"Dağa çıkışlar önlenip, dönüşler kolaylaştırılmalı"
Devlet Bakanı Arınç, demokratik açılım sürecinde başarılı olacaklarını belirterek bu yola çıkarken milletin ne istediklerine baktıklarını söyledi
BURDUR - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, herkesin etnik kökeninin farklı olabileceğini dile getirerek, bunun kavga etmek için bir sebep değil, zenginlik olduğunu söyledi. Teröristlerin ve terör eylemlerinin sonunu getirebilmek için öncelikle yapılacak işin dağa çıkışları önlemek, dağdan inişleri teşvik etmek olduğunu vurgulayan Arınç, dağa çıkışlar bir şekilde önlenirse dönüşler de kolaylaştırılabilirse eylemlerin sonunun yavaş yavaş geleceğini kaydetti.
AK Parti Burdur İl Başkanlığı'nı ziyaret eden Arınç burada yaptığı konuşmada, partisinin 29 Mart seçimlerinden de büyük başarıyla çıktığını, 10 büyükşehir, 470 ilçe ve 1200 belde belediye başkanlığını kazandıklarını söyledi. Türkiye'nin AK Parti ile ilk defa güçlü bir iktidara sahip olduğunu ifade eden Arınç, tüm yıpratma kampanyalarına karşı yedi ay önceki yerel seçimlerde 16 milyon oy aldıklarını bildirdi. Arınç, bu başarının altında yatanın, halkla birlikte, halkı seven bir siyasi partinin mevcudiyeti olduğuna işaret ederek, üçüncü bir dönem tek başına iktidarın hayal olmadığını, bunu da başaracaklarını söyledi.
AK Parti'nin bugüne kadar Türkiye'nin çözülememiş, kronikleşmiş tüm sorunlarını kucağında bulduğunu dile getiren Arınç, "Hepsi, çözülmesi gerekli, kimsenin el atmadığı sorunlardı. Hepsiyle boğuştuk, hepsini çözdük" diye konuştu.
Tek amaçlarının, hizmet odaklı siyaset olduğunu belirten Arınç, 2002'de iktidara geldiklerinde Diyarbakır'ın bin köyünden sadece 110'unun suyunun olduğunu, beş yılda 650 köye su götürdüklerini anlattı. Milletin çalışana, hizmete oy verdiğini vurgulan Arınç, "Halkımız daha mutlu, daha huzurlu olsun, refah düzeyi daha yüksek olsun" dedi.
Türkiye'nin komşularıyla hiçbir sorunu olmadığına dikkati çeken Arınç, salonda bulunan partililere demokratik açılım sürecini anlattı. Arınç, şöyle konuştu:
"Suriye ile harbe gidiyorduk, şimdi kardeş olduk, vizeleri kaldırdık. Irak'la dostuz, İran'la dostuz, Ermenistan ile 100 yıllık sorunumuz var, çözmeye çalışıyoruz.
Komşularıyla artık kavga etmeyen Türkiye, kendi içindeki en zorlu meseleyi nasıl çözecek? Tamam komşumla kavga etmiyorum ama içimde kavga var. İçimde terör belası var, çocuklarımın, annelerimin, babalarımın gözyaşı içinde olduğu, nice askerimin, polisimin, nice öğretmenin, savcının, sağlık memurunun, nice astsubayın, korucunun can verdiği bir ateş yanıyor... Türkiye'de dağa çıkanlar var, vurulanlar var, bombalananlar var. Neredeyse 30 yıldan beri 30 bin insanımızın, 300 milyar da kaybımızın sebebi oldu. Bu hala Türkiye'de bir ateştir. Bununla bizden önceki 15 hükümet baş edememiş. Baş etmek istedi mi, istemedi mi? Onu da bilmiyorum ama baş edememiş. Baş etseydi biz bugün çok rahat olurduk. Bizim zamanımızda çıkmadı bu terör. Bizden önce vardı, bizim zamanımızda da devam etti. Önlemeye çalıştık, büyük ölçüde muvaffak olduk ama hala 5 bine yakın silahlı eylemci, içerde ve dışarda eylem yapmak için dağlarda sıra bekliyor.
O zaman madem ki bütün zor, sıkıntılı işleri çözmek siyasetçinin işidir ve Türkiye'de bu zor işleri çözmek için bir AK Parti iktidarı vardır, o zaman bu sorunu da çözmeliyiz."
