PKK'ya federasyon veya konfederasyon sözü verdin mi

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Koç, Başbakan Erdoğan'a "PKK'ya federasyon veya konfederasyon sözü verdin mi, vermedin mi?" diye sordu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Sayın Başbakan bütün bu süreçlerde PKK'ya federasyon veya konfederasyon sözü verdin mi, vermedin mi? Zor bir soru değil. Bunu millet merak ediyor. Bu sorunun muhatabı sensin, sen cevabını vereceksin" dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlığında toplandı.

Koç, MYK devam ederken düzenlediği basın toplantısında ele alınan konular ve gündemdeki gelişmeler hakkında bilgi verdi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Son gelişmeler ve yürüyen süreçle ilgili değerlendirmelerin akla, "Başbakan ne istiyor" sorusunu getirdiğini belirten Koç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ortadoğu'da kendi çıkarlarına göre siyasi harita peşinde koşan egemen güçlerin taleplerini, iç ve dış politikada kararlılıkla uyguladığını öne sürdü.

Başbakan'ın ayrıca otoriter bir sistem arzu ettiğini savunan Koç, bunu da anayasa talebiyle örtüştürerek, farklı noktalardaki pazarlıklarla gündeme taşımaya çalıştığını söyledi.
Koç, terör örgütünün de nihai hedefine ulaşmak için adım adım ilerlediğini iddia etti.

Egemen güçlerin Ortadoğu'da yeni bir coğrafya yaratma emelleri olduğunu, Türkiye'nin de uyguladığı politikalar nedeniyle "zokayı yuttuğunu" ileri süren Koç, AK Parti'nin kapalı kapılar ardında ülkenin geleceğini ipotek altına alabilecek adımlar atmaya ikna edildiğini savundu. Koç, şöyle devam etti:

"İşin özeti şu, ortada bir masa var hep söyleniyor. Bu masada pazarlıklar yapılıyor. Bu masada açık ve net söylüyoruz, ulusal kimliğimiz ve Cumhuriyet'in temel değerleri pazarlık olarak ortada duruyor. Bu masada halkın demokratik iradesi gözardı edilerek PKK örgütü lideri Öcalan ile bir muhataplık sergileniyor. Çünkü gelinen noktada Başbakanın ve AKP'nin asıl muhatabı, halkın demokratik talepleri değil silahlı terör örgütü ve temsilcilerinin talebidir. BDP ise İmralı ile Kandil arasında postacı olarak tayin edilmiş, fiilen bir siyasi misyon taşımanın dışına itilmiştir. Sayın Başbakan'ın işi bundan sonra oldukça zor. Huninin geniş ağzı bitti artık huninin daralan ağzı geldi. Başbakan artık mayın üzerinde oturuyor. Bundan sonra kendisine Türkiye Cumhuriyeti'nin verdiği sözleri yerine getirmesi talebiyle baskı yapılacaktır, yüklenilecektir."

Başbakan Erdoğan'ın kişisel çıkarlarını ön planda tuttuğunu ileri süren Koç, "Sorumuz açık ve net. Hiç küfür etmeden, saptırmadan açık ve namuslu bir cevabı bütün milletimiz bekliyor. AKP'ye samimiyetle oy veren yurttaşlarımız da bekliyor, bu samimi cevabı. Soru şu, Sayın Başbakan bütün bu süreçlerde PKK'ya federasyon veya konfederasyon sözü verdin mi, vermedin mi? Zor bir soru değil. Bunu millet merak ediyor. Bu sorunun muhatabı sensin, sen cevabını vereceksin" diye konuştu.

Koç, terör örgütü elebaşının süreç istediği gibi gitmezse "halk isyanı tehdidini masada tuttuğunu" da iddia etti.
Başbakan Erdoğan'ın ruh halinin hiç iyi olmadığını, tedirgin ve sinirli olduğunu savunan Koç, "Bu millet, AKP-PKK-BDP anlaşmasıyla, gelecek anayasada bu kirli ittifakın taleplerinin gerçekleşmesine de asla izin vermeyecektir" ifadesini kullandı.

