"Bu haddini bilmezliktir"
Hüseyin Çelik, Adana'da durdurulu aranan TIR'larla ilgili "Galiba buradaki savcı arkadaşların niyeti savcılıktan öte bir şeydir" derken, herhangi bir işlem yapılacaksa Başbakan’dan izin alınması gerektiğini ekledi
İSTANBUL - AK Parti sözcüsü Hüseyin Çelik, bir televizyon kanalında Adana'da durdurulup aranan TIR'larla ilgili konuştu. Çelik, “Galiba buradaki savcı arkadaşların niyeti savcılıktan çok daha öteye bir şeydir. Devletin bir kurumu, istihbarat kurumu MİT. MİT’in yasası belli, görevleri belli. MİT Yasası’nın 26. maddesine göre eğer MİT’e ait herhangi bir işlem yapılacaksa Başbakan’dan izin alınması gerekiyor." dedi.
CNN Türk ekranlarında yayınlanan 'Ankara Günlüğü' programına katılan Çelik'in açkılamaları:
"Galiba buradaki savcı arkadaşların niyeti savcılıktan çok daha öteye bir şeydir. Devletin bir kurumu, istihbarat kurumu MİT. MİT’in yasası belli, görevleri belli.
MİT Yasası’nın 26. maddesine göre eğer MİT’e ait herhangi bir işlem yapılacaksa Başbakan’dan izin alınması gerekiyor. Uluslararası politikada bazı dengeler var, devletin kendine göre bazı sırları var.
"Bana göre bu haddini bilmezliktir"
Eğer yargı devletin bir parçası ise yani yasama, yürütme, yargı devlet yönetiminin üç ayağı ve gücüyse… Yargı devletin menfaati, milletin menfaati, kamunun menfaati ve o ülkenin topyekün politikaları konusunda ben canımın istediğini yaparım, istediğim zaman gider durdururum , üstelik 300 jandarma ve polisle giderim diyemez.
Ben 300 jandarma ve polisle bir tırın durdurulduğunu ilk defa duyuyorum. Daha önce Reyhanlı’da 52 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu arkadaş kılını kıpırdatıp oraya gitmemiş.
Cilvegözü’nde çok büyük bir patlama meydana geldi. Bu arkadaş oraya çekip gitmemiş. Diğer tarafta bir sürü olay var. Kırıkhan’da jandarmanın basılması olayına bu arkadaş kılını kıpırdatıp gitmemiş.
Netice itibariyle ne yapmaya çalışıyorsun? Sen kendini devlet içerisinde bir başka devlet falan olarak mı görüyorsun? Bana göre bu haddini bilmezliktir. Bu başka bir şey değildir.
"Evet bu MİT’e ait bir TIR’dır"
Burada yapılanları doğrusunu isterseniz kelimelerle izah etmek mümkün değil. Daha önce de buna benzer bir olay oldu biliyorsunuz ve evet bu MİT’e ait bir TIR’dır.
Bunun içinde ne olduğu seni ilgilendirmez. Bu ülkede Anayasa var, yasalar var ve hiç kimse Anayasa’dan, yasalardan almadığı bir gücü kullanamaz. Anayasa’da, yasalarda MİT diye bir kurum ve görevleri belirlenmiştir.
Hangi sınırlar içerisinde hareket edileceği, soruşturma, kovuşturma yapılacağı bellidir. Hayır ben canımın istediği gibi yaparım. Böyle bir şey olamaz. E yaptırmadılar nitekim, aratmadılar.
"Meselenin özü bu"
Sen de yaptığınla kaldın. Ne olacak şimdi? Meselenin özü bu. Bu arkadaş kimdir, hangi güç adına hareket ediyor, kime sırtını yaslıyor buna benim cevap vermem doğru olmaz.
Şu sıralar meydana gelen tüm olaylarda Hükümet ile Cemaat arasındaki çatışmadan dolayı, kavgadan dolayı deniliyor. Bu arkadaş gerçekten bir Cemaat mensubu mudur, bunu da bilmiyorum.
