Ömer Çelik'ten Baykar İddialarına yanıt

Son dakika haberi... AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik muhalefetin Baykar iddialarına da yanıt verdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları şu şekilde;

Cumhurbaşkanımız bulunduğu her platformda milletimizin iradesini ortaya koymuştur. Yıkım siyasetine karşı son derece kararlı bir şekilde mücadele etmiştir.

"Bütün yüzyılların en sıcak ayını geçirdik"

AK Parti Genel Merkezi'mizden bir kez daha Cumhurbaşkanımızın üstün başarılarının devamını diliyoruz.  Sıfır Atık Danışma Kurulu'nun ilk toplantısı gerçekleşti. Bütün yüzyılların en sıcak ayını geçirdiğimiz ifade edildi. BM Genel Sekreteri, dünyanın küresel ısınmadan küresel kaynamaya geçtiğine vurgu yaptı. Çevre konusunda Sayın Emine Erdoğan'ın başlattığı inisiyatif küresel bir konu haline gelmiştir.

"Darbelere destek vermek açısından CHP'nin kötü bir sabıkası var"

Darbelere destek vermek açısından CHP'nin kötü bir sabıkası var. Geldiğimiz noktada hala seçim sonuçlarını kabul etmeyen bir tablo içerisindeler. Ortaya çıkan tablo gerçekten vahimdir. Vatandaş 'iyi ki Kılıçdaroğlu kazanamamış' diyor.

Çelik'ten Baykar iddidalarına yönelik açıklama

Muhalefet etmenin de bir seviyesinin olması lazım. Burada kullanılan İHA ve SİHA'larına ses çıkarılmazken Baykar'ın İHA/SİHA'larına yönelik bir karapropaganda yürütüldüğünü gördük. Fiyatlar dünya standartlarının altında fiyatlar. Ama tabi meselenin muhalefet etmek adı altında maalesef muhalefetlik kavramını da kirleten bir şekilde yürütüldüğünü gördük.

"Kur'an-ı Kerim'e saldırılar konusunda kirli bir siyaset yürütüldüğünü bir kere daha görüyoruz"

Gündemimizde olan ve olmaya devam edecek bir konu da Kur'an-ı Kerim yakma eylemleri. Bunlar nefret suçlarıdır. Maalesef Avrupa'da Kur'an-ı Kerim'in yakılmasıyla ilgili eylemlerin ifade özgürlüğüyle hiçbir ilgisi yoktur.

BM bunların suç teşkil ettiğini ve karşı çıkılması gereken bir eylem olduğunu karar almıştır. Nitekim burada gelinen noktada şöyle bir tablo ortaya çıkmıştır. İfade özgürlüğü konusunda yerine getirilmesi gereken sözler yerine getirilmeyince bu sefer din özgürlüğü gibi şeyler ortaya çıkmıştır.

İfade özgürlüğü herhangi bir şekilde din özgürlüğünü engelleyecek ve saldırı yapılacak düzeyde olmamalıdır. Büyük bir kriz ortaya çıkar. Biz bu devletlere üzerinize yapın dediğimizde demokrasinin ifade ettiği hak ve özgürlükler çerçevesinde üzerine düşeni yapın diyoruz.

Bir yerde Tevrat'a yapılacak bir eylem yapılacağı zaman bu engelleniyor. Tevrat, İncil, Kur'an-ı Kerim hiçbir kutsal kitaba karşı eylem düzenlenmemelidir. Burada da bir kirli siyaset yürütüldüğünü bir kere daha görüyoruz.

"Rum kesimi'nin yürüttüğü siyaset KKTC'yi eşit bir devlet olarak görmekten uzak"

KKTC'ye açılan temsilciliğin tabi ki kıymeti vardır. Ama esas olan bunun ötesinde bir şeydir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'da bunu ifade etti. Artık tükenen ve hiçbir sonuç içermeyen görüşmelere devam etmeyeceğiz. Şimdi Rum tarafının yürüttüğü siyaset, KKTC'yi eşit bir devlet olarak görmekten uzak hatta Kıbrıs Türklerini eşit bir toplum olarak görmekten uzaktır. 

Bütün bu bölge Akdeniz AB’nin kararının bedelini ödüyor. Kıbrıs Cumhuriyeti diye bir Cumhuriyeti Rumlar tek başına temsil edemezler, Türk tarafının onayı yoktur.

Oraya çıkan tablo, AB’nin aldığı karar bütün Akdeniz’de herkesin bedel ödemesine yol açıyor. 20 Temmuz törenlerinde Cumhurbaşkanımız açık ve net bir ifade kullanmıştır. Oraya Cumhurbaşkanı binası yapılıyor Rumlar ondan bile rahatsız oluyor. İki devletli çözümü konuşmanın aşamasına gelinmiştir. KKTC’nin edindiği pozisyon önemli bir pozisyon olmuştur.