"Görevi devretmişler"
"Hükümet sözcüsü kim" sorusunu gündeme getiren ilginç gelişmeler yaşandığını ifade eden Koç, şunları kaydetti:
"Üç dönemi dolup, bundan sonra istirahate çekileceğini açıklayan ama sağa sola laf yetiştirmeyi hala görev sayan Sayın Arınç mı? Yoksa, bu işi bu sürecin sonunda yarı resmi bir sözcü görevi olarak üstüne alan Kandil'deki Karayılan mı? Hükümet sözcüsü kim Arınç mı? Karayılan mı? Dikkat ederseniz, süreçle ilgili Karayılan halkı bilgilendiren basın toplantıları yapıyor. Hükümet sözcüleri neyle meşguller, ayranla, çayranla...Görevi devretmişler. Birileri onlar adına süreci tarif ediyor. Israrla pazarlık yapılmadığını söylüyorlar, İmralı'dan da mektupla, Kandil'den de basın toplantılarıyla, madde madde pazarlık metinleri ortaya sürülüyor."
Koç, yeni anayasa sürecinde iki yol olduğunu belirterek, "Ya siyasi partilerin temsil ettiği geniş bir toplumsal siyasi mutabakat zemininde, gerçekten sivil, demokrat, özgürlükçü bir anayasa yapma iradesi sergilenecek ya da o kapı tamamen kapatılıp çerçevesini bu yapılan pazarlıkların da oluşturduğu iktidar partisi AKP'nin çizeceği dayatmacı bir anayasa süreci işleyecek" dedi.
Yeni anayasa için AK Parti'nin "başkanlık" taslağını geri çekmeyecek gibi göründüğünü belirten Koç, "Bu taslak geri çekilmeden geniş zeminde siyasal uzlaşmanın olması da mümkün gözükmüyor" ifadesini kullandı.
Koç, AK Parti'nin masayı terk etmek için bahane aradığını da iddia etti.
Başbakan Erdoğan'ın otoriter bir tek adamlık istediğini savunan Koç, "Ankara'da uzlaşmaya dayalı anayasa yapma sürecini bu yüzden tıkıyor. Yerine İmralı-Kandil pazarlıklı, masadaki her bir tarafların kendi isteklerini karşılayacak bir dayatma anayasası planlıyor. Bu yolla toplumun önüne bir anayasa taslağı getirirse bu milletin anayasası olmaz; AKP-PKK-BDP anayasası olur" dedi.

"Ulus Meydanı'nda inşaat mı vardı"
Koç, İstanbul'da 1 Mayıs kutlamalarında yaşananlarla ilgili "gazlı, tazyikli sulu ve coplu bir demokrasi uygulamasına" tanık olduklarını ifade etti.
İçişleri Bakanı Muammer Güler ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun bu sürecin "kahramanları" olduğunu söyleyen Koç, "Nedir bu çekince? 'Efendim, inşaat var, çok derin çukur var.' Önlem alınır. Çekincen ne? Peki 29 Ekim günü, Ankara Ulus Meydanı'nda inşaat mı vardı" diye sordu.
Baskıcı ve otoriter rejimlerin en büyük korkusunun meydanlar olduğunu ifade eden Koç, "Korkunun ecele faydası yok. Siyaset meşru zemininde gidecektir ama sokak susmayacaktır. CHP de bundan sonra çok daha farklı, sokak boyutundaki eylemlerle de AKP'nin korkusunun üzerine gidecektir" diye konuştu.

"O çatının altında görev yapması dahi kabul edilemez"
AK Parti Tokat Milletvekili Zeyid Aslan'ın TBMM Genel Kurulu'ndaki ifadelerinin kabul edilemez olduğunu dile getiren Koç, "Birçok tartışmaya, kırıcı üsluba tanık olduk. Ama ben Meclis çatısı altında salı günkü gibi hiçbir ifadeye tanık olmadım. Bu sözleri bir milletvekili sıfatıyla TBMM'de ifade eden, sinkafın en gelişmişini söyleyebilen bir kişinin o çatının altında görev yapması dahi kabul edilemez. Bu işin disiplini misiplini yok" görüşünü savundu.
Koç, bir soru üzerine Kamer Genç'in söyledikleri sözlerde sinkaf bulunmadığını belirtti.
MYK'da revizyon olacağı yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine Koç, toplantıda bunun konuşulmadığını, tüzüğe göre iradenin Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nda olduğunu söyledi.
Yeni anayasayla ilgili CHP'nin süreçteki tavrının sorulması üzerine Koç, "CHP'nin önerisi ortada. Hangi yola gideceğini göreceğiz. Ama sonuçta 330 sayısı BDP desteğiyle hesaplanıp sokakta da PKK desteğiyle bir referanduma giderse o zaman 'hodri meydan' diyoruz. AKP-BDP-PKK anayasasını bu millet referandumda değerlendirecektir" yanıtını verdi.