"Anne, ben barbar mıyım?"

İKSV tarafından 14 Eylül-10 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek bienalin başlığı ve kavramsal çerçevesi basın toplantısıyla açıklandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nca (İKSV), 14 Eylül-10 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek 13. İstanbul Bienali'nin başlığı ve kavramsal çerçevesi basın toplantısıyla açıklandı.
 
İTÜ Maçka Kampüsü'ndeki toplantıda konuşan bienalin küratörü Fulya Erdemci, 13. İstanbul Bienali'nin başlığını, şair Lale Müldür'ün aynı adlı kitabından alıntılayarak, "Anne, ben barbar mıyım?" olarak belirledi ve kavramsal çerçeveyi anlattı.
Bienalin odak noktasının, siyasi bir forum olarak kamusal alan fikri olacağını ifade eden Erdemci, "barbarlığın" tarihsel süreçte tanımını ve anlamını açıkladı.
Bienalin "kamusallık" kavramını yeniden düşünme imkanı yaratacağını vurgulayan Erdemci, şöyle konuştu:
"Aslında kavramsal çerçeveyi bir sonuç bildirme değil, başlangıç noktası olarak ele alıyorum. Serginin başlığı "Anne, ben barbar mıyım?". Kavramsal çerçeveyi okuduğunuzda pratik aksların olacağını göreceksiniz. Lale Müldür'ün 'Anne, ben barbar mıyım?' sorusu, aslında sergide açıklamaya çalıştığım kuramsal ve pratik alanlara önemli bir zemin oluşturuyor. Bu nedenle de aslında şiir alanından bir alıntı ile başlamak istedim. Lale Müldür'ün bu cümlesine baktığımızda, şiirsel bir keşifle 'Anne, ben barbar mıyım?' sorusundaki barbar tanımını jeopolitik konumlardan ve ilerlemeci anlayıştan kurtararak kişisel bir soruya dönüştürüyor. Buradan baktığımızda Lale'nin sorusunu, 'Benim bir dilim var mı?, 'Anlaşılıyor muyum?', 'Burada benim bir sözüm var mı?' olarak da anlayabiliriz. 13. İstanbul Bienali'nin odak noktası, siyasi bir forum olarak kamusal alan düşüncesidir."
Bienalin yeni düşünce ve hayal gücü kanalları açmayı hedefleyerek, kamusal bir buluşma ve tartışma zeminini harekete geçireceğini vurgulayan Erdemci, bienalin sergi mekanları olarak, kentsel dönüşüm sonucunda geçici olarak boş bırakılan kamusal yapıların kullanılacağını aktardı.
Erdemci, sergilerin yer almasının planlandığı mekanlar arasında adliyeler, okullar, askeri yapılar, postaneler, tren istasyonları gibi eski ulaşım merkezleri, depo veya tersane gibi eski endüstriyel yapılar ve yoğun tartışmalara konu olan Taksim Meydanı ile Gezi Parkı gibi kamusal kent mekanlarının yer aldığını anlattı.
 
İstanbul Bienali Direktörü Örer
 
İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer de toplantıda, bienal kapsamında Şubat ayında başlayacak 13. İstanbul Bienali Kamusal Programı ile ilgili bilgi verdi.
"Kamusal Simya" başlığını taşıyacak kamusal programda, sanatsal üretimle bilgi üretimini bir araya getirmeyi amaçlayacaklarını aktaran Örer, bienalin sonuna kadar farklı başlıklar altında düzenlenecek bir dizi konuşma, atölye, seminer ve performansla hem Türkiye'de hem de dünyanın dört bir yanında geleneksel anlamıyla "kamu" kavramını dönüşüme uğratmaya devam eden siyasi ve şiirsel simyanın nasıl işlediğinin araştırılacağını anlattı.
Kamusal programın ilk etkinliklerinin, 8-10 Şubat tarihleri arasında "Şehri Kamusallaştırmak" başlığı altında, İstanbul'un güncel kentsel dönüşümüne odaklanacağını belirten Örer, bienal etkinlikleri arasında, 30 Mart-14 Nisan tarihleri arasındaki 32. İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilecek özel bir film seçkisinin de olacağını açıkladı.
Örer, film gösterim programı kapsamında, barbarlık, sivil uyanış ve şehir kavramlarını tartışmaya açan filmlerin yer alacağı belirtti.