Otomotiv ve Avrupa krizi
Can KOMAR / Grand Trade International Türkiye Temsilcisi
Uzun vadede otomotiv sektörünün görünümü çok olumludur. Türkiye, Avrupa otomotiv pazarının çevresel üretim merkezlerinden birisidir ve en önemlisidir. Gelecek 10 yıl içinde gelişmiş AB ülkelerindeki otomotiv üretimi göreceli olarak azalırken, çevre merkezlerde (Doğu Avrupa, Rusya ve Türkiye) artacaktır.
2023 hedeflerinin çok fazla revize edilmemesi gerekir diye düşünüyorum.
Türk otomotiv sanayiinin uzun vadedeki gelişimini destekleyen ve besleyen ana neden, daha ucuz ve son derece kaliteli üretimin Türkiye'de yapılabiliyor olmasıdır. Ayrıca, otomotiv stratejisinin hayata geçmesi ile birlikte, araç tasarım maliyetlerinin de Türkiye'de çok daha ucuza mal olacağı aşikardır. Bu nedenle yıllık ortalama %13 büyüme hızı kabul edilebilir bir büyüme olacaktır.
Ancak, kısa vadede sorunlar görünüyor.
Kısa vadede görünüm
Başbakana ters gitme konusunda tüm cesaretimi toplayarak söylüyorum: Avrupa krizi bizi teğet geçmeyecektir. Birilerinin gerçeği söylemesi gerekir.
2010 yılının Eylül ayında, düzenlemiş olduğumuz 2. Otomotiv Konferansı'nda yaptığım konuşmada, Türk ve yabancı katılımcılara şöyle demiştim:
"Küresel kriz bitmedi. Avrupa'da zincirleme ülke iflasları gündemde. Avrupa ve Amerika, krizin başından beri krizle mücadelede para basmaktan başka hiçbir önlem almadı. Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz ve İrlanda'daki sorunlar büyüyecek, tüm Avrupa'yı kıskacına alacaktır.
Bu nedenle, Avrupa görülmemiş bir kemer sıkma politikasını sadece krizdeki ülkelerde değil, onları kurtarmaya çalışan ülkelerde de uygulayacaktır.
Dolayısı ile Avrupa'nın orta direği alımlarını erteleyecektir. Bu, daha az otomobil alımı, daha az beyaz eşya alımı, daha az seyahat anlamına gelecektir."
Evet, demesine demiştim ama 2011 yılı geldi, hiçbir şey değişmedi. Otomotiv hala altın dönemini yaşamaya devam ediyor, üretim rakamları tüm Avrupa'da artıyordu. Adeta gelişmeler beni yalanlayacak şekilde oluşuyordu.
Ama gelin görün ki, haziran ayının ikinci yarısından itibaren Yunanistan'ın resmen iflasın eşiğine gelmiş olması, hemen arkasından İtalya'nın büyük bir sıkıntı içinde olduğunun resmen kabul edilmesi görüşlerimizin doğru olduğunu göstermiştir.
Avrupa krizden kurtulamamıştır. Tam tersine kriz derinleşmektedir. En büyüğünden, en küçüğüne tüm Avrupa ülkeleri kemer sıkacaktır. Yunanistan'ın batması, İngiliz, Fransız ve Alman bankalarını da batıracaktır. Bu bankaların batması, o ülkelerdeki ekonomiyi temelden sarsacaktır. Bunu hiçbiri göze alamadığı için, yüzlerce milyar euro krediyi karşılıksız olarak Yunanistan'a vermeyi kabul etmişlerdir.
İtalya parlamentosu kemer sıkma politikalarını oy birliği ile onaylamıştır. İspanya ve Portekiz harcamaları kısmışlardır. İrlanda zaten uçurumun kenarındadır. Fransa, emeklilik yaşını uzatmış ve önlemler almaya başlamıştır.
Amerika, borçlanma seviyesini artıracak kongre onayını geçirmekte zorlanmış. Bunun sonucu olarak derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's tarafından 3A olan notu 2A düşürüldü. Ve hepsi hala aynı şekilde devam etmekte ve krizi bitirmek için para basmaktan başka hiçbir şey yapamamaktadırlar.
Kriz teğet geçmeyecek
Türkiye ihracatının %50'sinden fazlasını AB'ye yapmaktadır. Burada olacak tüm olumsuzluklar Türkiye'yi etkilemek zorundadır.
Türkiye otomotiv ihracatının %70'ini AB'ye yapmaktadır. Burada olacak tüm olumsuzluklar Türk otomotiv sanayini etkilemek zorundadır.
Eğer hükümet gerçekten de hesaplarını krizin Türkiye'yi hiç etkilemeyeceği yönünde yapıyor ise büyük hata yapmış olacaktır. Önlemlerin bugünden alınmaması, ekonomideki hasarı daha da artıracaktır.
Bu nedenle otomotiv ana ve yan sanayilerimiz, kısa vadede bir krize hazırlıklı olmalıdırlar. Siparişlerin düşüşü kaçınılmazdır.
Durumu zorlaştıracak bir diğer faktör ise, 2008-2009 krizinden güçlenerek çıktığını sanan otomotiv sanayi, devletin de verdiği gaz ile yatırımlara başlamıştır. Tam yatırımda iken gazın kesilmesi, solama yaparken aracın gazının kesilmesine benzer. Çarpışma hattında gücünüz elinizden alınmıştır.
Ne yapılmalı?
Kısa vadedeki sipariş azalmasının 12 ay boyunca devam etmesini beklemeliyiz. Ancak, daha sonra toparlanacak olan otomotiv sanayi, giderek artan bir güçle büyümeye devam edecektir. Bu nedenle, yatırımların iptal edilmemesi, bunun yerine ertelenmesi düşünülebilir.
İhracattaki düşüşün yerini içi piyasanın tamamlaması en olumlu olabilecek bir çözümdür. O nedenle devlet politikalarının (vergi politikalarının) yerli üretime destek vermesi beklenmelidir.
Ayrıca, yerli markanın oluşması için bu dönemi mükemmel bir fırsat olarak görüyorum. Devlet, özellikle New York Belediye Başkanı tarafından haksız olarak küçümsenen KARSAN'ın taksi dizaynı desteklemelidir. Büyük kentlerde, Karsan-Taksinin yerleşmesi için vergi desteği vermelidir.
Yerli dizayna en yakın aracımız budur ve seçim dönemindeki alınganlıklardan ari şekilde desteklenmelidir.
21 Eylül 2011'de Otomotivin Bugünü ve Yarını Konferansı'nda bu konular masaya yatırılacaktır. Hem günün kriz ortamı, hem de yarının büyüme ortamı konuşulacaktır. Yerli ve yabancı katılımcıların olacağı toplantıya katılmak ve güncel tartışmaları yerinde takip etmek yararınıza olacaktır diye düşünüyorum.