"Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyım' diyemiyor

Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında İsrail'in Suriye'yi bombalaması ardından Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarına eleştiri getirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin Suriye politikasını eleştirirken, "İsrail'in jetleri kalkıyor, Suriye'deki Müslümanları bombalıyor, Recep Tayyip Erdoğan da bunu Allah'ın takdiri olarak bu millete sunuyor" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, dün Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilişlerinin 41. yıl dönümü olduğunu anımsattı. Onların yalnızca "Bağımsız Türkiye" dediğini, Türkiye'nin bağımsızlığı için mücadele ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bütün halkı kucakladılar. 'Halkın çıkarlarını sonuna kadar savunacağız' dediler. Ülkemize yabancıların gölgesi dahi düşmesin diye mücadele ettiler. O dönemin yetkilileri onları en ağır şekilde cezalandırdı. İdam sehpasına giderken onurluydular, kararlıydılar. 'Bağımsız Türkiye' diye haykırdılar" diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Galatasaray'ın şampiyonluğunu da kutladı. Şampiyonluğu kutlamak için Taksim'de bir araya gelenlerin herkesi kucakladığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "AKP'nin Valisi ise yeniden konuştu. Oraya az sayıda kişi gitmiş, uzun süre kalmamışlar. Kalabalık olsalardı, uzun süre kalsalardı onlar da çukura düşerdi belki... Sayın Vali kusura bakma ama o çukurdaki sensin" dedi.
Devletin valisi olmakla iktidarın valisi olmanın farklı olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, devletin valisinin yasaları uyguladığını, iktidardın valisinin ise koltuğunu düşünerek 'Başbakan bana ne der' diye endişelendiğini ifade etti.
Taksim'deki 1 Mayıs gösterilerinde polisin müdahalesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, insanların yoğun bakımda hayat mücadelesi verdiğini belirterek, "Çünkü diktatörden talimat gelmiş: 'Bayramı orada kutlamayacaksınız' demiş. Bu emre itaat edilmiş" şeklinde konuştu.
AİHM kararına göre, toplantı yerini belirlemenin de toplantı ve gösteri hakkının bir parçası olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bu konuda AİHM'e yeniden gidilmesi halinde Türkiye'nin ceza alacağını ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında, iflas eden Şeker Piliç Fabrikası'nın çalışanlarının da bulunduğunu belirterek, 20 bin ailenin geçim kaynağı olan bu fabrikanın iflasının nedeninin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Hükümeti olduğunu ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, söz konusu fabrikanın devletten alacağını tahsil edemediği için iflas ettiğini savundu.
Askerlik süresinin kısalmasına ilişkin tartışmalara değinen Kılıçdaroğlu, aslında bu projenin CHP'ye ait olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bu projeyi söylediğim zaman Sayın Erdoğan, 'Peki askere kim gidecek?' dedi. Anladık senin çocukların gitmiyor ama bu ülkenin bağımsızlığı için hepimiz askeriz. Şimdi geldiğimiz yere geldiler" diye konuştu.

"Önce Amerika'ya gel sonra Gazze'ye gidersin"

