"Bizler bir çarpıklığı teşhir ediyoruz"
DTP'li Ayna mahkemeye zorla getirileceklerine ilişkin kararı değerlendirdi
ANKARA - Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, başka illerde açılan davalar kapsamında talimatla ifadelerinin alınması için DTP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ile DTP Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna'nın zorla mahkemeye getirilmesini kararlaştırmasının ardından DTP'li ayna açıklamalarda bulundu.
Ayna: Bizler bir çarpıklığı teşhir ediyoruz
Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, başka illerde açılan davalar kapsamında talimatla ifadelerinin alınması için zorla mahkemeye getirilmesi kararı ile ilgili, "Bizler mahkemeye katılmayarak dokunulmazlığın arkasına saklanmıyoruz. Bir kere bu anlaşılmalıdır. Bizler bir çarpıklığı teşhir ediyoruz" dedi.
Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş ile Mezopotamya Sosyal Forumu'na katılmak üzere geldiği Diyarbakır'da gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ayna, Türkiye'de ciddi anlamda bir çarpıklığın yaşandığını, bu çarpıklığın teşhir edilmesi gerektiğini savunarak, şöyle dedi:
"Bizimkiler düşünceyi ifade etmekten açıldı. Diğer vekiller için ise yolsuzluk ve zimmete para geçirmedir. Vekil seçildikleri için mahkemeler düşmüştür. Milletvekillikleri bittikten sonra davaları görülecektir ama söz konusu DTP'li vekiller olunca hiçbirinin mahkemesi durmuş değil. Ya bu süreçte dokunulmazlıkları kalkar ya da milletvekillikleri bittikten sonra mahkemeler sürer ama söz konusu DTP'li milletvekilleri olunca hiçbirinin henüz mahkemeleri durmuş değil. Belki şu anda bu zorla götürülme kararı nedeniyle biz 5 arkadaşınki gündeme geldi ama bu beşimizin dışındaki milletvekili arkadaşlarımızın mahkemeleri devam ediyor. Onlar gitmiyor ama mahkemeler görülüyor, kimisi sonuçlanıyor. Bir komedi bu, hukuki bir skandal bu. Bu değişmek zorunda.
Bizler mahkemeye katılmayarak dokunulmazlığın arkasına saklanmıyoruz. Bir kere bu anlaşılmalıdır. Bizler bir çarpıklığı teşhir ediyoruz. Milletvekilleri bile düşüncelerini ifade edip yargılanıyor. Hırsızlık yapanlar yargılanmıyorlar. Bu bir çarpıklıktır. Dokunulmazlıklar tümden kalkmalıdır. Mahkemeye gitmeme nedenimiz dokunulmazlık zırhının arkasına sığınmak değildir, bu çarpıklığı teşhir etmektir. Yoksa hemen hemen hepimiz birçok kez mahkemeye de çıkmışızdır, cezaevine de girmişizdir."
"Çok ciddi bir kriz"
Ayna, bu sürecin, demokratik süreci tamamen tıkayacağını savunarak, "Hiçbir açıklaması yoktur bunun. Çok ciddi bir krizdir. Yani şunu üstüne üstüne basa basa ifade ediyorum: DTP'li vekiller düşüncelerini ifade ediyor, bu halkın taleplerini dile getiriyor olmalarından dolayı zorla mahkemeye götürülmeleri, üzerlerinde zor kullanılması ne DTP'nin kabul edebileceği bir şeydir ne de bu halkın kabul edebileceği bir şeydir" diye konuştu.
DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş da açılan davaların bir ayırımcılıktan kaynaklandığını öne sürdü.
Duruşmalara katılmadılar
Milletvekilleri ve avukatları, bugün de duruşmalara katılmadılar.
Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, her iki duruşmada da Demirtaş ve Ayna hakkında "PKK terör örgütünün propagandasını yapmak" suçlamasıyla başka illerde dava açıldığını anımsattı. Bilgili, mahkemelerin, Demirtaş ve Ayna'nın sorgu ve savunmasının alınması için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine talimat yazdığına işaret etti.
