"AKP'nin açılımı, Türkiye'de süratle bir çözülmeye yol açtı"
AKP'nin politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, "AK Parti, iktidarını devamlı kılmak için, demokrasiyi bile askıya alan bir iktidardır" dedi
İSTANBUL - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarının dayattığı açılım politikasının Türkiye'de süratle bir çözülmeye yol açtığını savundu.
CHP Ümraniye İlçe Örgütü'nün yeni hizmet binasının açılış törenine katılan Kılıçdaroğlu, halka hitap etti. AK Parti'nin yurt dışından aldığı talimatlarla bu ülkeyi yönettiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, iktidarın Türkiye'yi bir ayrıştırma sürecine soktuğunu belirtti. AK Parti'nin yıllardır kardeşçe yaşayan halkları bölmeye çalıştığını iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Eğer biz bu ülkede demokrasiyi, özgürlüğü getireceksek, halk ve özgürlüklük alanlarını genişletmek zorundayız. Hak ve özgürlüklerin genişletiği bir ortamda demokrasi olur. AK Parti ile beraber bir korku imparatorluğu yaratıldı. İnsanlar telefonla bile konuşamıyorlar. Kardeşçe gücümüzü birleştirerek AK Parti'den demokratik yollarla hakkımızı aramak zorundayız. Haklı mücadelemizi yüceltmek zorundayız. Bütün yurttaşlarımızı kucaklayarak, onların inançlarına, onların etnik kimliklerine saygı göstererek bir arada dostça AK Parti iktidarından hesap soracağız."
Kılıçdaroğlu, bir basın mensubunun, "Rum Patriği'nin açıklamalarıyla ilgili değerlendirmeniz nedir?" sorusunu, "AK Parti iktidarının bize dayattığı açılım politikası, Türkiye'de süratle bir çözülmeye yol açıyor. Yapılan açıklama bu çözülmenin bir parçasıdır. AK Parti'nin aklını başına alması lazım. Türkiye'de çözülmeyi değil, birliği sağlayacak politikaları üretmesi ve bunları süratle yaşama geçirmesi gerekiyor. Sayın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun dediği gibi bir dil sürçmesi değil. Bu gerçeği de sayın Davutoğlu'nun çok iyi bilmesi gerekiyor" diye yanıtladı.
"Türkiye'de ciddi bir devlet anlayışı yok"
Ciddi bir devletin ülkenin karşılaştığı sorunlar için değişik seçenekleri içerecek şekilde çözümler üretmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Ciddi bir devlet bu çözümlerden yola çıkarak karşıdaki muhataplarıyla konuşur. Ama AK Parti'nin bir özelliği var. Dışardan gelen telkinleri ülke içinde hiç araştırmadan, soruşturmadan, bu telkinlerin Türkiye içindeki yansımalarını dikkate almadan, ayak üstü açıklamalar yapıyor. Daha sonra tepkiler gelince, geri adım atıyor. Dolayısıyla bu ciddi bir devlet anlayışı değildir. Türkiye'de ciddi bir devlet anlayışı yok. AK Parti, iktidarını devamlı kılmak için, demokrasiyi bile askıya alan bir iktidardır. Türkiye adım adım faşizme doğru gitmektedir. Sendikalar, yargı, sivil toplum kuruluşları ve medya baskı altındadır. Bu kadar baskının olduğu bir yerde 'demokrasi var' diyemezsiniz."
"Başbakan'ın eleştiriye tahammülü yok"
"2009 yılında yerinde ve doğru muhalefet yapıp yapmadıklarının" sorulmasına üzerine Kılıçdaroğlu, "yüzde 100 AK Parti'nin yaptıkları yanlıştır anlayışı içinde olmadıklarını" belirtti. Duran bir saatin bile günde 2 kez doğruyu gösterdiğini, mutlaka AK Parti'nin de doğrularının bulunduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, ama muhalefetin temel görevinin doğruları alkışlamak olmadığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Geçen gün Başbakan hiçbir demokratik ülkede söylenmeyen bir cümle kullandı. Söylediği şudur, 'Sayın başkan siz mi susturacaksınız ben mi susturacağım?' Sayın Başbakan kendisini Başbakanlık'ta konuşuyor sanıyor. Karşısında bürokratlar var sanıyor. Bu anlayış parlamenter anlayışın yeterince sindirilemediğini gösteriyor. Burada bizim yaptığımız eleştirileri Başbakan dinlemedi, hemen orayı terk etti. Oysa bir Başbakan eleştirileri birinci elden, muhatabından dinlemek zorundadır. Ama sayın Başbakan'ın eleştiriye tahammülü yok. Biz elbette ki eksiğimizi, artımızı, yanlışımızı, doğrumuzu değerlendireceğiz. Elbette ki bizim de hatalarımız, eksikliklerimiz olabilir. Ama biz bunları halkın önüne çıkıp açık yüreklilikle söyleyeceğiz."
Kılıçdaroğlu, 2010 yılının her yurttaş için kardeşliğin, barışın ve hoşgörünün egemen olduğu bir yıl olmasını dilediğini belirterek, "Yine 2010'da, sayın Başbakanın üslubunu yumuşatarak, sevecen bir üslup kullanarak, kendisini seven sevmeyen her yurttaşa seslenmesini istiyoruz. Biz ülkede barış ve demokrasiyi egemen kılarsak, terörü de açlığı da yeneriz" dedi.