"Dinleyenleri tespit ettik"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Benim Adalet Bakanı'yla konuşmamı dinleyip yayınlıyorlar. Bunları teşhir etmeyecek miyiz? Edeceğiz. Bunlara ulaştık, teşhir edeceğiz" açıklamasını yaptı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kanal 24'te Star gazetesi yazarı Mustafa Karaalioğlu'nun sorularını yanıtlıyor. Erdoğan'ın şu ana kadarki açıklamaları şöyle:

Karaalioğlu: Telefon dinlemeleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Erdoğan: Benim Adalet Bakanı'yla konuşmamı dinleyip yayınlıyorlar. Bunları teşhir etmeyecek miyiz? Edeceğiz. Bunlara ulaştık, teşhir edeceğiz. Ama zamanından önce yaparsak bu yapının tamamen üzerine gidemeyiz. Ama teşhir edeceğiz... 

80 bin broşür yakalandı. Siirt'te de 5 bin broşür hazırlamışlar, kapıların altından atıyorlar.

Paralel yapının başındaki zat Pensilvanya. "Kâinat imamı" kendisi. "Hiç oy kullanmadım, yine kullanmayacağım" diyor, ama yönlendiriyor. Mail'ler gönderiyorlar.

Karaalioğlu:  Dershane olayıyla başladı...

Erdoğan: Dersane olayı reforme edelim, kaldıralım derken, okula dönüştürelim diyoruz. Hizmet alımı yoluyla bu tür kurulmuş okullara, öğrencilerin maliyeti neyse ödemelerini yaparız, onlar da bize bir hizmet verirler. O zaman reddedildi. Hatta 'öğrencileri cemaat okullarına gönderecekler' dendi. Şimdi burada da böyle bir şey asla söz konusu değil.

Devletin daireleriyle dersanelerin, devlette çalışanların dersanelerle ne alakası var. Dünyanın değişik yerlerinde okulları var. Bizi davet ettiler, ben de, bakan arkadaşlarım gittik. Oraların devlet başkanlarına, hükümet başkanlarına onlar için refere olduk. O zaman ne oldu, bakışı değişikti. Bunu yapan bir iktidar niye buna karşı bir şey yapsın ki? Nasıl sağlık reformu yaptıysak onun gibi.

Karaalioğlu: 1 milyondan fazla dinleme olduğu açıklandı? Nasıl bir problemle karşı karşıyayız?

Bu işin 30-35 yıllık bir mazisi var. 30-35 yıl bir hazırlık yaptılar ve bu hazırlıkla devletin hassas kurumlarına sızmayı başardılar. Bu samimi değildir, art niyettir. Bu son gelişmelerin en hayırlı boyutunu, bu gelişmeler olarak görüyorum. Bu iyi ki oldu, burada bize düşen ciddi manada devleti bu güçlerden temizlemek. Bunu yapmamız gerekiyor, atılacak adım budur. Önümüze bilgiler akmaya başladı. Son MGK'da da basın açıklamasında söylendiği gibi, ulusal güvenliğe bir tehdit var, bunu görmemzden gelemeyiz. Gerekli olan tedbirleri almak zorundayız. Attığımız adım bu tedbirleri almak istikametindedir. Benim Enerji Bakanı'mla yaptığım görüşme, diyelim ki Uluslararası Tahkim Kurulu ile ilgili bir şey var, bundan bana verilen bilgiler, sen bunu dinliyorsun ya. Bu casusluktur. Biz kışa göre tedbirimizi alalım, yaz olursa bahtımıza. İyi niyetimizin kurbanı olduk.

Karaalioğlu: Bu kadar itimat fazmaz değil miydi? Kendinizi eleştiriyor musunuz?

Biz hiç kimseyi devletin içinde böyle görmedik ki. Devlete memur olursun, alırken iç güvenlik araştırmaları yapılır. Ama bunlar istihbarat teşkilatına sızmışlar. Böyle bir şeyle karşı karşıyayız. Ben emniyet teşkilatının istihbsaratına güvenemezsem, Milli İstihbarat Teşkilatı'na güvenemezsem nereye güveneceksin? Bunu biz kurmadık ki, biz elimizde bulduk. İstediğiniz kadar denetleyin, denetlemeyi yapan da o.

Yabancı şey tespit ettik. Bunlarda takiye var, yalan var, iftira var. Üçünün neticesi fitne var, fesat var. Senin çok iyi tanıdığın arkadaşlarının içinde bunlar var. Çünkü bana da söylediler.

Biz kandırmadık. Ama şimdi ağzıyla kuş tutsa olmaz. Artık bu işler bitti. Hamdolsun bu tür şeyi tespit etmek, yakalamak, delillendirmek, bundan sonra atacağımız adımlarda süratle neticeye ulaştıracaktır.

