesis etmiş bir ülkeyiz. Bunda da başarılı olduk, 7 yıldır da bunu kararlı bir şekilde izliyoruz. Bir zamanlar savaşmanın eşiğine geldiğimiz bazı komşularımızla bugün öyle güçlü dostluklar kurduk ki artık aramızda vizeleri kaldırmak suretiyle Suriyeli kardeşlerimiz Türkiye'ye, Türkiye'den vatandaşlarım rahatlıkla Suriye'ye geçebilmektedir.

Çevresinde barış ve dostluk kuşağı oluşturan her ülke, dolaylı olarak dünya barışını da sağlamış olacaktır. Dünya barışına da ciddi katkılarda bulunmuş olacaktır. Dünya barışı, gerçekten hasretle beklenen, arzulanan bir süreç. Ne yazık ki şu anda gün geçmiyor, bir ülkeden patlayan bombaları duymayalım veya bir ülkeden bu patlayan bombalarla onlarca yüzlerce insanın öldürülmüş olduğunu duymayalım. Bu tabii küresel barışın arzulandığı 21. asra giriş sürecinde hedeflerin tutmadığını gösteriyor ve aktörlerin bu noktada görevini hakkıyla doğru bir şekilde yerine getirmediğini gösteriyor."

Dış ticaret hacmi artıyor

Başbakan Erdoğan, basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. İran'a ziyaretinin, ikili ilişkiler ve bölgesel, küresel sorunları değerlendirmeye yönelik olduğunu kaydeden Erdoğan, Türkiye ile İran'ın bölgede yapacakları çok şeyler olduğunu ifade etti.

Tüm bu konuları, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ve İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi ve İran Meclis Başkanı Ali Laricani ile yaptıkları görüşmelerde değerlendirme fırsatı bulduklarını anlatan Erdoğan, bakanların muhataplarıyla, Parlamento Dostluk gruplarının birbirleriyle aynı yönde görüşmeler yaptıklarını kaydetti.

Erdoğan, dün Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Rahimi ile Sanayi Ticaret ve Madenler Odasında İran ve Türk iş adamlarına hitap ettiklerini anımsatarak, iki ülke iş adamlarının sektörel anlamda tanışmasının zemininin oluşturulduğunu dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, "İki yıl içinde 1'e 6 neredeyse dış ticaret hacmi artan iki ülke durumundayız. Bunu da yeterli bulmadığımızı söyledik. 2011 sonu itibarıyla 20 milyar dolarlık bir hedef belirlemiştik. Sayın Rahimi, 'Niye 30 milyar dolar olmasın' diye yeni bir hedef belirledi. Biz de kendilerine, 'Gökten ne yağar ki, yer kabul etmez' dedik. Eyvallah. Bu ziyaretimizin ana esprisi budur" diye konuştu.

"Türkiye'nin siyasi iradesi üzerinde iradeyi kabul etmeyiz"

İran'a yaptığı ziyarete ilişkin bir soruya karşılık Erdoğan, ziyaretinin sonuçlarına ilişkin açıklamalar yaptığını hatırlatarak, şunları söyledi:

"Çok çok verimli görüşmeler yaptığımızı söyledim. Bunu bir takvim içinde hayata geçireceğiz inşallah. Müşterek olarak bölgemizin sorunları üzerinde atmamız gereken adımları konuştuğumuzu söyledik, işin siyasi boyutudur bu. Ekonomik boyutunu anlattım. Bütün paylaşım noktasında neler yapabileceğimizi anlattım, konuştuk ve bizim dış politikayla ilgili ana ilkemiz, 'düşman kazanma, dost kazan' bunun üzerine. Siyasette uluslararasında da ulusal baz da da kaybetmek, biraz ağır ifadeyle intihar çok kolaydır. Ama kazanmak çok zordur. Biz bunları siyasi tarihte, yakın siyasi tarihte de geçmişte de gördük."

Başbakan Erdoğan, Türkiye-İsrail ilişkilerine ilişkin bir soruya, "İsrail-Türkiye ilişkileri zaten malum ve hakkaniyet ölçüleri içinde her zaman münasebetlerimizi devam ettiririz. Ama hiç bir zaman Türkiye'nin siyasi iradesi üzerinde iradeyi kabul etmeyiz. Türkiye kendi siyasi iradesini kendisi belirler ve bu istikamette de adımını atar" yanıtını verdi.

