Özaydemir: Türkiye’nin 2023 hedefi için 4 yıllık sıçrama şart

Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomi arasına girme hedefinin altını çizen Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir, "10 yılımız var. Bunun ilk 4 yılı çok önemli. Bu 4 yıllık dönemde ciddi bir sıçrama yaparak sürece başlamak gerek" diye konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Tülay TAŞKIN

ESKİŞEHİR - Türkiye'nin 2023 yılı hedeflerine ulaşmak için önünde zorlu bir 10 yılın olduğunu anlatan Eskişehir Sanayi Odası Başkanı (ESO) Savaş M. Özaydemir, bu sürenin çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ilk 4 yılın da oldukça önemli olduğunu söyledi. İlk 4 yılda ciddi bir sıçrama yaparak sürece başlamak gerektiğini söyleyen Özaydemir, Türkiye'nin 2013 yılı büyüme rakamını yüzde 4 olarak beklediğini, bunun da patinaj sayılacağını aktardı. Barış süreciyle birlikte Doğu'ya ciddi kaynakların aktarılacağını ve bunun Türkiye ekonomisini biraz yavaşlatacağını anlatan Özaydemir, Ortadoğu pazarının ise Türkiye tarafından çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini, oradan pay alarak ekonominin canlı tutulmasının şart olduğunu anlattı. Özaydemir, Avrupa pazarında bir gelişme olmayacağını öngördüğünü, AB ülkelerinin bir rehavet ve vurdumduymazlık içinde olduğunu belirterek, Avrupa ülkelerinin ekonomik krizi atlatamamasının Türkiye'yi olumsuz etkileyeceğini, onlarda da bir gelişme işareti göremediğini kaydetti.
Türkiye'nin 2023 yılı hedeflerine 10 yıl olduğunu söyleyen ESO Başkanı Savaş M. Özaydemir, bu 10 yılın ilk 4 yılının çok önemli olduğunu belirterek, "Bir otomobili kullanırken, aracı kaldırmak önemlidir, ya kaldırır yolunuza devam edersiniz, ya da stop ettiririsiniz.  Bu 4 yılda biz belli bir rampaya tırmanırsak, bundan sonra aynı hızla devam ederiz. Fakat bu dört yılda patinaj yaparsak, işte o zaman geriye de düşebiliriz. Geriye düşmek demek, bugünkü milli gelirin düşmesi demek. Dünya yükselişine devam ediyor. O esnada biz yerimizde sayarsak geriye düşmüş sayılırız. Rölatif söylüyorum bunu. 1960 yıllarında orta gelir tuzağı 3 bin dolardı,  Bugün ise 10 bin 500 dolar.  İkisi de orta gelir tuzağı. Biz 1.000 dolardaydık,  3 bin doları geçtik sevindik, 10 bin 500 doları bulunca gene sevindik. Güzel ama görüyoruz ki aynı yerde saymışız. Hala dünya ortalamasında aynı yerdeyiz" dedi.
G20 zirvesinden sonra Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın değerlendirmelerinde dikkati çeken bir nokta olduğunun altını çizen Özaydemir, bu önümüzdeki 3-4 yıl için G20'lerin pek vurdumduymaz olduklarının görüldüğünü anlattı. Özaydemir, "Sayın Babacan'ın açıklamalarından anlıyoruz ki G20'lerin çok kaygısız ve ileriye doğru bir mesuliyetli düşünce içinde değiller. Birçok konuyu bundan sonra yapacakları Moskova'daki toplantıya aktarmışlar. Türkiye bugün gelişiyorsa, yurtdışı ticaretiyle gelişir. İçerdeki pazar da gelişiyor. İçerdeki pazar gelir seviyesinin yükselmesiyle gelişiyor. İnsanların alım gücü arttıkça biz de mal satarız. Ama asıl bizi besleyen ki hedeflerimizin içinde 500 milyar dolar ihracat derken bunu öngörüyoruz, bunun en az 200-250 milyar dolarının AB oluşturacağını düşünürsek, sıkıntı var demektir. Batılı ülkelerin mevcut krizden halen çıkamadıklarını ve üstüne bir de vurdumduymaz olduklarına bakarsak, bizim başka pazarlar oluşturmamız gerektiği ortaya çıkıyor. Çünkü biz bütün büyüme planlarımızı Avrupa pazarlarının büyümesi üzerine yapmıştık. Ama Avrupa Birliği'ndekilerde ben biraz işlerin gelişmeyeceğini, büyümeyeceğini düşünüyorum" diye konuştu.

