Payımızı % 15'lere ulaştırmayı hedefliyoruz
TKBB Başkanı Ufuk Uyan, AA Finans Masası'na konuk oldu. Uyan, Fitch'in not arttırımı sonrasında portföy yatırımlarının artabileceğine dikkat çekti.
İSTANBUL - Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Kuveyt Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Ufuk Uyan, Fitch'in not arttırımına ilişkin, "Dünyada not artışından sonra önemli bir portföy yatırımı hareketi oluyor. Bu hareket ülkemizde de olacak mı? Bunun takip edilmesi ve ona göre tedbirlerin alınması gerekebilir" dedi.
AA Finans Masası'na konuk olan Uyan, AA Finans Masası'nın önemli bir görev üstleneceğini belirtti.
Uyan, Fitch'in not arttırımına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin notunun arttırılmasının güzel olduğunu, ancak geç kalınmış bir not arttırımı yorumlarına katıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Benzer ülkelerle mukayese edildiğinde notumuzun geride olduğu biliniyor. Önemli bir adım olmakla birlikte diğer benzer derecelendirme şirketlerinin de not artışını gündeme almalarını umut ediyoruz. Finans sektöründe bu tür notları kullanan bir katılım bankası olarak bunların önemini biliyoruz. 2-3 yıldır bu piyasaları dolaşıyoruz. Bizim notumuz Türkiye'de yatırım yapılabilir bir seviyedeydi. Kuveyt Türk olarak bunu yatırımcıların özellikle fon sahiplerinin nasıl karşıladığını Uzak Doğu'da görüyorduk. Bunun yolunun açılması için en azından bir adımdır. Dünyada not artışından sonra önemli bir portföy yatırımı hareketi oluyor. Bu hareket ülkemizde de olacak mı? Bunun takip edilmesi ve ona göre tedbirlerin alınması gerekebilir."
Bankacılık sektörünün not arttırımından nasıl etkileneceğine ilişkin soruya Uyan, "Ekonomiye faydası olup olmayacağını göreceğiz. Bankacılık sektörü tabii ki borçlanma maliyetleri açısından daha uygun bir borçlanma imkanlarına kavuşabilir. Her bir bankanın durumu yatırımcı ve fon sahipleri açısından ayrı ayrı değerlendiriliyor. Ülkenin genel giriş bareminin 'yatırım yapılabilir' seviyede olması son derece önemli. Bazı fon yöneticileri 'zaten bu ülke yatırım yapabilir değil' deyip bir kenara koyuyordu. Bunlar da değerlendirmeye alacak ve bu sayede bankalarımız daha uzun vadeli ve uygun kaynaklara ulaşabilirler. Bunun neticesinde kaynak bollaşması olursa içerideki faizleri baskılayacak bir durum olabilir" şeklinde yanıt verdi.
"Not artışıyla birlikte yatırımlar da harekete geçerse belki büyümeye de katkıları olabilir"
[PAGE]"Not artışıyla birlikte yatırımlar da harekete geçerse belki büyümeye de katkıları olabilir"
Türkiye'nin kayısı ve üzüm ihracat ederek telefon ithal eden bir ülke olduğunun unutulmaması gerektiğini anlatan Uyan, "Körfez bölgesinden ne gibi yatırımlar gelebilir" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Körfez Bölgesi ve burada faaliyet gösteren katılım bankaları Körfez'den yatırım yapmış iştirakler olduğu için Körfez Bölgesi'nden borçlanma ve kaynak oluşturma imkanları daha olumluydu. Ülke notu engel teşkil etmemekle birlikte bundan sonra fiyatlama açısından önemli. Özellikle uzun vadeli kaynak oluşturma anlamında teşebbüsler oldu. Bunların daha ciddi ve arkası gelir bir şekilde devam ettirilmesini bekliyoruz. Bunun arkasında da şirketlerin borçlanma yönünden daha Körfez'e ulaşma imkanları arttı. Rakamsal olarak bir şey söylemek biraz da Türkiye'nin ihtiyacı ile ilgilidir. Büyümenin yüzde 4'ler mertebesinde gelecek yıl da olacağı bekleniyor. Not artışıyla birlikte yatırımlar da harekete geçerse belki büyümeye de katkıları olabilir."