"Özgürlüklere daha çok kuvvet vereceğiz"
Demokratik açılımın iki ana dayanağı olduğunu belirten Arınç, bunlardan ilkinin terörü bitirmek olduğunu vurgulayarak, "İkincisi de demokratikleşme. Özgürlüklere daha çok kuvvet vereceğiz. Söylediğimiz, yapmak istediğimiz budur" dedi.
CHP ve MHP'nin bunu duymak ve dinlemek bile istemediklerini dile getiren Arınç, şöyle konuştu:
"Maalesef bizi hainlikle suçluyor, ağız dolusu hakaret ediyorlar. Geçtiğimiz Salı günü o zorbalıklar neydi öyle? O kürsüye yürümeler, o hakaretler neydi? Bunlar, zayıf, güçsüz kendinden emin olmayan insanların işi. Biz kendimizden eminiz. 17 milyon oyu temsil eden AK Parti, bu milletin içinden çıkmış olan AK Parti, hiçbir zaman ihaneti düşünemez, hiçbir zaman bu konuda halkın düşündüğünün aleyhinde bir iş yapamaz.
Alacağımız hukuki tedbirler var. Kanunlar çıkaracağız, genelgeler, yönetmelikler yapacağız. Türkiye'de herkes kendini rahatlıkla ifade edebilecek. (Ben buyum) diyecek. Yeter ki şiddet istemesin. (Ben buyum, sana da saygı duyuyorum) diyen herkese ifade özgürlüğü, demokratik haklar vereceğiz."
"Elimizdeki imkanları kullanacağız"
Herkesin etnik kökeninin farklı olabileceğini dile getiren Arınç, bunun kavga etmek için bir sebep değil, zenginlik olduğunu söyledi. Teröristlerin ve terör eylemlerinin sonunu getirebilmek için öncelikle yapılacak işin dağa çıkışları önlemek, dağdan inişleri teşvik etmek olduğunu vurgulayan Arınç, dağa çıkışlar bir şekilde önlenirse dönüşler de kolaylaştırılabilirse eylemlerin sonunun yavaş yavaş geleceğini kaydetti.
"Amacımız, terör örgütünün silahları bırakması, eylemlere son verdiğini ilan etmesidir" diyen Arınç, bunun için ellerinde pek çok imkan olduğunu söyledi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biliniz ki elimizde terörü sona erdirmek için ne imkan varsa onu kullanacağız. Siz bize güvenin. Biz de size güvenmeye her zaman devam edelim.
MHP, (söyletmem bunu) diyor. Yani ağzımızı bile açtırmayacak, imkanı olsa. CHP başka bir kötülük daha yapıyor, mesela misal veriyor, eskiden diyor (Dersim isyanı vardı, bu Kürt Aleviler orada baş kaldırmışlardı, pek çoğu öldürülmüştü, bombalanmıştı, biz o zaman bile annelerin gözyaşı dinsin diyenleri dinlemedik, daha çok annelerin ağlamasını istedik, şimdi niye dinecekmiş) diyor. (Akan kan niye duracakmış) diyor. Bunu diyen adam da Baykal'ın sağ kolu Onur Öymen. 80 yaşına gelmiş büyükelçi, Dersim'de olan biteni alkışlayacak noktaya geliyor.
Ama şimdi bütün Türkiye'deki Aleviler bu talihsiz sözü sarf eden adama karşı, partisine karşı tepki duyuyorlar. Maalesef her konunun istismarını yapmış siyasetçilerin Türkiye'yi hala kendi isteklerine göre yönetme arzusudur bu... Ama Türkiye'de bir gerçek var. 1950'de iktidardan düşürülen CHP, 60 yıl geçmesine rağmen bir daha kesinlikle tek başına iktidara gelemedi. Gelme ihtimali de yok. Adam (yüzde 20'yi bulsam, tamam) diyor. Azıcık aşım, kaygısız başım... İktidar olma niyeti yok, bol bol konuşsun, hatta böyle korkutsun milleti, el sallasın. Sesi benden güçlü maşallah... Ama bakın 60 senedir tek başına iktidara gelememiş. Biz bir sene tek başına iktidara geldik görüyorsunuz yedi seneden beri iş başındayız."