Paksüt'ten Ergenekon savcıları için suç duyurusu

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt, 5 ay süreyle dinlediğini öne sürmüştü

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

ANKARA - Ergenekon soruşturması kapsamında 5 ay süreyle dinlenildiğini ileri süren Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, soruşturmayı yürüten savcılarla ilgili Adalet Bakanlığı'na ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) suç duyurusunda bulundu.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt, Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinin eklerinde kendisiyle ilgili iletişim dinleme tutanağı bulunduğunu, tutanağın "hedef şahıs" bölümünde eşi Ferda Paksüt ve Osman Paksüt isimlerinin yer aldığını belirtmişti.

Paksüt, bu gerekçeyle savcılar hakkında suç duyurusunda bulundu.

DİLEKÇE'den

Ergenekon soruşturması kapsamında kabul edilen iddianameyle açılmış kamu davasının dosya ekinde eşi Ferda Paksüt hakkındaki delillerin kendisi tarafından görülüp, incelendiğini belirten Paksüt, bu kapsamdaki delil klasöründe yer alan iletişim tespit tutanakları arasında kendisinin de konuşmalarının aylar boyunca dinlenip, kayda alındığının, bu işlemlerin 2008 yılı Nisan ayından Temmuz ayına, muhtemelen daha da sonrasına kadar devam ettiğinin anlaşıldığını belirtti.

"Şahsiliği ilkesini yok eden ağır bir insan hakkı ihlali"

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderdiği 15 Ekim 2008 tarihli yazıda kendisi hakkında, "Eşinin kullanımındaki telefon ile telefon görüşmelerinin tespiti aşamalarında telefonu eşi Ferda Paksüt'ten alıp, aynı kişilerle görüşmeye devam ettiği tespit edilmiştir" denildiğini ifade eden Paksüt, Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 138/2. ve 135/6. maddelerine göre, konuyla ilgili iletişim tespit tutanaklarının gönderildiğinin belirtildiğini vurguladı. Paksüt, dilekçesinde, şu görüşlere yer verdi:

"Bu ifadelerden Cumhuriyet savcısının benim hakkımda 135. maddenin 6-a-13. alt bendinde yer alan 'silahlı örgüt veya bu örgütlere silah sağlama' suçlamasında bulunduğu anlaşılmaktadır. Bir hukuk devletinde herkesin suç işlemesi olasılığı bulunması, herkesin soruşturmaya tabi tutulmaya ve gereğinde yargılanarak suçlu ise cezalandırılması doğaldır. Yine hukuk devletinin gereği olarak kişiler farklı özellik ve hukuksal statülerine göre farklı soruşturma ve yargılama usullerine tabi tutulabilirler. Kişilerin hakkında ait oldukları soruşturma mercilerinin dışında soruşturma yürütülmesi, bir kişiye ait soruşturma usulünün eş veya diğer yakınlık nedeniyle diğerine fiilen teşmil edilmesi, ceza soruşturması ve yargılamasının şahsiliği ilkesini yok eden ağır bir insan hakkı ihlalidir."

"Hile yöntemiyle yasak delil toplama işlemi"

Paksüt, Anayasa Mahkemesince soruşturma açılmasına gerek görülmesi halinde mahkeme içinden seçilerek oluşturulacak Soruşturma Kurulunun, kamu davası açılmasına karar vermesi halinde görevle ilgili suçlarla yargılama mercinin Yüce Divan, kişisel suçlarda ise Yargıtay olduğunu hatırlattı. Osman Paksüt, dilekçesinde şöyle devam etti:

"Hukukun gereği böyle olmakla birlikte iddia olunan 'Ergenekon' silahlı terör örgütü soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcılarınca Nisan 2008 başından, Temmuz 2008 sonuna kadar ve muhtemelen Ekim 2008 ortasına kadar hakkımda iletişim tespiti ve kayda alınması işlemleri yürütülmüş. Bunun sonucunda 199 sayfalık dinleme tutanağı toplanarak, ilk kayıttan 6,5 ay sonra Anayasa Mahkemesine gönderilmiştir. İlgililerin benim hakkımda uzun süre dinleme ve kayıt tutmaya ihtiyaç duymalarının izahı olamaz. Bu yasa dışı ve yasaya karşı hile yöntemiyle yasak delil toplama işlemidir. Nitekim iddianamenin sanıklarından olan ve benim de görüştüğüm ileri sürülen bir şahısla Ferda Paksüt'ün tek bir telefon konuşması, kendisinin de şüpheli sayılarak soruşturmaya dahil edilmesine yeterli sayılmıştır."