"AB'nin Türkiye'ye 50 yıllık faturası 221 milyar dolar"

İSMMMO Raporuna göre, Türkiye, AB tam üyelik sürecinde eylül ayında yarım yüzyılı geride bırakmaya yaklaşırken, üye ülkelerle Türkiye arasındaki Gümrük Birliği sonrası gerçekleşen dış ticaret açığı toplamda 221 milyar doları geçti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO), Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) tam üyelik sürecinde eylül ayında yarım yüzyılı geride bırakmaya yaklaştığını, üye ülkelerle Türkiye arasındaki Gümrük Birliği sonrası gerçekleşen dış ticaret açığının toplamda 221 milyar doları geçtiğini bildirdi.

İSMMMO'nun "Türkiye-AB: Bitmeyen Senfonide 50 Yıl" adlı raporuna göre, AB yolunda en heyecan verici gelişme olarak görülen Gümrük Birliği ile dış ticarette verilen açık son beş yılda 100 milyar dolara yaklaştı, toplamda ise 221 milyar doları aştı.

Raporda Türkiye'nin, Avrupa Birliği'ne başvurduğunda üye sayısının 6 olduğu, bugün ise üye sayısının 28 ülkeye ulaştığı belirtilerek, Türkiye'nin hala kapıda bekleyen bir ülke statüsünde olmasının da kamuoyunda AB'ye olan güveni erozyona uğrattığı kaydedildi.

Rapora göre, Türkiye, Gümrük Birliği'nin imzalandığı 1996 yılını izleyen dönemde AB'ye ihracatta patlama bekledi, ancak açıklanan verilerde tam tersi bir görüntü ortaya çıktı.

Türkiye, AB ülkeleri arasındaki ticari ilişkide sürekli eksi bakiye verdi. Dış ticaretteki negatif denge son beş yılda hızla arttı. 1996-2009 arasında yıllık ortalama 10 milyar dolar seviyesinde açık verilirken, 2010 yılında bu açık 19,5 milyar dolar, 2011 yılında 28,8 milyar dolar, 2012 yılında da 28,2 milyar dolar oldu. Son beş yılın toplam açığı 100 milyar dolara yaklaşırken 2013 yılının ilk 5 aylık döneminde açık 12 milyar doları buldu. 1996 yılından 2013'ün mayıs sonuna kadar verilen açık ise 221 milyar doları aştı.

"AB organları Türkiye'yi STA kapsamında görmüyor"

Rapora göre, Türkiye ile AB arasındaki ticari ilişkilerin çarpıcı bir göstergesi de hem ithalatta hem de ihracatta, AB ülkelerinin payının göreceli olarak azalması oldu.

Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşması'nı imzalarken AB ile ticaretin artacağı ve taraflar arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin en üst düzeye çıkacağı varsayılıyordu. Oysa veriler karşılıklı bağımlılığın giderek azaldığını da ortaya koydu. Gümrük Birliği Anlaşması'nın imzalandığı 1996 yılında Türkiye'nin toplam ithalatı içinde AB ülkelerinin payı yaklaşık yüzde 56 seviyesindeyken, 2012 yılına gelindiğinde bu oran yüzde 37'ye düştü. Aynı şekilde, Türkiye'nin ihracatı içinde de AB'nin payı düşüş gösterdi. Rapora göre, Türkiye her 100 dolarlık ihracatının 54 dolarını AB ülkelerine gerçekleştirirken, bu oran 2012 yılına gelindiğinde yüzde 38,8'e kadar düştü.

AB ile ticarette beklenen ivmenin sağlanamamasının önemli nedenlerinden biri de Türkiye'nin karar süreçlerinden uzak tutulması oldu. AB Türkiye ile bir anlaşma imzalamış ve Gümrük Birliğini sağlamış olmakla birlikte birleştirilmiş bu gümrük sahası ile ilgili karar sürecine Türkiye'yi dahil etmiyor.

