Öcalan: Taşeronluğum bitti, özgür hareket alanı verin

Abdullah Öcalan'ın avukatlarına 27 Temmuz Çarşamba günü yaptığı belirtilen açıklamalar ANF'de yer aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA – İmralı cezaevinde bulunan Abdullah Öcalan'ın Türkiye'de devlete ve Kandil yönetimine avukatları aracılığıyla “Benim yapacaklarım bitti. Bundan sonra benim rolümü sürdürmem için sağlık, güvenlik ve özgür hareket alanının sağlanması gerekiyor. Artık bunlar olmadan hiçbir şey yapmıyorum” mesajı gönderdiği belirtildi. Öcalan, “Kandil ve devlet beni taşeron olarak kullanıyor” diye yakındı.

Abdullah Öcalan'ın avukatlarına 27 Temmuz Çarşamba günü yaptığı belirtilen açıklamalar ANF'de yer aldı.

Öcalan'ın sağlığıyla ilgili olarak, “Sağlığımı soranlara şunu söyleyebilirim, sorunlarla boğuşuyorum, nasıl boğuştuğumu sorabilirler. Önemli olan bizim bu boğuşmadan nasıl bir sonuçla çıkacağımızdır” dediği belirtildi.

Öcalan'ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

"Beni taşeron olarak kullanıyorlar"

"Ben burada pratik önderlik yapamayacağımı, bu şartlarda bunu sürdüremeyeceğimi söylemiştim. Her iki taraf da bana bir şeyler söylüyorlar. Devletin-AKP'nin zaten ne yaptığı ortada. Her iki taraf da beni idare ediyor. Aslında bu bir şantajdır. Kandil beni taşeron olarak kullanıyor. Devlet de heyeti taşeron olarak kullanıyor. Her iki taraf da beni taşeron olarak kullanıyorlar.

"Benim yapacaklarım bitti"

Benim yapacaklarım bitti. Bundan sonra benim rolümü sürdürmem için sağlık, güvenlik ve özgür hareket alanının sağlanması gerekiyor. Artık bunlar olmadan hiçbir şey yapmıyorum. Bu şekildeki pozisyonum devlete de, Kürtlere de zarar veriyor. Bazıları da ‘Öcalan bu şartlarda orada yönetemez, yapamaz, içeriden pratik önderlik yapılamaz' diyordu. Doğru söylüyorlar. Bu koşullarda barış görüşmesi yapılamaz.

"Hükümete açık mektubumdur"

Ben taşeronluk yapmayacağım. Heyete de söyledim, Erdoğan'a da çağrı yaptım. Gerillayı güvenli bir alana çekeceğim demiştim. Ama buna dahi imkân tanımadılar. Ben daha ne yapayım. AKP savaş istiyor, çözüm istemiyor. Bu şekilde, Başbakanın o çokça değer verdiği anaların gözyaşları böyle dinmez. Anaların gözyaşını dindirmek için silahlı güçleri güvenli bir yere çekeyim diyorum, buna bile cevap vermiyorlar. Tersine her gün operasyonlar var, çatışmalar yaşanıyor, asker, gerilla ölüyor. Kanın aktığı yerde barış nasıl gelişir? Hükümete açık mektubumdur. Eğer gözyaşının dinmesini istiyorsanız, gerillayı güvenli bir yere çekmemin yolunu açın. Böyle yaparsanız bir hafta içinde çözeriz.

"Bundan sonra bu koşullarda ben yokum"

Ben heyete de bu şartlarda daha fazla sürdüremeyeceğimi anlatmıştım. Heyetle herhalde bir kez daha görüşürüm. Bu kararımı onlara da anlatacağım. Bundan sonra her iki taraf anlaşabilirlerse anlaşsınlar. Bundan sonra bu koşullarda ben yokum. Kendi aralarında anlaşıyorlarsa anlaşırlar, savaşıyorlarsa savaşırlar, ben karışmıyorum.

"Rol almamı isterlerse üç şartım var"

Benim rol almamı isterlerse üç şartım var; sağlık, güvenlik ve özgür hareket etme. Bu üç şartı sağlayabiliyorlarsa ben devam ederim. İki taraf da rolüm konusunda anlaşırlarsa, sağlık, güvenlik, özgür hareket alanı yaratırlarsa, rolümü oynarım. Bu şartları sağlayamıyorlarsa ben daha fazla devam etmeyeceğim.

Bu konularda ilginizi çekebilir