Uyan, bir taraftan da cari açığın kontrolünün de kredi büyümesiyle kontrol edildiğinin unutulmaması gerektiğini belirterek, "2011'de yüzde 25'lik kredi büyümesi hedefi oldu ve bankalarımız buna uydular. Özellikle kur artışını dışarıda bırakarak... TL tarafında da yüzde 15'ler mertebesinde de bir beklenti var. O seviyede devam ediyor. 2013 yılı beklentisi de yüzde 15'ler mertebesinde olacak diye duyuyoruz. Bütün bunlar birbiriyle ilişkilidir" diye konuştu.
Merkez Bankası'nın parasal hareketleri çok iyi izlediğini ifade eden Uyan, "Geçmişe oranla Merkez Bankası yeni mekanizmalar oluşturdu. Rezerv opsiyon kat sayısı diye yeni bir uygulama var. Bu tür not artışlarının ardından ciddi bir akış görülüyor. Ülkemize de Avrupa'daki sorunlar, ABD'deki problemler ve global krizden sonra ciddi bir portföy akımı var. Bizim yönümüzü çevirdiğimiz şu dönemde Körfez ülkeleri de oldukça likit durumda bulunuyor. Kaldı ki Avrupa'daki bankalardan da güven bunalımından dolayı Türkiye'yi tercih ediyorlar. Not artışının da gelmesi para hareketlerinin arttırırsa merkezin elinde imkanlar var. Bu faiz indirimi zorlar mı? Bunu hepimiz göreceğiz ama böyle bir beklenti yok" şeklinde konuştu.
Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Kuveyt Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Ufuk Uyan, katılım bankacılığının finans sektöründen aldığı payı yüzde 15'lere ulaştırmayı hedeflediklerini belirtti. Uyan, "2012 sonu itibariyle 50 milyar liralık toplam fon rakamını aşacağımızı, kullandırılan fonlarda 52-53 milyar mertebesine ulaşacağımızı, aktif toplamında da 70 milyar lirayı zorlayacağımızı tahmin ediyoruz" dedi.
AA Finans Masası'na konuk olan Uyan, konvansiyonel bankacılık sektörünün Türkiye'de 1860'lardan beri faaliyette bulunduğunu, katılım bankacılığının ise 23-25 yıllık yeni gelişen bir sektör olduğunu söyledi.
Uyan, 18 Ekim itibariyle topladıkları kaynakların 47 milyar lira, kullandırdıkları fonların 49 milyar lira, aktif toplamlarının ise 66 milyar lira olduğu bilgisini verdi.
Sektör payı itibariyle bakıldığında, toplanan fonlarda yüzde 6,88'lerde olduklarını anlatan Uyan, "Kullandırılan fonlarda yüzde 6, aktif toplamında yüzde 5'lerde. Bizim aslında hedefimiz katılım bankacılığının finans sektöründen aldığı payı yüzde 15'lere ulaştırmak. 2012 sonu itibariyle 50 milyar liralık toplam fon rakamını aşacağımızı, kullandırılan fonlarda 52-53 milyar mertebesine ulaşacağımızı, aktif toplamında da 70 milyar lirayı zorlayacağımızı tahmin ediyoruz" diye konuştu.
Bu fonların tamamen reel sektöre tahsis edilmiş fonlar olduğuna işaret eden Uyan, "Şu ana kadar özellikle çok az bir sermaye piyasası ürünü vardı. En son ihraç edilen kira sertifikalarıyla birlikte katılım bankacılığımızın portföyü içerisinde yüzde 4-5'ler mertebesinde bir sermaye piyasası ürünü de var. Kira sertifikası da girmiş oldu. Bankacılık sektörüne baktığınız zaman bu oranların yüzde 20'ler mertebesinde olduğunu görüyoruz. Bu, şu anki bizim aktif-pasif yapımızın daha çok reel sektöre yönelik olduğunu gösteriyor" değerlendirmesini yaptı.