Bunun en somut göstergesi ise AB'nin 3. ülke ve ülke grupları ile yaptığı ticari anlaşmalar oluyor. AB herhangi bir ülke ile Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzaladığında ilgili ülke AB'nin Türkiye de dahil ortak gümrük sahasına, anlaşma çerçevesi içinde ticaret yapabiliyor. AB ülkeleri de ilgili ülke pazarında aynı haklardan yararlanıyor. Ancak Türkiye, ilgili ülkenin ihracatını ithalatçı ülke olarak söz konusu anlaşma çerçevesinde değerlendirmek zorunda kalırken "AB üyesi" olmadığı için aynı ülkeye ihracatta söz konusu anlaşma hükümlerinden yararlanamıyor.

Türkiye'nin ısrarlı girişimlerine karşın AB organları Türkiye'yi STA kapsamında görmüyor. Bu durum ise Türkiye açısından ciddi ticari sorunlar yaratıyor ve anlaşmayla gelen kolaylıklardan yararlanamadığı için rekabet gücünü kaybediyor. AB ile ABD arasında imzalanacak bir serbest ticaret anlaşması Türkiye'nin dış ticaretine çok büyük bir darbe vuracak.
"Kamuoyunun AB algısı değişti"

Raporda ticari alandaki bu gelişmelere, siyasi alandaki tartışmaların da eklenmesinin, ilişkilerin gevşemesine ve uzaklaşmaya neden olmaya başladığı tespitinde de bulunuluyor.

Raporda yapılan çok sayıdaki kamuoyu araştırmasının, Türk kamuoyunda Avrupa Birliği hakkındaki düşüncelerin giderek olumsuz bir noktaya doğru seyrettiğini gösterdiği vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi:

"Araştırmalar; Türk halkının Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemekte olduğunu ancak yakın bir gelecekte üyeliğin gerçekleşeceği konusunda Avrupa'ya güven duymadığını ortaya koyuyor. Ortada; katılımcıların yüzde 83,9'unun 'Sizce AB Türkiye'ye karşı güvenilir ve samimi davranıyor mu?' sorusuna 'hayır' yanıtını verdiği araştırmalar var. Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki; gerek Türk kamuoyu gerekse de AB kamuoyu 'tam üyelik' düşüncesinden giderek uzaklaşıyor ve her iki tarafta da karşı tarafa güvenenlerin sayısı azalıyor."

 

"AB, Türkiye'ye karşı samimi bir görüntü vermekten çok uzaklaştı"

 

Raporu değerlendiren İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, "1957 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu adıyla altı ülkenin kurduğu birliğe katılmak için Türkiye 1963 yılında imza koydu. 1996 yılında ise Gümrük Birliği imzalandı. Aradan geçen yarım yüzyıla karşın Türkiye'nin tam üyeliğinin gerçekleşmemiş olması, buna karşın dış ticarette Türkiye aleyhine bir denge olması düşündürücüdür" ifadelerini kullandı.

AB ile Kopenhag Kriterleri çerçevesinde görüşülmesi gereken 35 fasıldan, görünür kısa vadede ancak 22.'sinin açılabileceğini anımsatan Arıkan, AB'nin Türkiye'ye karşı samimi ve güvenilir bir görüntü vermekten çok uzaklaştığını kaydetti.

Arıkan, özellikle orta vadede Türkiye'ye ekonomik anlamda ciddi olumsuzluk doğurabilecek gelişmelerin ufukta göründüğü uyarısında da bulunarak,şunları aktardı:

"AB, üçüncü ülkeler ve ülke grupları ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarında (STA) ihracatta Türkiye'nin çıkarlarına ters adımlar atıyor. Türkiye tam üye olmayı hedefleyip bunun için Gümrük Birliği anlaşmasını imzalarken, AB Serbest Ticaret Anlaşması'nda Türkiye'yi dışlıyor."