Piyasalarda moral verici adımlar beklentisi

Murat BERK - YAPI KREDI YATIRIM

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Büyük merkez bankalarının hareketlerinin piyasalarda neredeyse tek önemli faktör sayılmasının artık kanıksandığını söyleyebiliriz. Ancak bu durum hem tarihsel olarak çok olağan değil hem de böyle devam edeceği bizce hayli şüpheli... Aslında, şu anki hengameden geriye doğru bir adım atıp tarihsel bir perspektif içinde bakmaya çalışırsak, merkez bankalarının baskın durumunun başlangıcı olarak Milton Friedman’ın Anna Schwartz ile birlikte Büyük Buhran’ı yanlış para politikalarına bağlamasını ve 1920’lerde yaşanan aşırı spekülatif dönemi büyük oranda göz ardı etmesini gösterebiliriz. Bu fikirlerin, özellikle Reagan ve Thatcher’in ideolojilerine uygun olduğundan ve 1970’lerde yaşanan stagflasyonun Keynesçi düşüncenin popülaritesini azalttığı için, Amerika Merkez Bankası (FED)  Başkanı Paul Volcker ile yeni bir döneme girdiğini ve merkez bankalarının Altın Çağını başlattığını düşünmek mümkün. Merkez bankalarının özellikle Greenspan dönemi ve sonrası yarattıkları balonların 2008 kriziyle sonuçlanması sonrası ise bir düşüş dönemi içine girildiyse de bu Altın Çağın sona erdiğini söylemek için erken. 

Yine de ileride merkez bankalarının tarihi yazıldığında özellikle Japon Merkez Bankası’nın (BOJ) bu sene eksi faize gösterdiği ters tepkinin Altın Çağı sona erdiren sürecin başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda merkez bankalarına yönelik eleştirilerin arttığını ve bunlara Uluslararası Ödeme Bankası’nın (BIS) da artan eleştiri dozuyla katıldığını not ediyoruz. BIS sadece merkez bankalarının merkez bankası sayılması ile değil 2008 krizini doğru bir şekilde öngören ve gerekli uyarıları yapan kurum olması nedeniyle de bizce önemsenmeli. Doğru söylediği için onuncu köye gönderilmediyse de alışık olunduğu üzere, BIS’in öngörüleri ve uyarıları doğru çıkmasına rağmen uyarıları maalesef yeterince dikkate alınmamış bir kurum olarak görüyoruz. Dolayısıyla bir etkisi olur veya olmaz bilmiyoruz ama BIS’in yeni çıkan çeyreklik raporunda negatif faiz konusunda merkez bankalarına eleştiri yöneltmesi ve Claudio Borio’nun daha önce atıfta bulunduğu “Çirkin Üçlü” den tekrar bahsetmesi ve bir fırtına konusunda uyarması bizce ciddiye alınması gereken uyarılar. Piyasalar, birçok riski görmezden gelmeye devam ederken bu hafta merkez bankalarından özellikle Avrupa Merkez Bankası’ndan (ECB) daha fazla gevşeme ve “moral verici” adımlar bekliyor.