"Gayemiz bundan sonra firmalarımız adına uzun vadeli kaynak oluşturmak"
"Gayemiz bundan sonra firmalarımız adına uzun vadeli kaynak oluşturmak"
Uyan, 2013 yılında minimum yüzde 20 büyümeyle 60 milyar lira civarında bir fona ulaşmayı hedeflediklerini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Not artışıyla birlikte parasal hareketler de artacağı için belki fevkinde de bir büyüme olabilir. Kredide de benzer paralelde gidecektir bu rakamlar. Orta vadede yüzde 10'lara gelme hedefimiz var. Uzun vadede de yüzde 15'lere gelme hedefimiz var. Bütün bunlar ürünle ilgili. Yani siz ürün geliştirebiliyorsanız, alternatif ürünler oluşturabiliyorsanız bu paylar Uzak Doğu'daki paylara erişebilir. Uzak Doğu'ya baktığınız zaman Malezya'da 20'lerin üzerinde.
Kuveyt'te veya Körfez'de rakamlar bizden daha iyi. Çünkü Malezya'da, dünyada konvansiyonel bankacılıkta ne tür ürün varsa, katılım bankacılığı alternatifini geliştirmişler. Biz Katılım Bankaları Birliği olarak Malezya İslam Bankaları Birliği ile bir ortak anlaşma yaptık, ürün paylaşımı yapıyoruz, onların ürünlerini biz aldık, biz de kendi ürünlerimizi verdik. Böylece 'farklı ürünler varsa bu ürünleri biz de burada geliştirelim, danışma kurullarımızdan geçirelim' gibi çalışmalarımız var. Bu ürün geliştikçe bu rakamlar daha ileri gidecektir. 'Sukuk'un gelişmesi, kira sertifikasının çıkarılması bile 10 yılı aldı."
"Sermaye Piyasası Kanunu süreçleri hızlandıracak"
Uyan, Sermaye Piyasası Kanunu çıktıktan sonra bu süreçlerin hızlanabileceğini belirterek, "Özellikle kira sertifikasının banka dışı kurumlara yönelik de uygulanması açısından, SPK mevzuatında değişiklik gerektiren birkaç husus var. Bunlar da gerçekleştirildiği takdirde bundan sonra bankalarımızın yaptığı gibi bu tür varlığı olan, gayrimenkul varlığı olan veya diğer firmalarımız da sukuk ihracını deneyebilir. Türkiye'de bu ihracı yapabilecek firmalarımız var. Biz de nitekim bu konuda çalışıyoruz Kuveyt Türk olarak veya diğer katılım bankaları olarak. Gayemiz bundan sonra firmalarımız adına uzun vadeli kaynak oluşturmak" şeklinde konuştu.
"Tasarruf yapma eğiliminin artırılması lazım"
[PAGE]"Tasarruf yapma eğiliminin artırılması lazım"
Türkiye'de tasarruf oranlarının çok düşük olduğuna dikkati çeken Uyan, katılım bankaları, özellikle de Kuveyt Türk olarak "altın" ürününü yastık altı tasarrufları ekonomiye kazandırmak için geliştirdiklerini vurguladı.
Türkiye'nin tasarruf oranının yüzde 22'lerden 12'lere gerilediğini anımsatan Uyan, "Ama altın tasarruflarına baktığınız zaman 15-18 milyar mertebesine geldi. Demek ki ciddi bir tasarruf var. Bir kısmını ekonomiye biz kazandırdık. Tasarruf yapma eğiliminin artırılması lazım. Bu konuda birlik olarak, bankalar olarak hepimize görev düşüyor. Buna yönelik ürünler geliştirmemiz lazım ki, bu ürünlerle yatırımları finanse edebilelim. Çok genç bir nüfusumuz var, istihdam üretebilelim" yorumunu yaptı.
Şu anda bireysel emeklilik sisteminin geliştiğini ve uzun vadeli ve istikrarlı bir fon kaynağı oluşturma anlamında çok önemli bir ürün olduğunu dile getiren Uyan, "Özellikle son yüzde 25'lik katkı payından sonra katılım bankalarımızın buraya ciddi bir eğilim içerisinde olacağını umut ediyorum ve öyleler şu anda. Rakamlarımız çok düşük; binde 3'ler mertebesinde pazar payımız, 40 bin tane müşterimiz var, 40 milyon liralık bir prim üretmişiz bugüne kadar" dedi.