Suriye'de yaşanan tablonun sorumlularından birinin Başbakan Erdoğan olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Diyelim ki bir apartmanda oturuyorsunuz. Komşunuzda yangın çıktı. Söndürmeye gidersiniz. Benzinle giderseniz o yangın size de sıçrar. Geldiğimiz nokta o. Suriye'deki olayların müsebbibi bu hükümettir ve onun çapsız Dışişleri Bakanı'dır.
Dışarıdan militan getiriyorsun, Türkiye'de eline silah veriyorsun, cebine para koyuyorsun ve Suriye'ye gönderiyorsun, 'Git orada kardeşini öldür' diye. Sana soruyorum Recep Tayyip Erdoğan: Silah verdiğin, cebine para koyduğun o insanlar, bir gün gelir senin karşına dikilir. Cumhuriyet tarihinde hiçbir komşumuzla savaş noktasına gelmedik. Hiçbir komşumuzun iç işlerine karışmadık. Bu coğrafyada barış ve huzuru egemen kılmak istedik. Türkiye, bu coğrafyada barış ve huzurun garantörüydü. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti birilerinin oyuncağı asla olmadı. Ta ki AKP'ye kadar. Egemen güçlerin Ortadoğu'daki taşeronu haline geldi.
Akçakale'ye bakın. Bir polisimiz şehit edildi. Hesabını soran yok. 'Kimyasal silah kullanıldı' diyorlar. Açıklama geldi, kimyasal silahın muhaliflerin kullandığına dair. Ne olacak? Öyle bir noktaya geldik ki Kızılcahamam'da 'Allah'ın yardımıyla Esad gidecek' diyor. Onun söylediği tarihte İsrail jetleri Suriye'yi bombalıyor. Allah'ın yardımı dediği, İsrail jetleri, oradaki Müslümanları bombalıyor. Sende hiç vicdan, ahlak yok mu? O insanları bombalayanlara karşı ne demek istiyorsun? İsrail'in jetleri kalkıyor, Suriye'deki Müslümanları bombalıyor, Recep Tayyip Erdoğan da bunu Allah'ın takdiri olarak bu millete sunuyor. Sen daha düne kadar ne konuşuyordun? Ne söylemiştim; yalancıdan Başbakan olmaz.
'Gazze'ye gideceğim' diyordu. Talimat geldi, 'Önce Amerika'ya gel sonra Gazze'ye gidersin.' Ne söyledi? 'Başüstüne' dedi. Yalancıdan Başbakan olmaz. Bizim Başbakan'a böyle bir üslup kullanılmasını da eleştiren benim. Çünkü ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlarının seyahatlerine bir başka ülkenin müdahale etmesini asla içime sindiremem. Ama o içine sindirdi. 'Emredersiniz. Daha sonra giderim. Siz ne zaman uygun görünseniz' dedi. 'Ben Gazze'ye gideceğim. Türk donanması eşliğinde yardım gemileri göndereceğim' demişti. Gönderdi mi gitti mi? Sayın Erdoğan yürekliysen, adam gibi adamsan sözünün arkasında duran ersen bin bakalım donanmaya, git bakalım Gazze'ye. Gider mi? Yalancıdan Başbakan olmaz."

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "76 milyon yurttaş, gerçekleri Kandil'den öğreniyor. Bu utancın sorumlusu kim? Recep Tayyip Erdoğan. 17 yaşındaki çocuğa gücün yeter, polisini gönderirsin, asarsın kesersin, terör örgütüne gelince sesin soluğun çıkmaz ve konuşmazsın. Kusura bakmayın ama biz böyle adama başbakan demeyiz. Sen bu ülkeye layık değilsin" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, bütün gelişmeleri yakından izlediklerini belirtti.

Anayasa konusunda seçim meydanlarında "CHP iktidar olduğunda, demokratik, özgürlükçü, güçler ayrılığı ilkesini güçlendiren bir anayasa için" söz verdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, seçimler sonrası oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na 3 kişiyi görevlendirdiklerini söyledi.

Masaya otururken gerekli önlemleri aldıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, bir mutabakat metni hazırladıklarını hatırlatarak, "Daha pek çok önlemi aldık ve masaya oturduk. Yapılan görüşmelerde bize çok eleştiriler geldi. 'Neden AKP ile masaya oturdunuz' diye. Bizim sözümüz vardı. Birinci sözümüz çağdaş bir anayasa, ikinci sözümüz ise AKP'nin maskesini indirme sözüydü. Oturduk masaya AKP'nin maskesini indirdik" dedi.

Temel haklar ve özgürlükler konusunda, "Kişinin etnik kökeni, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği ne olursa olsun eşittir" önerisini yaptıklarını, buna AK Parti'nin karşı çıktığını savunan Kılıçdaroğlu, "Buradan bütün aydınlara sesleniyorum, Anayasa konusunda en son eleştireceğiniz parti CHP'dir. Eşitliği, demokrasiyi, özgürlüğü her ortamda savunan parti CHP'dir. CHP'yi eleştirirken önce elinizi vicdanınızın üzerine koyun" ifadesini kullandı.

Kendilerinin "Bir cinsiyetin, diğerine üstünlüğü olmaz" dediklerini, AK Parti'nin buna da karşı çıktığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Buradan bütün kadınlara sesleniyorum, sizi ikinci sınıf yurttaş gören, Adalet ve Kalkınma Partisi'dir" görüşünü savundu.