Amerika iyi bir pazar Ortadoğu'nun patronu olabiliriz

Amerika'nın bu dönemde biraz kıpırdadığını ama Türkiye'nin Amerika ile ciddi bir ticareti olmadığını söyleyen Özaydemir, Amerika ile ticaretin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Özaydemir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Önümüzde Ortadoğu gibi açılan pazarlar var. İnşallah bize bırakırlarsa oraları yeniden yapacağız. Bir dönem Orta Asya'daki Sovyetler'den ayrılan müstakil Türk Cumhuriyetleri konusunda da heves etmiştik, oralarda bir şeyler yapacağız diye yola çıkmıştık.  Bir şeyler yaptık ama hedeflediğimiz kadar değil. Oradaki hedefimiz, Batılı ülkelerin de aracısı ve onların yönlendiricisi olacaktık. Ama gidin görün ki şimdi onlar oralarda bizden çok önde. Şimdi önümüzde yeni bir fırsat var. Ortadoğu ülkeleri, bu fırsatı kaçırmamalıyız. Türkiye Ortadoğu'nun patronu olabilecek güçtedir."
Suriye'de iç savaşın eninde sonunda biteceğini ve Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de yeniden yapılanmalar olacağını anlatan Özaydemir, "Bizim sınırdaki illerimizde ve liman kentlerinde ciddi gelişmeler olacaktır. Özellikle İnşaat sektörü, yapı sektörü hareketlenecektir. Başka sektörlerde de buna paralel canlanma olacaktır. İnşaat sektörünün lokomotifliğinde bütün sektörler bundan faydalanacaktır. İnşallah orada yerimizi almasını biliriz " dedi.

IMF dar bütçe ile çalışıyor batıyorsunuz demeye korkuyor

IMF"nin her yılın Nisan ayında yayınladığı Dünya ekonomisi ile ilgili raporu değerlendiren Savaş Özaydemir,  "IMF dar bütçe ile çalışan bir kurum. Bütçesi 150 milyon doları geçmez sanıyorum. Şimdi o da bu işleri ne kadar kritize ederse, kendisine daha çok talep oluyor. O da fazla gaz vermemeye çalışıyor. Şimdi batıyorsunuz dese, getir biraz kredi ver diyecekler diye korkuyor" dedi.  IMF"nin 2013 yılı dünya ekonomisi büyüme rakamı olarak açıkladığı 3.3'ün içinde Çin'in de Hindistan'ın da olduğunu söyleyen Özaydemir, Avrupa ülkelerinin büyüme hızının yüzde 1"i geçmeyeceğini tahmin ettiğini anlattı. Türkiye'nin büyüme hızının yüzde 4 civarında olacağını beklediğini belirten Özaydemir, 2012 yılının büyüme rakamlarının gerçekte, yüzde 1'in bile altında olduğunu söyledi. Özaydemir, "IMF yüzde 2.2 öngörmüştü ve öngörüsü tuttu. Ama bu rakamın içinde İran'a sattığımız altın da var.  Altın satışı sanayi bir ürün müdür? Altın ithal ediyoruz, sonra onu ihraç ediyoruz. Ne oluyor, ihracatımız arttı oluyor" diye konuştu.

Türkiye'nin yüzde 4 büyümesi patinaj sayılır

[PAGE]

 

Türkiye'nin yüzde 4 büyümesi patinaj sayılır

Türkiye'nin 2013 yılında gerçekleştirmesini beklediği yüzde 4'lük büyümenin aslında patinaj sayılacağını söyleyen Özaydemir, "Yüzde 4 hakikaten patinajdır. Yani Türkiye'nin normal gelişmesi 4'tür. 4 nedir, yaşantımızı yerinde tutmadır. Büyüyeceksek 7'yle büyümemiz lazım. 7'yi on kere birbirine birleşik toplayın. 2023 yılında yüzde 100 artık saydık. Yani bugünkünü ikiye katlarız. Her şeyimizi 3'e katlamayı bekliyoruz biz, o bile yetmiyor. Ben diyorum ki bu büyümeden yüzde 100 sağlayalım. Bir yüzde 100'de verimlilikti, inovasyondu, böyle böyle kendi katma değer artışlarımızdan da bir o kadar sağlarız. İşte o zaman hem ihracata ulaşırız, hem de yıllık 2 trilyon dolarlık bir ciroya. Tabi, bunları yaparken şu ara notu da ekleyeyim. Bugün Almanya, 350 bin tane ara elemana ihtiyacı olduğunu ilan etti. 2-3 yıl içinde bu kadar mühendis ve teknik adamı almaları gerekiyor. Vize şartlarını düşürdüler, eğitim denkliklerini düşürdüler. Bunun için yabancı öğrencilere burslar veriyorlar, Alman gençlere yurtdışında iyi üniversitelere okusunlar diye burslar sağlıyorlar.  Hatta gidin, oralarda ticaretin yolunu yöntemini öğrenin de biz mal satalım, diyorlar. Almanya, böyle bir çalışma içinde. Şimdi Almanya'nın durumunu biliyoruz, neden böyle bir ihtiyaç duyuyor? Çünkü onlar geleceği görüyor ama biz halen göremiyoruz" diye konuştu.