"Altın bankacılığı hiçbir zaman kuyumcuya rakip değil"
Bankaların yüzde 20 olan fon toplama sınırının artırılması gerektiğine vurgu yapan Uyan, altın bankacılığına ilişkin bir soruya da şu yanıtı verdi:
"Katılım bankacılığı tamamen reel sektörle entegre çalışan bir sistem. Dolayısıyla bizim kuyumculuk sektörünün aleyhine bir niyet içinde olmamız düşünülemez. Netice itibariyle bizim çıkardığımız, ürettiğimiz bu altınlar yastık altında, hurda olarak tutulan ve ekonomiye kazandırma niyetiyle yapılan çalışma neticesinde çıkan altınlar. Eğer ki biz bu ürünü geliştirmeseydik, bu süreçte vatandaş yine altın alacaktı. Neticede bu sefer yastık altına gidecekti. Şimdi hem sistemde kaldı, bir kısmı hurda olarak geldi ve en son 15 milyar lira mertebesinde bir altın mevduatı oluştu.
Biz bu altınları bir yerde tutmuyoruz. Bu altınları alıyoruz, tekrar kuyumcularımıza veriyoruz. Altını hurda halinde olarak topladığımız ve hasa çevirdiğimiz zaman yaptığımız işlem nedir? Bunu ben kuyumcuya veriyorum. Karşılığında bir gelir üretmem lazım ki gelir de dağıtıyorum, kar payı dağıtıyorum.
Benim sistemim içerisinde faizsiz bankacılığa uygun şekilde yapıyorum. Nasıl yapıyorum? Altın veriyorum, ondan dolar alıyorum mesela. O dolarını değerlendiriyorum. Ondan elde ettiğim kar payını altın cinsinden dağıtıyorum veya altın cinsinden borç veriyorum ona. O borçla üretim yapıyor ve o ürettiği karı, zararı altın cinsinden paylaşıyorum sistemim içerisinde. Tabi yüzde 100'ünü de yapmam da beklenemez. Ben bir bankayım, tasarruf sahibi geldiğinde her an altınını altın cinsinden vermeyi taahhüt ediyorum. Dolayısıyla ben hiçbir zaman kuyumcuya rakip değilim."
Uyan, bankaların cumhuriyet altını satmasının otoriteler uygun görmesi halinde yapılabileceğini belirterek, "Mühim olan, bu atıl kaynağın ekonomiye kazandırılması, tasarruf bilincinin artırılması, tüketimin artırılması değil... Bize büyük görev düşüyor bankalar olarak ve katılım bankaları olarak. Biz bu konuda rol üstlenmiş olarak görüyoruz kendimizi" diye konuştu.
[PAGE]Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Kuveyt Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Ufuk Uyan, kendilerine müsaade verilirse katılım bankacılığı tecrübelerini Almanya'ya götürmek istediklerini belirterek, "Hem oradaki Türklere hem de Alman vatandaşlarına bu hizmeti sunmak istiyoruz. KOBİ segmenti güçlü bir ülke. Biz de KOBİ bankacılığı yapıyoruz dolasıyla önemli bir adım olacaktır" dedi. '
AA Finans Masasına konuk olan Uyan, "Yüzde 20 olan fon toplama sınırının artırılması gerektiğini belirterek, bununla ilgili Hazine ve SPK nezdinde çalışma başlatacağınızı söylemiştiniz, bir gelişme oldu mu? " sorusuna "Çalışıyoruz. Henüz başvuru yapılmadı. Konu üzerinde çalışmalarımız devam ediyor" cevabını verdi.
Kuveyt Türk'ün halka arz çalışmasının bulunup bulunmadığına ilişkin bir soru üzerine Uyan, "Ana şirketimiz halka açık bir şirket, benzer politikalar ve iştiraklerine talep ediliyor. O şekilde çalışma yapılmıştı geçmişte 2008 yılında. Maalesef global kriz başlangıcına denk geldiği için geri çektik. İsabetli olduğunu da görüyoruz. Yatırımcılar ciddi bir zarara uğrayabilecekti. Şimdi bu not artışıyla halka arz piyasası nasıl gelişir bu oluşan kaynaklar nereye gider. Bunları izleyeceğiz ama şu an alınmış bir kararımız yok. Neticede piyasaya bağlı" diye cevap verdi.