Bilgili, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2007/9370 esas, 2008/617 karar ve 15 Ekim 2008 tarihli kararlarında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 7/2. maddesinde tanımlanan "terör örgütünün propagandasını yapmak" suçunun, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 14. maddesinde öngörülen "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik suçlardan olduğu" belirtildiğinden, usulüne uygun tebligat yapıldığı halde duruşmaya gelmeyen sanık Demirtaş ve Ayna'nın, duruşmada zorla hazır edilmesini talep etti.
Müzekkere yazılacak
Mahkeme heyeti, sanıklar hakkındaki iddianame içeriği ile Yargıtay 9. Ceza Dairesinin bu yöndeki içtihatları ve usulen yapılan tebliğe rağmen duruşmaya gelmemeleri karşısında, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 146. ve 199. maddeleri uyarınca Demirtaş ve Ayna'nın duruşma günü savunmalarının alınabilmesi amacıyla haklarında zorla getirme müzekkeresi düzenlenmesini kararlaştırdı.
Mahkeme, bu işlemlerin talimat mahkemesine bildirilmesine de karar vererek, duruşmaları 29 Aralık 2009'a bıraktı.
"Terör örgütünün propagandasını yaptıkları" iddiasıyla Demirtaş hakkında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde, Ayna hakkında ise Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.
Türk'ün talimat duruşması
Hakkında İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde "PKK terör örgütünün propagandasını yapmak" suçundan dava açılan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün talimat duruşması da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Cumhuriyet Savcısı Bilgili, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, Türk'ün sorgu ve savunmasının alınması için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine talimat yazdığını belirterek, talimatta, sanığın davetiye tebliğine rağmen gelmediği takdirde zorla getirilip, sorgu ve savunmasının istendiğini ifade etti.
Bilgili, Türk'e, usulüne uygun tebligat yapılmasını, bu tebligata rağmen duruşmaya gelmediği takdirde duruşmaya zorla getirilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, Türk'e daha önce çıkarılan tebligatın, bildirilen ikamet adresinden taşınmış olması sebebiyle iade edildiğini dikkate alarak, TBMM'deki adresi ile genel başkanlığını yaptığı DTP Genel Merkezine ayrı ayrı tebligat çıkarılmasına, tebligatta duruşma gün ve saatinin belirtilmesine ve iddianamenin de eklenmesine karar verdi.
Heyet, duruşmayı 29 Aralık 2009'a bıraktı.
Türk: Tamamen hukuksuz bir durum
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, DTP'li Selahattin Demirtaş ile Emine Ayna'nın zorla mahkemeye getirilmesi kararının, "tamamen hukuksuz olduğunu" ileri sürdü.
Türk, gazetecilerin sorusu üzerine, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, başka illerde açılan davalar kapsamında talimatla ifadelerinin alınması için DTP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ile DTP Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna'nın zorla mahkemeye getirilmesi kararını değerlendirdi.
Mahkemeden, iki arkadaşlarının zorla götürülmesi ile ilgili bir karar çıktığını hatırlatan Türk, şunları söyledi:
"Tamamen hukuksuz bir karar olduğuna inanıyoruz. Bu kararın, Anayasanın 14. maddesi ile hiçbir ilgisi yok. Biz bugüne kadar düşüncelerimizi özgürce ifade etmeye çalıştık. Bütün söylemlerimizde Türkiye'nin bütünlüğü içinde sorunların çözümünü gündeme getirdik. Bu nedenle 14. maddeye göre yorumlanması doğru değildir. 14. maddeye göre, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü aleyhine işlenen suçlarla ilgili fiili bir durum varsa, bu konu gündeme gelir. Ancak parlamento gerçekten düşüncelerini ifade eden siyasetçilere, milletvekillerine sahip çıkacak bir duruşu ortaya koymamıştır. Bunu, yargının değil parlamentonun özgür düşünceye karşı davranışının ve tutumunun bir sonucu olarak değerlendiriyoruz. Hukuktan, yargıdan kaçma gibi durumumuz yok. Bütün dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyoruz. Vermeyecek hesabımız yok. Ama farklı düşündüğümüz için, Türkiye'de demokrasiyi, özgürleşmeyi, tartışma ortamını yarattığımız için, Kürt sorununu Türkiye gündemine getirdiğimiz için bugün adeta parlamento tarafından sahiplenmeyen, ötekileştirilen bir tutum ve davranışla karşı karşıyayız. Sonuç olarak, demokrasi mücadelesi veriyoruz, inançlarımız doğrultusunda çalışmalarımızı, çabalarımızı ortaya koyacağız. Zorla götürürlerse diyeceğimiz bir şey yok. Bunun haksız bir uygulama olduğuna inandığımız için bugüne kadar gitmedik. Bundan sonra böyle bir yöntem ortaya çıkarsa Türkiye kaybeder, bizim kaybedecek bir şeyimiz yok."
