Ortak karar çıkmaması doğru olmadı
Davutoğlu, Kılıçdaroğlu ziyaretinin ardından BM'deki Suriye'ye ilişkin yaptırımların onaylanmaması konusunu değerlendirdi.
ANKARA - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye'ye ilişkin yaptırımların onaylanmaması konusunda, "Gerçekten burada uluslararası toplumun bölünmüş bir görüntü sergilemesi doğru olmadı" dedi.
Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaretinin ardından, açıklamalarda bulundu soruları yanıtladı.
Bir gazetecinin BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye'ye ilişkin yaptırımların onaylanmaması konusundaki sorusunu yanıtlayan Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi'ndeki görüşmeleri, dün geç saatlere kadar takip ettiğini belirterek, Türkiye'nin Güvenlik Konseyi üyesi olmamasına rağmen, Suriye ile olan sınır ve oradaki gelişmelerin Türkiye'yi doğrudan etkilemesi bağlamında konunun takipçisi olduklarını söyledi.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu konuda bütün ülkelerin hemen hemen Türkiye'nin kanaatlerine güvenmesi çerçevesinde de sanki Güvenlik Konseyi üyesiymiş gibi süreci yakından takip ettik. Gerçekten burada uluslararası toplumun bölünmüş bir görüntü sergilemesi doğru olmadı. Gönül isterdi ki bütün ülkeler birlikte ortak bir tutum etrafında birleşebilsin. Bu hem Suriye halkına, Suriye yönetimine, bölgeye çok daha güçlü bir mesaj olurdu. Maalesef arzu edilen bu gelişme gerçekleşmemiştir. Keşke müzakereler daha da devam edip üzerinde mutabık kalınan bir çerçevede Güvenlik Konseyi kararı çıkarılabilmiş olsaydı. Çünkü bugün Suriye'de yaşananlar, bir iç mesele olmanın ötesine geçmiş, bir noktada çok ciddi insani trajedi oluşturan noktaya da gelmiştir."
Olayların bu aşamaya gelmemesi için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile enerjilerinin tümünü sarf ettiklerini anlatan Davutoğlu, kullanılabilecek her türlü diplomatik aracı kullandıklarını belirtti.
Davutoğlu, "Keşke Suriye BM Güvenlik Konseyi gündemine hiç gelmemiş olsaydı. Keşke Suriye yönetimi en başından halkına karşı operasyonlara yönelmektense reformlara girişmiş olsaydı ve bugün Suriye BM Güvenlik Konseyi gündeminde olan değil, diğer Arap halklarının da örnek aldığı bir ülke olsaydı ama maalesef bu olmadı" diye konuştu.
Davutoğlu, Suriye yönetiminin, Türkiye'nin kardeşçe tavsiyelerini dinlemek yerine, daha fazla operasyon ve daha fazla baskı yöntemini tercih etmesinin olayları buraya kadar getirdiğini dile getirdi.
Uluslararası toplumun meşruiyet arayışının önemli olduğunu da vurgulayan Davutoğlu, bu çabaların süreceğini, Başbakan Erdoğan'ın da şu anda BM Güvenlik Konseyi üyesi Güney Afrika Cumhuriyeti'nde bu konuları istişare ettiğine inandığını belirtti.
Davutoğlu, "Uluslararası toplumdaki gelişme ne olursa olsun, biz Suriye'deki gelişmelere bigane kalamayız. Türkiye ile Suriye her açıdan iç içe geçmiş iki ülkedir. 910 kilometreyi aşan sınırımız var ve her açıdan iç içe geçmiş akrabalıklarla birbirine kaderi bağlanmış iki ülkeyiz. Geçmişte bu ortak kader bilinci bizi önemli projeler başlatmaya ve yürütmeye de sevk etmişti. Bugün yine ortak kader bilinci Suriye halkının bu baskı döneminin bitmesi konusundaki çabalarına destek vermemizi gerekli kılıyor" dedi.
Davutoğlu, bu konuda ilerleyen günlerde daha kapsamlı açıklamalar yapılacağını sözlerine ekledi.
İsrail'le ilişkiler, füze savunma sistemi ve NATO
Bu toplantılarda Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren dış politika konularında fikir alışverişi yaptıklarını anlatan Davutoğlu, "Bu konuların günlük siyaset içinde özellikle ülkemizin ali menfaatleri açısından doğru değerlendirilmesini sağlamaya gayret ediyoruz" dedi.
Görüşmede gündemdeki ana dış politika konularını ele aldıklarını ifade eden Davutoğlu, bu konuların Ortadoğu'daki gelişmeler ve Suriye bağlamında Türkiye'nin takip ettiği politikanın esasları, Doğu Akdeniz'deki gelişmeler ve GKRY'nin faaliyetleri, İsrail'le ilişkiler, füze savunma sistemi ve NATO ile ilişkiler olduğunu kaydetti.
Davutoğlu şöyle konuştu:
"Ortadoğu'daki gelişmeler noktasında takip ettiğimiz diplomasiyi ana ilkeleriyle yani, Türkiye'nin siyasal sisteminin doğal gereği olarak savunageldiği, demokrasi, şeffaflık, hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde halkların meşru taleplerinin yanında yer aldığımızı, bu meşru taleplerin hayata geçirilmesinde barışçıl yöntemlerin kullanılması ve barışçıl bir diplomasiyi takip ettiğimiz hususlarını tekrar kendilerine aktardım. Ve bunun örneklerini değişik ülkelerde takip ettiğimiz diplomasiyle verdim."
Ortadoğu'daki değişim sürecinde Türkiye için en önemli ülkenin Suriye olduğunu kaydeden Davutoğlu, Ocak ayından bu yana Suriye ile yaptıkları diplomatik temasları da Kılıçdaroğlu ile paylaştıklarını ifade etti.
Her türlü bilgiyi paylaşırız
Muhalefetin milli konularda itirazlarının olmasının doğal olduğunu belirten Davutoğlu, "Ama önemli olan, muhalefetin ve bütün muhalefet partilerinin sağlam bilgiye sahip olmaları ve bu bilgileri spekülatif kaynaklarından değil de doğrudan bu işi yürüten Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden ve bu hükümeti temsilen Dışişleri Bakanlığı'ndan, bizden almış olması" dedi.
Bu görüşmeleri belli aralıklarla yapmayı sürdüreceklerini ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi:
"Ne zaman bilgiye ihtiyaç olursa her türlü bilgiyi paylaşırız. Çünkü dış politika konuları, özellikle böyle kritik tarihi aşamalarda dış politika konularının siyasi polemiklerin üzerinde değerlendirilmesi lazım. Türkiye'nin güvenliğini, özgürlüğünü, istikrarını kimsenin bu anlamda riske etmemesi lazım. Tabi görüş ayrılıkları olur. Alternatif dış politika önerileri olursa biz değerlendiririz. Ama nihai kertede bütün partilerimizin mutabık kaldıkları husus, Türkiye'nin güvenliği ile demokrasisi ile, ekonomisi ile yükselen bir güç olması gerçeğidir. Kim olursa olsun hedefimiz bu olduğu için bu hedef etrafında her türlü yapıcı öneriyi değerlendirmeye hazırız. Ama eleştirilerin de bu çerçeve içinde kalması, Türk demokrasisinin sağlıklı işleyişi bakımından büyük bir önem taşıyor. Tarihi bir süreçten geçiyoruz. Bu iletişimin sürmesinde büyük bir fayda vardır."