"Nükleer enerji, her ülkenin en doğal hakkı"

İran'daki nükleer enerji çalışmalarıyla ilgili bir soru üzerine de Başbakan Erdoğan, "Her şeyden önce bir defa Türkiye şu anda nükleer silahlanma noktasında nerede olursa olsun bunun engellenmesine yönelik bir tavrın içindedir" dedi.

Bu yöndeki görüşlerini 64. BM Genel Kurulu çerçevesindeki BM Güvenlik Konseyi Toplantısında da dile getirdiğini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Özellikle nükleer silahların yayılmasının engellenmesi konusunda daimi üyelerin ilk adımları atması gerektiğini söyledim, hepsinin huzurunda. Onlar bu adımları atacak ki, nükleer silahların dünyamızda yayılmasını engelleme çalışmaları ilgi, rağbet görsün. İnsani amaçlı olarak nükleer enerjiyi kullanmak her ülkenin en tabii, doğal hakkıdır. Bu İran'ın da Türkiye'nin de hakkıdır."

"Davos'taki olay spontane bir gelişme"

Bir gazetecinin, "Davos'ta bir tartışma söz konusu oldu, orayı terk ettiniz. İsrail'in politikalarıyla ilgili bazı eleştirileriniz oldu. Acaba bu bir dönüş mü? Batı'dan ayrılıp bölgeye yönelmekle ilgili mi?" sorusuna, Erdoğan şu yanıtı verdi:

"Oradaki (Dovos'taki) olay spontane bir gelişmedir. Önceden planlanmış bir gelişme değildir. Bizim oradaki bu tavrımızı Batı'ya karşı olmak gibi, değerlendirme ayrı bir yanlıştır ve biz Batı'yla da Doğu'yla da ilişkilerini en iyi şekilde devam ettirmenin gayreti içerisinde olan bir ülkeyiz. Türkiye'nin bir yüzü Batı'ya bakıyor, bir yüzü Doğu'ya bakıyor. Biz, bir taraftan Batı'nın hem girişi, hem de Doğu'dan gelip Batı'ya giriş kapısıyız. Doğu'ya baktığımız zaman, bir taraftan Doğu'ya giriş ve Doğu'dan da Batı'ya girişinin ilk kapısıyız. Böyle bir durum var."

Başbakan Erdoğan, şimdi siyasi, askeri, ticari, kültürel her alanda Batı ile de Doğu ile de ilişkileri sürekli olarak geliştirmenin gayreti içinde olduklarını vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Bunlardan bir tanesi bizlerin AB sürecidir ve biz bu AB süreci içerisinde müzakereci bir ülke konumundayız. Bunun yanında NATO'nun üyesiyiz, birçok Batılı ülkelerle bir arada olan bir ülkeyiz... Ve yapımızın demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak zaten şekillenmesinin neler ifade ettiği zaten çok açık net ortadır. Ve biz bu vesileyle bundan sonraki süreci de aynı kararlılıkla aynı şekilde devam ettiriyoruz.

Herhangi bir olay bizim bir yerden kopup, bir yere varmamız gibi tanımlanmamalı. Biz bugüne kadar süreci nasıl götürdüysek bundan sonra da aynı şekilde götürüceğiz. Tabii ki, şunu da ifade edeyim, menfaatlerimizi de bir tarafa atmamız mümkün değil. Ülkemizin çıkarları, menfaatleri de her zaman her yerde her şeyin de önündedir. Çünkü insanımızın refah düzeyini yükseltmenin gayreti içerisinde olacağız."

"Moskova ziyaretim olacak"

Erdoğan, nükleer enerjiyle ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi:

"Nükleer silahlanmayla ilgili düşüncelerimi zaten söyledim. Ama nükleer enerji konusunda Türkiye zaten şu anda bir adım atmıştır. Bildiğiniz gibi Rusya Federasyonu'yla görüşmelerimiz devam ediyor. Çok kısa bir süre içerisinde artık bu konuda da kararımızı vermemiz gerekiyor. Karar aşamasındayız diyebilirim. Ve bu konuda arkadaşlarımız çalışmalarını tamamlıyorlar. Ardından büyük ihtimalle benim bir Moskova ziyaretim olacak ve böylece işi neticelendireceğiz."