Ortadoğu'da karanlığa çekiliyoruz
MHP TBMM Grup Toplantısında konuşan Genel Başkan Bahçeli, "Suriye'nin içişlerinden sonra Irak'a el atan iktidar zihniyetinin, arkasındaki suflör tarafından karanlığın içine çekildiği görülmektedir" dedi.
ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Suriye'nin içişlerinden sonra Irak'a el atan iktidar zihniyetinin, arkasındaki suflör tarafından karanlığın içine çekildiği görülmektedir" dedi. Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti'nin, dış politika alanındaki savrulmaları ve sürekli kriz üreten zihniyetinin her gün aşama kaydettiğini" öne sürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, gittiği her yerde, konuştuğu her platformda, "takılmış plak" gibi Suriye'yi diline doladığını, bu ülkeye yönelik muhtemel bir müdahalenin alt yapısını oluşturmaya çabaladığını ileri süren Bahçeli, "Ne var ki demokrasiden, özgürlüklerden ve halkın tercihlerinden bahsederken tenakuza düşmekten de kendisini alıkoyamamıştır. Suriye'de demokrasi açığını vurgulayan Başbakan, aynı vizyonu paylaşmaktan mutluluk duyduğu Katar ve sık sık müşterek planlarını gözden geçirdiği Suudi Arabistan'da demokrasinin 'd'sinin bile bulunmadığını nedense görememiştir" diye konuştu. Bahçeli, hükümetin, Irak Merkezi Yönetimi ile gerilimi artıran ve husumeti yaygınlaştıran bir tavır içine girdiğini savundu.
"Küresel plan ve tezler doğrultusunda, Irak'ı merkezine alan mezhep geriliminin tarafı ve tetikleyicisi haline gelen Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti, Tarık El Haşimi'nin kışkırtmasıyla Nuri El Maliki hasmı haline gelmiştir" ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti: "Suriye'nin içişlerinden sonra Irak'a el atan iktidar zihniyetinin, arkasındaki suflör tarafından karanlığın içine çekildiği görülmektedir. Irak'ın bütünlüğünden bahsederken, aslında söz ve beyanlarıyla bölünmesine çanak tutan BOP eşbaşkanının, çok yanlış bir yolda ve yönde olduğu tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıkmıştır. Bu çerçevede, Türkiye'nin Irak ve diğer komşularıyla ilgili dış politika uygulamaları müflis ellerde çoraklaşmış, tüm kırmızı çizgiler birer birer çiğnenmiştir.
İstanbul'da Tarık El Haşimi ile Irak'ın kuzeyindeki peşmergeyi buluşturarak var olan blogu güçlendiren Adalet ve Kalkınma Partisi zihniyetinin, tüm politikaları ABD mihmandarlığında yürümektedir. Bildiğiniz gibi geçen hafta Irak'ın kuzeyini mesken tutmuş fitne başı peşmerge, ülkemize teşrif buyurmuş, Başbakan Erdoğan'ın özlediği Okyanus ötesinin havasını beraberinde İstanbul'a taşımıştır. Ecdat yadigarı Dolmabahçe Sarayı'nda Başbakan Erdoğan tarafından hürmet, izzet ve ikramla konuk edilmiş, devlet başkanlarına uygulanan bir protokolle kendisine kucak açılmıştır. Peşmerge reisinin son 6 ay içerisinde, Türkiye'ye yönelik artan ilgi ve merakından dolayı iki defa gerçekleştirdiği ziyaretleri bir hayli manidar olup üzerinde mutlaka durulmayı hak etmektedir."
Başbakan Erdoğan'ın Barzani ile görüşmesi sonucunda, verdiği demeçleri ve açıkladığı düşüncelerinin meselenin diğer tedirgin edici yanı olduğunu ifade eden Bahçeli, "Bu kapsamda Başbakan, hasret giderdiği aziz dostuyla, Suriye ve Irak'taki gelişmeleri değerlendirdiklerini, PKK terör örgütüyle alakalı olarak da yaklaşım tarzlarının örtüştüğünü ifade etmiştir" dedi.
