Paradigma değişmeden şirketler gelişemez…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Ömer ÖZKAN - PETKİM Yönetim Sistemleri Uzmanı

İş dünyasındaki trendler baş döndürücü hızla değişiyor. Dün bildiğimiz bilgi bugün eskiyor. Daima yenilenmek, dünden hızlı koşma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Mevcut durumun bu olduğu günümüz iş dünyasında "paradigma"lar çok sesli bir biçimde sorgulanmakta.

Ünlü internet ansiklopedisi Vikipedi de paradigma şöyle açıklanmış; "Herhangi bir alanda yerleşik yazılı ve yazılı olmayan tüm kurallar ve uygulamaların bütününe verilen bir isimdir. Paradigma bir başka deyişle bir modelin, bir bakış açısının, kavrayış ve anlayışın adıdır. Bir paradigma, uzun süren deneyimler ve başarısı kanıtlanmış süreçleri içerisinde barındırabilir. Bu, söz konusu paradigmanın her zaman başarılı olacağı anlamına gelmez. Yeni bir paradigma eskisini geçersiz kılacak şekilde tüm kalıpları yıkarak kendi kurallarını koyduğunda artık eskisi için başarılı olabilecek bir zemin kalmamıştır."

Ben ise paradigmayı kısaca "akıl kalıbı" olarak nitelendiriyorum. Özellikle 2008'in ikinci yarısında etkilerini yakından hissettiğimiz global kriz benim de paradigmaları sorgulamama sebep oldu.

Yönetim alanında, tabii birçok kavramla ilgili (stratejik planlama, liderlik, ekip çalışması, motivasyon, öğrenen organizasyon vb.)  hep kaynak arayışı üzerinde oldum. Çünkü "yönetim" alanında matematikte olduğu gibi sabit formüller yok. Eğer olsaydı, her yönetici o formülü uygular ve kuruluşlar yönetim problemleri yaşamazdı.

2008 global krizi benim iş hayatındaki ilk krizimdi. Kriz yönetimi, liderlik, motivasyon vb. gibi konularında bir sürü kitap okumuş ve birçok eğitime katılmıştım ancak bu okuduklarım ve öğrendiklerim bu kriz esnasında hiçbir derde deva olmuyordu. Öğrencilik yıllarımda çalışmak için imrendiğim firmalar iflasını açıklıyor, özendiğim (rol model olarak benimsediğim?) CEO'lar işten çıkartılıyordu.

Ezberler bozuluyordu, eski paradigmalarımız kırılıyordu. İşte bu duygu ve düşüncelerle değişen paradigmaları araştırmaya karar verdim. Dünyanın yeni krizleri ve yeni paradigmaları vardı.

Araştırmalarımda fikirleri ile yönetim camiasına yön veren kişilerle söyleşi şeklinde oldu. Sahasında Türkiye'nin hatta Avrupa'nın sayılı otoriteleri ile değişen paradigmaları enine boyuna tartıştık. Cömertçe fikirlerini paylaşan kişileri aşağıda sıraladım.

Melih Arat: Türkiye'de sıra dışı olmanın öneminin altını çizen ve Sıra Dışı Yaşam Becerileri modelinin mimari olan kişi.

Yılmaz Argüden: Türkiye'yi Ulusal Kalite Hareketi ile kurumsal yönetişim (Corporate Governance) ve kurumsal sosyal sorumluluk kavramlarıyla tanıştıran kişi.

Acar Baltaş: Türkiye'yi beden dili, motivasyon gibi kavramlarla tanıştıran kişi.

Ulaş Bıçakçı: Yönetim danışmanlığını Türkiye'de popüler hale getiren kişi.

Evrim Çalkavur-Yavuz Durmuş: Türkiye'de öğrenen organizasyon kavramını popülerleştiren kişiler.

Yalçın İpbüken: Türkiye'de yalın yönetim kavramını popülerleştiren kişi.

Resul İzmirli: Türk usulü yönetim yaklaşımlarıyla, gönülden yönetim kavramların mimarı.

İbrahim Kavrakoğlu: Türkiye'yi TKY ve yenilik (innovation) kavramlarıyla tanıştıran kişi.

Cem Kozlu: Türkiye'ye ihracatı öğreten, Türk Hava Yolları'nı ufkunu değiştiren kişi.

Yaprak Özer: Türkiye'de İK'yı popülerleştiren kişi.

Ve sonunda da 2009 mayıs ayında yayınlanan "Paradigma Değiştirenler" isimli kitap ortaya çıktı.

Kitap piyasaya çıktıktan sonra anlaşıldı ki Türkiye'nin paradigmaları tartışmaya ihtiyacı varmış.

İlk kitaba olan bu ilgili  paradigma değişimini daha farklı platformlarda daha farklı katılımcılarla da tartışmamız gerektiği görev bilincini bizlere verdi.

Son söz olarak paradigma değişmeden sadece şirketler değil dünya değişmez…