Özel yaşamın ve aile yaşamının gizliliğini, düşünce ve ifade özgürlüğü, düşünceyi açıklama, basın özgürlüğü gibi konularda da CHP'nin önerileri olduğunu, iktidar partisinin bunları kabul etmediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Gittikleri her yerde 'biz demokratik anayasa yapacağız, şu CHP engelliyor' diyorlardı. Şimdi maskeleri düştü. Şimdi konuşamıyorlar. Nereye giderseler gitsinler onları konuşturtmayacağız, demokrasiden ve özgürlükten yana bir parti var, o da CHP" diye konuştu.

"Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyım diyemiyor"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türk" sözcüğüne alerjisi olduğunu da iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"(Bunu da anayasadan çıkaracağız) diyor. Recep Tayyip Erdoğan, bir tek CHP'li bile kalsa sana bu değişikliği yaptırmayacaktır. Kendisine sormuştum, 'Recep Tayyip Erdoğan sen hangi ülkenin Başbakanısın? Niye çıkıp, ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyım' diyemiyorsun. Diyemiyor. Defalarca söyledim, miting meydanlarında söyledim. Çık milletin önüne de ki "Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyım." Diyemiyor, çünkü Türkiye Cumhuriyeti alerjisi var. O zaman doktora git kardeşim, tedavi etsinler seni."

Komisyonda, gazetelerin toplatılması konusunda üç koşul öne sürdüklerini anlatan Kılıçdaroğlu, bunların, "şiddetin teşvik edilmesi", "insan haklarına, demokratik ve laik düzene açıkça saldırı" ve "çocukların cinsel istismarı" olduğunu söyledi.

AK Parti'nin bunları da kabul etmediğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Biz şunu da söylüyoruz. Toplatmayı cumhuriyet savcısının kararı üzerine yapacaksın. O da diyor ki 'Hayır, vali karar verir. O da toplatır.' Vali kimin talimatını yapacak? Başbakanın. 1 Mayıs'ı gördük. İstanbul Valisini. Bir vali daha vardı değil mi? Ne diyordu, 'Ben devletin valisi değilim. Beni hükümet tayin etti. Ben hükümetin valisiyim.' Zavallı adam ne olduğunu bilmiyor daha. Sen arabanda Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağını taşıyorsun. O bayrağın ne anlama geldiğini sen bilmiyorsun. CHP, 'hiçbir makamdan izin almadan yurttaşlar toplantı yürüyüş hakkını kullansın' diyor, AKP diyor ki 'Ben izin verdiğim zaman, izin verdiğim yerde.' Hak-İş'i gördünüz değil mi Taksim Meydanı'nda. Tam bir sarı sendika. Çıkmışlar oraya, polislerin kontrolünde ve gözetiminde halay çekiyorlar. Size sendikacı denmez, siz sendikacı değilsiniz. Arkadaşını, işçiyi satan adama ben sendikacı demem. İnsan biraz utanır. Senin arkadaşların biber gazı, cop yiyor. 17 yaşındaki kız çocuğu yoğun bakımda. Sen, polis izin vermiş, çıkıyorsun orada halay çekiyorsun. 1 Mayıs'ı kutlayacakmış. Sen 1 Mayıs'ı bilmezsin, o meydanda ne olduğunu bilmezsin sen. O meydanda can verenleri bilmezsin sen."

"Duymadıysanız, duyun ve elinizi vicdanınıza koyun..."

Çevre ve doğayla ilgili bir düzenleme yapılması durumunda, halkın oyuna başvurulmasını da önerdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Kim karşı çıkıyor, AKP. Gözünü rant bürüyen adamın çevreyle, doğayla bir ilgisi olabilir mi? Olamaz. Demokrasiyse, halkın oyuna başvur. Niye korkuyorsun? Ne demiştim, kefenlerinin cebi olsa oraya paraya doldurup, öyle kefen dikecekler" diye konuştu.