Bireysel emeklilik ile ilgili bir şirket kurma konusunda görüşlerinin sorulması üzerine ise şunları söyledi:
"Fizibilite çalışması başlattık, devam ediyoruz. Bireysel emeklilik ürünü sunuyoruz hem müşterilerimize, hem personelimize. Yarısı personelden yarısı müşteriden oluşuyor bu portföyün. 19 milyona ulaşan bir fon büyüklüğümüz var. Yüzde 25'lik katkı payından sonra bir imkan var. Bu arada bireysel emekliliği düşünen tasarruf sahiplerini uyaralım, 2 aylık bir süre kaldı. 2 ay öncesinde bu sisteme dahil olurlarsa bir yıllık bir kazançları oluyor. Bu önemli bir kazanım, dolayısıyla acele etsinler. Yani yıl sonu gelmeden bir BES hesabı açtırırlarsa önemli bir katkı sağlayacaklardır emeklilik gelirleri açısından. Biz banka olarak değerlendiriyoruz, bunu yönetim kurulunun gündemine getirdik."
"Ortadoğu'da meydana gelen hareketliliğin sektörünüze yansıması ne oldu?" sorusuna Uyan, "Arap bölgesinden Türkiye'ye yönelik bir ilgi var, özellikle Körfez bölgesinden. Esas hareket sağlayan mütekabiliyet yasasının çıkması oldu. İkinci bir ev olarak düşündükleri yer haline geldi Türkiye. Bu konuda finansman sağlıyoruz özellikle Kuveyt Türk'ten konut almak isteyenler olursa finansman sağlıyoruz" diye cevap verdi.
Uyan, Almanya'daki katılım bankacılığı başvurularına ilişkin olarak da, şu bilgiledi paylaştı:
"Almanya'da finansal faaliyetlerle ilgili hizmet veren bir şubemiz var zaten. Fakat AB normları değiştiği için burada ciddi bir faaliyet yapamadık. O şubeyi iki yıl önce açtık ama sınırlar getirdi otorite. Krizden sonra faizsiz bankacılığın daha korunaklı olduğu algısı oluşmaya başladı. Çünkü, faizsiz bankacılığın gerisinde muhakkak bir varlık var, borcun satışı yok. Zaten bunları yapanlar tasfiye oldu. Dolasıyla bir varlık olduğu zaman sınırlı bir risk alıp riski kontrol edebiliyorsunuz. Paranın çarpan hızı sınırlı. Bütün bunlar katılım bankacılığını daha korunaklı olduğunu hissettirdiği için. Alman otoritesi de çok muhafazakar olduğu için bu çerçevede 2 defa faizsiz bankacılık semineri düzenledi. İkisine de katıldık. Bu şube lisansını bir banka lisansına dönüştürmeye karar verdik. Hem BDDK' dan hem de yönetim kurulundan onay aldık. Fizibilite çalışmamızı, Ekim ayında da müracaatımızı yaptık. Biz yola çıktık. Bu kolay yol değil. Eğer bize müsaade verilirse katılım bankacılığı tecrübemizi Almanya'ya götürmek istiyoruz. Hem oradaki Türklere hem de Alman vatandaşlarına bu hizmeti sunmak istiyoruz. KOBİ segmenti güçlü bir ülke. Biz de KOBİ bankacılığı yapıyoruz dolasıyla önemli bir adım olacaktır."
[PAGE]Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Kuveyt Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Ufuk Uyan, bankacılığın hizmet ürettiğini, bunun karşılığında masrafların almasının da bankanın en doğal hakkı olduğunu belirtti.
Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'na konuk olan Uyan, Almanya'daki bankacılık başvurularından sonra başka ülkeye girişlerinin olup olmayacağına ilişkin soruya, "Avrupa Birliği olduğu için Almanya'da bir banka kurarsanız artık ondan sonra sınır kalkıyor. Dolayısıyla istediğiniz ülkelerde şube açabiliyorsunuz. Avrupa'da böyle bir imkanınız var. Katılım bankalarından da Bosna Hersek'i ve benzer ülkeleri inceleyenler oldu. Biz Kazakistan'ı inceledik, fakat sermaye sınırlarını çok arttırdılar, ondan dolayı vazgeçtik. Çünkü 75 milyon dolar sermaye şartı koydular. Şimdi Almanya'da aynı rakamlarla şube açmak daha fizibıl bizim için. Dolayısıyla kaynakların da ekonomik kullanılması gerekiyor. Sermaye de maliyetli kıt ve az bulunan bir şey, ama bizim Katar ve Erbil çalışmamız var" şeklinde karşılık verdi.
TKBB Başkanı Uyan, bankaların aldığı masraflar ile ilgili bir soruya ise Uyan, şöyle yanıt verdi:
"Bankacılıkta tabi ki hizmet üretiyorsunuz. Bunun karşılığında masrafların alınması da bankanın en doğal hakkı ama bunu abartıya götürenler varsa ki vardır, serbest rekabet ortamında bilinçli tüketici, yatırımcı, bilinçli bankayla iş yapsın. Eğer bir tasarruf sahibi gidip, kuyrukta bekliyor ve bir de masraf ödüyorsa, öbür tarafta bir banka ben masraf, hesap işletim ücreti almıyorum ve kuyruk da yoksa ve müşteri bunu tercih etmiyorsa ben ne yapabilirim. Doğrusu tasarruf sahibinin düşünmesi gereken imkanlar var, çünkü 49 tane banka var. Bu rekabet ortamında rekabeti de sunuyor bankalar bize. Kuveyt Türk olarak biz hesap işletim ücreti prensip olarak almıyoruz. Başka bankalar da var, dolayısıyla bunları tercih etsin tüketiciler. Ama aşırıya gidenlerle ilgili olarak otoritelerimiz de belki bir çalışma yapar. Öyle de beyanatları oldu. Serbest rekabet ortamında neler olabilir, nerelerde masraf olabilir? Bunun dışında bankalar kar, bir gelir üretiyorsa bu sermaye olarak kalıyor. Baktığınızda temettü dağıtımları çok sınırlı, buradan da tekrar kredi üretiyorsunuz. Karşılığında da kredi arz ediyorsunuz. Dolayısıyla masraflara karlara çok takmamak lazım."
"Tamamen KOBİ bankacılığı yapıyoruz"
[PAGE]"Tamamen KOBİ bankacılığı yapıyoruz"
Fitch'in kararının enflasyon açısından etkileri hakkındaki ise Uyan, "Parasal hareketleri etkileyecek bir gelişme. Kasım ayı itibariyle enflasyonun aşağı yönlü olacağı bekleniyordu. Belki kasım ayında daha büyük bir beklenti var. Geçen yıl aynı dönem yüksek bir giriş vardı. Şimdi düşük olarak daha düşük bir oran oldu. Para bollaşacak faizler gözden geçirilecek. Paranın bollaşma oranını görmek gerekecek. Merkez Bankası'nın (MB) enstrümanları var. Yapabileceklerini göreceğiz, enflasyon bekletimiz MB ile paralel olarak 7 ila 7,5 bandında" dedi.
Uyan, KOBİ'lere yönelik açılımlara değinerek, şunları söyledi:
"Tamamen KOBİ bankacılığı yapıyoruz. Büyük ölçekli firmalara tabii ki hizmet sunuyoruz ama gelişen bir sektör olduğumuz için KOBİ'lere yönelik çalışıyoruz. Her bir katılım bankasının KOBİ programları var. Bizlerin de var. Son bir yıldır şöyle bir program yapıyoruz. Belirli illerde kendi tecrübelerimizi paylaşıyoruz. 25 yıldır bir databank oluşturduk. KOBİ'ler neden sıkıntıya giriyor, sıkıntıya girişlerindeki temel problemler nelerdir tespit ettik. Sadece KOBİ'leri çağırdık toplantılara ve bunları anlatıyoruz. Baktığınızda nakitlerini kontrol etmelerinden, kredi ve yatırımlarını kontrol etmelerine kadar yardımcı oluyoruz. Kısa vadeli krediyle uzun vadeli yatırım yapıyorlar. Tecrübelerimizle 55 bin tane KOBİ'den tek bir bilanço çıkartırken buradan yola çıkarak bu tavsiyeleri yapıyoruz paylaşıyoruz. Bir nevi eğitim danışmanlık tarzında çalışma yapıyoruz."
