Özel sektör borçlanma araçları
Baret GÜRDEN / Ekonomist
Kuvvetli mali performans, azalan cari açık, istikrarlı kur, canlı iç talep ve büyüme performansı neticesinde Türkiye gelişmekte olan diğer ülkelerden ciddi ölçekte ayrıştı. Ayrışma ve makro istikrar sonucu, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından S&P ve Fitch'in Türkiye'nin yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notunu artırması ise, özellikle sermaye piyasalarını derinden etkiledi. Dürüst olmak gerekirse, piyasa dinamiklerinde köklü değişikliklere neden olacak, bu boyutta bir faiz düşüşünü kimse beklemiyordu. 2009 yılında %16 seviyelerinde seyreden gösterge bono Nisan 2013 itibarıyla %5.40 seviyelerine kadar gevşedi ve piyasadaki tüm fiyatlama algıları değişti. Aslında sermaye piyasaları uzun süredir Godot'yu bekliyordu, ancak Fransız yazar Samuel Beckett'in aynı isimli tiyatro eserinin aksine Borsa İstanbul Godot'yu beklemekle kalmadı, onu buldu. Buraya kadar her şey bilindik. Daha az bilinen ise yaşanan bu gelişmeler ışığında evrim geçiren özel sektör borçlanma araçları oldu.
Tahvil/bono gibi klasik araçların yani sıra kira sertifikaları, gayrimenkul sertifikaları, VTMK ve gelir endeksli borçlanma senetleri gibi yapılandırılmış ürünleri de içeren borçlanma araçları, hızla düşen DİBS faiz getirileri ile birlikte ciddi maliyet avantajları yakaladı ve kısa sürede bankacılık sektörü, finans sektörü ve reel sektörün gözdesi haline gelmeyi başardı. Öyle ki, 2012 yılsonunda, piyasanın yeni derinlik kazanmaya başladığı 2009 yılına kıyasla işlem hacmi 185 katına, gerçekleşen işlem adedi ise 27 katına ulaşmış oldu.
2005 yılından itibaren, içlerinde 17 banka ve 24 finansal kuruluşun bulunduğu toplam 52 farklı kuruluş piyasadan fon sağladı. En uzun vade 3 yıl, maksimum ihraç büyüklüğü ise 1.200 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. Artan ilgiye de bağlı olarak ihraççı profili zamanla çeşitlendi ve özellikle 2012 yılının ikinci yarısından itibaren inşaat şirketleri, holdingler, perakende şirketleri, hastaneler, havalimanları, ilaç firmaları, araç kiralama ve otomotiv şirketleri borçlanma piyasalarından fon sağladı.
Peki, özel sektör borçlanma araçlarına duyulan ilgi neden arttı? Arz tarafında, piyasanın derinleşmesinin ardında yatan ana etmenler; düşen faiz getirileri ile ön plana çıkan maliyet avantajları, banka kredileri ve proje finansmanına kıyasla esnek hasılat kullanım şartları, uzun vadelerde borçlanma olanağı ve özellikle değişken fiyatlı borçlanma araçlarının sahip olduğu dinamik fiyatlama yapısı sayılabilir. Çoğunlukla bankalardan temin edilen kısa vadeli finansman kredileri, maliyet açısından özel sektör borçlanma araçlarına rakip olamadı. Proje finansmanı ise, sözleşme şartları ve yapısı itibarıyla ihraççının farklı projelerinde rahatça kullanılamıyordu. Tüm bu gelişmeler ışığında, 12-18 ay ortalama vadelere yayılan ve DİBS üzerine ihraççı risk priminin eklenmesiyle fiyatlanan özel sektör borçlanma araçları, kredi ve proje finansmanı ürünlerinin yetersiz kaldığı noktada alternatif bir ürün olarak ön plana çıkmayı başardı.
Arz tarafında tüm bu gelişmeler yaşanırken, kurumsal ve bireysel tabanlı talep tarafı da hayli canlı seyretti. Yatırımcıların, halen geleneksel bir yaklaşımla yatırımlarını ağırlıklı olarak mevduatta değerlendirmeyi tercih ettikleri bir dönemde, düşen reel faiz oranları alternatif ürünlere duyulan ilgiyi arttırdı. Yurtiçi yerleşik yatırımcıların başlıca yatırım tercihi olan TL mevduat (Aralık 2012: %7,50) ile karşılaştırıldığında daha yüksek getiri seviyelerine ulaşabilen, %10'luk stopaj oranı ile maliyet avantajı sağlayan, aylık, 3 aylık ve 6 aylık dönemsel kupon ödemeleri ile de mevduata benzer özellikler taşıyan özel sektör borçlanma araçları böyle bir ortamda yatırımcılar tarafından yeniden keşfedildi. 2012 yılsonu itibarıyla toplam ihraç tutarının %48'e sahip olan bireysel yatırımcıların bu konvansiyonel yatırım enstrümanına talebi ise hayli dikkat çekici oldu.
Borçlanma aracı ihracı için SPK başvurusu yapan şirketlerin sayısı göz önünde bulundurulduğunda, piyasadaki arz-talep kaynaklı canlılığın uzun süre devam edeceği görülmekte. Düşük reel getirilerin yeni norm olarak kabul edildiği piyasada özel sektör borçlanma araçları sunduğu avantajlar ile yatırımcıların ilgilisini çekmeyi başarmış görünüyor. Kira sertifikaları, varlık teminatlı menkul kıymetler, gelire endeksli borçlanma araçları ve gayrimenkul sertifikaları gibi yapılandırılmış ürünler ise ilerleyen dönemlerde yatırımcıları bekleyen sürprizler arasında yer alıyor.