Öneride bulundukları diğer bazı maddeleri de sıralayan Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin aydınlarına sesleniyorum, sabah akşam CHP'yi eleştirerek, sözde siyasete katkı yaptığını düşünen o liberallere sesleniyorum, CHP'nin anayasa komisyonundaki demokrasi, özgürlük, kadın erkek eşitliği konusunda söylediği şeyleri acaba duydunuz mu? Duymadıysanız, duyun ve elinizi vicdanınıza koyun, ondan sonra CHP'yi eleştirin" dedi.

Anayasanın ilk 3 maddesinin kırmızı çizgileri olduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, pek çok ülkenin anayasasında da değiştirilmesi teklif edilemeyen maddeler olduğunu söyledi.

"Türk milleti" sözünü anayasadan kimsenin kaldıramayacağını savunan Kılıçdaroğlu, "Kimsenin kaldırmaya da gücü yetemez CHP olduğu sürece. Atatürk'ün kurucu ve önder rolü, anayasanın başlangıç bölümünde yer alacak. Kimsenin gücü onu kaldırmaya yetemez. Çünkü CHP var" değerlendirmesinde bulundu.

"Bir ülkenin başbakanı, terör örgütünün tutsağı konumuna düşemez"

Yaşanan süreçle ilgili olarak defalarca, Başbakanın niye konuşmadığını sorduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, Başbakanın buna karşılık "Ben konuşmam" dediğini ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Arkadaşların konuşsun, 'onlar da konuşmayacak' diyor. İyi de pazarlık masasına oturan sensin. Masanın bir tarafında olan sensin. Masanın öbür tarafındaki konuşuyor, sen niye konuşmuyorsun? Nereden öğreniyoruz gerçekleri, pazarlıkları? AKP'nin Kandil sözcüsünden. Bülent Arınç, hükümetin sözcüsü ama bir de yurt dışında bunların sözcüleri var, Kandil'de. Açıklama yapıyor. Şimdi soruyorum, Recep Tayyip Erdoğan, Murat Karayılan'ın söyledikleri doğru mu değil mi? Doğru olduğunu biliyoruz. Adam niye yalan söylesin. 'Ben dayattım, o da silahların gölgesinde kabul etti' diyor. Daha ne desin. Bir ülkenin başbakanı, terör örgütünün tutsağı konumuna düşemez. Açıkça söylüyorum, sen esirsin. Ne söylediğini bilmiyorsun. Onun için konuşmuyorsun. Çünkü ne söyleyeceğini bilmiyorsun. Oysa ben sana daha yolun başında, halkına hesabını veremeyeceğin angajmanların altına imza atma dedim, seni uyardım. Gittin imzaladın. Korkuyorsun konuşmuyorsun, senin sözcün Kandil'den konuşuyor. 76 milyon yurttaş, gerçekleri Kandil'den öğreniyor. Bu utancın sorumlusu kim? Recep Tayyip Erdoğan. 17 yaşındaki çocuğa gücün yeter, polisini gönderirsin, asarsın kesersin, terör örgütüne gelince sesin soluğun çıkmaz ve konuşmazsın. Kusura bakmayın ama biz böyle adama başbakan demeyiz. Sen bu ülkeye layık değilsin."

Başbakanın ülkeyi Ortadoğu'da bataklığa sürüklediğini ve dünyaya rezil ettiğini de iddia eden Kılıçdaroğlu, "Polis devleti kuruyorsun, senin gücün 17 yaşındaki kız çocuğuna yeter ama senin gücün hiç bir CHP'liye yetmez. Çünkü biz, bu ülkenin bağımsızlığı, özgürlüğü için bedel ödemiş bir partiyiz. Yine bedel ödemekten çekinmeyiz. Topunla gel, tüfeğinle gel, gelmezsen namertsin" ifadelerini kullandı.

Herkese büyük görevler düştüğünü belirten Kılıçdaroğlu, "Her yerde şunu söyleyin, bu ülkenin garantisi CHP'dir. Medyayı satın alarak CHP'yi susturamazlar. Biz bu ülkenin bağımsızlığı, üniter yapısı, birliği bütünlüğü için... Etnik kimliği ne olursa olsun, hiçbir yurttaşımızı ötekileştirmeden hepsini kucaklayan partiyiz. Çünkü biz cumhuriyetin partisiyiz, çünkü biz CHP'yiz" diye konuştu.