Uyan, KOBİ'lerde ciro sınırının 25 milyon liradan 40 milyon liraya çekilmesi konusunda ise, "Bankalarda buna yönelik segmentasyon var. Diyelim ki 25 milyon üzeri ise başka bir segmentasyona gider firma. Bu segment genişliyor demek ki KOBİ'ler de büyüyor. Ona yönelik bir çalışma. Bizi çok fazla etkilemez ama çok fazla standart olması önemli. Burada BDDK'nın bir standardı var. Farklı kurumların standartları da olmamalı, tek bir standart üzerinden standart yapar ve öne göre mukayese edersek sorunları daha iyi tespit eder ve çözümlerini daha kolay üretiriz. Çok önemli bir şey olmaz" ifadelerini kullandı.
Katılım bankaları arasında uygulama farklılıklarına ilişkin olarak Uyan, "TKBB olarak son zamanlarda ciddi çalışmalar yapıyoruz. Tabi ki farklı fikirler olması önemli. Yani illa ki aynı yönde herkesin fikir sahibi olmasını beklememek lazım, ancak katılım bankacılığında bu tür şeyleri geliştirmek açısından bir akademi için çalışıyoruz. Üniversitelerle işbirliği çalışmalarımız var. Katılım bankacılığı kürsü gibi olan çalışmalarımız var ama bunlar zaman alan şeyler. 4 tane katılım bankası ve ekipleriyle gayret ediyoruz. Katılım bankacılığının daha da tanıtılması için sempozyum yaptık. 2013'te de uluslararası bir sempozyuma aracılık etme düşüncemiz var. Malezya ile işbirliği yapıyoruz. Malezya'nın bu konuda ciddi eğitim veren bir kurumu var. Oraya öğrenci gönderiyoruz. Her bir katılım bankası kendi içinde bir faaliyet yapıyor. Bunlar yapmamız gereken önemli şeyler, bundan sonrada devam edeceğiz" diye konuştu.
"Katılım bankaları ürün portföylerinde KMH benzeri karz-ı hasen ürünü var"
[PAGE]"Katılım bankaları ürün portföylerinde KMH benzeri karz-ı hasen ürünü var"
TKBB Başkanı Uyan, KOBİ ve ihracatçı firmaların, katılım bankalarıyla çalışmak istemesine rağmen konvansiyonel bankalarda olan Kredili Mevduat Hesabı(KMH) ve Borçlu Cari Hesap (BCH) gibi ürünlerin katılım bankalarında olmamasından dolayı SSK, maaş ödemeleri, vergi ödemeleri ile çek ödemeleri gibi ihtiyaçlarına çözüm üretemedikleri ve özellikle ihracatçı firmaların, taleplerini karşılayacak ürünlerin yetersiz olmasından dolayı katılım bankaları dışındaki bankalara yöneldikleri yönündeki eleştirelere ilişkin düşüncelerini de şöyle ifade etti:
"Aslında bu sayılan sorunlara ilişkin katılım bankalarında birçoğuna çözüm var. Katılım bankaları ürün portföylerinde buna benzer bir ürün olarak karz-ı hasen ürünü var. Müşteri yeter ki istesin ve tercih etsin, verilir. Müşteri bizi tercih eder ve verimlilik yaparsa banka da karşılığında bu ürünü kullandırır. Tabi bankalardaki ürünlere benzer farklı bir ürün de geliştirilirse ki olmalı bunu da düşünelim. Bu yönde çalışmalarımız var.