Takiye, yalan. Bakın yalanın bizim inancımızdaki yeri çok ileri bir tehlike.

Karaalioğlu: Bu dediklerinize sadece siz değil, bütün Türkiye muhatap. Birçok işadamının telefonlarının dinlendiği, dosyalandığı ortaya çıktı. İş dünyasıın tehdit altında olduğu bir algı var. Başbakan olarak  ne dersiniz?

Erdoğan: Ben şimdi meydanlarda bir şey anlatıyorum değil mi? Bazı işadamları kalkar bunlarla özel ilişkiler içine girerse, açığı da varsa nasıl çözeceğiz bu işi. Yani böyle bir tehdit altındaysa ve kendisi dürüstüm diyorsa, böyle bir tehdit altında yaşıyorsa bunların bize güvenmesi lazım. Ama hâlâ oraya güveniyorsa, bunun adı paralel devlettir. Sen bize güvensene, biz bu şifreleri çözelim. Namuslular namussuzlar kadar cesur olmazsa bu işi çözemeyiz. İstediği kadar tehdit olsun ya, seni koruma altına almak istiyoruz. Ama sen kalkar da bir kısım feda-i mal edersen kurtulmak için, o zaman... Paralel yargıda bu tür yollara böyle gidiyor, orada işimin bir kısmını çözerim. 25 Aralık'ta yapılan hareket birçok şeyi ortaya çıkardı. Hiçbir şeyle alakası olmayan işadamlarıyla masaya oturulmak istendi. O işi yapan savcının asıl biri olduğu ortaya çıktı.

Karaalioğlu: Onu aşan şey oldu, 13. Ağır Ceza parlamentoyu dinlemedi.

Erdoğan: İşte o paralel yapının nereye ulaştığını gösteriyor. HSYK inceleme başlattı. Bir makam bunların hesabını sormazsa bu ülkede adaleti tesis edemezsiniz. Adam kalkıp da ben yasama organını tanımıyorum diyorsa bunun karşılığını ödemesi gerekir. Se kimsin de yasama organını tanımıyorum diyorsun. Yasama organı seni kaldırmış. Buna hakkın yok. 

Karaalioğlu: Yolsuzluklarla ilgili bir perspektif sunacak mısınız?

Erdoğan: 2002'de yolsuzluk sıralamasında 65. sıradaydık, şimdi 52. sıradayız. Faizler, enflasyon, borçlar düştü, döviz rezervleri 27,5 milyar dolardan 128 milyar dolara çıktı. Yolsuzlukların olduğu bir ülkede bunlar yapılabilir mi? 26 havaalanı vardı biz geldiğimizde, şu anda 52 haavalanı var. Belli mahfilleri rahatsız etti. 3. köprü 2,5 milyar dolara mal olacak, 15 yıl işletecek, sonra devlete bırakacak. Bununla mı yolsuzluk yapılacak. Dev hastaneler yapılıyor, bunlara para vermiyoruz. Biz bunu kiralayacağız, 25 yıllık anlaşmalar şeklinde. Türkiye bu hastaneleri görmedi. Hele hele CHP'nin genel müdürü hiç görmedi. O SSK Genel Müdürü olduğu zaman onun hastaneleri sağlamı hasta eden hastanelerdi. İki kör kafadar, aynı tabaktan sarma yiyorlar. Biri diğerine diyor ki, "Lan oğlum sarmaları çift çift yeme." O da diyor ki, "Ben körüm, sen kör. Benim çift çift yediğimi nereden anladın?" O da diyor ki, "Ben de çift çift yiyorum, oradan biliyorum." Türkiye ekonomisinin artık zemini sert, sağlam. Artık bir oynama olmayacak. Şu anda AB'de toparlanmalar var. Bu toparlanmayla birlikte Avrupa'ya olan ihracatımızın da artacağına inanıyorum. Dünya piyasalarında toparlanma oldukça Türkiye'ye de yansır. Çünkü Türkiye'de istikrar var, güven var. Eğer bir koalisyon hükümeti olsaydı, MHP-CHP gibi 5 yıllığına geldiler, 3 yılda bırakıp dağıldılar. Onların yaptığını biz kapattık. Kuyruğu kimse görmez, minareyi görür. Bakın Marmaray günde 300 bin kişi taşıyor. Bundan daha güzel bir hedef olabilir mi? Ufuk budur işte. Çıkıyor belediye başkan adayı eski İstanbu'dan bahsediyor, yahu eski İstanbul'da çöp vardı, susuzluk vardı.