Olduğunu varsayın. Türkiye’de son günlerde olan hadise şudur; birileri Cemaat’in gücünden yararlanarak, Cemaat’i manivela olarak kullanıp taşları yerinden oynatmaya, siyaseti dizayn etmeye çalışıyor.
Tekrar altını çiziyorum. Ben Cemaat’ten arkadaşlara, Cemaat’in ileri gelenlerine sorduğum zaman, bu arkadaşlarla ilgimiz yok, Bu operasyonlarla bir alakamız yok diyorlar. O zaman haklı olarak onlara diyorum ki, o zaman bu yapılanları savunmayın.
Basın yayın organlarınızda da bu yapılanlara arka çıkmayın. Dolayısıyla bu arkadaş kimdir, bunu kimin adına yapıyor bilmiyorum."
"Kamu menfaati, yerindelik savcının işi değil. Yapılan Anayasa değişikliğiyle yargının yerindelik kararı veremeyeceği hükmü getirildi. Neyin kamu menfaati olduğuna, neyin kamu menfaati olmadığına savcı karar veremez.
Onu aramak onun yetkisinde midir değil midir? Eğer savcı o TIR’da bir arama yapacaksa MİT yasasının 26. maddesine göre Başbakan’dan izin alması lazım. Bunu yapmadığına göre…"
"Başka şeylerde olabilir"
"Burada MİT’e ait olan bir TIR’dır. İçerisinde yardım malzemesi de olabilir başka şeyler de olabilir. Ne olduğu, ne olmadığı, bunun uygun olmadığına karar verecek olan o savcı değil.
Milli irade diye bir irade var. Milli irade devlet bürokrasisini yöneten iradedir yani hükümettir. Diyelim ki Suriye konusunda yaptığında hükümet yanlıştır. Bunun hesabını sandıkta halk bu hükümete sorar."
"Siyaset nezaket ister"
Çelik HSYK hakkında ise "HSYK düzenlemesini savundu: HSYK, üzerine vazife olmayan bir iş yapmıştır. HSYK yargılama müessesi değil. Yargının lojistiğini yapan bir kuruldur" dedi.
Çelik, “10 günden beri 15 günden beri Kılıçdaroğlu’nun Sayın Başbakan’a yakıştırdığı sıfatlara bakın. ‘Sen Başbakan değilsin sen baş çalansın’ diyor. ‘Aynaya bak çete reisini göreceksin’ diyor.
Siyaset nezaket ister. Siz bu şekilde 24 saat durmadan hakaret ettiğiniz birine ertesi gün beraber çalışalım diyorsunuz. O insan sizi ne kadar dikkate alır. Biz hukuka her zaman şunu söyledik, yolsuzlukların üzerine giderken usulsüzlük yapmayın.
HSYK ile ilgili düzenleme komisyondan geçti ama CHP eğer Anayasa düzenlemesinde samimi ise bunun için geç değil. Ben buradan iletiyorum. Sayın Başbakan buna dünden hazırdır ama CHP’nin niyeti bu değil"
"AB’nin 28 ülkesinde belki 25 farklı uygulaması var. AB’nin HSYK benzeri kurumlar için bir standardı yok aslında. AB bir şey söyler, uzmanlarımız inceler. Sayın Başbakan Brüksel’e gidecek, elbette bu konular da konuşulacak.
Maalesef AB çevrelerindekiler yanlış enformasyon alıyorlar. Şu anda maalesef belli noktalar Türkiye’yi zora düşürmek için Ak Parti’nin aleyhine olsun diye mücadele ediyor.
AK Parti’ye zarar verelim derken Türkiye’nin ayağına sıkmayalım. Gezi Olayları sırasında şu kadar insan öldürüldü, paletler altında ezildi diyen kimse, bunun içinde gazeteler de var, kim dezenformasyon yaptıysa bugün de onlardır” dedi.