Türkiye'nin en büyük sıkıntısı 'biz yaparız' demektir

Türk sanayicisinin en büyük hatasının 'biz yaparız' demek olduğunun altını çizen Özaydemir, "Hep biz yaparız deriz ama nasıl yapılacağını sonra düşünürüz. Bundan sıyrılmamız lazım. Sanayinin geleceği için kendimize takvim yapmamız lazım, neyi ne zaman yapacağız, neyi ne zaman götüreceğiz. Sanayicimizin gözünü mü açacağız. Seyahat mi ettireceğiz, fuarlara mı götüreceğiz. Sermaye mi bulacağız, pazar mı bulacağız. Çetin bir plan, zorlayacak bir plan olduğunu tahmin ediyorum. Ama yapılmalıdır" dedi.

Doğu'ya kaynak ekonomiyi yavaşlatır ama zorunluluk

Barış sürecinde Güneydoğu'ya kaynak aktarılmasının gündemde olduğunu anlatan Savaş Özaydemir, bunun da ülke ekonomisini biraz yavaşlatacağını ama o bölgeye de bunun yapılmasının zorunluluk olduğunu söyledi. Özaydemir, Doğu-Batı Almanya'nın birleşmesi esnasında yaşananları örnek göstererek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğu Almanya ile Batı Almanya'nın birleştiği bir dönemde Almanya'nın birçok kaynağı orası da kalkınsın diye doğuya götürüldü. Batı Almanya, orada çok büyük paralar harcadı, çok büyük fedakarlıklar yaptı. Orada yollardan tutun, demiryolları, binalar, devlet binalarına kadar yatırımlar yaptılar. 10 bin'in üzerinde bir sürü onlara miras kalmış doğu blokunun fabrikaları ve işletmeleri vardı, onları elden çıkarmak için uğraştılar. Oralara epey teşvikler verdiler, insanlar sokakta kalmasın diye ve bu Almanya'nın 10 senesine patladı. Bizim barış süreci sonunda birçok kaynağımız da doğuya kayacaktır. Biz de tam olarak Almanya gibi olmayacaktır, çünkü zaten bizim Doğu'ya altyapı bakımından yatırımlar yapıldı, kaynaklar ayrıldı, teşvikler verildi. Yine de belli bir kayma olacaktır. Türkiye bir bütün olduğuna göre kaynak aktarılması da gereklidir.  Ancak aynı verimliliği alamayacağız. Batı'daki işçiyle oradaki işçiyi aynı kabul edemezsiniz. Kaldı ki birçok coğrafi sebeple lojistik sorunlar olabilecektir."

İstihdamın büyük ağırlığı hizmet sektöründe olacaktır

İşsizlik sorunun çözümü içinde sanayinin istihdam kaynağı olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizen Savaş Özaydemir, şöyle dedi: "İşsizliğin kaynakları iki tanedir. Biri; istihdama yeni katılanlar.  Doğurganlığınız artarsa bu sayının önüne geçemezsiniz. Diğer taraftan sanayi, orta gelir tuzağından sonra yavaşça kullandığı eleman oranını, toplam istihdam içindeki aldığı payı düşürecektir. İstihdam sayısı büyüyor ve bunun içinde sanayi belli bir yüzde kullanıyorsa, bu çoğunlukla hizmet sektörüne doğru kayacak, sanayi sayı olarak yükselecek ama oransal olarak düşecektir. Dolayısıyla sanayiye istihdam kaynağı gibi bakmamamız lazım. Evet, istihdam sağlayacaktır, ama sanayiye istihdama ilaç diye bakmamak lazım. Çünkü sanayi daha ehil, daha yetişmiş eleman isteyecektir. Kendisinin verimliliğini artırmak için otomasyona gidecektir, robotize olacaktır. Bu bakımdan, fabrikalar kuralım da bir sürü insan istihdam edelim düşüncesi çok geçerli olmayacaktır. Sayısal olarak muhakkak faydası olacaktır, ama istihdamın büyük ağırlığı ister istemez hizmet sektöründe olacaktır. Bu, tüm dünyada böyle olmuştur."

Olaylar tüm detaylar göz önüne alınarak doğru okunmalı

Gezi Parkı olaylarını da değerlendiren Başkan Savaş Özaydemir, "Öncellikle belirtmek isterim ki; şu an gelinen nokta, konuyla ilgili tüm paydaşların sağduyusu ile gerçekleşmiştir. Bu sağduyuyu gösterenlere çok teşekkür ediyorum. Hiç yaşanmaması gereken görüntülere şahit olduk. Ama bugün itibariyle yapmamız gereken en önemli şey; bu olayların tüm detaylarını göz önüne alarak doğru okumak. Bu ülkeyi geleceğe hep birlikte taşıyacağız. Bu süreçte herkesin olumlu katkısına ihtiyaç var" şeklinde konuştu.