Karaalioğlu: Paralel devlete gereken hesabı soracağız dediniz. Fakat sadece devlet içindeki unsurlar değil, birçok usur var ki yurtlarda kalıyor, destek vermiş cemaate, gönüllü olmuş, bunların kaygıları var. Nasıl bir hesap sorma olacak?

Erdoğan: Bizim yapacağımız karar verici olanlaradır. Ama STK içinde karar vericiler varsa o da olur. Ama kalkıp da devletin içinde işler yapıyorsa o zaman atacağımız adımlar kesin. Kalkıp Başbakan'ı dinliyor, buna elbette yapacağız. Bizim mahrem bulduğumuz şeyleri araştıranlar varsa, uluslararası  boyutu da var, devam mı diyeceğiz? Tek hâkimin verdiği kararla dinlemeler vardı, siparişler vardı. Şimdi ağır ceza oybirliğiyle dinleme olacak. Dinleme paronayasından halkımızı kurtarmamız lazım. Bu konuda çok zorluklar çekildi. Amirine itaat eden değil, abilerine itaat eden bir yapı var. Her türlü senaryoyu kalkıp Pensilvanya'ya soruyorlar. Böyle bir devlet olabilir mi? Yok yargı imamı, yok emniyet imamı. Biz imamı camide tanıdık bildik ama, bu tür kurumların içinde görmedik. Bir hoca efendi "alufte" ile nasıl ilgilenir. Bu millete bunu nasıl yaptınız. Bu şimdi şer gibi görünüyor ama sonu hayırlı olacak.

Cemaat değil örgüt

"Cemaat deme, örgüt var! Örgüt de, niye korkuyorsun. Başbakan'ı dinliyor, bu mu cemaat, bu örgüt ya. Beddua dediğin nedir, örgüt bu. Bakın 811 kişi yurtlardan çıktı, bir günde. Her yerde diyorum, eğer buralarda huzursuzsanız, sizi Kredi Yurtlar Kurumu yurduna alacağız, o yoksa devletin sosyal tesislerine alacağız, o da yoksa otellere alacağız. Çünkü bunların acımasız ellerine bunları bırakamayız.

'Oy vermeyin' çağrısından endişemiz yok

"Oy verme konusunda güvenim tam, meydanlar bunu söylüyor. Cevabını alacaklar, böyle güçlü olmadıklarını görecekler. Bu kadar güçlüyseniz hadi partinizi kurun. Nasıl olsa şu anda sizin lideriniz de var, çağırın. Türkiye'ye girmesinde sakınca var mı? Pensilvanya'dan çıkıp gelsin Türkiye'de yapsın çalışmalarını. Bakıyorsunuz "Cebrail parti kursa ona bile oy vermem" diyor. İmam-Hatip mezunuyum, Pensilvanya kadar olmasa bile bir şeyler biliyoruz. Biz meleklere imanın gereğini biliyoruz. Öyle bir şey yok da. Bir bakıyorsunuz Miraç'tan indiriyorlar. Bunların toplumu ciddi manada rahatsız ettiğini görüyorum. Bizden şimdi bunların çözümüne yönelik ne yapacaksınız diye bize soruyorlar.

"Gayrıhukuki dinleme kalmayacak"

Paralel yapıya yönelik atacağımız adımlarda hedefimiz karar verici olanlardır. Biz STK'lar değil, devlet içinde karar mekanizmaları içinde yer alıp da yanlışa sevk edenler varsa gereğini yapacağız. Bizimle ilgili özel bazı mahrem şeyleri araştıranlar varsa bunun uluslararası nitelikleri varsa bunlara yerinde kalabilir diyebilir miyiz.

Artık bir savcının veya bir mahkemenin veya tek hakimin verdiği kararla dinleme mümkün değil. O konuda siparişler vardı. Artık gayri hukuki dinleme bu ülkede kalmayacak. dinleme paranoyasından Türkiye kurtarılacak. Amirine itaat eden değil, abilerine itaat eden mantık vardı. Bir yargı imamı, emniyet imamı gibi imamları duyduk. Oysa biz imamı sadece camide bilirdik. Şimdi bir de alufte çıktı. Biz bunları konuşurken haya ediyorum. Biz hallere düşecekmiydik. Buhale nasıl geldik. buna çanak tutan işadamı sanaçtısı, başka kesimler var. Zarar çıktı ortaya. Ama iyi ki bu çıktı. Bunun sonu hayr olacak.

Buna cemaat diyemezsin. Bu cemaat değil, örgüttür. Cemaat hayır işi yapar. Yurtta öğrencilerin paralarını alıp eve alacaksınız, gece kaldırıp başbakana bakanlara beddua ettireceksiniz, karşı çıkanları da kapıya koyacaksınız bu mu cemaat, bu densizliktir.