Ortak alacağının Anonim Şirkete sermaye olarak konulmasında YMM-SMMM raporu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Levent Yaralı – Ernst & Young

Ortak alacağının Anonim Şirkete sermaye olarak konulmasında YMM-SMMM raporu

 

Anonim şirketlere kuruluşta ya da kuruluştan sonraki sermaye artırımlarında sermaye olarak konulabilecek malvarlığı unsurları arasında ‘‘alacaklar’’ da yer almaktadır. 

Alacağın borçlusu

Alacaklı olunan kişi sermaye artırımını gerçekleştirecek anonim şirket olabileceği gibi, ortağın şirket bünyesinde yer almayan 3. kişilerden alacağı da kuruluşta ya da sermaye artırımında kullanılabilir. Alacaklı olunan şirketin sermaye artırımı gerçekleştirecek anonim şirket olması halinde, yapılacak işlem esasen 331 sayılı Ortaklara Borçlar Hesabı’nda yer alan alacak bakiyesinin tamamı ya da bir kısmının sermaye artırımında kullanılmasıdır. 

Alacağın vadesinin gelmiş olması gereği

Anonim şirkete sermaye olarak konulacak alacağın vadesinin gelmiş olması gerekmektedir. Vadesi gelmemiş bir alacak anonim şirkete sermaye olarak konulamaz. 

Alacağın tahsil edilememesi durumunda ortağın sorumluluğu

Sermaye olarak şirkete 3. kişilerden olan alacağın devredilmiş olması durumunda, alacağını devreden ortağın sorumluluğu, alacaklar şirket tarafından tahsil edilene kadar devam edecektir. 

Alacağın anonim şirkete sermaye olarak konulmasında izlenecek prosedüre ilişkin bakanlık düzenlemeleri

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 15 Temmuz 2013 tarihli yazısı ile alacakların anonim şirkete sermaye olarak konulabileceğine ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun(’TTK’) 127, 128, 342 ve 343. maddeleri çerçevesinde değerlendirmede bulunmuş ve ayni sermaye konulması niteliğindeki bu işlem için şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesince atanacak bilirkişilerce alacağa değer biçilmesi gerektiğini ifade etmişti. 

Bakanlık, söz konusu yazıdan sonra uygulamada ortaya çıkan sorun ve tartışmaları değerlendirerek yayınladığı 27 Eylül 2013 tarihli genelge ile (www.ticaretkanunu.net/genelge-27-eylul-2013), anonim şirkete sermaye olarak konulabilecek alacakları aşağıdaki şekilde ikiye ayırmıştır. 

1) Sermaye artırımı yapılacak anonim şirkete, ortağın başka bir kişiden olan alacağı ayni sermaye olarak konulacaksa

Alacağın varlığının tespitinde; şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerin raporunun sicile ibrazı şarttır.

2) Sermaye artırımı yapılacak anonim şirkete, ortağın artırım yapılacak şirketten olan alacağı ayni sermaye olarak konulacaksa 

Alacağın varlığının tespitinde;

i. Şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerin raporu sicile ibraz edilebilir, ya da 
ii. Yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporu ibraz edilebilir, ya da
iii. Denetime tabi şirketlerde bu tespitlere ilişkin denetçi raporu ibraz edilebilir.

Bakanlığın 27 Eylül 2013 tarihli genelgesinin değerlendirilmesi

Ortağın şirketten olan alacağının ayni sermaye olarak alacaklı olunan anonim şirkete konulmasında, ayni sermayeye değer biçilmesine ilişkin TTK 343’de düzenlenen mahkeme ve bilirkişi raporu prosedürünün aranmasının yerindeliği ve pratikliği tartışmaya açıktır. Bakanlık genelgesinde bu konuda uygulamada yaşanan sıkıntılara vurgu yapılması da, bu konudaki tartışmayı ve sorunu ortaya koymaktadır.

Bununla beraber, ortağın şirketten olan alacağının ayni sermaye olarak nitelendirilmesine karşın bu alacağın TTK 343’deki ayni sermayeye değer biçilmesi prosedürüne tabi olmayacağı ve YMM veya SMMM raporu ya da Denetçi raporu ile de sermaye artırımlarının gerçekleştirilebileceğine yönelik genelgede yer alan görüşün yeni hukuki tartışmaları gündeme getirmesi muhtemeldir.

Mahkemenin atadığı bilirkişiler tarafından değer biçilmeyen alacakların, YMM, SMMM veya Denetçi Raporu esas alınarak ayni sermaye olarak şirkete konulmasına ilişkin karar ve uygulamaların, bu konuda istisnai bir düzenlemenin TTK'da yer almaması gerekçesiyle geçersizliğinin mahkemelerde ileri sürülmesi de ihtimal dahilindedir.

Ortağın şirketten olan alacağının alacaklı olunan şirkete sermaye olarak konulmasında izlenecek olan prosedür ile ilgili olarak uygulamada çıkması muhtemel hukuki ihtilaflar ve bu ihtilaflarda mahkemelerin Bakanlık Genelgesi ile bağlı olmayabileceği gözetilerek, konunun kanuni düzenleme ile açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. 

Bu konularda ilginizi çekebilir