"AKP'li vekiller neden TBMM'den kaçıyor?"

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Bu rüşvet ve yolsuzluğu örtmek için her yolu deneyen Hükümetin, Kabe'den örtü dahi getirseler bunun üstünü örtmesi mümkün değildir" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TBMM - CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, "Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla ülkenin çalkalandığı bir dönemde iktidar partisinin, TBMM'yi kapalı tutmaya teşebbüs ettiğini" dile getirdi.

TBMM İçtüzüğü'nün 6. Maddesi'ne göre Meclis'in en fazla 15 gün ara verebileceğini anımsatan Altay, ancak AK Parti'nin son yaşananlardan sonra Meclis'i 18 gün resmi olmayan yollarla kapalı tutma anlayışını benimsediğini ifade etti.

Altay, TBMM'nin, özellikle böyle bir dönemde açık olması, denetim gücünü kullanması, beyt-ül mala sahip çıkması gerektiğini dile getirdi. Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İktidar partisine mensup milletvekillerinin bugün TBMM'ye gelmemelerini verilen bir emir ve talimatın gereği olarak, milli iradenin tecelli etmesinin engellenmesini CHP olarak kınıyoruz. Nereye kadar ve ne kadar kaçacaklarını çok merak ediyoruz. Tarihin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan Pakistan'a giderek, Meclis'i kuraldışı 18 gün kapalı tutarak kaçılamaz. Mahkemelerden de kaçamazlar ilahi adaletten de kaçamazlar. Hepsinden önemlisi, Meclis'i kapatarak kamu vicdanından kaçmak mümkün değildir.

Hükümet delil karartmakla, suçun üzerini örtmekle, suçlu, şüpheli, zanlı aklamakla meşguldür. Emniyet, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda yapılan operasyonlar, adli kolluk yönetmeliğindeki değişiklikler, emniyete gazetecilerin girişini engelleyen uygulamalarla, bu partinin kimi yöneticilerinin kaçabilmeleri mümkün değildir. Eskiden adaletten kaçanlar partisi demiştik, şimdi Meclis'ten kaçanlar partisi olarak yeni sıfat bunlara yakıştırmak mümkün. Yargıya, 'İçinizdeki kirlileri temizleyin, bizim de bildiklerimiz' var diyen bir başbakanın, yargıya şantaj yapan bir başbakanın, demokrasilerde ayakta kalma şansı yoktur. Bugün bir anket yapsanız, 'Türkiye'yi kim yönetiyor?' diye sorsanız, yüzde 80'in üzerinde 'Türkiye'yi hırsızlıklar yönetiyor' cevabını görürüz. Bu yaşananlardan sonra, bu Hükümetin hukuken zanlı, siyaseten kirli, kamu vicdanında da ayıplı olduğu, bugün Meclis'ten kaçmalarıyla bir kez daha tescil edilmiştir."

"Neden Genel Kurul'da değildi?"

Altay, 2013'ün, asrın yolsuzluğunun yılı olarak tarih kayıtlarına geçeceğini belirterek, 2014'ün ise AK Parti ile millet arasında asrın hesaplaşma yılı olacağını vurguladı. Altay, "Bu rüşvet ve yolsuzluğu örtmek için her yolu deneyen Hükümetin, Kabe'den örtü dahi getirseler bunun üstünü örtmesi mümkün değildir. Bir AKP'li siyasetçinin oğluna 'kaçabilirsen kaç' mesajını, Başbakan'ın da kendi partisine mensup milletvekillerine yönelik olarak  Meclis'ten kaçın talimatıyla pekiştirmesi, bu sonu olmayan kaçış macerasında AKP'nin eninde sonunda adalete ve nihayetinde de ilahi adalete vereceği hesaptan kurtulmasına yetmeyecektir. Bu kirliliği, bu skandalı Kabe'den örtü getirseler örtemezler, gizleyemezler, saklayamazlar" diye konuştu.

TBMM'den kaçan bir siyasi iktidardan bahsettiğini söyleyen Altay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Özürü kabahatinden büyük, Başbakan'ın millete yaptığı budur. Bugün neden hiçbir AKP'li milletvekili TBMM Genel Kurulu'nda değildi? Neden kaçıyor, korkuyorsunuz?" diye sordu.

"Kirletilmiş devlet"

Altay, gensorunun gündeme gelip gelmeyeceğine yönelik bir soru üzerine, konunun, gensoruyu çok aştığını ifade etti.

Bakanların, koltuklarından ayrılmamaları halinde Meclis'e gelip Bakanlar Kurulu sıralarında oturmalarının mümkün olmadığını belirten Altay, kürsüye çıkan her CHP'linin bu konuyu ele alacağını söyledi.

Altay, fezlekeler geldiğinde Meclis'in gereğini yapacağına inanmak istediğini vurgulayarak, "İktidar partisine mensup milletvekillerinin de gereğini yapacağına, şimdilik inanmak istiyoruz. Benim partimin hırsızı iyidir mantığı kamu nezdinde kabul görmez. Hırsız hırsızdır, kimin olursa olsun. Ortada bir hırsızlık, kirletilmiş bir devlet var, iğfal edilmiş bir devletten bahsediyoruz" diye konuştu.

Yeni atanan İstanbul Emniyet Müdürü'nün, kötü başladığını dile getiren Altay, "Oraya bir emniyet müdürü olarak değil de Başbakan'ın SS'i(Nazi subayı) olarak başlamıştır" ifadesini kullandı.