İhracata yönelik de bir çalışma yaptık. Türkiye İhracatçı Meclisi (TİM) ile birlikte bütün katılım bankaları genel müdürleriyle bir çalışma yaptık. Oradaki sorunları tespit ettik. İhracatçının malının alınıp katılım bankasınca yurt dışına satılması mesela. Döviz girdisi var, neden biz burada olmayalım ki? Var bu ürün bizde. Bu konuda çalışıyoruz. İhracatçılara yönelik yapmayı planladığımız çalışmalar için projeksiyonumuz 2013. Eximbank müdürü 'hazırız' dedi. Mesela Eximbank kaynaklarından katılım bankalarının daha çok yoğun bir şekilde kendi içlerinde ulaşması lazım. Eximbank İslam Kalkınma Bankası'ndan faizsiz esaslı kaynak oluşturuyor ve bunu değerlendiriyor. Yine faizsiz esaslı Suudi Arabistan İhracat Destek Programı'ndan (SEP)katılım bankaları faydalanabilir. Çalışma grupları oluşturduk, ihracatın finansmanı önemli. Mesela bunlara yönelik kullandırılan döviz kredileri var, destek anlamında. Kur riskine girmeden bunu firmalara vermek önemli. O açıdan ihracatçılara ne yapsak yeridir. Hele bu not artışından sonra çok daha önem arz edecektir. İhracat yapmak daha da zor hale geliyor."
"İnsanın ihtiyacına yönelik bir bankacılık geliştirmemiz bu konuda çaba sarf etmemiz bizim görevimiz"
"İnsanın ihtiyacına yönelik bir bankacılık geliştirmemiz bu konuda çaba sarf etmemiz bizim görevimiz"
Papa'nın finansal kriz akabinde faizsiz bankacılığı övücü açıklamaları ve bunun sektöre katkılarına değinen Uyan, "Bu ilgi Avrupa'da var, Amerika'da var. Dünya bankasında da var. Mesela Uluslararası Finans Kuruluşu IFS, sukuk çıkarttı. Beni en çok etkileyen Amerika'da banka işgal etme eylemlerinde pankartlarda 'faizsiz bankacılık istiyoruz' yazılmasıydı. İnsanın ihtiyacına yönelik bir bankacılık geliştirmemiz, bu konuda çaba sarf etmemiz bizim görevimiz. Bu yönde çalışıyoruz" dedi.
Kredi kartı portföy büyüklüğünde katılım bankalarının istenilen büyüklüğe ulaşılamadığı söylemine ve bu konuda eksiklik olup olmadığına yönelik bir soruyu ise Uyan, " Bizim daha çok tasarrufları arttırma yönünde çalışma yapmamız lazım. Kredi kartı yeteri kadar var. Tabii ki bu sektörde olmamız lazım. Varız da... Hatta bir katılım bankamızın ciddi portföyü de var. Katılım bankaları kendi politikalarına göre sunuyorlar bu hizmeti. Taksit kart özelliği bugüne kadar uygulanamıyordu. Şimdi uygulanabiliyor. Şahsi görüşüm kontrollü büyüme hedefi. Saldırgan bir tutum içinde değiliz, normal bir büyüme amacındayız" şeklinde yanıtladı.
Ada Bank'ın katılım bankacılığı lisansının iptali ve sektöre yeni bir katılım bankasının girip girmeyeceğine ilişkin soru üzerine de Uyan, şunları söyledi:
"Benim bildiğim kadarıyla yok. Kriterler ilan adilmiş. 300 milyon dolarlık asgari sermaye yatırımı ve ileriye dönük ilave sermaye artırımı yeni bankalardan isteniyor. Bankacılık sermaye ağırlıklı bir sektör. Sermaye koyabilecek yatırımcı olması gerekiyor. Lübnan'lı Odeabank sektöre giriş yaptı. Benzer şekilde Çin ve Japonya'da bir çalışma olduğunu duyduk. Katılım bankacılığı olarak biz memnun oluruz. Katılım bankacılığını sektör olarak büyümesi, yeni sermaye gelmesi farklı coğrafyaların ülkemize katılması son derece önemli. Sabit sermaye esas olan gelmesi gereken. Çünkü yatırımı üretecek ve geliştirecek odur."