"400 milyarlık proje nasıl finanse edilecek"
CHP Genel Başkanı, kentsel dönüşümde "15 milyar liralık bir parayla, 400 milyar liralık projeyi nasıl finanse ediyorsunuz? Bu ancak AKP'nin hesabıyla olur, başka hesapla olmaz" diyerek Ak Parti'yi eleştirdi.
İSTANBUL - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin 2011 seçimlerinde "Çılgın Proje" olarak sunduğu Kanal İstanbul Projesi'ne ne olduğunu sorarak, "Hayali proje. Hayali seçim yatırımı. Peki, 75 milyon insanı siyaseten kandırmak nasıl bir siyasi ahlak ürünüdür? Siyasette yalan söylemek, yalan üretmek, yalan projeler yapmak, kabul edilebilecek bir olay mıdır? Bizim halkımız bunu içine sindirebilecek bir halk mıdır?" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin Yerel Yönetimler Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Paris'i yılda 50 milyona yakın turistin ziyaret ettiğini, tarihi MÖ 7. yüzyıla dayanan görkemli bir tarihi barındıran İstanbul'u ziyaret eden turist sayısının ise 8 milyon olduğunu belirterek, "Turist İstanbul'a neden gelmiyor?" sorusunun sorulması gerektiğini söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, "Niye gelsin? Tarih mi bıraktınız İstanbul'da? İstanbul'un ulaşım sorununu mu çözdünüz? Turistin gidebileceği doğru dürüst bir alan mı bıraktınız? Yeşil alan mı bıraktınız İstanbul'da? Tamamını ranta dönüştürdünüz. Merak ediyorum, bu kadar parayı nereye götüreceksiniz? Nasıl bir doyumsuzluk içindesiniz? Bir kent nasıl yok edilebilir böyle bir anlayışla" diye konuştu.
Kanal İstanbul Projesi'ne değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "2011 seçimlerinde 'Çılgın Proje' diye ortaya atılan Kanalistanbul projesine ne oldu? Hiç soran var mı? Projenin açıklandığı gün, hiç unutmuyorum, bütün gazetelerin birinci sayfalarının tamamı Kanal İstanbul'a ayrılmıştı. Ne oldu Kanal İstanbul? Hayali proje. Hayali seçim yatırımı. Peki, 75 milyon insanı siyaseten kandırmak nasıl bir siyasi ahlak ürünüdür? Siyasette yalan söylemek, yalan üretmek, yalan projeler yapmak, kabul edilebilecek bir olay mıdır? Bizim halkımız bunu içine sindirebilecek bir halk mıdır? Böyle bir anlayışı kabul edecek miyiz?"
Kılıçdaroğlu, İstanbul'un 1955'te 1,5 milyon, 1970'te 3 milyon, 1980'de 5 milyon, 2000'de 10 milyon olan nüfusunun bugün 14 milyon düzeyine ulaştığını belirterek, bunun Anadolu'nun boşaldığı, İstanbul'a nüfus akını anlamına geldiğini söyledi. Bunun kentleşme politikasının yanlışlığını gösterdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, kalkınmayı hedefleyemeyen, üreteni cezalandıran, bir yılda 100 milyar dolardan daha fazla dış ticaret açığı veren ve dış finansman ile ayakta durabilen bir ekonomik yapının, sosyolojik karşılığının da kaos olacağının unutulmaması gerektiğini vurguladı.
"Bu ancak AKP'nın hesabıyla olur"
Kılıçdaroğlu, kentsel dönüşümle ilgili zaman zaman hükümet kanadından da açıklamalar yapıldığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Deprem oldu veya depreme önlem olarak şu kadar bina yıkılacak' deniliyor. Ancak aradaki farklar ilginç. 20 milyonluk bir yapı stoku var. Bunun üzerinde sayın başbakan ile bakanı arasında 2 milyon fark var. Biri '7 milyon yapı bloku yıkılacak' diyor, diğeri '9 milyon yıkılacak' diyor. Hangisi doğru? Bu nasıl bir hükümettir. Daha yıkılacak yapı blokları üzerinde bile görüş farklılıkları olan bir hükümet düşünün. Üstelik bunlardan biri Hakkari'de, biri Ankara'da değil. İkisi de Ankara'da, ikisi de aynı odada oturuyor. Yani Bakanlar Kurulu salonunda oturuyor, ikisi de görüş beyan ediyor. Ancak birbirinden farklı. Bunun finansmanı konusundaki görüşler çok farklı. Birine göre 400 milyar dolara, bir başkasına göre 700 milyar dolara ihtiyaç var.
Şimdi daha garibine geliyorum. Kamuoyunda da öyle bir algı yarattılar. 'Efendi bunlar yıkılacak, yerine yeni binalar yapılacak, bunun finansmanı da 2B'den gelen parayla olacak. 2B'ye bakalım. 25 milyar liralık bir para bekleniyor. 'Yüzde 100 2B uygulanırsa, 25 milyar lira para gelir' deniyor. Hadi diyelim ki yüzde 100 uygulanmadı da 15 milyar lira para geldi. Bu da çok iyi bir rakam. Ancak şöyle bir düşünün, 15 milyar liralık bir parayla, düşük olanı söylüyorum, 400 milyar liralık projeyi nasıl finanse ediyorsunuz? Bunu, işin garip tarafı köşe yazarlarının ve televizyon yorumcularının bazıları oturuyorlar ciddi ciddi tartışıyorlar. Niye tartışıyorsunuz? Rakamlar bilinmeden, ölçülmeden, duyulmadan neyi tartışıyorsunuz? Olsa olsa ne olur? Bu ancak AKP'nin hesabıyla olur başka hesapla olmaz."