"Kediyle ciğer hakkında..."
Barzani'nin de "Silah çağı geride kaldı, bundan sonra PKK silah yöntemini sürdürürse sonucuna katlanır" sözlerini sarf ettiğini anımsatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bize göre, terörün sona ermesi için 5 maddelik bir çıkış yolu vardır ve bunların uygulanması için her girişim başlatılmalıdır. PKK terörüyle Kürt kökenli kardeşlerimizi kesinlikle ayrı tutacak bir dikkat, basiret ve bütünlükçü bir milli politika kurgulanmalıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti, yıkım projesinden vazgeçmeli ve bölücülüğü hedefine alan çok yönlü politikalar tayin etmelidir. PKK militanları terör eylemlerine hiçbir şart ileri sürmeksizin derhal son vermelidir. Örgüt elebaşları da dahil tüm militan kadro silahlarıyla dağdan inip, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne teslim olmalıdır. Bunlar, Türk adaletinin kendileri hakkında vereceği hükme katlanmalıdır. Bunun dışındaki her yöntem, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin egemenlik haklarımızı, devlet olmaktan kaynaklanan şerefimizi ayaklar altına alması ve teröre peşkeş çekmesi demek olacaktır ki çok açık söylüyorum, bunun adı da hıyanetten başka bir şey olmayacaktır. Dikkatimizi çeken asıl noktalardan birisi de, peşmerge ağzının, Başbakan Erdoğan'ın PKK'ya yönelik olarak sarfettiği, 'Silahı bırakırlarsa operasyonlar durur' ibareleriyle paralellikler içermesidir. Bu ifadede, teslimiyet ve masaya davet vardır.
Başbakan Erdoğan, şayet peşmergeyle PKK terörü konusunda benzer görüşlere sahip olduğunda ısrarlı ise, o zaman değişenin kim olduğunu, iki taraftan hangisinin taviz verdiğini ve eski konumundan kimin ayrıldığını da izah etmek durumundadır. Buna göre kanlı terör örgütünün destekçisi ya Barzani'dir ya da Başbakan'ın bizatihi kendisi ve hükümetidir. Bize göre Kandil Dağı'nın bekçisi ve bakıcısı peşmerge reisiyle Irak, Suriye ve PKK meselelerini konuşmak, kediyle ciğer hakkında konuşmaktan farksızdır. Vampirle kan müzakeresi yapmak, canavarla avı hakkında fikir alışverişlerinde bulunmak, peşmergeyle terör konusunda uzlaşmaya girmekten daha vahim değildir."
"One minutcü kurnazlık..."
Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, terör konusunda dünkü sözleri ile bugünkü duruş ve düşünceleri tam anlamıyla tezatlık arz ettiğini öne süren Bahçeli, "2007 yılının Şubat ayında peşmergenin 'Kürdistan'a alışın' sözlerini 'muhatap almıyorum' diyerek tepki gösteren dönemin Dışişleri Bakanı, bugünün de Cumhurbaşkanı olan Sayın Gül'dür" dedi.
"Peşmerge reisi hangi senaryonun bir parçasıdır ve Adalet ve Kalkınma Partisi'ne neyi kabul ettirmeye çalışmaktadır" diyen Bahçeli, şu soruları yöneltti: "PKK'nın koruyucusu olan bu şahısla gerçekte neler görüşülmüş ve hangi sözler verilmiş ya da alınmıştır? Kürdistan'ın kurulması konusunda Barzani ile Başbakan Erdoğan arasında adı konulmamış bir mutabakat sağlanmış mıdır? Irak Merkezi Yönetimi ile köprülerin atılmasında, bu ülkenin parçalanma hesabı var mıdır ve Barzani'ye bu konuda destek mahiyetli herhangi bir umut verilmiş midir? Biz bu sorularımızın cevaplarını, dünyayı kurtarmaya soyunan ama vakti geldiğinde kendini kurtaramayacak olan 'One Minute'cü kurnazlıktan beklediğimizi bu vesileyle de ifade etmek istiyorum."
(AA)