Türk gazetecilerin sorularını yanıtladı
Türk, TBMM Anayasa ve Adalet komisyonlarının bugün ortak toplanıp, iki milletvekili hakkındaki zorla mahkemeye getirilme kararını görüşmesi gerektiğini söyledi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Türk, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararın, "açılım" sürecini etkileyip etkilemeyeceğinin sorulması üzerine, "Tabii ki açılım sürecinde diyalog, uzlaşı ve ortak aklın ortaya çıkması için çaba gösterirken, bu diyaloğu, uzlaşıyı, ortak aklı ortadan kaldıracak bir yaklaşım biçimi Türkiye'ye zarar verecektir, hepimize zarar verecektir" dedi.
Türk, bir gazetecinin, "Sayın Başbakan ile görüşmenize ilişkin bazı gazetelerde size atfen bazı ifadeler yer aldı" sözlerine karşılık da "Onu genel olarak söyledim. Önemli bir süreç. Kürt sorunu ve bu sorunun çözümünün kolay olmadığını, sabırla bu işin götürülmesi gerektiğini söyledim. Bu konuda mutlaka cesur olmamız gerekir. Eğer cesaretle demokrasiyi, cesaretle barışı, cesaretle kardeşleşmeyi savunamazsak, birileri tabii ki bu süreci dağıtır. Bu sürecin gelişmemesi için her türlü çabanın, çalışmanın içinde olur. Bunu ifade etmiştim" diye konuştu.
"Hükümetten bir adım bekliyor musunuz?" sorusu üzerine Türk, mahkeme kararı konusundaki muhataplarının TBMM olduğunu söyledi.
Türk, "Meclis Başkanı'nın bugün Adalet ve Anayasa komisyonunu ortak toplaması ve bu konuda bir değerlendirme yapması gerekir. Kendi üyeleri ile ilgili bir tartışma Türkiye gündemindeyse, Anayasa ve Adalet komisyonları oturup bu konuyu görüşemiyorsa, bir karar ortaya çıkaramıyorsa, bir eksikliktir diye düşünüyorum" dedi.
DSP: Hukuki olsa bile demokrasi açısından kabul edilemez
DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Macit, DTP milletvekilleri Selahattin Demirtaş ve Emine Ayna'nın zorla mahkemeye getirilmesi kararının yasalara uygun olsa bile demokrasi açısından kabul edilemeyeceğini belirterek, TBMM toplanır toplanmaz kürsü dokunulmazlığı hariç milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasını istedi.
Macit, yaptığı yazılı açıklamada, Demirtaş ve Ayna'nın yargılandıkları davada talimatla ifadelerinin alınması için zorla mahkemeye getirilmesi kararı verildiğini anımsattı.
Zorla mahkemeye getirilme kararının yasalara uygun olsa bile demokrasi açısından kabul edilemez olduğunu savunan Macit, şöyle devam etti:
"Yargı ile yasamayı karşı karşıya getirmek doğru değildir. İki kurumun da saygınlığı demokrasi açısından önemlidir. Öte yandan milletvekillerinin polis zoruyla mahkemeye götürülmeleri durumunda, kamuoyunda yeni bir gündem oluşacak ve dikkatler buraya çekilerek, halkın işsizliği, yoksulluğu, ekonomik krizin yarattığı olumsuzluklar unutturulacaktır. AKP iktidarının istediği budur. DSP olarak TBMM toplanır toplanmaz, kürsü dokunulmazlığı hariç milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması için gereken düzenlemenin yapılmasını istiyoruz. DSP bu konuda TBMM'de bulunan milletvekilleriyle gereken katkıyı verecektir."